Yargıtay Kararı 11. Hukuk Dairesi 2021/7997 E. 2023/1670 K. 20.03.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 11. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2021/7997
KARAR NO : 2023/1670
KARAR TARİHİ : 20.03.2023

MAHKEMESİ : Adana Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2019/1536 Esas, 2021/665 Karar
HÜKÜM : Ret
İLK DERECE MAHKEMESİ : Niğde 2. Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2017/277 E., 2019/87 K.

Taraflar arasındaki tespit davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.

Kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince davalı vekilinin istinaf talebinin esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; Niğde 1. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2007/352 E., 2012/683 K. sayılı dosyasında davanın reddine yönelik hükme esas alınan müvekkili şirket ile davalı şirket arasında acentelik sözleşmesinin feshine yönelik 28.03.2006 tarihli fesih ve ibraname başlıklı belgedeki imzanın müvekkili şirket ortağı tarafından imzalanmadığını, bu belgenin yine kesinleşen Niğde 2. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 14.10.2009 tarih 2009/118 E., 2009/570 K. sayılı dosyasında da hükme esas alınarak davaya konu 52 faturadan toplam 109.076,45 TL’lik alacağının tahsili için açılan itirazın iptali davasının reddine karar verildiği, aradan geçen zamanda sonra şirket ortağı olan …’in 28.03.2006 tarihli fesih ve ibraname başlaklı bir yazı imzalamadığı şirketin alacağının ortadan kaldırılmasına yönelik herhangi bir belge düzenlenmediğinin müvekkili şirketin asıl yetkilisi tarafından haricen öğrenildiğini, mahkeme kararına esas alıp itirazın iptali davasının reddine gerekçe olarak kabul ettiği 28.03.2006 tarihli fesih ve ibraname başlıklı mutabakatın hiçbir zaman imzalanmadığını, böyle bir belge aslı olmadığını, tanzim edilmediğini, Niğde 1. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2007/352 E., 2012/683 K. sayılı kararının kesinleştiğini, yargılamanın iadesi hükümlerinin uygulanabilmesi için hükme esas alınan bu belgenin sahteliğinin tespiti gerektiği, davalının dosyaya sunduğu belge aslının davalı şirketten talep edilmesini, aslının sunulması halinde belgedeki imzanın şirket ortağı …’e ait olup olmadığının tespitine, aslının sunulamaması halinde belgenin sahte olduğunun tespitine karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde; Niğde 1. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2007/352 E., 2012/683 K. sayılı kararı ile davanın reddine karar verildiğini, Niğde Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 2009/7183 soruşturma, 2011/706 nolu kararı ile kovuşturmaya yer olmadığına kararı verildiği, kriminal inceleme ile imzanın sahte olmadığı tespit edilmiş olduğundan davacının belgesinin orjinalinin bulunmadığı iddiasının gerçek dışı olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; davaya konu belge aslının davalı tarafından Niğde Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 2009/7183 soruşturma, 2011/706 karar numaralı dosyasına imza incelemesi için sunulduğu ve adli emanete alındığı, kovuşturmaya yer olmadığına dair kararın verilmesi ve kesinleşmesi sonucunda belge aslının davalı şirkete posta aracılığı ile iade edildiği ancak davalı şirket ile yapılan yazışmalar sonucunda belgenin aslına ulaşılamadığı, Niğde Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 2009/7183 soruşturma, 2011/706 karar numaralı dosyasının incelenmesinde davaya konu belge aslının savcılık tarafından düzenlenen tutanakla teslim alındığı ve yine tutanak tutularak adli emanete kaydedildiği, belge üzerinde imza incelemesi yapılmak üzere yine aynı şekilde tutanak ile belge aslının bilirkişiye teslim edildiği ve bilirkişi raporunda belgenin aslı üzerinde yapılan imza incelemesinde imzanın davacı şirket yetkilisi …’e ait olduğunun tespit edildiği, Niğde Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 2009/7183 soruşturma sayılı dosyasında tutulan tutanakların ve evrakların resmi belge niteliğinde olması karşısında davacının belgenin aslının bulunmadığı ve fotokopi belge üzerinden inceleme yapıldığı iddiasının inandırıcı olmadığı, Niğde 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2007/352 E., 2012/683 K. sayılı dosyasının ve Niğde Cumhuriyet Başsavcılığının 2009/7183 soruşturma sayılı dosyasının kesinleşmesi karşısında davalı şirketin davaya ve soruşturmaya konu belgeyi saklama yükümlülüğünün bulunmadığı bu nedenle belgenin davalı tarafından sunulamamasının dosyaya bir etkisinin olmadığı gerekçesiyle ispatlanamayan davanın reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin kararına karşı süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu, bir davada davanın konusu bir adi yazılı belgenin sahteliğinin tespitine ilişkin ise ve bu belgenin aslının dosyaya celbinin istenilmesinin şart olup dava konusu bu evrakın daha önce başka bir adli mercide imza incelemesinde kullanılmış olmasının bu aslının varlığı konusunda peşinen karar vermek amacı ile karar vermek için yeterli olmadığını, her ne şartta olursa olsun dava konusu olan bu evrakın aslının istenildiğinde dosyaya ibraz edilememesi halinde bu belgenin var olmadığının tespiti için yeterli olduğunu ve mahkemece davanın kabulüne karar verilmesinin zaruri olduğunu, savcılığın imza incelemesinde evrakın aslı üzerinden yapıldığına dair hiçbir ibare bulunmadığını, davanın esası adi yazılı belgenin sahteliğine ilişkin ise belgenin aslının mutlaka ilgili mahkemeye sunulması, kriminal inceleme yaptırılması ve nihayetinde bir karar verilmesi gerektiğini, mahkemenin PTT’ye müzekkere yazılması hususundaki ara karardan dönmesinin de ayrı bir usulü hata olduğunu, tüm bu nedenlerle mahkemece verilen kararın kaldırılarak davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; Niğde Cumhuriyet Başsavcılığının 2009/7183 E. sayılı soruşturma dosyasında dava konusu belgedeki imzanın … eli ürünü olduğu gerekçesiyle kovuşturma yapılmasına yer olmadığına karar verildiği, Niğde 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2007/352 E., 2012/683 K. sayılı dava dosyasında da aynı imza itirazının dile getirildiği ve mahkemece imza itirazına itibar edilmeyerek davanın reddine karar verildiği iş bu kararın Yargıtay denetiminden geçerek kesinleştiği, dava konusu uyuşmazlığa ilişkin kesin hüküm bulunduğu, ilk derece mahkemesince verilen davanın reddi kararının usul ve yasaya uygun olduğu gerekçesiyle davacı vekilinin istinaf talebinin esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri
Davacı vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, 28.03.2006 tarihli fesih ibraname başlıklı belgedeki imzanın davacı şirket ortağı …’in eli ürünü olmadığının tespiti talebine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.

