Yargıtay Kararı 11. Hukuk Dairesi 2021/7465 E. 2023/1503 K. 13.03.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 11. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2021/7465
KARAR NO : 2023/1503
KARAR TARİHİ : 13.03.2023

MAHKEMESİ : Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 5. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2020/1960 Esas, 2021/939 Karar
DAVA TARİHİ : 12.03.2019
HÜKÜM : Esastan ret
İLK DERECE MAHKEMESİ : Bursa 2. Asliye Ticaret Mahkemesi
SAYISI : 2019/189 E., 2020/598 K.

Taraflar arasındaki itirazın iptali davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.

Kararın davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildi.

I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin kefil, davalı …’ın asıl borçlu olarak yer aldığı 15.03.2017 vade tarihli 120.000,00 TL bedelli bononun asıl alacaklısı olan İbrahim Biçer tarafından icra takibine konulduğunu, müvekkilinin icra tehdidi altında 25.01.2019 tarihinde borcun tamamını ödediğini ve rücu belgesi ile ödediği miktarı kötüniyetli asıl borçludan talep etmek zorunda kaldığını, borçlu hakkında Mudanya İcra Müdürlüğü 2019/151 E. sayılı dosyası ile takibe geçildiğini ancak davalı borçlunun takibe itiraz ettiğini ileri sürerek itirazın iptali ile %20 icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP
Davalı cevap dilekçesinde; icraya verilen senedin kendisiyle hiçbir ilgisinin olmadığını, Minibüsçüler Kooperatifi’ne üye olduğunu, kooperatifin Bursa Büyükşehir Belediyesi’ne dava açtığını, bu davanın kendisinin çalıştığı durağı da ilgilendirdiğini ve davaya müdahil olunduğunu, dava konusu senedin de bu dava ile ilgili kendilerine yardımcı olacak kişilere teminat amaçlı olarak alacaklının isminin ve senet gününü yazmadan boş olarak verdiklerini, senet imzalanırken kimin borçlu kimin kefil olduğu hususuna bakmadıklarını çünkü senedin asıl borçlularının kendileri olmadığını, senette kendisinin borçlu olmadığının açık olduğunu, davacı tarafın kötü niyetli olduğunu, arada alacak verecek ilişkisi olmadığını bildiği halde hakkında işlem başlatıldığını savunarak davanın reddini talep etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile her ne kadar davalı tarafça ilgili icra dosyasına alacaklıya herhangi bir borcunun olmadığı, alacaklı ile hiçbir ticari ilişkinin olmadığı, icra takibinin durdurulması talebini içerir borca itiraz dilekçesi sunulmuş ise de icra takibine konu bononun asıl borçlusunun dosya davalısı olduğu, davacı kefil tarafından bononun borcunun ödendiği ve 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun (6102 sayılı Kanun) 702 nci maddesine göre de aval veren kişinin poliçe bedeli ödendiği takdirde lehine taahhüt altına girmiş olduğu kişiye ve poliçe gereğince sorumlu olan kişilere karşı poliçeden doğan haklarını iktisap eder hükmü de dikkate alındığında, davalının davacıya bonoya yapılan ödemenin rücu edilmesine dayalı olarak başlatılan icra takibinde ödeme yaptığı ya da borçlu olmadığı iddiasını ispatlayamadığı, davalı tarafça davacı tarafa teklif edilen yeminin de davacı tarafça usulüne uygun şekilde yerine getirildiği gerekçesiyle davanın kabulü ile davalının Mudanya İcra Müdürlüğünün 2019/151 E. sayılı icra takip dosyasına yapmış olduğu itirazın iptaline, alacak likit olduğundan asıl alacağın %20’si oranında hesaplanan 35.184,69 TL icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri
Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; icraya verilen senedin davalı ile bir ilgisi olmadığını, senedin düzenlenme sebebinin Bursa Büyükşehir Belediyesinin …’da faaliyet gösteren ..numaralı Minibüscüler Kooperatifinin açmış olduğu dava olduğunu, dava için Ankara’ya görüşülmeye gidildiğini, görüşme yapılan kişilerin davaya konu senedin teminat amaçlı olarak verilmesi gerektiğini söylemeleri üzerine davalı ve davacının bu senedin imzalayıp boş olarak verdiklerini, bu amaçla verilen nakit paraların bu kişilere ödendiğini ancak senet bedeli ödenmediğini, daha sonra İbrahim Biçer isimli kişinin senede ismini yazarak takip başlattığını, davalının bu kişiyi tanımadığını, davalının