Yargıtay Kararı 11. Hukuk Dairesi 2021/6567 E. 2023/1428 K. 08.03.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 11. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2021/6567
KARAR NO : 2023/1428
KARAR TARİHİ : 08.03.2023

MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2018/3663 Esas, 2021/1355 Karar
HÜKÜM : Esastan ret-kısmen kabul
İLK DERECE MAHKEMESİ : İstanbul 1.Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2014/186 E., 2018/97 K.
BİRLEŞEN DAVA : İstanbul 4.FSHH Mahkemesinin 2014/230 E.

Taraflar arasındaki asıl davada markaya tecavüzün önlenmesi, birleşen davada markanın hükümsüzlüğü davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince asıl davanın kısmen kabul, kısmen reddine, birleşen davanın reddine karar verilmiştir.

Kararın taraf vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kısmen kabulüne, kararın kaldırılmasına karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı asıl davada davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA
1.Davacı vekili asıl dava dilekçesinde; davalının tecavüz teşkil eden fiillerinin durdurulması için “ARMİNE” ibaresini tabelasında, reklamlarında, kataloglarında, kartvizitlerinde, www.armineturizm. com.tr internet alan adı ve sair emtia ve alanlarda kullanmasının yasaklanmasını, “ARMİNE” ibareli her türlü emtianın yediemine konulmasına, davacının tecavüzünün meni ve refine, davalının tecavüz fiillerinin durdurulmasını, “Armine” ibareli her türlü kullanımının engellenmesini, tecavüzün refini ve menini, internet alan adı, ticaret unvanı, her türlü alan adından “Armine” ibaresinin çıkartılmasına, 556 Markaların Korunması Hakkındaki Kanun Hükmünde Kararname’nin (556 sayılı KHK) 66 ncı maddesinin ikinci fıkrasının (c) bendi uyarınca “Marka hakkına tecavüz edenin, markayı bir lisans anlaşması ile hukuka uygun şekilde kullanmış olması halinde ödemesi gereken lisans bedeline göre.” müvekkilinin yoksun kaldığı kazancın hesaplanarak, şimdilik 1.000TL maddi tazminatın, 556 sayılı KHK’nın 68 inci maddesi uyarınca şimdilik 10.000,00 TL itibar tazminatının, 50.000,00 TL manevi tazminatının, ticari avans faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.

Davacı vekili 7.12.2016 tarihli ıslah dilekçesi ile maddi tazminat istemini 100.000 TL ‘ya yükseltmiştir.

2.Davacı vekili birleşen dava dilekçesinde; davalı adına tescilli 2006/35762 tescil nolu markanın 39 uncu sınıfta (tur düzenleme, seyahat için yer ayarlama, seyahat ile ilgili bilet sağlama, kurye hizmetleri dahil) kullanmama nedeniyle markanın hükümsüzlüğüne karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP
1.Davalı vekili asıl davaya cevap dilekçesinde; davalının ARMİNE ismini ticaret ve işletme adı olarak kullandığını, müvekkili şirket Armine Turizm Otelcilik İnş. San. Tic. Ltd. Şti. olarak şirket kurduğunu ve faaliyetlerini de bu şirket adı üzerinden ticaret unvanı olarak kullandığını, müvekkilinin turizm alanında faaliyet göstermek için şirket kurduğunu, TURSAB’a tescilini yaptırdığını, A Grubu Seyahat Acentesi İşletme Belgesi aldığını, davacının tekstil işiyle uğraştığını, turizm sektöründe herhangi bir faaliyeti bulunmadığını, davacının tanınmışlık düzeyinin sadece faaliyet gösterdiği sektörle sınırlı olacağını davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

