Yargıtay Kararı 11. Hukuk Dairesi 2021/7284 E. 2023/2221 K. 11.04.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 11. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2021/7284
KARAR NO : 2023/2221
KARAR TARİHİ : 11.04.2023

MAHKEMESİ :Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi
SAYISI :2019/1706 Esas, 2021/970 Karar
HÜKÜM :Kısmen kabul
İLK DERECE MAHKEMESİ :Ankara 3. Fikri Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi
SAYISI :2013/59 E., 2019/193 K.

Taraflar arasındaki yeni bitki çeşidi (elma) hakkına tecavüz, haksız rekabetin tespiti men ve refi, maddi ve manevi tazminat davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

Kararın taraf vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince davacı vekilinin başvurusunun esastan reddine davalı vekilinin başvurusunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılarak davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA
Davacılar vekili dava dilekçesinde; müvekkillerinden CIV’in İtalya’nın en önemli üç meyve üreticisinin ortaklığı ile kurulduğunu, özellikle ürettiği elma, armut ve çilek çeşitleri ile ulusal ve uluslararası alanda çok büyük başarılar elde ettiğini, müvekkillerinden …’ın CIV’in Türkiye’deki tek lisansörü olduğunu, CIV’in 10.12.2009 tarih, 2009/034 no ve “CIVG198” çeşit ismi ile elma çeşidini Tarım ve Köyişleri Bakanlığı nezdinde tescil ettirdiğini, “CIVG198” isimli elma çeşidine ilişkin “MODİ” markasının Türkiye başta olmak üzere pek çok ülkede tescil ettirildiğini, ıslahçı hakkı başvurusunun 30.07.2008 tarih ve 2009/2 başvuru numarası ile yapıldığını, söz konusu başvurunun tesciline karar verilerek 10.12.2009 tarih ve 2009/034 nolu ıslahçı hakkı tescil belgesinin tanzim edildiğini, CIV’e ait bu ıslahçı hakkının kullandırılması için …’a lisans verildiğini ve …’ın CIV’in ıslahçı haklarına tecavüz durumunda her türlü davayı açmaya yetkili olduğu hususunda mutabık kalındığını, davalının gerçekleştirdiği elma üretimi kapsamında müvekkiline ait tescilli “MODI” ibareli elma çeşidinin de yer aldığını, bu üretimin müvekkillerinden izin alınmaksızın gerçekleştirildiğini, Ereğli 2. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2012/198 D.İş sayılı dosyasından tanzim olunan bilirkişi raporu ile davalının adresinde 5727 adet MODI çeşidi elma ağacının mevcut olduğunun tespit edildiğini, davalının eylemlerinin 5042 sayılı Yeni Bitki Çeşitlerine Ait Islahçı Haklarının Korunmasına İlişkin Kanun (5042 sayılı Kanun) ile 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun (6102 sayılı Kanun) haksız rekabete ilişkin hükümlerine aykırı olduğunu, maddi ve manevi zararlarının karşılanması gerektiğini, CIV ile … arasında akdedilen 28.09.2011 tarihli sözleşme ile …’ın üçüncü kişi üreticilerle sözleşme yapmasına ve üçüncü kişilere üretim yaptırmasına cevaz verildiğini, ancak, bu sözleşme kapsamında üçüncü kişilerin ürettiği ürünlerin kendi elleriyle değil, … aracılığıyla satışının yapılmasının kararlaştırıldığını, dolayısıyla …’ın üretilen her “MODI” yi kontrol etme ve daha sonra uygun gördüğü ürünleri üreticiden satın alarak piyasaya sunma gibi bir misyonunun söz konusu olduğunu, bu kontrol misyonunun ürünlerin kalite anlamında birbirine yakın olmasını ve müşteriler nezdinde de kalite algısının üst seviyede tutulmasını amaçladığını, davalının hukuka aykırı üretiminin maddi zararların yanı sıra müşteri nezdinde itibar kaybına da sebebiyet verdiğini, maddi zarar kapsamına fiili zarar ve yoksun kalınan kazancın girdiğini, CIV’in yoksun kaldığı kazanç bakımından, müvekkilleri