3. Değerlendirme
1. İlk Derece Mahkemesi’nce davanın reddine karar verilmiş, davacı vekilinin istinaf başvurusu üzerine Bölge Adliye Mahkemesince değişik gerekçe ile istinaf başvurusu 6100 sayılı Kanun’un 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının b bendinin 1 inci alt bendi uyarınca esastan reddedilmiştir.

2. Bölge Adliye Mahkemesince, 6100 sayılı Kanun’un 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının b bendinin 1 inci alt bendi gereğince duruşma açılmaksızın tamamlanabilecek yargılama eksikliklerinin varlığı durumunda, Bölge Adliye Mahkemesince esastan yeni bir karar verilmesinin gerekli kılınmış olduğu Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilemeyeceği, bu gibi hâllerde de esastan yeni bir hüküm kurulması gerektiği kuşkusuzdur. Aksi halde, incelenen kararda olduğu gibi, bir yandan kararın gerekçesinde yargılama eksikliğine ve bunun giderildiğine değinilirken, bir yandan da ancak ilk derece yargılamasında usul ve yasaya hiçbir aykırılık bulunmayan hâllerde verilmesi gereken istinaf başvurusunun esastan reddi biçimindeki hüküm fıkrası arasında çelişki ve infazda tereddüt oluşacağı, bu durumun ise kanuna açık aykırılık nedeniyle re’sen bozma nedeni teşkil edeceği açıktır.

3. Bölge Adliye Mahkemesince HMK’nın 353/1-b-2 maddesi uyarınca yeniden esas hakkında bir karar tesis edilmesi gerekirken Kanun’un 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının b bendinin 1 inci alt bendi kapsamında istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi doğru görülmemiş, kararın bu nedenle ve 6100 sayılı Kanun’un 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ve 371 inci maddesi uyarınca bozulması gerekmiştir.

VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının usulden BOZULMASINA,

Bozma sebebine göre davacı vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına,

Peşin alınan temyiz karar harcının istek halinde ilgiliye iadesine, Dosyanın kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

20.03.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.