YARGITAY KARARI
DAİRE : 11. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2021/7807
KARAR NO : 2023/1810
KARAR TARİHİ : 23.03.2023
MAHKEMESİ : Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2020/773 Esas, 2021/1255 Karar
HÜKÜM : Esastan ret
İLK DERECE MAHKEMESİ : Antalya 1. Asliye Ticaret Mahkemesi
SAYISI : 2018/502 E., 2020/104 K.
Taraflar arasındaki menfi tespit davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.
Kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkili hakkında Antalya 11. İcra Müdürlüğünün 2018/712 E. sayılı dosyasında başlatılan takip dayanağı bononun davalının tehdidi ile zorla imzalatıldığını, müvekkilinin şikayetçi olduğunu, davalının soruşturma dosyasında müvekkilinden ve diğer takip borçlusu …’dan herhangi bir senet almadığını bildirdiğini, takip konusu bononun düzenlenme tarihinin davalının bu beyanından sonraki tarihli olduğunu ileri sürerek müvekkilinin takip konusu bono nedeniyle borçlu olmadığının tespiti ile %20’den az olmamak üzere kötüniyet tazminatına karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde; davacı iddialarının doğru olmadığını, takibin bonoya dayalı başlatıldığını, bu nedenle davacının iddialarını ispatlaması gerektiğini savunarak davanın reddini istemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davacı tanıkları dinlenerek Konya Cumhuriyet Başsavcılığının soruşturma dosyasında takip konusu senedin tehditle alındığına ilişkin delil elde edilemediği gerekçesi ile verilen takipsizlik kararının kesinleştiği, tanık anlatımları ile senedin tehdit ile düzenlendiğinin ispatlanamadığı, davacı yemin deliline dayanmış ise de 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 226 ıncı maddesinin birinci fıkrasının (c) bendi uyarınca davacının yemine dayanamayacağı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; davalının soruşturma dosyasındaki beyanının ve tanık anlatımlarının değerlendirilmediğini, yeminin senedin zorla alındığı konusunda değil davalının alacaklı olmadığını ispata yönelik olduğunu belirterek kararın kaldırılmasını istemiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacı vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinaf dilekçesinde hususları tekrarlayarak kararın bozulmasını istemiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, bono nedeniyle borçlu olunmadığının tespiti istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.
2.2004 sayılı İcra İflas Kanunu’nun (2004 sayılı Kanun) 67 inci maddesi.
3. Değerlendirme
1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun’un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davacı vekilince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun’un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
23.03.2023 tarihinde oy çokluğyla karar verildi.
KARŞI OY
1.Dava, takibe konu bono nedeniyle borçlu olunmadığının tespiti istemine ilişkindir.
2.Somut olayda davacı; takibe konu 152.000,00 TL bedelli bononun icbar ve tehdit altında imzalandığını, gerçekte davalıya borçlu olmadığını iddia etmiş, davalı ise; senet miktarı kadar alacaklı olduğunu savunmuş, yargılama sonucunda İlk Derece Mahkemesi tarafından davanın reddine, Bölge Adliye Mahkemesi tarafından da davacının istinaf isteminin esastan reddine karar vermiştir.
3.6100 sayılı Kanun’un 225 vd. maddelerinde düzenlenen “yemin” müessesesi hukuk usulündeki “kesin deliller” arasında sayılmaktadır. Yeminin konusu, davanın çözümü bakımından önem taşıyan, çekişmeli olan ve kişinin kendisinden kaynaklanan vakıalar olup, bir kimsenin bir hususu bilmesi onun kendisinden kaynaklanan vakıa sayılır. Kanun koyucu 6100 sayılı Kanun’un 226 ncı maddesinde hangi hallerde yemin deliline dayanılamayacağını düzenlemiş ve “a) Tarafların üzerinde serbestçe tasarruf edemeyeceği vakıalar, b) Bir işlemin geçerliliği için, kanunen iki tarafın irade açıklamalarının yeterli görülmediği haller ve c) Yemin edecek kimsenin namus ve onurunu etkileyecek veya onu ceza soruşturması ya da kovuşturması ile karşı karşıya bırakacak vakıalar” olarak sayılmıştır.
4.Somut olayda ispat yükü, takibe konu senetten dolayı borçlu olmadığını iddia eden davacı tarafta olduğu konusunda bir tereddüt bulunmamaktadır. Diğer delillerle iddiasını ispat edemeyen davacı “yemin” deliline dayanmış, ancak 6100 sayılı Kanun’un 226/1-c maddesi uyarınca davacının yemin hakkı reddedilmiştir.
5.Davacı taraf sadece “davacının senet nedeniyle alacaklı olduğu” konusunda yemin teklif etmiş olup, senedin cebir ve tehditle alındığı konusunda bir yemin teklifinde bulunmadığından, davalının teklif olunduğu şekliyle yemin etmesi halinde “ceza soruşturma ya da kovuşturmasına” maruz kalmayacak olduğu halde, sanki davacı “senedin cebir ve tehditle imzalatılmadığı” hususunda yemin teklif edilmiş gibi muamele yapılarak Mahkemece davacı kanundan kaynaklanan ispat hakkından mahrum bırakılmıştır.
6.Davacı süresinde, usulüne uygun ve yasal delil sunma hakkından diğer bir anlatımla “ispat hakkından” mahrum bırakıldığından 6100 sayılı Kanun’un 27 nci maddesi uyarınca “hukuki dinlenilme hakkı” buradan hareketle, Anayasa’nın 36 ncı maddesindeki “adil yargılanma hakkının” ihlal edildiği düşüncesinde olduğumdan, Bölge Adliye Mahkemesi kararını onayan Daire çoğunluğunun görüşlerini isabetli bulmuyorum.