arasında akdedilen üretim sözleşmesi uyarınca CIV tarafından Özler’e gönderilen her bitki için bitki başına 1 euro ödenmesi konusunda mutabık kalındığını, bu bağlamda davalının bahçesinde tespit edilen plantasyon adedinin 5727 adet olduğu göz önünde bulundurulduğunda CIV’in söz konusu ağaçların kendisi tarafından satılmaması nedeniyle 5.727,00 eurodan yoksun kaldığını, bununla birlikte müvekkilleri arasındaki lisans sözleşmesine göre yapılacak hesap sonucunda çıkan lisans bedelinin Özler tarafından CIV’e ödenmesi konusunda anlaşıldığını, dolayısıyla CIV’in kazanç kaybının 5.727,00 euro yanında lisans sözleşmesi uyarınca bilirkişi marifetiyle hesaplanacak tutar olacağını, Özler’in yoksun kaldığı kazanç bakımından, davalı tarafından yapılan üretim sonucu bilirkişi tarafından tespit edilen 28.635 kg elma mahsulünün parasal değeri olan 22.908,00 TL ve işbu dava boyunca her yeni yılda alınacak mahsulün değeri olduğunu ileri sürerek davalının eylemlerinin 5042 sayılı Kanun ile korunan haklarına tecavüz ettiğinin tespitine, tecavüzün durdurulmasına ve önlenmesine, davalının müvekkilinin tescilli ıslahçı hakkını ihlal ederek çoğalttığı/yetiştirdiği ağaçlara, bu ağaçlar üzerindeki meyvelere ve anılan eylemlerin icrasında kullanılan her türlü vasıtaya bulundukları yerde el konulmasına ve imhasına, davalının müvekkillerinin tescilli ıslahçı hakkını ihlal etmesi nedeniyle müvekkillerinin fiili zararının hesaplanmasına ve fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 10.000,00 TL maddi tazminatın dava tarihinden itibaren faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, davalının müvekkillerinin tescilli ıslahçı hakkını ihlal etmesi ve bu sebeple müvekkillerinin kişilik haklarının ve ticari itibarının haleldar edilmesi nedeniyle fazlaya ilişkin talepleri saklı kalmak kaydıyla 50.000,00 TL manevi tazminatın dava tarihinden itibaren faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, davalının müvekkillerinin tescilli ıslahçı hakkını ihlal etmesi nedeniyle müvekkillerinin yoksun kaldığı kazancın 5042 sayılı Kanun’un 59 uncu maddesi uyarınca her bir müvekkili bakımından ayrı ayrı hesaplanmasına, dava tarihinden sonra hasat edilecek ürünler de dâhil olmak üzere yapılacak bilirkişi incelemesi sonucunda çıkacak tutara ilişkin fazlaya ilişkin talepleri saklı kalmak kaydıyla CIV bakımından 5.727,00 euro karşılığı 13.286,64 TL ve … bakımından 22.908,00 TL yoksun kalınan kazancın dava tarihinden itibaren faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, davalının eylemlerinin haksız rekabet teşkil ettiğinin tespitine ve haksız rekabet teşkil eden eylemlerin önlenmesine ve sonuçlarının ortadan kaldırılmasına, davalının müvekkillerinin tescilli ıslahçı hakkını ihlal ederek çoğalttığı/yetiştirdiği ağaçlara, bu ağaçlar üzerindeki meyvelere ve anılan eylemlerin icrasında kullanılan her türlü vasıtaya bulundukları her yerde el konulmasına ve imhasına, davalının haksız rekabeti nedeniyle elde ettiği kazancın hesaplanmasına, fazlaya ilişkin talepleri saklı kalmak kaydıyla 5.000,00 TL maddi ve 5.000,00 TL manevi tazminatın dava tarihinden itibaren faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, verilecek hükmün Türkiye çapında yayınlanan Sabah, Milliyet, Hürriyet gazetelerinde ikişer hafta ara ile iki defa yayınlanmasına karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde; davacı … şirketinin davacı CIV şirketinin halefi olduğunun anlaşıldığını, bu kapsamda asıl davacı sıfatının …’da olduğunu, bu şirketin 05.12.2009 tarihinde ıslahçı