Yargıtay Kararı 11. Hukuk Dairesi 2021/7361 E. 2023/1406 K. 08.03.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 11. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2021/7361
KARAR NO : 2023/1406
KARAR TARİHİ : 08.03.2023

MAHKEMESİ : Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2021/922 E., 2021/1255 K.
HÜKÜM : Esastan ret
İLK DERECE MAHKEMESİ : Yerköy Asliye Hukuk Mahkemesi
(Asliye Ticaret Mahkemesi Sıfatıyla)
SAYISI : 2020/372 E., 2021/70 K.

Taraflar arasındaki şirket genel kurul kararının iptali davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.

Kararın taraf vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip, gereği düşünüldü:

I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; 12.09.2017 tarihinde yapılan hisse devir sözleşmesi gereğince müvekkilinin davalı şirketin %50 hissesine sahip olduğunu, müvekkilinin devir tarihinden sonra herhangi bir genel kurul toplantısına çağrılmadığını, 11.09.2020 tarihinde yapılan genel kurul kararından Ticaret Sicil Gazetesinin 25.09.2020 tarihli ilanıyla bilgi sahibi olunduğunu, genel kurulun ilansız gerçekleştirildiğini, müvekkiline herhangi bir bildirim yapılmadığını, 11.09.2020 tarihinde yapılan genel kurulun kanuna, ana sözleşmeye ve iyiniyet kurallarına aykırı olduğunu, genel kurul ve yönetim kurulu kararlarının hukuka uygun alınmadığını ve hak kayıplarına sebebiyet vereceğini belirterek genel kurul kararının iptaline, ileride doğması muhtemel telafisi güç ya da imkansız zararların önlenmesi amacı ile dava konusu genel kurul kararının yürütülmesinin tedbiren geri bırakılmasına karar verilmesini talep talep etmiştir.

II. CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde; hisse devir sözleşmenin tek başına davacının davalı şirkette ortak olduğunu göstermediğini, 12.09.2017 tarihli hisse devir sözleşmesinin adi yazılı bir sözleşme olup ilgili sözleşmenin davalı şirketin karar defterine ve şirket pay defterine işlenmediğini, 17.09.2020 tarihinde alınan genel kurul kararıyla davacının davalı şirkete ortaklığının oybirliği ile kabul edilmediğini, hisse devir sözleşmesinde davacının %50 hisseye karşı 25.000,00 TL ödemeyi yaptığı yazılmışsa da davacının bu ödemeyi yapmadığını, bunun üzerine davalı şirketin davacıyı araştırdığını, gerek davacının ticari hayatının ve gerekse toplumdaki izleniminin göz önüne alınarak şirketin ticari disiplinine ve ticari anlayışına uygun olmadığı yönünde karar alındığını, davacı ile yapılan hisse devri sözleşmesinde noter onayı olmayıp davalı şirket tarafından hisse devrine muvafakat edildiğine dair yönetim kurulu kararı da olmadığını belirterek davanın reddini istemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davalı şirketin … tarafından tek ortaklı olarak kurulduğu ve ticaret siciline 12.09.2017 tarihinde tescil edildiği, şirket ana sözleşmesi ile …’nin ilk üç yıl için yetkili temsilci olarak seçildiği, şirketin sicil kayıtlarında halen tek ortaklı olarak göründüğü ve tek ortağının … olduğu ancak davalı şirketin ortaklar pay defterine göre 50.000,00 TL itibari değerdeki 50.000 hissenin %50’si olan 25.000 hissenin 13.09.2017 tarihinde … tarafından davacı …’e devredilerek pay defterine işlendiği, ayrıca taraflar arasında yapılan 13.09.2017 tarihli hisse devir sözleşmesinde …’nin devir bedelini haricen, nakden ve peşinen tahsil ettiğinin belirtildiği, bu halde davacı …’in davalı şirketin %50 hisse ile ortağı olduğu ve genel kurul toplantılarına usulüne uygun şekilde davet edilmesi gerektiği, davalı tarafından davacının olağan genel kurul toplantısına usulüne uygun toplantı çağrısı ile davet edildiğine dair dosyaya herhangi bir belge sunulmadığı gibi cevap dilekçesi ile davacının şirkette hissedar olmadığının savunulduğu dikkate alındığında davacının 11.09.2020 tarihli genel kurul toplantısına usulüne uygun olarak davet edilmediğinin sübut bulduğu, geçerli bir çağrı bulunmadığından sadece bir ortağın katılımıyla yapılan toplantının genel kurul toplantısı olduğu söylenemeyeceği, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun (6102 sayılı Kanun) 416 ncı maddesi gereğince bütün paydaşlar toplantıya iştirak etmediğinden çağrısız genel kurul koşullarının da bulunmadığı, bu sebeple 11.09.2020 tarihli genel kurulda alınan tüm kararların yoklukla malul ve geçersiz olduklarının tespitine karar vermek gerektiği, davacı tarafından davalı şirket temsilcisi …’nin kişisel hesabına şirket hesabından para aktarıldığı ve şirketin içini boşaltma amacında olduğu iddia edilerek genel kurulun …’nin yetkili temsilci olarak atanmasına yönelik (6) numaralı kararının yürütmesinin durdurulması veya şirket yöneticisinin bazı işlemlerinde bir denetim makamının onayının alınması yönünde tedbir talep edildiği, davalı şirkete ait banka hesapları incelendiğinde şirket hesaplarından …’nin hesabına 19.10.2020 tarihinde 200.000,00 TL, 16.10.2020 tarihinde ise 59.973,75 TL para gönderildiği, davalı şirket temsilcisinin şirket hesabından şahsi hesabına olağandışı miktarda para transferi yapılmasının tedbir kararı için yaklaşık ispat yönünde yeterli bulunduğu, davalı şirketin yaşlı bakım evi olarak faaliyette olması nedeniyle (6) numaralı kararın yürütmesinin durdurulması halinde şirkette yönetim boşluğu doğacağı değerlendirildiğinden davalı şirkete karar kesinleşinceye kadar onay kayyımı atanması gerektiği gerekçesiyle davanın kabulüne, davalı şirketin 11.09.2020 tarihli olağan genel kurulunda alınan kararların geçersizliğinin tespitine, kayyım atanması talebinin kabulü ile davalı şirkete karar kesinleşinceye kadar onay kayyımı olarak Av. …’ın atanmasına, davalı şirketin yöneticisi olan …’nin şirketle ilgili taşınır taşınmaz mal varlığı devri ile şirket hesabından günlük 10.000,00 TL üzerindeki havale, EFT ve para çekme işlemleri ile şirket adına kambiyo evrakı düzenleme işlemlerinin geçerliliğinin mahkemece atanan kayyımın onayına bağlanmasına karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri
1.Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; genel kurul kararının iptali yönündeki mahkeme kararının yerinde olduğunu, şirketin varlığını koruması açısından genel kurul kararının yürütmesinin durdurulmasının zaruri olduğunu, bu taleplerinin kabul edilmemesi halinde dahi günlük 10.000,00 TL olarak belirlenen bankacılık işlemlerine konulan sınırlamanın pratikte bir anlamı bulunmadığını, limitin düşürülerek aylık 10.000,00 TL üzerini geçen giderlerin tamamının kayyım onayına tabi tutulmasına karar verilmesini istemiştir.

