YARGITAY KARARI
DAİRE : 11. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2021/7882
KARAR NO : 2023/1922
KARAR TARİHİ : 29.03.2023
MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2020/549 Esas, 2021/1892 Karar
HÜKÜM : Esastan ret
İLK DERECE MAHKEMESİ : İstanbul Anadolu 7. Asliye Ticaret Mahkemesi
SAYISI : 2018/1079 E., 2019/1377 K.
Taraflar arasındaki sözleşmenin iptali, menfi tespit ve istirdat davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildi. Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip, gereği düşünüldü.
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; davacı şirketin davalı şirketten müteahhit olarak yaptığı Ataşehir İlçesinde bulunan daireyi 640.000,00 TL bedelle almak üzere 22.12.2016 tarihinde harici satış sözleşmesi imzaladığını, 140.000,00 TL peşin ödeme yaptığını, geri kalan satış bedelinin senede bağlandığını, tapunun daha sonra devir edileceği konusunda anlaştıklarını, vadesi gelen taksitlerin zamanında ödendiğini ancak davalı şirketin avukatı tarafından atılan bir mail ile davalının zor durumda olduğunu, ekonomik dar boğazda bulunduğunu öğrendiklerini, bu çerçevede kendi aldıkları daire üzerine de birçok haciz konulduğunu öğrendiklerini, bu hacizlerle birlikte dairenin devrini almalarının mümkün olmadığını, zaten sözleşmenin tapuda ve noterde yapılması gerekirken haricen yapıldığını ve geçersiz olduğunu, herkesin verdiğini geri alması gerektiğini ileri sürerek sözleşmenin feshi ile vadesi gelmemiş ve toplam bedeli 335.000,00 TL olan senetlerin iptaline, iadesine, ödediği senet bedellerinden de 30.000,00 TL’nin fazlaya dair haklarını saklı tutarak davalıdan ödeme tarihlerinden itibaren işleyecek ticari avans faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesini talep etmiştir. 23.10.2019 tarihli ıslah dilekçesi ile talebini, dava konusu taşınmazın tapu iptali ile takdiyatsız biçimde müvekkili adına tescilini, bu mümkün değilse sözleşmenin feshi ile ödenen 305.000,00 TL ‘nin ödeme tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile istirdadını, ödenmemiş 335.000,00 TL’lik senetlerin iptali ile iadesini ya da bu senet bedellerinin ticari faizi ile istirdadına karar verilmesi biçiminde ıslah etmiştir.
II. CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde, sözleşmede yetki şartı bulunduğunu, yetki şartı çerçevesinde davanın İstanbul Ticaret Mahkemesinde açılması ve dava dilekçesinin yetki yönünden reddine karar verilmesini gerektiğini, davacının tacir olduğunu, taşınmazı 29.12.2016’da fiilen teslim aldığını ve kullandığını, aslında devir borçlarının henüz doğmadığını, aralarındaki sözleşmenin taraflar açısından hala geçerli olduğunu, şirketin darboğaza girmesinden sonra sözleşmenin iptalinin istemenin iyiniyetli bir eylem olmadığını savunarak davanın reddini, son celseden önce yazılı beyanla cevap dilekçesini ıslah ettiğini bildirip, davacının 29.12.2016 tarihinden itibaren bu taşınmazı kullanmasından ötürü dairenin eskidiğini, değerinin düştüğünü, bu nedenle doğan zararının karşılanmasını ve kullandığı dönem yönünden de kira bedeli olarak ecrimisile hükmedilmesini istemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile harici taşınmaz sözleşmesinden önce taşınmazın davalıya geçtiği, bu nedenle sözleşmenin şeklen kat karşılığı taşınmaz satış sözleşmesi değil taşınmaz satım vaadi sözleşmesine göre değerlendirileceği, bu nedenle dava konusu sözleşmenin geçersiz olduğu, uyuşmazlığın taşınmazın aynına ilişkin olduğu bu nedenle mahkemenin yetkili olduğu, 2018 yılı itibarıyla taşınmaza tedbirler ve hacizler konulduğu, davacının buna katlanmasının beklenemeyeceği ve fesihte de haklı olduğu, davacının harici taşınmaz sözleşmesi nedeniyle toplam 305.000,00 TL ödediği, bu ödemelerin davalı tarafça kabul edildiği, ayrıca davacının davalıya verdiği henüz bedeli ödenmemiş senetlerin toplam bedelinin ise 335.000,00 TL olduğu, bu senetlerin dava dışı bankalara ciro