hakkına tecavüz durumunda her türlü davayı açma konusunda yetkili olduğu iddiası da göz önüne alındığında, 5042 sayılı Kanun’un 57 nci maddesinin huzurdaki davada uygulanamayacağını, davacılardan CIV şirketinin teminat yatırması gerektiğini, müvekkilinin taşınmazında dikili bütün elma fidanlarını Vitroplant Tohum-Fidan Tarımsal Üretim Ltd. Şti.’nden 12.01.2011 tarihli sözleşme ile satın alındığını, bu sözleşmeye göre alınan elma fidanları arasında Modi cinsi elma türünün bulunmadığını, müvekkilinin 09.05.2011 tarih – 3875 nolu, 20.04.2011 tarih – 3866 nolu ve 14.04.2011 tarih – 3865 nolu faturalar ile satın aldığı elma fidanlarının bedellerini ödediğini, fidanları 2011 yılının Nisan ve Mayıs aylarında diktiğini, Ereğli 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2012/198 D.İş sayılı dosyasında tanzim edilen 10.09.2012 tarihli raporun, uzman bir bilirkişi tarafından tanzim edilmediğini, sadece gözleme dayalı bir inceleme yapıldığını, fidanların gen haritası üzerinde laboratuvar incelemesi yapılmadığını, söz konusu raporda elma meyvelerinin beneklerinin belirgin olup olmamasına ve sert veya yumuşak olup olmamasına göre basit bir inceleme yapılarak kanaate varıldığını, söz konusu rapora itiraz ettiklerini, raporun dava açısından yeterli ve aydınlatıcı olmadığını, elma cinsleri Modi cinsi olsa dahi, müvekkilinin elma fidanlarını elma dalı şeklinde almış olduğunu, cinsini ayırt etme şansının bulunmadığını, fidanların meyvesinden dahi hangi cins olduğunun anlaşılamadığını, birbirine çok benzeyen ayırt edilemeyen elma çeşitlerinin bulunduğunu, müvekkilinin Vitroplant Tohum-Fidan Tarımsal Üretim Ltd. Şti.’den çeşitli türlerde elma satın aldığını ve davacı tarafından tarif edilen elma türüne en çok benzeyen elma çeşidinin EROVAN cinsi elma olduğunu, Modi cinsi elma çeşidini müvekkilinin iş bu davanın açıldığı tarihe kadar bilmediğini, bilmesinin de mümkün olmadığını, müvekkilinin elma fidanlarının üretimini yapmadığını, fidancılık faaliyetinin bulunmadığını, söz konusu fidanları meyvelerinden faydalanmak amacıyla tarlasına diktiğini savunarak davanın reddini istemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile toplanan delillere ve aldırılan bilirkişi raporlarına dayanılarak davanın kısmen kabulüne, davalının Çıkrık mevki, 3 pafta, 159 ada, 91 parsel Yeniköy/ Ereğli/ Konya adresindeki elma üretiminin davacıların 5042 sayılı Kanun ile korunan haklarına tecavüz teşkil ettiğinin tespitine, tecavüzün durdurulmasına ve önlenmesine, davalı eylemlerinin aynı zamanda 6102 sayılı Kanun’un 54 üncü ve 55 inci maddelerine göre haksız rekabet teşkil ettiğinin tespitine, önlenmesine (men’ine) ve sonuçlarının ortadan kaldırılmasına, davalının, davacılardan C.I.V Consorzio Italiano Vivaisti Societa A.R.L adına 10.12.2009 tarih 2009/034 no ve “CIVG 98” çeşit ismi ile Tarım ve Köyişleri Bakanlığı nezdinde tescilli “Modi” isimli elmalardan doğan ıslahcı hakkını ihlal ederek çoğalttığı, yetiştirdiği ağaçlara, bu ağaçlar üzerindeki meyvelere ve bu eylemlerin icrasında kullanılan her türlü vasıtaya bulundukları her yerde el konulmasına ve imhasına, davacı C.I.V Consorzio Italiano Vivaisti Societa A.R.L için 5042 sayılı Kanun’un 59 uncu maddesinin ikinci fıkrasının (a) bendi uyarınca 13.286,64 TL (dava tarihi itibariyle 5.727,00 euro karşılığı) maddi ve 5.000,00 TL manevi tazminatın, dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınıp davacıya verilmesine, davacı … Ürünleri Üretim Pazarlama San. Tic. A.Ş. için 5042 sayılı Kanun’un 59 uncu maddesinin ikinci fıkrasının (a) bendi uyarınca 37,225,50 TL maddi, 5.000,00 TL manevi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınıp davacıya verilmesine, kararın kesinleşmesi halinde masrafı davalıya ait olmak üzere, karar özetinin ulusal çapta yayın yapan bir gazetede bir defa ilanına, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri
