Yargıtay Kararı 11. Hukuk Dairesi 2021/7928 E. 2023/1888 K. 28.03.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 11. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2021/7928
KARAR NO : 2023/1888
KARAR TARİHİ : 28.03.2023

MAHKEMESİ : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2018/1882 Esas, 2021/750 Karar
HÜKÜM : Esas hakkında yeniden hüküm kurulması
İLK DERECE MAHKEMESİ : Kayseri 1. Asliye Ticaret Mahkemesi
SAYISI : 2016/1208 E., 2018/493 K.

Taraflar arasındaki şirketin haklı sebeplerle fesih ve tasfiyesi davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.

Kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına, esas hakkında yeniden hüküm kurulması suretiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin davalı şirketin ortağı olduğunu, 21.01.2016 tarihine kadar şirketin genel hizmet ve santral bölümünde fiilen çalıştığını, bu süreçte, şirkette çift kayıt tutulduğuna ve faturasız alım satım yapıldığına bizzat tanık olduğunu, şirket kayıtlarında toplam tutarı 6.353.326,27 TL olan malların stok olarak gözüktüğünü ancak bu malların fiilen satıldığını, bankalara yüklü miktarda kredi borcu olan bir şirketin stoklarında bu miktarda mal bulunmasının hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, davalı şirketin ortak ve yöneticileri olan davalı şahısların bu suretle vergi kaçırdıkları gibi müvekkilinin hissesine isabet eden kâr payını da zimmete geçirdiklerini, davalı şahıslarının müvekkilini şirketten uzaklaştırdıklarını, bilgi alma hakkını kullanamadığını, davalılarca yapılan usulsüz işlemler nedeniyle şirketin ortaklarına borçlu olarak gözüktüğünü, şirkette zaman zaman kayıt dışı çalıştırılan işçilere de açıktan para ödendiğini ve kayıtlarda görünmediğini, müvekkilinin şirket yönetici ve ortaklarına güveninin kalmadığını ileri sürerek müvekkilinin hissesine düşen sermaye ve kâr payının şirket öz sermayesi üzerinden hesaplanarak müvekkiline ödenmesine ve şirket ortaklığının feshine karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP
Davalılar vekili cevap dilekçesinde; şirketin feshine ilişkin işbu davada şirket ortağı olan müvekkillerine husumet yöneltilemeyeceğini ve davacının iddialarının gerçeği yansıtmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davacının, şirketin feshini gerektirecek haklı sebeplerinin bulunduğunu ispat edemediği, şirketin feshi koşulları oluşmadığından alternatif çözüm yollarını başvurulmasının da mümkün olmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; bilirkişi raporuna yönelik itirazlarının dikkate alınmadığını, bilirkişi raporunda, davalı şirketin stok bulundurma oranının sektör uygulamalarının üzerinde olduğunun tespit edildiğini, bu durumun faturasız alım satım yapıldığı iddiasını ispat noktasında tek başına yeterli olduğunu, kayıtlarda gözüken stok mallarının fillen bulunmadığı ve kayıt dışı işçi çalıştırıldığına yönelik iddiaları bakımından yeterli inceleme yapılmadığını, bilgi ve görgüsüne başvurulan tanıkların, davalı Atilla Aknur’un kızı adına davalı şirketle aynı alanda faaliyet gösteren bir şirket kurulduğu ve üretim davalı şirkette yapılmasına rağmen faturaların yeni kurulan şirket üzerinden kesildiğini beyan ettiklerini, talep etmelerine rağmen belirtilen hususun da araştırılmadığını belirterek İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasını istemiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile şirketin fesih ve tasfiyesine ilişkin işbu davada husumetin şirkete yönetilmesi gerekli ve yeterli olup, şirket ortaklarına husumet düşmeyeceği, istinaf yargılaması sürecinde, davalılar vekilinin 28.04.2021 tarihli dilekçesiyle; şirketin 2016 yılından bu yana gayri faal olduğunu, şirkete ait taşınmaz ve demirbaşların icra marifetiyle satıldığını ve şirketin kamu ve özel sektöre halen yüklü miktarda borçlu olduğunu belirttiği, dosya kapsamı ve zikredilen beyan gözetildiğinde, şirketin hali hazırda faaliyette bulunmadığının anlaşıldığı, bu durumun şirketin feshi için haklı sebep niteliğinde olduğu, şirketin mevcut durumu gözetildiğinde feshi yerine alternatif çözüm yollarına başvurma imkanının da bulunmadığı gerekçesiyle başvurunun kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına, esas hakkında yeniden hüküm kurulmasına, davalı şahıslar hakkındaki davanın pasif husumet yokluğu nedeniyle reddine, davalı şirket hakkındaki davanın kısmen kabulü ile davalı şirketin fesih ve tasfiyesine ve davacının diğer taleplerinin reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri
Davacı vekili temyiz dilekçesinde özetle; davalarında, şirketin fesih ve tasfiyesi yanında müvekkilinin hissesine tekabül eden kâr ve sermaye payının şirket öz sermeyesi üzerinden hesaplanarak müvekkiline ödenmesini talep ettiklerini, belirtilen talepleri hakkında olumlu olumsuz bir karar verilmediğini, davaya konu ettikleri maddi vakıaların yeterince araştırılmadığını, yargılama sürecinde alınan bilirkişi raporlarıyla, davalı şahıslarca usulsüz işlemler yapıldığı tespit edilmesine rağmen davalı şahıslar hakkındaki davanın pasif husumet nedeniyle reddine karar verilmesinin doğru olmadığını belirterek kararın bozulmasını istemiştir.

C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, şirketin haklı sebeplerle fesih ve tasfiyesi istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk
1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun (6102 sayılı Kanun) 633 üncü maddesinin üçüncü fıkrası

3. Değerlendirme
1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun’un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. Bölge Adliye Mahkemesinde, davalı şirketin fesih ve tasfiyesine karar verilmiş olup ortakların tasfiye payı ve sair alacaklarının gerçekleşecek olan tasfiye sürecinde değerlendirilecek olmasına göre davacı vekilinin belirtilen yöne ilişkin temyiz itirazı yerinde görülmemiştir.

3.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve yasaya uygun olup davacı vekilince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun’un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

28.03.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.