Yargıtay Kararı 11. Hukuk Dairesi 2021/7364 E. 2021/5956 K. 11.10.2021 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 11. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2021/7364
KARAR NO : 2021/5956
KARAR TARİHİ : 11.10.2021

MAHKEMESİ : BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ

Taraflar arasında görülen davada Kuşadası 3. Asliye Hukuk Mahkemesi’nce verilen 30.11.2017 tarih ve 2014/236 E- 2017/851 K. sayılı kararın taraf vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf istemlerinin esastan reddine- kabulüne dair İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi’nce verilen 01.07.2021 tarih ve 2020/401 E- 2021/607 K. sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davalı Türkiye Ekonomi Bankası A.Ş. vekili tarafından istenilmekle dosyadaki kağıtlar okundu gereği konuşulup düşünüldü:
Dava, bankacılık işlemi nedeniyle uğranılan 18.988 USD zararın tazminine ilişkindir. Bölge Adliye Mahkemesi karar tarihi olan 01/07/2021 itibariyle Bölge Adliye Mahkemesi temyiz kesinlik sınırı 78.630,00 TL olup bu meblağın altında kalan hükümlerin 6100 sayılı HMK’nın 362/1-a. bendi uyarınca kesin nitelikte olduğu, Bölge Adliye Mahkemesince davanın kabülüne karar verildiği ve 18.988 USD dava değerinin dava tarihindeki efektif satış kuruna göre 40.182,40 TL’ye tekabül ettiği ve temyiz sınırı altında kaldığı anlaşılmaktadır. 6100 sayılı HMK’nın 366. maddesi delaletiyle kıyasen uygulanması gereken aynı Kanunun 346/2. maddesi hükmü uyarınca, kesin olan kararların temyiz istemleri hakkında Bölge Adliye Mahkemesince bir karar verilmesi gerekmekle birlikte, Yargıtay tarafından da bu yolda karar verilebileceğinden, davalı Türkiye Ekonomi Bankası temyiz isteminin reddine karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarda açıklanan nedenlerle, davalı Türkiye Ekonomi Bankası vekilinin temyiz isteminin miktar yönünden REDDİNE, işlem yapılmak üzere dava dosyasının İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkmesine gönderilmesine, ödediği peşin temyiz harcının isteği halinde temyiz edene iadesine, 11/10/2021 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.

KARŞI OY

Dava, tazminat istemine ilişkindir.
Davacı tarafça, toplam 18.988 USD maddi tazminat talep edilmiş ve Bölge Adliye Mahkemesince yeniden hüküm oluşturularak 01.07.2021 tarihinde bu miktar tazminatın davalıdan tazminine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı tarafça temyiz olunmuş ise de, Daire çoğunluğu tarafından, 18.988 USD’nin dava tarihindeki değerinin 40.182 TL olduğu ve 2021 yılı için öngörülen asgari temyiz kesinlik sınırı olan 78.630 TL’nin altında olduğu gerekçesiyle miktar yönünden temyiz isteminin reddine karar verilmiştir.
Hukuk ve adalet anlayışında yaşanan gelişmelere orantılı olarak Türkiye Cumhuriyeti 1982 Anayasası’nda 03.10.2001 tarih ve 4709 sayılı K. İle yapılan değişiklik ile Anayasa’nın 36.maddesinde “Adil yargılanma hakkı” temel insan hakları arasında sayılmıştır. Adil yargılanma ilkesi kapsamındaki haklardan bir tanesi de, “Mahkemeye Erişim Hakkı” dır. Diğer bir anlatımla, “mahkemeye erişim hakkı” adil yargılanma hakkının en temel unsurlarından birisidir. Mahkemeye erişim hakkı şüphesiz yüksek mahkemeye ulaşma hakkını da kapsar (AYM 23.10.2019 T. ve 2016/73086 BB no’lu). Mahkemeye ulaşmayı aşırı derecede zorlaştıran ya da imkânsız hale getiren uygulamalar mahkemeye erişim hakkını ihlal edebilir (…, Adil Yargılanma Hakkı Rehberi, Anayasa Mahkemesi Yayınları, s.31 vd.).
Mülga 1086 sayılı HUMK’nın 427/2-son maddesinde yer alan “Miktar veya değeri birmilyar lirayı geçmeyen taşınır mal ve alacak davalarına ilişkin nihai kararlar kesindir… Alacağın tamamının dava edilmiş olması halinde, hükümde, asıl isteminin kabul edilmeyen bölümü birmilyar lirayı geçmeyen tarafın temyiz hakkı yoktur” şeklindeki düzenlemeye istinaden, yargı organlarınca, davanın açıldığı tarihteki değeri esas alınarak temyizde kesinlik sınırı belirleniyordu. Aynı husus 6100 sayılı HMK’nın 362/1-a ve 2.fıkrasında “a) Miktar veya değeri kırk bin Türk Lirasını (bu tutar dahil) geçmeyen davalara ilişkin kararlar… Alacağın tamamının dava edilmiş olması halinde, kararda asıl talebinin kabul edilmeyen bölümü kırk bin Türk Lirasını geçmeyen tarafın temyiz hakkı yoktur” şeklinde benzer düzenleme içermektedir. 1086 sayılı HUMK döneminde, kesinlik sınırı hakkında yapılan kanaatimizce hatalı yorumlar, 6100 sayılı HMK döneminde de aynen sürdürülmektedir. Ancak alacağın döviz olarak talep edildiği durumlarda, ülkemiz gibi yüksek kur artışlarının görüldüğü ülkelerde, davadaki kesinlik sınırının dövizin dava tarihindeki değeri esas alınarak, bu miktarın karar tarihi itibariyle kesinlik sınırını geçip geçmediği değerlendirmesi, “Mahkemeye Erişim Hakkına” diğer bir anlatımla adil yargılanma hakkına aykırılık teşkil edebilir.
Bu bağlamda HMK’nın 362/2.maddesinde temyiz kesinlik sınırı hakkında “Alacağın tamamının dava edilmiş olması halinde, kararda asıl talebinin kabul edilmeyen bölümü kırk bin Türk Lirasını geçmeyen tarafın temyiz hakkı yoktur” sözcüğünün, yüksek mahkemeye erişim hakkının zorlaştırılmaması ve “adil yargılanma hakkı” kapsamında yorumlanması gerekir.
Somut olayda, davacı taraf 18.988 USD’nin tahsilini talep etmiş ve mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş olup, davanın açıldığı 16.04.2014 tarihi itibariyle bu miktar alacakla ilgili olarak verilen karar yönünden HUMK uyarınca temyiz yolu açık olduğu gibi, Bölge Adliye Mahkemesinin karar tarihi olan 01.07.2021 tarihi itibariyle de hüküm olunan (USD’nin efektif satış değeri olan 18.988×8,70=) 165.195 TL değer üzerinden temyiz kesinlik sınırının üzerinde olduğu anlaşıldığı halde Daire çoğunluğu tarafından temyiz isteminin miktar yönünden reddine karar verilmesini isabetli bulmuyorum.