Yargıtay Kararı 11. Hukuk Dairesi 2021/7239 E. 2023/1372 K. 07.03.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 11. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2021/7239
KARAR NO : 2023/1372
KARAR TARİHİ : 07.03.2023

MAHKEMESİ : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2020/1733 Esas, 2021/912 Karar
DAVA TARİHİ : 30.09.2016
HÜKÜM : Esastan ret
İLK DERECE MAHKEMESİ : Ankara 1. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2019/342 E., 2020/46 K.

Taraflar arasındaki Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Kurumu (YİDK) kararının iptali ve marka hükümsüzlüğü davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.

Kararın davacı vekili ile davalı şirket vekili tarafından ayrı ayrı istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkili firmanın 1973 yılından bu yana hasat sonrası hububat, bakliyat, tohum ve yağlı tohum gıda işleme teknoloji sanayisi için makineler ürettiğini, müvekkilinin ticaret unvanının ayırt edici unsuru olan “…” ibaresini haiz markaları ile tanınan ve sektörün önde gelen firmalarından biri olduğunu,bu bakımdan ‘’…’’ ibaresinin nihai tüketici nezdinde meşhur ve maruf hale geldiğini, davalı şirketin daha önce müvekkili firma ortaklığında bulunmuş olan … ile oğlu ve müvekkili firmanın eski çalışanı olan … isimli şahıslar tarafından kurulduğunu, …’in müvekkili şirkette bulunan hisselerini devrederek şirketten ayrıldığını, müvekkili firmanın tanınmışlığından haksız bir şekilde yararlanmak sureti müvekkilinin markalarına tecavüz teşkil eden kullanımlarda bulunduğunu, davalı şirket tarafından tescil başvurusu yapılan marka ile müvekkilinin markalarının aynı sınıfları kapsadığını, davalı yanın eylemli kullanımında AKY ibaresinin yanında kötü niyetle her zaman … ibaresine de yer verdiğini, bu sebeple müvekkili markalarından ayırt edilmesinin mümkün olmadığını, görsellerden de anlaşılacağı üzere davalının müracaatına konu ettiği “AKY” ibareli markanın müvekkilinin markasında olduğu gibi siyah ve kırmızı renkler kullanılarak oluşturulduğunu, markanın altı çizilerek ön plana çıkarılmış “AKY” ibaresinden oluştuğunu, davalı ve davalı şirketin kurucu ortakları ile müvekkili arasında marka hukuku bakımından yaşanan tek hukuki ihtilafın huzurdaki dava olmadığını ve bu belgelerin dilekçe ekinde sunulduğunu, orta düzeydeki tüketicilerin dikkat ve özeni çerçevesinde markaların aynı anda göz önünde bulundurulamayacağı da dikkate alındığında tüketicilerce ayrıntılara ilişkin farklar üzerinde değil, bütüne ilişkin benzerlikler üzerinde durulacağını ileri sürerek YİDK kararının iptali ile dava konusu markanın tescil edilmesi halinde hükümsüzlüğüne karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP
1.Davalı Kurum vekili cevap dilekçesinde; müvekkili Kurum kararının usul ve yasaya uygun bulunduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.

