Yargıtay Kararı 11. Hukuk Dairesi 2021/7232 E. 2023/1805 K. 23.03.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 11. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2021/7232
KARAR NO : 2023/1805
KARAR TARİHİ : 23.03.2023

MAHKEMESİ : …Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi
HÜKÜM : Esastan ret

Taraflar arasındaki tazminat davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.

Kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; dava dışı …’ın , müvekkilinden almış olduğu paralara karşılık olarak 150.000,00 TL miktarlı bir bono, 12.09.2009 tarihli ve 80.000,00 euro miktarlı bir bono, 12.08.2009 tarih ve 811.000,00 euro bedelli bir bono ve TEB Bankası Elazığ Şubesi’nde düzenlenen 12.04.2009 tarihli 676.000,00 euro bedelli bir çek verdiğini, ancak verilmiş bulunan bu kıymetli evrakların ödemesinin gerçekleştirilmediğini, alacağını tahsil edemeyen müvekkilinin borcunu tahsil etmek amacıyla icra takibi başlattığını, icra takibinin borçlusu konumundaki … Madencilik Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi’nde hisseleri bulunduğunun tespit edildiğini, Elazığ 1. Asliye Hukuk Mahkemesinde açılan 2009/520 E., 2012/9 K. sayılı menfi tespit davasının lehlerine sonuçlandığını ve borcun geçerli bir hukuki kaynağının olduğunun kesin hükümle tespit edildiğini, Plaser Madencilik Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi’nin hisseleri üzerine konulan haciz sonrasında payın değerinin tespiti için icra dosyasından bilirkişi raporu alındığı ve şirketin bilançolarının çıkarıldığını, bilirkişi raporunda şirket sermayesinin toplamda 1.000.000,00 TL olduğu tespit edildiğini ancak şirketin öz varlık tutarının ise 360.492,34 TL olarak tespit edilerek şirketin bilançolarında zarar gösterdiğinin tespit edildiğini, bu kapsamda değerlendirme yapıldığında şirketin uzun süredir bilançolarında zarar ettiği ve şirketin öz sermayesinin büyük oranda bu zararla birlikte kaybolduğu, bu bağlamda Plaser Madencilik Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi ve şirketin yönetim kurulu üyeleri … … ve …’nun sorumluluklarının ortaya çıktığını, bunun yanında yine … hakkında icra takiplerinin başlatılmasının ardından …’ın ortaklığı ile Plaser Madencilik Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi’nin kurulduğu, davalılardan …’ın şirkette en büyük pay sahibi olduğu ve ödemeyi taahhüt ettiği sermaye payı 450.000,00 TL olarak göründüğü ancak müvekkilinin açmış olduğu icra takipleri kapsamında ödeme yapamayan dava dışı …’ın bu büyüklükteki bir sermaye taahhüdünün altına giremeyeceğinin açık olduğu, …’ın ödeme yetersizliğinin bilinmesine rağmen şirkete ortak olmasının sağlandığı ileri sürerek şimdilik 10.000,00 TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalılardan alınarak müvekkiline ödenmesine karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP
Davalılar vekili cevap dilekçesinde; davacının, dava dışı …’dan alacaklı olduğunu, müvekkillerinin daavcının alacağı ile bir ilgisinin bulunmadığını,şirket ortağı …’ın şahsi borçlarından dolayı şirketin, şirketin diğer ortaklarının şahsi olarak sorumlu tutulmasının mümkün olmadığını, davacının aktif husumet ehliyeti bulunmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davacı tarafın davalı şirketten alacaklı olmadığı, davalı şirketin ortağı olan ve davalı dahi gösterilmeyen …’dan alacaklı olduğunun anlaşıldığı, kural olarak ayrılık ilkesi gereğince bir şirketin, ortağının borçlarından sorumlu kabul edilemeyeceği, buna göre ortağın borcunun şirketin borcu olarak değerlendirilemeyeceğini, bunun dışında davacının, davalı şirketin ortağı konumunda da bulunmadığı, dolayısıyla şirketin alacaklısı veya pay sahibi olmadığı anlaşılan davacının, davalı şirketin yöneticileri olan diğer davalılar …, … ve …’ya karşı 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun (6102 sayılı Kanun)
