YARGITAY KARARI
DAİRE : 11. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2021/7731
KARAR NO : 2023/2780
KARAR TARİHİ : 08.05.2023
MAHKEMESİ : İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2018/1973 Esas, 2021/968 Karar
HÜKÜM : Ret
İLK DERECE MAHKEMESİ : Manisa 2. Asliye Hukuk Mahkemesi
(Asliye Ticaret Mahkemesi Sıfatıyla)
SAYISI : 2016/207 E., 2018/249 K.
Taraflar arasındaki tazminat davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.
Kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; davalının müvekkili firmada 03.07.2008 tarihli belirsiz süreli iş sözleşmesi ile kalite ve sistem sorumlusu olarak çalışmaya başladığını, davalının müvekkili şirkette en son orta düzeyde yönetici konumunda bakım görevlisi olarak çalıştığını, 31.08.2014 tarihinde sigortalı işten ayrılış bildirgesinden de anlaşılacağı üzere iş ilişkisinin emeklilik için yaş dışında diğer şartların tamamlanması nedeniyle sona erdiğini, davalının müvekkili şirkette işe başladığı tarih olan 03.07.2008 tarihinde rekabet yasağı sözleşmesi imzaladığını, bu sözleşmede davalının her ne sebeple olursa olsun işten ayrılmasından itibaren 3 yıl süre ile ambalaj sektörüyle sınırlı olmak üzere müvekkili şirketin iştigal ettiği iş dalında kendi namına iş kurmamayı, rakip bir firmada çalışmamayı, rakip firmalarda ortak olmamayı kabul ve taahhüt ettiğini, ancak davalının işten ayrıldıktan sonra davacı şirket gibi ambalaj sektöründe bulunan rakip Fitpak Ambalaj A.Ş.’de çalışmaya başladığını, müvekkil şirkette en son orta düzey bakım görevlisi olarak çalışan davalının müvekkilinin müşteri çevresi hakkında bilgi edinme olanağına sahip olması ve müşterilerle kişisel ilişki içinde bulunmasının, müşterilerin özelliklerini, istek ve ihtiyaçlarını bilebilecek ve bu bilgileri kendi adına ekonomik bir değer olarak kullanabilecek konumda olmasını gerektirdiği, ayrıca davalının, imalat ve iş sırlarını öğrenme hallerine de vakıf olduğunu, davalının sözleşmedeki taahhüdüne aykırı davranması nedeniyle müvekkilinin cezai şart alacağının oluştuğunu ileri sürerek, 30.000,00 USD alacağın yasal faizleri ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde; rekabet yasağı sözleşmesinin ihlali nedeniyle açılan cezai şartın tahsiline ilişkin davalarda iş mahkemelerinin görevli olduğunu, rekabet yasağına ilişkin olan şartın ancak işçinin müşterileri tanımasından veya iş sırlarını öğrenmesinden yararlanarak, işverene hissolunacak derecede bir zarar verebilecek ise geçerli olduğunu, davacı şirketin müvekkilinin işe olan ihtiyacından faydalanarak düzenlenen tek taraflı matbu şekilde olan sözleşmeye dayanarak dava açtığını, rekabet yasağının işçinin ekonomik hayatını geliştirme özgürlüğünü sınırlandırdığını, işçinin rekabet hakkını ancak kendi iradesiyle sınırlandırabileceğini, müvekkilinin iş sözleşmesi ile birlikte rekabet sözleşmesini de imzaladığının farkında bile olmadığını, işverenin müvekkilini bu konuda bilgilendirmediğini ve uyarmadığını, bu durumda müvekkilinin rekabet yasağını kabul ettiğinin söylenemeyeceğini, müvekkilinin işyerlerinde çalıştığı pozisyonun davacının iddiasının aksine işyeri ticari sırlarını öğrenebileceği bir yerde olmadığını, müvekkilinin yıllarca fabrikalarda bakım işçisi olarak çalıştığını, davanın kötüniyetli olarak açıldığını, sözleşmede yer bakımından yapılan sınırlamanın sanayileşmenin en yoğun olduğu bölgeler olan Ege, Marmara ve Güneydoğu bölgeleri olarak belirlendiğini, söz konusu sınırlandırmanın yıllarca bakım işçisi olarak çalışan müvekkilinin iktisadi geleceği bakımından olumsuz etkileyecek nitelikte olduğunu, sözleşme matbu olarak düzenlendiğinden, sözleşmede belirlenen cezai şartın her konumdaki işçi için aynı ve fahiş olduğunu, rekabet sözleşmesinin kanunun emredici hükümlerine aykırı düzenlendiğini, işçinin özgür iradesi ile düzenlenmediğini savunarak davanın reddini istemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile taraflar arasında 03.07.2008 başlangıç tarihli belirsiz süreli hizmet sözleşmesi yapıldığı, ayrıca 03.07.2008 tarihinde rekabet yasağı sözleşmesi imzalandığı, davalının davacı iş yerinden ayrılarak dava dışı Fitpak Ambalaj ve Kimya San. ve Tic. A.