2. Davalı şirket vekili cevap dilekçesinde; davacının işbu davada kötü niyetle hareket ederek yanlış bir algı oluşturmaya çalıştığını, müvekkilinin başvurusuna konu ibare ile davacının itirazına mesnet marka arasında benzerlik bulunmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davalı marka başvurusunun kapsadığı 07 ve 09 uncu sınıflardaki malların tamamının davacının AKYUREK ibareli markaları kapsamında yer aldığı, davalı marka başvurusunun kapsadığı 07 ve 09 uncu sınıflardaki malların satışına ilişkin 35/05 alt grubundaki satış hizmetleri bakımından ise markaların emtia listeleri benzer mal ve hizmetlerden oluştuğu, davacının … esas unsurlu markalarından haberdar olan ortalama bir tüketicinin, davalının “AKY” ibareli markasının farklı ve davacı ile ilişkisiz bir marka olduğunu kolaylıkla algılayabileceği, davacı markalarının bütününde, AKY kelimesinin vurgusunun tüketici algısında taraf markaları arasında bağlantı kurulmasına sebebiyet verecek düzeyde baskın ya da etkili olmadığı, telaffuzun farklı bulunduğu, ilişkilendirilebilecek bir görsellik içermediği, 2015/65282 sayılı “AKY” ibareli davalı markası ile davacının … ibareli markaları arasında emtia listeleri 07 ve 09 uncu sınıflardaki mallar ile bu malların satışına ilişkin 35/05 alt grubundaki satış hizmetleri bakımından aynı veya aynı tür emtialardan oluşsa da işitsel, görsel, kavramsal ve genel izlenim itibarıyla bir benzerlik olmadığı, 556 sayılı Markaların Korunması Hakkında Kanun Hükmünde Kararname’nin (556 sayılı KHK) 8 inci maddesinin birinci fıkrasının (b) bendi kapsamında benzerlik ve bağlantı kurma ihtimali dahil iltibas tehlikesinin bulunmadığı, AKY markası ile birlikte … ibaresini içeren işbu kullanımların, marka tecavüzü bağlamında farklı bir davanın konusu olduğu, dava konusu marka başvurusunun kötü niyetli bir başvuru olduğuna ilişkin delilin de dosyada olmadığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili ile davalı şirket vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri
1.Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; davalı firmanın “…” ibaresini markasal olarak kullanmaya çalıştığı tespit edilmiş olmasına rağmen bu husus kötü niyet kapsamında değerlendirmeksizin verilen kararın kabul edilemeyeceğini, davalı ve kurucusu … tarafından “…” ibaresi ile gerçekleştirilen kullanım ve eylemler için birden fazla davanın devam ettiğini, davalının gerek … ibaresi gerekse aky ibaresi bakımından kullanımlarının kötü niyetli olduğunu, davalının “…” markasını içeren eylemli kullanımları neticesinde “aky” markasının “…” markası ile ilişkilendirme gayreti içinde olduğunun anlaşıldığını, davalı şirketin ortaklarının, davacı şirket ile geçmiş ortaklık ilişkisine referans verebilecek mahiyetteki eylemli kullanımları da dikkate alındığında davalının, davacının “…” markasına yaklaşma niyetiyle hareket ettiğini belirterek İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasını istemiştir.

2.Davalı Şirket vekili istinaf dilekçesinde özetle; davaya konu markaların benzer olmadığını, iltibas oluşmadığını, davacı firmanın dava konusu ile ilgisi olmayan iddialarla istinaf yoluna başvurduğunu, taraflar arasında başka davaların bulunduğunu, markanın kullanım şeklinin işbu davada ileri sürülemeyeceğini, tarafların birbirlerine karşılıklı makine sattığını, davacı firmanın kötü niyetli olduğunu, davacının istinaf talebinin reddinin gerektiğini ileri sürerek davacının istinaf başvurusunun reddine karar verilmesini istemiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davalının başvurusuna konu “AKY” ibaresi ile davacının … ibareli itirazına mesnet markaları arasında işitsel, görsel, kavramsal ve genel izlenim itibarıyla bir benzerlik olmadığı, 556 sayılı KHK’nın 8 inci maddenin birinci fıkrasının (b) bendi anlamında bağlantı kurma ihtimali dahil iltibas tehlikesinin bulunmadığı, davalının marka kullanımının başvuru şeklinden farklı bulunduğu iddiasının ise bu davanın konusunu oluşturmadığı, dava konusu marka başvurusunun kötü niyetli yapıldığının kanıtlanamadığı ayrıca davalı şirketin sunduğu istinaf dilekçesinin esasen davacının istinaf talebinin reddine karar verilmesini içerdiği gerekçesiyle davacı vekili ile davalı şirket vekilinin başvurularının esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri
Davacı vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinaf dilekçesinde ileri sürdüğü hususları tekrar ederek kararın bozulmasını istemiştir.

C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, davaya konu YİDK kararının isabetli olup olmadığı ve başvuruya konu markanın hükümsüz kılınması koşullarının oluşup oluşmadığı noktalarında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri, 556 sayılı KHK’nın 8 inci maddesinin birinci fıkrasının (b) bendi

3. Değerlendirme
1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun’un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve yasaya uygun olup davacı vekilince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun’un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, 07.03.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.