553 üncü maddesi çerçevesinde yöneticilerin sorumluluğundan kaynaklanan tazminat davası açma hakkının bulunmadığı, aktif husumete haiz olmadığı, davacı tarafından bu davalılara karşı açılan davanın da 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 114 üncü maddesi uyarınca dava şartı olan aktif husumet koşulunun gerçekleşmemesi nedeniyle davanın usulden reddi gerektiği gerekçesiyle davacı tarafından davalı şirkete karşı açılan davanın pasif husumetten reddine, davacı tarafından diğer davalılara karşı açılan davanın da aktif husumetten reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; olayın olduğu dönemde yürürlükte olan 6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun (6762 sayılı Kanun) hükümlerinin uygulanması gerekirken, 6102 sayılı Kanun’un 553 üncü maddesinin uygulanmasının da hukuken hatalı olduğunu, olayın gerçekleştiği dönem itibariyle uygulanması gereken kanun 6762 sayılı Kanun olup, sorumluluk davası açılabilmesi için şirket ortağı, pay sahibi ya da şirket alacaklısı olma zorunluluğu bulunmadığını, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun (6098 sayılı Kanun) haksız fiile ilişkin hükümlerinin mahkemece göz ardı edildiğini, yerel mahkemece inceleme ve araştırma yapılmadığını, Elazığ Ticaret Odası’nın yazısında Ser-sa Mad. Nak. İnş. Pet. İth. İhr. Tur. Tic. Ltd. Şti. adına kayıtlı iş makinalarının, dosya davalıları tarafından muvazaalı olarak alınarak, müvekkilinin zarar ettiğinin araştırılmadığını ileri sürerek yerel mahkeme kararının kaldırılmasına ve davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davacının istinafa konu uyuşmazlıktaki tüm iddialarının ”hukuki sorumluluk” başlıklı 11 inci bölüm altında düzenlenen 6102 sayılı Kanun’un 550 ve 553 üncü maddelerine dayandığı, bu sorumluluğa dayalı olarak talepte bulunabilecek kişiler 553 üncü maddede sınırlı olarak sayılmış olup şirket ortağından alacaklı olanların bu kapsamda olmadığı, davalıların salt davacıya zarar vermek kastıyla 6098 sayılı Kanun’un haksız fiil hükümlerine dayanarak ileri sürdüğü bir maddi vaka bulunmadığı, davanın, 6102 sayılı Kanun’un 550 ve 553 üncü maddelerine dayandırıldığı, bu tür bir sorumluluk davasını açma yetkisi kanunda sayılanlara ait olup şirket ortağından alacaklı olana dava açma hakkı verilmediğinden, davacının aktif dava ehliyeti bulunmadığı, sorumluluk davasının davalısı şirket kurucu ve yöneticileri olup şirket tüzel kişiliğine karşı sorumluluk davası açılamayacağından, davalı şirketin pasif husumet ehliyeti bulunmadığı gerekçesiyle davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri
Davacı vekili temyiz dilekçesinde özetle; olayın olduğu dönemde yürürlükte olan 6762 sayılı Kanun hükümlerinin davaya uygulanması zorunlu iken, 6102 sayılı Kanun’un 553 üncü maddesinin uygulanmasının hukuka aykırı olduğu gibi 6762 sayılı Kanun’un 336 ncı maddesi uyarınca doğrudan zarar durumunda alacaklıların doğrudan dava açma hakkının olduğu ve zararın bizzat kendilerine ödenmesini talep haklarının söz konusu olduğuna ilişkin istinaf itirazlarının incelenmediğini, haksız fiil hükümlerine dayanılmadığı iddiasının doğru olmadığını, şirket yöneticilerinin sorumluluklarının doğduğunu ileri sürerek kararın bozulmasını istemiştir.

C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, tazminat istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.

3. Değerlendirme
1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun’un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davacı vekilince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeple;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun’un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

23.03.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.