Yargıtay Kararı 11. Hukuk Dairesi 2021/7260 E. 2023/1728 K. 21.03.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 11. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2021/7260
KARAR NO : 2023/1728
KARAR TARİHİ : 21.03.2023

MAHKEMESİ : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2019/1451 Esas, 2021/768 Karar
HÜKÜM : Esastan ret
İLK DERECE MAHKEMESİ : Ankara 3. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2018/319 E., 2019/319 K.

Taraflar arasındaki marka hakkına tecavüz, haksız rekabetin tespiti, durdurulması, önlenmesi, maddi ve manevi tazminat davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

Kararın davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkil şirketin, her türlü gübre solüsyonları ile tarım ve bahçecilikte kullanılan verimi ve üretim miktarını arttırmaya yönelik kimyasal solüsyonların imalatı ve satışı ile iştigal eden, tanınmış bir şirket olduğunu, 99/013286, 2011/108974, 2013/108034 sayı ile Türkiye’de tescilli “KTS” ibareli markalarının bulunduğunu, KTS markalı ürünlerini 1994 yılından bu yana Tessenderlo Agrochem Tarım ve Kimya San. ve Tic. Ltd. Şti. eliyle Türkiye pazarında sattığını, bu markaların müvekkiline ait olduğunu bilen davalının, müvekkiline ait KTS markalarının aynısını ve/veya iltibas yaratacak düzeyde çok yakın benzerlerini imal edip “www.volertarim.com” adlı internet sitesinde satışa arz ettiğini, bu durumun mahkeme eliyle tespit edildiğini, tespit dosyasında alınan bilirkişi raporunda, davalı kullanımlarının, müvekkiline ait “KTS” markası ile karıştırılacak düzeyde benzer olduğunun ve haksız rekabet teşkil ettiğinin tespit edildiğini, davalı her ne kadar kanunu dolanmak gayesi ile KTS ibaresinin önüne “VOLAGRO ” ibaresini eklemiş ise de büyük puntolarla ve baskın şekilde kullanılan “KTS” ibaresinin asli unsur olarak kullanıldığını, ayrıca davalının bu ürünleri satmasını sağlayan unsurun da ürün ambalajlarında yer alan “KTS” ibaresi olduğunu, davalı tarafın, KTS markasının davacıya ait olduğunu bile bile sırf davacının markasının tanınmışlığından istifade etmek gayesiyle kötü niyetle taklit markalı malları imal edip satışa sunduğunu, davalının bu eylemlerinin müvekkilinin marka hakkına tecavüz ve haksız rekabet oluşturduğunu ileri sürerek, davalı eylemlerinin haksız olduğunun tespitine, haksız rekabetin ve markaya tecavüzün men ve refine, 1.000,00 TL maddi, 10.000,00 TL manevi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek reeskont faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde; “KTS” ibaresinin, Potasyum Tiyosülfatın kısaltılması olduğunu, marka vasfının bulunmadığını, bu sebeple artık tek başına “KTS” ibaresinin marka olarak tescil edilmediğini, müvekkilinin 05.05.2011 tarihinde 5 yıl geçerli olmak üzere Tarım ve Köy İşleri Bakanlığı Tarımsal Üretim ve Geliştirme Genel Müdürlüğünden Kimyevi Gübre Tescil Belgesi ile “VOLAGRO KTS” ibareli markanın tescilini yaptırdığını, müvekkili firmanın KTS ibaresini Potasyum Tiyosülfat gübresi içeriğini yazmak amacıyla kullandığını, marka hakkına tecavüzün söz konusu olmadığını, kullanılan markanın davacı firmanın markasının aynısı olmadığı gibi ayırt edilemeyecek kadar benzeri de olmadığını, müvekkili firmanın 5 yıldır bu ürünün ne üretimini ne de satışını yaptığını, ürünün internet sitesinden kaldırılmasının unutulduğunu, müvekkilinin bu ürünle ilgili bir ticari kazancı bulunmadığını, davacının maddi bir zararının söz konusu olmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile, toplanan deliller ve aldırılan bilirkişi raporuna göre “www.volertarim.com” adlı web sitesinde, “VOLAGRO KTS” ibarelerinin “potasyum tiyosülfat” ürünü üzerinde markasal nitelikte kullanıldığı, web sitesindeki kullanım şekli itibariyle “VOLAGRA” ibaresinin davalı şirketin çatı markası olduğu, web sitesindeki bu kullanımın, davacı adına aynı ürün için tescilli bulanan 99/013286 sayılı “KTS” ibareli markayla karışıklığa neden olabilecek düzeyde benzer olduğu, “KTS” ibaresinin doğrudan belirli bir gübre ürününün tanımlayıcı adı veya kısaltması olmadığı, dolayısıyla davalının eylemlerinin davacının marka hakkına tecavüz ve haksız rekabet oluşturduğu, “VOLAGRO KTS” markası altında ticari amaçlı satış yapılıp yapılmadığı hususunun web sitesinin kapsam ve içeriğinden anlaşılmadığı, davalının “KTS” veya “VOLAGRO KTS” şeklinde faturalandırması mevcut olmadığı gibi “potasyum tiyosülfat” ürününün de satışa konu olduğunun tespit edilemediği, bu haliyle iltibas yaratan işaretin kullanımı nedeniyle davacının ne kadar zarara uğradığının tam olarak belirlenmesinin mümkün olmadığı, davalının eylemlerinin devam ettiği süre, elde ettiği gelir, markanın gelirin oluşumuna etkisi, markanın bilinirliği, gücü, ihlalin boyutu ve niteliği, tarafların hal ve durumu, ihlal eyleminin gerçekleşme şekli ile kusurun ağırlığı, markanın ekonomik önemi, marka hakkına tecavüz edildiği anda geçerlilik süresi, ürünlerin orijinal olması gibi unsurlar nazara alınarak bir bedel belirlenmesi gerektiği, davalının markayı davacıdan izin ve lisans alarak kullanması halinde yıllık ödemek zorunda