Davacılar vekili istinaf dilekçesinde özetle; davalı eylemlerinin müvekkillerinin ıslahçı haklarına tecavüz teşkil ettiği ve haksız rekabete sebebiyet verdiği yönünde karar veren ilk derece mahkemesi tarafından, tazminat taleplerinin ıslah dilekçesi ile bilirkişi raporları dikkate alınmaksızın kısmen kabul edildiğini, müvekkillerinin davalının bahsi geçen tecavüz ve haksız rekabet eylemleri nedeniyle uğramış oldukları maddi ve manevi zararlarının ilk derece mahkemesi tarafından eksik incelenmek suretiyle taleplerin kısmen kabul edildiğini, tüm bilirkişi raporları ile müvekkillerinin maddi zararlarının aynı şekilde hesaplandığını, 06.03.2017 tarihli dilekçeleri ile ıslah yapıldığını, ancak, ilk derece mahkemesi tarafından ıslah dilekçesi dikkate alınmaksızın hüküm kurulduğunu, müvekkili CIV bakımından 5042 sayılı Kanun’un 59 uncu maddesinin ikinci fıkrasının (a) bendi kapsamında davalının rekabeti olmasaydı, hak sahibinin çeşidi kullanması ile elde edeceği muhtemel gelire ilişkin olarak dava açılış tarihindeki kur üzerinden 5.727,00 euro karşılığı 13.286,64 TL’ye ilişkin harç ödendiğinden 3095 sayılı Kanuni Faiz ve Temerrüt Faizi Hakkında Kanun’un (3095 sayılı Kanun) 4 üncü maddesinin ‘a’ fıkrasında belirlenen faiz oranları uygulanmak suretiyle, fiili ödeme tarihindeki Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası efektif satış kuru üzerinden davalıdan tahsili mümkün olacağından, 06.03.2017 tarihi itibariyle dava dilekçesinde talep edilen bu tutarın 9.220,57 TL daha arttırıldığı yani toplamda fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak kaydıyla, 5.727,00 euro karşılığı 22.507,11 TL tutarında olacak şekilde talep edildiğini, ancak, İlk Derece Mahkemesi tarafından ıslah talebi dikkate alınmaksızın hatalı bir şekilde, müvekkili CIV bakımından 5042 sayılı Kanun’un 59 uncu maddesinin ikinci fıkrasının (a) bendi kapsamında davalının rekabeti olmasaydı, hak sahibinin çeşidi kullanması ile elde edeceği muhtemel gelire ilişkin 13.286,64 TL (dava tarihi itibariyle 5.727,00 euro karşılığı) maddi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verildiğini, dolayısıyla, hali hazırda kur farkına ilişkin ıslah yapılmış olmasına rağmen, mahkeme tarafından müvekkili lehine hükmedilen 5.727,00 euronun dava açılış tarihindeki kur üzerinden Türk Lirası’na çevrilmesinin hatalı olduğunu, ayrıca dosyada mübrez faturaların hesaplama yapılırken nazara alındığı beyan edilmiş ise de söz konusu hesaplamanın müzekkere yanıtları neticesinde 2011 yılı ortalama fidan adet satış bedeli 6,5 TL üzerinde yapılarak müvekkili … için talep edilen 5042 sayılı Kanun’un 59 uncu maddesinin ikinci fıkrasının (a) bendi kapsamında, davalının rekabeti olmasaydı, hak sahibinin çeşidi kullanması ile elde edebileceği muhtemel gelirin 37.225,50 TL olacağının tespit edildiğini, oysa ki söz konusu fidanların satış bedelinin 8 TL olduğu hususu son derece açık olduğunu, bu nedenle hesaplamanın 5727 (fidan adedi) x 8 TL olarak yapılması gerekirken hesaplama 5727 x 6,5 TL olarak yapıldığından yani 5042 sayılı Kanun’un 59 uncu maddesinin ikinci fıkrasının (a) bendi kapsamında, davalının rekabeti olmasaydı, hak sahibinin çeşidi kullanması ile elde edebileceği muhtemel