Yargıtay Kararı 11. Hukuk Dairesi 2021/7996 E. 2023/2276 K. 12.04.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 11. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2021/7996
KARAR NO : 2023/2276
KARAR TARİHİ : 12.04.2023

MAHKEMESİ : Adana Bölge Adliye Mahkemesi 9.Hukuk Dairesi
SAYISI : 2019/1264 Esas, 2021/515 Karar
HÜKÜM : Esastan ret
İLK DERECE
MAHKEMESİ : Adana 1.Asliye Ticaret Mahkemesi
SAYISI : 2016/1927 E., 2018/1449 K.

Taraflar arasındaki menfi tespit davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.

Kararın davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; davalı …Ş. tarafından müvekkili hakkında dört adet çeke dayalı olarak takipler başlatıldığını ancak çekler üzerindeki yazı ve imzanın müvekkiline ait olmadığını, konuya ilişkin Adana Cumhuriyet Başsavcılığının 2016/56257 soruşturma sayılı dosyası ile şikayette bulunulduğunu ileri sürerek söz konusu çeklerden dolayı borçlu olunmadığının tespitine, müvekkili yönünden takiplerin iptaline ve davalı aleyhinde alacağın %20’si oranında kötüniyet tazminatına hükmedilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP
Davalı temlik alan vekili cevap dilekçesinde; alacağın müvekkili tarafından temlik alındığını, takiplerin kesinleşmesi üzerinden yaklaşık iki yıl geçtikten sonra dava açılmasının kötüniyetli olduğunu, temel borç ilişkisinden kaynaklanan defi ve itirazların iyiniyetli üçüncü kişilere karşı ileri sürülmesinin hukuken mümkün olmadığını, dava konusu çeklerin dava dışı Buğra Ecza Deposunun borçlarına istinaden Şekerbank’a beyaz ciro ile devredildiğini, bu hususun çek metninde de açıkça görüldüğünü savunarak davanın reddi ile davacı aleyhine %20’den aşağı olmamak üzere tazminata hükmedilmesini istemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile uyuşmazlık konusu takip dayanağı çeklerdeki davacı …’ya atfen atılan imzaların davacının eli ürünü olmadığının tespit edildiği gerekçesiyle davanın kabulüne, davacının takip dayanağı çekler sebebiyle davalıya borçlu olmadığının tespitine, yasal koşulları oluşmayan kötüniyet tazminatı talebinin reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri
Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin 5411 sayılı Bankacılık Kanunu (5411 sayılı Kanun)’nun 143 üncü maddesinin beşinci fıkrası gereğince harçtan istisna olduğunu, davacının icra takipleri açıldıktan yaklaşık iki yıl sonra son derece kötü niyetli olarak, söz konusu çekler üzerindeki imzaya itiraz ederek bu davayı açtığını, borçlular arasındaki temel ilişkinin iyiniyetli üçüncü kişi olan müvekkilini ilgilendirmediğini, temlik eden bankanın son ciranta olduğunu bu nedenle çekteki imzaların davacıya ait olup olmadığını bilmesinin mümkün olmadığını, ciro zincirinde bir kopukluk veya hukuka aykırılık bulunmadığını bu nedenle takiplerin usul ve yasaya uygun olduğunu, davacının bol miktarda samimi imzası ve yazı örnekleri alınmadan rapor tanzim edildiğini, bu nedenle raporların hüküm kurmaya elverişli olmadığını, raporlara itirazları ve dosyanın Adli Tıp Kurumuna gönderilmesi taleplerinin reddedildiğini, mahkemece hatalı bilirkişi raporuna dayalı olarak karar verildiğini, müvekkili şirket aleyhine yargılama gideri ve vekalet ücretine hükmedilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu ileri sürerek ilk derece mahkeme kararının kaldırılmasını istemiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile ilk derece mahkemesince alınan raporlarda davaya konu çeklerde davacıya atfen atılan imzaların davacının eli ürünü olmadığının belirlendiği, savcılık soruşturma dosyasında da Adana Kriminal Polis Laboratuvarları Müdürlüğünden alınan raporda da çekler üzerindeki davacıya atfen atılan imzaların davacının eli ürünü olmadığının tespit edildiği, imzaya itiraz mutlak def’i olup bu defiye karşı iyiniyet savunmasının dinlenemeyeceği, bu nedenle davalının iyiniyet savunması yerinde olmadığı, davacının imzaya itirazda bulunmuş olmasının da kötüniyet olarak kabul edilemeyeceği, davacının lehine sonuçlanan davada davalının yargılama gideri ve vekalet ücretinden sorumlu tutulmasında da usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmadığı, kaldı ki davalı şirketin harçtan muaf olmadığı gerekçesiyle davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri
Davalı vekili temyiz dilekçesinde özetle; davacının takiplere zamanında itiraz etmediği, aradan iki yıl geçtikten sonra işbu davayı açmasının kötü niyetli olduğu, müvekkilinin borçlular arasındaki temel hukuki ilişkinin dışında iyi niyetli üçüncü kişi konumunda bulunduğunu, temlik eden bankanın çekteki imzanın davacıya ait olup olmadığını bilemeyeceğini, dava konusu çeklerdeki ciro zincirinde herhangi bir kopukluk ya da hukuka aykırılık bulunmadığını, takibin usul ve yasaya uygun olduğunu, müvekkilinin iyi niyetli ve haklı alacaklı konumunda bulunduğunu, imza incelemesi esas olmak üzere davacının yeterli imza örneklerinin alınmadığını, esasen sağlık bir inceleme için dosyanın Adli Tıp Kurumuna gönderilmesi gerektiğini, alınan raporların denetime elverişli ve ayrıntılı olmadıklarını, dava konusu çeklerin dava dışı asıl borçlu tarafından borca istinaden temlik eden bankaya ciro ve teslim edildiğini, dolayısıyla cirantalar arasındaki ticari ilişkiyi bilmeyen ve bilmek zorunda olmayan temlik eden banka ve müvekkili şirketin cirantalar arasındaki borcun sebebini, gerçek bir borç olup olmadığını ve tarafların temel ilişkiden kaynaklanan husumetlerini bilemeyeceğini ve bilmek zorunda da olmadığını, ayrıca müvekkili şirketin harçtan muaf olduğunu belirterek kararın bozulmasını istemiştir.

C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, çeke dayalı alacağın tahsili amacıyla başlatılan icra takibi nedeniyle borçlu olmadığının tespiti istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk
1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.

2. 2004 sayılı Kanun’un 72 nci maddesi.

3. Değerlendirme
1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun’un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve yasaya uygun olup davalı vekilince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun’un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Davalı …Ş. harçtan muaf olduğundan ödediği temyiz ilam harcı ve temyiz başvuru harcının isteği halinde temyiz eden davalı …Ş.’ye iadesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

12.04.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.