bu süreçte hiçbir zaman para toplamadığını, bahsi geçen kişilere para vermediğini, sadece görüşmelere katıldığını, temlik bedeli bizzat davalının kızının hesabından ödenmiş olduğunu, temlikin geçerli olduğunu, Bursa 13. İcra Müdürlüğünün 2019/2262 E. sayılı icra dosyasının incelenmediği, tanık dinletme talebinin reddedildiğini, 12.06.2019 tarihinde yapılan genel kurulda divan başkanlığına toplanan paraların hesabının sorulması talep edildiğini ve talebin hükümet komiseri tarafından tutanağa geçirildiğini, bu kayıtların kooperatiften ve bakanlıktan istenmesi talep edilmiş ise de mahkemece araştırma yapılmadığını, senedin düzenlenmesine sebep olan Danıştay İdari Dava Daireleri Genel Kurulunun 2017/1515 E. sayılı dosyasının celp edilmediğini, davacının gerçek dışı yemin ettiğini, alacağın likit olmadığını, icra inkar tazminatına hükmedilemeyeceğini ileri sürerek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; dava konusu olayda senet lehtarı tarafından davalı keşideci ve davacı aval veren hakkında icra takibi yapıldığı, bu takipte davacı aval verenin borcu ödediği 6102 sayılı Kanun’un 778 inci maddesinin üçüncü fıkrası gereği bonolar hakkında uygulanması gereken 6102 sayılı Kanun’un 702 nci maddesinin üçüncü fıkrasına göre aval verenin senet bedelini ödediği takdirde senetten dolayı lehine taahhüt altına girmiş kişiye ve ona senet gereğince sorumlu olan kişilere karşı senetten doğan haklarını iktisap etmiş olacağından mahkeme kararı yerinde olduğu gerekçesiyle davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri
Davacı vekili temyiz dilekçesinde özetle; ilk derece yargılamasına katılan hakim ile Bölge Adliye Mahkemesi kararını veren üye hakimin aynı hakim olduğunu, heyetin usulüne uygun teşekkül etmediğini, ilk derece yargılama aşamasında istinafa konu edilen taleplerinin dikkate alınmadığını, delillerin toplanmadığını, icraya verilen senedin davalı ile bir ilgisi olmadığını, senedin düzenlenme sebebinin …Büyükşehir Belediyesinin …’da faaliyet gösteren …numaralı Minibüscüler Kooperatifinin açmış olduğu dava olduğunu, dava için Ankara’ya görüşülmeye gidildiğini, görüşme yapılan kişilerin davaya konu senedin teminat amaçlı olarak verilmesi gerektiğini söylemeleri üzerine davalı ve davacının bu senedin imzalayıp boş olarak verdiklerini, bu amaçla verilen nakit paraların bu kişilere ödendiğini ancak senet bedeli ödenmediğini, daha sonra İbrahim Biçer isimli kişinin senede ismini yazarak takip başlattığını, davalının bu kişiyi tanımadığını, davalının bu süreçte hiçbir zaman para toplamadığını, bahsi geçen kişilere para vermediğini, sadece görüşmelere katıldığını, temlik bedeli bizzat davalının kızının hesabından ödenmiş olduğunu, temlikin geçerli olduğunu, Bursa 13. İcra Müdürlüğünün 2019/2262 E. sayılı icra dosyasının incelenmediği, vakıalara ilişkin tanık dinletme taleplerinin reddedildiğini, 12.06.2019 tarihinde yapılan genel kurulda divan başkanlığına toplanan paraların hesabının sorulması talep edildiğini ve talebin hükümet komiseri tarafından tutanağa geçirildiğini, bu kayıtların kooperatiften ve bakanlıktan istenmesi talep edilmiş ise de mahkemece araştırma yapılmadığını, senedin düzenlenmesine sebep olan Danıştay İdari Dava Daireleri Genel Kurulunun 2017/1515 E. sayılı dosyasının celp edilmediğini, davacının gerçek dışı yemin ettiğini, alacağın likit olmadığını, icra inkar tazminatına hükmedilemeyeceğini ileri sürerek Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmesini istemiştir.

C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, davacının avalist olduğu bonodan kaynaklanan borcu ödemesi nedeniyle davalı keşideciye rücu talebine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri, 6102 sayılı Kanun’un 702 nci maddesinin üçüncü fıkrası

3. Değerlendirme
1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun’un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davalı vekilince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun’un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, 13.03.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verilmiştir.

.