gelirin 45.816,00 TL olması gerekirken 37.225,50 TL olarak yapıldığından, bu tutarda aleyhe olan hususlara itiraz edildiği halde mahkeme tarafından dikkate alınmadığını, diğer yandan, müvekkillerin uğradığı zarar, sadece ıslahçı hakkına tecavüz neticesinde yoksun kalınan kazancı değil, buna ek olarak fiili kaybı da kapsadığını, maddi zarar, fiili zarar ve yoksun kalınan kazanç olmak üzere ikiye ayrıldığını, 5042 sayılı Kanun’un 59 uncu maddesinin ikinci fıkrasına göre fiili zarara ek olarak yoksun kalınan kazancın aynı anda talep edebileceğini, fiili zararın, malvarlığının aktif kısmının azalması şeklinde olabileceği gibi, pasif kısmında artma şeklinde de olabileceğini, davalının müvekkillerinin tescilli ıslahçı hakkını ihlal etmesi nedeniyle, müvekkillerinin fiili zararının hesaplanmadığını, mahkeme tarafından “davalı eylemlerinin aynı zamanda 6102 sayılı Kanun’un 54 ve 55 inci maddelerde yer bulan haksız rekabet teşkil ettiğinin tespitine, eylemlerinin önlenmesine ve sonuçlarının ortadan kaldırılmasına” karar verilmiş olmasına rağmen, davalının haksız rekabet teşkil eden işbu eylemlerinden dolayı, müvekkilerinin uğramış oldukları zarara ilişkin bir hesaplama yapılmadığını, manevi tazminatın çok az olduğunu ileri sürerek İlk Derece Mahkemesinin kararının kaldırılarak, davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.

Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Ankara Üniversitesi Rektörlüğü Biyoteknoloji Enstitüsü Müdürlüğünden alınan raporda referans (CIV6198) elmaların nereden temin edildiği hususunun belirli olmadığını, müvekkili şirket aleyhinde tazminata hükmedilebilmesi için temel şart olan kusur şartının gerçekleşmediğini, davacılar tarafından hangi bent yönünde tercih yapıldığı belli olduğu halde iki bent yönünden de ayrı ayrı hesaplama yapılması ve bu şekilde hüküm kurulmasının hukuka aykırı bulunduğunu, davacı tarafından ikinci kez ıslah yapılmasının hukuken mümkün olmadığını, haksız rekabet iddialarının ispatlanamadığını, davaya konu elma fidanlarının 2011 yılında alınmış ve ekilmiş olup 2012 yılının sonuna doğru Eylül, Ekim ayları gibi ürünlerin hasat edildiğini, 2 yıl öncesinden tazminat hesaplamasına gidilmesinin kabul edilemeyeceğini, müvekkilinin bu fidanları meyve üretimi amaçlı tarlasına diktiğini, Vitroplant-Tohum Fidan Tarımsal Üretim Ltd. Şti.’nden 12.01.2011 tarihli sözleşme ile satın aldığını belirterek, İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile Ankara Üniversitesi Rektörlüğü Biyoteknoloji Enstitüsü Müdürlüğünün uyuşmazlık konusu ile ilgili olarak elma fidanlarının genetik tanımlamaları ile ilgili raporlarında, ağaçlara ait örneklerin CIV6198 (modi) ile genetik anlamda farklılık göstermediğinin belirlendiği, bu delillere göre dava konusu ağaçların MODİ cinsi olduğu ve davalının taşınmazı üzerinde dikili bulunduğu, buna göre de davacının 5042 sayılı Kanun’dan doğan ıslahçı haklarına tecavüzün gerçekleştiği, ayrıca davaya konu olayda haksız rekabet halinin mevcut olduğu gerekçesiyle davacı vekilinin istinaf isteminin esastan reddine, davalının fide üreticisi değil meyve üreticisi olduğu, dosyadaki bilgilerden elma fidelerinin ilk bakışta ayırt edilebilmesinin mümkün olmadığı, mahkemece bu ayrımın yapılmasının ancak labrotuvar ortamında sağlandığı, davalının dava dışı şirketten sertifikalı ürünü faturalı olarak almış bulunması ve davalının bu fideleri bilerek aldığının davacı tarafça ispatlanamamış olması karşısında davalının üzerine düşen ve kendisinden beklenilen tüm özeni yerine getirdiği, bunun aksinin