edildiği, anılan bankaların iktisap anında kötüniyetinin ispatlanamadığı, senet bedellerinin ise henüz davacıdan tahsili yapılmadığından tahsil isteminin erken olduğu, davacı tarafın ödemiş bulunduğu 305.000,00 TL’ye ödeme tarihlerinden itibaren talep ettiği faiz isteminin “Taşınmaz alıcı tarafından satıcıya iade olunmamışsa, para faizsiz, ev ecrimisilsiz iade olur.” kuralı gereği kabul edilemeyeceğini, davalının da evin kullanılması karşılığında dacvacıdan ecrimisil isteyemeyeceği, davalının cevap dilekçesini ıslah yoluyla değiştirdiği bildirildiği ancak bu taleplerin karşı dava ile istenebileceği, karşı dava olmasa bile anılan talepler için harcı yatan açılan dava olmadığı, karşı dava olsa bile ecrimisil ve değer kaybı talep edemeyeceği, akit fesih edildiği için satışa konu bağımsız bölümün de davalı şirkete iadesi gerektiği, 305.000,00 TL’nin verilmesi ve dairenin iadesi karşılıklı edimler olduğu için birini önce gerçekleştiren karşı taraftan diğer edimini isteyebileceği gerekçesiyle davacı ile davalı arasındaki dava konusu dairenin 640.000,00 TL bedelle satışına ilişkin harici satış sözleşmesinin iptaline, davacı yanca ödenen 305.000,00 TL’nin davalıdan alınıp, davacıya verilmesine, davacı tarafından keşide edilen toplam 335.000,00 TL’lik senetlerden dolayı davacının davalı şirkete borçlu olmadığının tespitine, ancak senetlerin iadesi talebinin reddine, senet bedellerinin tahsili talebinin reddine, senetleri üçüncü şahıslara ödediği taktirde bedelini davalıdan o vakit istemekle muhtariyetine, hüküm altına alınan bedele faiz işletmesi talebinin taşınmaz alıcıda olduğu için reddine, dava konusu dairenin davacı tarafından boşaltılarak davalıya teslimine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; dava konusu senetlerin tahsil cirosu ile devredildiğini,bu nedenle keşidecinin cirantaya karşı ileri sürebileceği defileri hamile karşı da ileri sürebileceği gözetilererek senetlerin iptal edilmemesinin hukuka aykırı olduğunu, davacı şirketin bu taşınmazı tüketici sıfatıyla satın aldığını, tahsil cirosu ile devredilen senetlerin iptali için menfi tespit davası cirantaya karşı açıldığını, senetlerin bedelsiz kalması nedeniyle tüm senetlerin iptaline karar verilmesi gerektiğini belirterek kararın kaldırılmasını istemiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davaya konu senetlerin kötüniyetli olarak borçlu davacı zararına başkaları tarafından ciro yoluyla edinildiğinin dosya kapsamı itibarıyla ispatlanamadığı, davacının keşideci sıfatıyla cirantaya karşı ileri sürebileceği defileri hamile karşı bu durumda ileri süremeyeceği gerekçesiyle davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacı vekili temyiz dilekçesinde özetle; dava konusu senetlerin tahsil cirosu ile devredildiğini,bu nedenle keşidecinin cirantaya karşı ileri sürebileceği defileri hamile karşı da ileri sürebileceği gözetilererek senetlerin iptal edilmemesinin hukuka aykırı olduğunu belirterek kararın bozulmasını istemiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dava, tapu iptali tescili ya da harici satışa konu olan taşınmazla ilgili olarak sözleşmenin feshi, satış bedeli olarak ödenen paraların iadesi, satış bedeline karşılık verilip henüz vadesi gelmeyen tahsil edilmeyen senetler yönünden de borçlu olmadığının tespiti ve senetlerin iadesi ile ödeme halinde bedellerinin tahsiline ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.
2. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 237 nci
3. Değerlendirme
1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun’un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davacı vekilince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeple;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun’un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz eden davacıya yükletilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
29.03.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.