kalacağı rakamın taleple bağlı kalınarak takdiren 1.000,00 TL’den aşağı olmayacağı, maddi tazminatın 1.000,00 TL olarak belirlenmesinin hakkaniyete uygun olacağı, 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu (6769 sayılı Kanun) hükümleri gereğince, marka hakkı tecavüze uğrayan marka sahibinin tecavüz fiilleri nedeniyle manevi tazminat isteyebileceği, eylemi gerçekleştirmede davalının kusurlu olduğu, tarafların ekonomik durumları, ihlâl olunan hakkın mahiyeti, tecavüzün etkileri, tecavüzün ulaştığı kitle, fiilin ve kusurun ağırlığı, paranın satın alma gücü ibraz olunan belgeler ve eylemin gerçekleştirilme biçimi karşısında 2.500,00 TL manevî tazminatın hakkaniyete uygun olduğu gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne, davalı şirketin, davacıya ait KTS markasını ürün ambalajlarında ve web sayfalarında kullanmasının davacının markadan doğan hakkına tecavüz ve haksız rekabet teşkil ettiğinin tespitine, davalının markaya tecavüz ve haksız rekabet teşkil eden eylemlerinin men ve ref’i ile ortadan kaldırılmasına, 1.000,00 TL maddi, 2.500,00 TL manevi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek reeskont faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, fazlaya ilişkin istemlerin reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri
Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; müvekkilince beş yıldır söz konusu ürün, üretilip satışa sunulmadığından müvekkili aleyhine maddi tazminata hükmedilmesinin doğru olmadığını, bilirkişi incelemesi ile de bu durumun sübut bulduğunu, aynı iddia nedeniyle müvekkili hakkında şikayette bulunulduğunu, Cumhuriyet Savcılığınca kovuşturmaya yer olmadığına karar verildiğini, üretimi ve satışı yapılmayan bir ürün nedeniyle manevi tazminata hükmedilmesinin de mümkün olmadığını, “KTS” ibaresinin bir kısaltma olarak kullanıldığını, bu nedenle kimsenin tekeline bırakılamayacağını, bu ibarenin marka olma vasfının da bulunmadığını, bu durumda davacının marka hakkına tecavüzden söz edilemeyeceğini, mahkemece müvekkili aleyhine fazla vekalet ücreti takdir edildiğini ileri sürerek İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile, davalının “VOLAGRO KTS” ibaresinin gübre emtiası üzerindeki kullanımının, davacının 99/013286 sayılı “KTS” ibareli markasına tecavüz ve haksız rekabet oluşturduğu, içinde ziraat mühendisi bilirkişinin de bulunduğu bilirkişi heyetince hazırlanan raporda, “KTS” ibaresinin bir kimyevi ürünün kısaltması ya da tanımlayıcı adı olmadığının açıklandığı, Yargıtay denetiminden geçen başka dava dosyalarında da söz konusu ibarenin tanımlayıcı olmadığının kabul edildiği (Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 2017/2165 E., 2018/7628 K. ve 2017/5140 E., 2019/1782 K. sayılı ilamları), dolayısıyla davalı vekilinin bu yöne ilişkin istinaf itirazlarının yerinde olmadığı, her ne kadar davalı tarafça söz konusu ürünün beş yıldır üretilmediği ve satılmadığı, ürünün internet sitesinden kaldırılmasının unutulduğu savunulmuş ise de dava tarihi itibariyle yürürlükte bulunan 6769 sayılı Kanun’un 29 uncu maddesinin atfıyla somut olaya uygulanması gereken 7 nci maddesinin üçüncü fıkrasının (d) bendi uyarınca, davalının web sitesindeki kullanımının markaya tecavüz oluşturduğu, ürünün internet sitesinden kaldırılmasının unutulduğu savunmasına da itibar edilemeyeceği, dolayısıyla bu yöndeki istinaf itirazlarının da yerinde olmadığı, ürünün satışı yapılmasa dahi markaya tecavüz ve haksız rekabetin varlığı halinde, hak sahibinin iktisadi menfaatinin muhtemel zarar görme tehlikesine maruz kalması nedeniyle maddi zarara uğradığının kabulünün gerektiği (Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 27.11.2019 tarih, 2019/264-7545 E.K. sayılı ilamı), Mahkemece tespit edilen maddi tazminatın 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun (6098 sayılı Kanun) 50 nci maddesinin ikinci fıkrası uyarınca hakkaniyete uygun bulunduğu, takdir edilen manevi tazminatın da somut olayın özelliklerine ve hakkaniyete uygun görüldüğü, somut olayda objektif dava birleşmesinin olduğu ve bu itibarla üç ayrı vekâlet ücretine hükmedilmesinde de bir isabetsizlik bulunmadığı gerekçesiyle davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri
Davalı vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinaf dilekçesindeki sebepleri tekrar ederek Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasını istemiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, marka hakkına tecavüzün ve haksız rekabetin tespiti, durdurulması ve önlenmesi ile maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri, 6769 sayılı Kanun’un 29 uncu maddesinin atfıyla somut olaya uygulanması gereken 7 nci maddesinin üçüncü fıkrasının (d) bendi, 6098 sayılı Kanun’un 50 nci maddesinin ikinci fıkrası.

3. Değerlendirme
1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun’un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davalı vekilince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun’un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

21.03.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.