ispatına ilişkin bir delilin de dosya kapsamından anlaşılamadığından kusuru bulunmayan davalının maddi ve manevi tazminat ile sorumlu tutulamayacağı gerekçesiyle davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına davanın kısmen kabulüne, davalının “Çıkrık mevki, 3 pafta 159 ada, 91 parsel Yeniköy/ Ereğli/ Konya” adresindeki elma üretiminin davacıların 5042 sayılı Kanun ile korunan haklarına tecavüz teşkil ettiğinin tespitine tecavüzü durdurulmasına ve önlenmesine, davalı eylemlerinin aynı zamanda haksız rekabet teşkil ettiğinin tespitine ve haksız rekabet teşkil eden eylemlerinin önlenmesine (men’ine) ve sonuçlarının ortadan kaldırılmasına, davalının, davacılardan C.I.V Consorzio Italiano Vivaisti Societa A.R.L adına 10.12.2009 tarih 2009/034 no ve “CIVG 98” çeşit ismi ile Tarım ve Köyişleri Bakanlığı nezdinde tescilli “Modi” isimli elmalardan doğan islahcı hakkının ihlal ederek çoğalttığı, yetiştirdiği ağaçlara, bu ağaçlar üzerindeki meyvelere ve bu eylemlerin icrasında kullanılan her türlü vasıtaya bulundukları her yerde el konulmasına ve imhasına, kararın kesinleşmesi halinde masrafı davalıya ait olmak üzere, karar özetinin ulusal çapta yayın yapan bir gazetede bir defa ilanına karar verilmiştir.

V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri
Davalı vekili temyiz dilekçesinde özetle; müvekkilinin bu fidanları meyve üretimi amaçlı tarlasına diktiğini, Vitroplant-Tohum Fidan Tarımsal Üretim Ltd. Şti.’nden 12.01.2011 tarihli sözleşme ile satın aldığını, elma fidanlarının üretimini yapmadığını, fidanları meyve üretimi amaçlı tarlasına diktiğini, bilirkişi raporunda referans elmaların davacının bahçesinden temin edildiğinin belirtildiğini, davacı tarafın bahçelerinden temin edilmesinde hukuka aykırılık bulunduğunu, ıslahçı hakkı başvurusu veya ıslahçı hakkından doğan korumanın kapsamının çiftçi istisnası ile sınırlandırıldığı, 5042 sayılı Kanun’un 56 ncı maddesinde tescilli ıslahçı hakkın sağladığı hakka tecavüz sayılan fiillerin sıralandığı somut olayda bu maddede sayılan hükümlerin hiçbirinin gerçekleşmediğini, iddia edilen cinsten olmayan elma ağaçlarının sökülmesinin müvekkili şirketi telafisi olmayan mağduriyetlere sürükleyeceğini belirterek kararın bozulmasını istemiştir.

C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, yeni bitki çeşidi (elma) hakkına tecavüz ve haksız rekabetin tespiti men ve ref, maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri, 6102 sayılı Kanun’un 54 üncü ve 55 inci maddeleri, 3095 sayılı Kanun’un 4 üncü maddesinin ‘a’ fıkrası, 5042 sayılı Kanun’un 59 uncu maddesinin birinci fıkrası, ikinci fıkrasının (a) bendi, 56 ncı maddesi.

3. Değerlendirme
1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun’un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davalı vekilince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun’un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

11.04.2023 tarihinde oy çokluğu ile karar verildi.

MUHALEFET ŞERHİ

Dava, Islahçı hakkına tecavüzün ve haksız rekabetin tespiti, men’i, ref’i ile maddi ve manevi tazminat taleplerine ilişkindir.
İlk derece mahkemesince (İDM) davanın kısmen kabulüne, ıslahçı hakkına tecavüzün ve haksız rekabetin tespitine, men’ine ve tecavüz ve haksız rekabetin sonuçlarının ortadan kaldırılmasına, tecavüz konusu ağaçlara ve meyveleri ile eylemlerin icrasında kullanılan her türlü vasıtaya el konulmasına ve imhasına, maddi ve manevi tazminatın faiziyle tahsiline, hükmün ilanına, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiştir.