Ş.’de işe başladığı, işçinin görevinin bakım elemanı olarak tanımlandığı, davacının, işçinin orta düzey yönetici olduğunu iddia ettiği, ancak, işçinin şirkette idari, mali, teknolojik nitelikte ve ayrıca müşteri ve pazar alanında şirketin son derece önemli ve gizli bir çok bilgiye sahip olacak görevinin olmasını gerektiren orta düzey bir vasfı veya iş tanımı belirtir bir bilgi veya yazılı bir belgeye rastlanılmadığı, SGK İl Müdürlüğü’nün cevabi yazısına göre davacı şirket ve dava dışı Fitpak Ambalaj şirketinin iş kolunun farklı olduğu, davalı işcinin iş sırrı niteliği taşıyabilecek olgulara nüfus ettiği, toplanan kanıtlar ışığında ortaya konulamadığı, benzer yapılan işlerin rekabet yasağı ile korunacak iş sırlarından olmadığı, belirlenen kapsamdaki bilgilerle işvereni zarara uğratma olasılığının bulunmadığı ve kanıt yükümlülüğü altındaki iş veren tarafından önemli bir zarara uğrama olasılığını somutlaştırılıp ortaya konulmadığı, taraflar arasında yapılan rekabet yasağı sözleşmesinin 3 yıl süre ile düzenlendiği, ancak 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun (6098 sayılı Kanun) 445 inci maddesi gereğince rekabet yasağı sözleşmelerinin 2 yılı aşamayacağının belirtildiği, bu nedenle taraflar arasındaki sözleşmenin rekabet yasağı şartının geçersiz olduğu, ayrıca yer sınırlandırılmasında da Ege, Marmara ve Güneydoğu bölgeleri bakımından bir sınırlama bulunmadığı, yer bakımından da getirilen bu rekabet yasağının Türkiye’ nin belli başlı sanayi şehirlerini kapsaması nedeniyle davalı işcinin iktisadi geleceğinin hakkaniyete aykırı şekilde güçleştirdiği, ayrıca rekabet yasağı sözleşmesindeki yer alan 30.000,00 USD cezai şartın işcinin aldığı maaş, ekonomik durum gözönünde bulundurularak hakkaniyet çerçevesinde değerlendirildiğinde yüksek olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; iş akdini emeklilik nedeniyle sona erdiren davalının, müvekkil şirketteki işinden ayrıldıktan sonra rakip firmalardan olan Fitpak Ambalaj firmasında çalışmaya başlamış olup, bu durumun dahi rekabet yasağına aykırılık teşkil ettiğini ve davalının kötü niyetini ortaya koyduğunu, her iki şirketin de ambalaj işi ile iştigal ettiğini ve müşteri çevrelerinin de birebir aynı olduğunu, iş kolu kodunun farklı olması rekabet yasağı çerçevesinde bir kıstas olarak kabul edilmediğini, iş akdini emeklilik nedeniyle sona erdiren davalının, müvekkil şirketteki işinden ayrıldıktan sonra rakip firmalardan olan ve müvekkil şirket ile aynı organize sanayi bölgesinde yer alan Egem Ambalaj firmasında çalışmaya başlamış olduğunu, sırf bu durumun dahi rekabet yasağına aykırılık teşkil ettiğini ve davalının kötü niyetini ortaya koyduğunu, davalının yaptığı görev gereği şirketle ilgili teknik bilgi ve müşteri verilerine ulaşabilecek bir düzeyde çalıştığını, davalının baskı operatörü olarak baskı iş ve işlemleri sırasında kullanılan işin tüm teknik sırlarına vakıf olduğunu, müvekkil şirketin zarar uğramasına neden olduğunu, ihtimalin varlığının da rekabet yasağına aykırılık teşkil edeceğini, çelişkilerin giderilmesi amacıyla bilirkişiden rapor alınmasını talepleri hakkında mahkemece olumlu ya da olumsuz bir değerlendirilme yapılmadan eksik inceleme ile karar verildiğini