2.Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; davacının talebinin kararın iptali yönünde olup mahkemece genel kurul kararının geçersizliğine yönünde karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, davacı ile yapılan hisse devri sözleşmesinin noter onaylı olmadığı, şirket tarafından hisse devrine muvafakat edildiğine dair noter tasdikli yönetim kurulu kararı bulunmadığını, her ne kadar pay defterinde davacıya ait kayıt bulunsa da noter tarafından onaylanmış herhangi bir karar bulunmadığını, davalı şirketin yaşlı bakım evi olması nedeniyle çalıştırabilmek ve yönetici olabilmek için özel izin ve ruhsat gerekli olduğunu, bu izinlerin de sadece …’de mevcut olduğunu, ayrıca …’nin daha öncede yetkili konumda olup davacının bu duruma ve alınan karara 3 sene boyunca itiraz etmediğini, davacının kötü niyetli olarak şirkete zarar verdiğini, davaya konu yönetim kurulu kararının iptal veya geçersiz olması halinde şirketin yöneticisiz kalacağını ve işçilerin maaşını dahi ödeyemeyecek konuma gelip telafisi güç zararlar ortaya çıkacağını, şirketin kurulduğu yıldan bu yana … tarafından yönetildiğini ve şirket aleyhine hiçbir karar almadığını, şirketin 2017-2018-2019-2020 mizan kayıtları ve muhasebe kayıtları incelendiğinde almış olduğu kararlar ve şirkete vermiş olduğu maddi kaynakların hepsinin şirket lehine olduğunun ortaya çıkacağını, hali hazırda …’nin şirketten alacaklı olduğunu, ayrıca şirket mizanları incelendiğinde …’nin şirket hesabına ihtiyaç halinde dönem dönem para yatırdığının görüleceğini, şirketin halen …’ye borcu bulunduğunu, aslı olmayan iddialarla şirkete kayyum atanması talebinin hukuka ve hakkaniyete aykırı olduğunu, ayrıca şirketin kayyum masraflarını karşılamakta güçlük çekeceğini, karar kesinleşene kadar …’nin yöneticiliğinin devam edeceğini, kararın kesinleşmesi halinde kayyımın görevinin sona ermesi nedeniyle şirket yöneticiliği sıfatının boşlukta kalacağını belirterek mahkeme kararının kaldırılmasını ve davanın reddini istemiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile İlk Derece Mahkemesi kararı usul ve kanuna uygun olduğu gerekçesiyle taraf vekillerinin istinaf başvurusunun ayrı ayrı esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri
Davalı vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinaf dilekçesinde ileri sürülen hususları tekrar ederek kararın bozulmasını istemiştir.

C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, davalı şirketin 11.09.2020 tarihli olağan genel kurulunda alınan kararların iptali istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk
1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.

2. 6102 sayılı Kanun’un 416, 445, 446, 447 nci maddeleri.

3. Değerlendirme
1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun’un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve yasaya uygun olup davalı vekilince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun’un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

08.03.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.