Bölge adliye mahkemesi (BAM) hukuk dairesince (HD) ise, davalı vekilinin istinafının kısmen kabulü ile İDM kararının kaldırılmasına, davanın kısmen kabulü ile ıslahçı hakkına tecavüzün ve haksız rekabetin tespitine, men’ine, ref’ine, tecavüz mahsulü ağaçlara ve meyveleri ile eylemlerin icrasında kullanılan her türlü vasıtaya el konulmasına ve imhasına, kararın ilanına, olayda davalının kusurunun bulunmadığı nedeniyle de tazminata yönelik fazlaya ilişkin taleplerin reddine karar verilmiştir.
Çoğunluk ile ortaya çıkan uyuşmazlık, tecavüzün imha dışında başka bir yolla giderilip giderilemeyeceği ile kullanılan vasıtaların sadece tecavüz konusu ağaçların yetiştirilmesinde kullanılıp kullanılmadığı yani başka bitki çeşitlerinin yetiştirilmesinde de kullanılıp kullanılmadığı araştırılmadan doğrudan imha kararı verilip verilmeyeceği hususlarında toplanmaktadır.
Yeni Bitki Çeşitlerine Ait Islahçı Haklarının Korunmasına İlişkin Kanun (YBÇIHKK)’nun 57 inci maddesinin birinci fıkrasının (e) bendi, “Hakka tecavüzün devamını önleyici tedbirlerin alınması: (c) bendi hükümleri çerçevesinde el konulan materyal ve araçların şekillerinin değiştirilmesi veya hakka tecavüzün önlenmesi için imhası” hükmünü, (c) bendi ise “Hakka tecavüz neticesinde üretilen materyal ile bunların üretiminde doğrudan doğruya kullanılan araçlara el konulması” hükmünü haizdir.
Bu hükümlerden anlaşıldığı üzere, sadece tecavüz konusu ürünlerin üretiminde kullanılan araçlara el konulması ve dolayısıyla başka yolla giderilemiyorsa ancak o zaman imhası mümkün olabilecektir. O nedenle araçların tecavüz konusu ürünlerle birlikte başka tarım ürünlerinin üretiminde de kullanılıp kullanılmadığının belirlenmesi zorunludur. Zira, başkaca ürünlerin üretiminde kullanma söz konusu ise araçlara el konulması ve dolayısıyla imha edilmesi söz konusu olamayacaktır. Ağaçların imhasına gelince, hükümden açıkça anlaşıldığı üzere, tecavüzün giderilmesi için öncelikle ağaçların şekillerinin (aşılama yapılması yoluyla) değiştirilmesi ile tecavüzün giderilip giderilemeyeceği araştırılmalıdır. Eğer bu yolla tecavüz giderilemeyeceği bilimsel olarak tespit edilirse imha kararı verilmesi gerekecektir. Zira, fikri mülkiyet hukukunda tecavüzün giderilmesi için imha son çaredir. O nedenle, anılan hükümler ile düzenlenen imha tecavüzün giderilmesinde son çare olduğu gözetilerek, tecavüz konusu ağaçların üretiminde kullanılan araçların başka tarım ürünlerinin üretiminde de kullanılıp kullanılmadığı, yani sadece dava konusu ağaçların üretiminde kullanılıp kullanılmadığı ile tecavüzün aşılama veya başka bir yöntemle giderilip giderilemeyeceği yönünde uzmanlardan oluşturulacak bilirkişi kurulundan rapor alınması gerekmektedir.
Somut olayda ise anılan yönlerde araştırma ve inceleme yapılmadan üretimde kullanılan araçlar ile birlikte tecavüz mahsulü 5.200 elma ağacının imhasına karar verilmesi anılan hükme ve dolayısıyla fikri mülkiyet hukukunda tecavüzün giderilmesi için imhanın son çare olduğu yönünde ki ilkeye açık aykırılık oluşturmaktadır.
Bu nedenle kararın davalı taraf yararına BOZULMASI gerektiği görüşünde olduğumdan sayın çoğunluğun ONAMA yönündeki görüşüne katılmamaktayım.