ileri sürerek kararın kaldırılmasını istemiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile Mahkemece rekabet yasağı hükmünün geçersiz olduğu sonucuna varıldığı, ancak hâkimin, işçinin ekonomik geleceğini hakkaniyete aykırı olarak tehlikeye düşürecek biçimde yer, zaman ve işlerin türü bakımından uygun olmayan sınırlanmaları içeremeceği gerekçesiyle doğrudan ve ikinci bir değerlendirme yapmadan rekabet yasağı hükümlerinin geçersiz olduğuna karar veremeyeceği, bu maddedeki şartlar dahilinde değerlendirme yaparak sözleşme hükümlerini sınırlayabilme yetkisini kullanıp kullanmayacağını tartışılarak neticesine göre karar verilmesi gerektiği, rekabet yasağı sözleşmesinin geçerli olabilmesi için, işveren tarafından sözleşmenin haklı nedenle feshedilmiş olması veya ayrılan işçi tarafından haksız olarak feshedilmemiş olması, davalı işçinin iş akdinin devamı sırasında işyerinin önemli müşteri çevresi veya üretim yönünden ticari sırlarına vakıf olabilecek bir pozisyonda çalışmış ve ayrıldıktan sonra yasaklı süre içerisinde rakip bir işyerinde çalışmaya başlaması veya kendisinin bu tür bir faaliyeti icra etmesi, önceki işyerinde edindiği bilgileri yeni işyerinde kullanmasının önceki işverene önemli zarar verebilme ihtimalinin varlığının yeterli olduğu, işverenin somut bir zarara uğraması gerekmemekte olup, işçinin yaptığı iş nedeniyle edindiği bilgileri, çalışmaya başladığı başka bir rakip işletmede kullanarak davacı işverene önemli ölçüde zarar verme ihtimalinin bulunmasının yeterli olduğu, her ne kadar ilk derece mahkemesince 6098 sayılı Kanun hükümlerine aykırı olarak yapılan değerlendirmeyle sözleşmenin geçersizliğinin de davanın reddine gerekçe gösterilmesi hatalı ise de, hatalı olan bu hususun sonuca etkili olmadığı, davalının bakım elamanı olarak çalışması, davacı şirketin müşterileriyle ilgili bir görev ve sorumluluğunun bulunmaması ve yaptığı işin niteliği birlikte değerlendirildiğinde, davalının, davacı şirketin sırlarını bilebilecek konumda olmadığı, zarara uğratma ihtimalinin bulunmadığı, bu durumda, davacı tarafça, davalının davacı şirkette ticari sır niteliğindeki hangi bilgileri edindiği, ne şekilde kullandığı veya kullanabileceği, davacı şirketin bu yolla ne tür bir zarara uğradığı veya uğratabileceğinin somut iddialarla ortaya konulması gerektiği, kanun maddesindeki zarara uğratma ihtimali bulunması yönündeki düzenleme genişletilerek, soyut iddialara dayalı olarak zarara uğratma ihtimali bulunduğu iddia edilerek, talepte bulunulmuş olmakla, ilk derece mahkemesince, davanın reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmediği, davacı vekilinin istinaf itirazlarının yerinde görülmediği gerekçesiyle davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacı vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinaf sebeplerini tekrar ederek kararın kaldırılmasını istemiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, taraflar arasında bağıtlanan 03.07.2008 tarihli belirsiz süreli iş sözleşmesinin davalının emeklilik nedeniyle işten ayrılması nedeniyle sona ermesinin ardından başka bir firmada çalışmasının rekabet yasağı hükmüne aykırılık teşkil edip etmediği noktasında toplanmaktadır.
2. İlgili Hukuk
6098 sayılı Kanun’un 445 inci maddesi, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353 üncü maddesinin, birinci fıkrasının (b) bendinin birinci alt bendi
3. Değerlendirme
1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun’un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davacı vekilince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun’un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
08.05.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.