2.Davalı vekili birleşen davaya cevap dilekçesinde; davanın reddine karar verilmesi gerektiğini, markalarının ciddi olarak kullanıldığını, davanın kötü niyetli olarak açıldığını savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile asıl davada davacı vekilinin, davalının müvekkilinin tanınmış ARMİNE markasının ticaret unvanında ve alan adında, tabelasında kullanılmasının müvekkilinin markasına tecavüz teşkil ettiğini beyanla, ticaret unvanının terkinini, markaya tecavüzün tespiti, meni ve refi, maddi, manevi tazminat ile itibar tazminatına hükmedilmesini talep etmiştir. Mahkemece markaya tecavüzün tespiti, meni, refi ve unvan terkini taleplerinin kabulüne, alan adlarından ARMİNE ibaresinin çıkartılmasına, 5.902,00 TL maddi tazminatın, 10.000,00 TL manevi tazminatın ve 10.000,00 TL itibar tazminatının davalıdan tahsiline, fazlaya ilişkin tazminat taleplerinin reddine, birleşen davada Anayasa Mahkemesi’nin 06.01.2017 tarih ve 29940 sayılı Resmi Gazete’de yayınlanan 148/189 sayılı ilamları ile 10.1.2017 tarih ve 29944 sayılı Resmi Gazete’de yayınlanarak yürürlüğe giren 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu’nun (6769 sayılı Kanun) yürürlük tarihi dikkate alındığında, 06.01.2017 tarihi öncesinde açılmış tüm kullanmamaya dayalı hükümsüzlük/iptal davaları açısından yasal boşluk oluştuğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri
1. Asıl davada davacı birleşen davada davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; maddi tazminat talebinin kısmen reddedilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, İstanbul Ticaret Odası (İTO) tarafından verilen cevapta, lisans bedelinin tecavüzün gerçekleştiği yılın cirosunun %15’i olabileceğinin bildirildiğini, 16.11.2016 tarihli bilirkişi raporunda lisans bedelinin 5.902.725,03 TL olduğunun bildirildiğini, 27.12.2017 tarihli bilirkişi raporunda ise müvekkilinin gerçekleşen cirosunun 49.427.980,34 TL olduğunun, bunun % 15’inin lisans bedeli olarak hükmedilmesinin yerinde olmadığını, ancak davalı defterlerini ibraz etmediğinden net bir tazminat tutarı hesaplanmasının da mümkün olmadığının ifade edildiğini, tazminatın net olarak tespit edilemediği durumlarda mahkemenin uygun bir tazminata hükmedebileceğini, ıslah talepleri dikkate alınarak 100.000,00 TL maddi tazminata hükmedilmesini talep ettiklerini, mahkemenin 5.902,00 TL tazminat miktarı belirlediğini, karşı taraf lehine de bu miktarda vekâlet ücretine hükmedildiğini, yeni bir bilirkişi heyetinden rapor alınarak lisans bedelinin belirlenmesi gerektiğini, 50.000,00 TL manevi tazminat talep ettiklerini, 10.000,00 TL manevi tazminata hükmedilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, asıl davadaki kabul ve red oranının tayini, müvekkili aleyhine yargılama gideri ve vekâlet ücretine hükmedilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, birleşen davada da müvekkili lehine vekâlet ücreti ve yargılama giderine hükmedilmemesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu beyanla, kararın kaldırılarak taleplerinin kabulünü istemiştir.

2. Asıl davada davalı birleşen davada davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; asıl ve birleşen dava yönünden istinaf başvurusunda bulunduğu, asıl dava yönünden müvekkilinin tescilli ticaret unvanını kullandığını, davacının tanınmışlık iddiasının bir an yerinde olduğu kabul edilse dahi tarafların faaliyet alanlarının farklı olduğunu, tanınmışlık düzeyinin sektörle sınırlı kaldığını, ticaret unvanı terkin edilmedikçe ticaret unvanı kullanımının haksız rekabet ve markaya tecavüz teşkil etmeyeceğini, davalının turizm ve taşımacılık alanında herhangi bir faaliyeti bulunmamasına rağmen ARMİNE ismini 39. sınıfta tescil ettirdiğini, markanın geriye doğru 5 yıl için kullanılmadığını beyanla asıl davanın reddine birleşen davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile asıl davada davalı, birleşen davada davacı vekilinin asıl davaya yönelik istinaf başvurusunun reddine, asıl davada davacı vekilinin aleyhine hükmedilen vekâlet ücreti ve yargılama giderinin belirlenmesinin hatalı olduğuna dair istinaf sebebinin incelenmesinde, asıl davada vekâlet ücretlerinin kısmen hatalı hesaplandığı gerekçesiyle davacı vekilinin asıl davaya yönelik istinaf başvurusunun kısmen kabulüne, kararın kaldırılmasına, hükmün diğer kısımlarının aynen muhafazasına karar verilmiştir.

V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde asıl davada davacı-birleşen davada davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri
Asıl davada davacı-birleşen davada davalı vekili temyiz dilekçesinde özetle; maddi ve manevi tazminat taleplerinin kısmen reddi kararının hatalı olduğunu, yargılama giderleri vekâlet ücretine yönelik kararın hatalı olduğunu, istinaf kararının da bu yöndeki kararının hatalı olduğunu, birleşen davada lehine vekâlet ücretine hükmedilmemesinin hatalı olduğundan kararın bozulmasını istemiştir.

C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, asıl davada markaya tecavüzün önlenmesi, maddi ve manevi tazminat istemine ilişkin, birleşen davada markanın hükümsüzlüğü istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk
1.556 sayılı KHK’nın 61, 66 ve 68 inci maddesi, 6102 sayılı Kanun’un 54 üncü maddesi.

3.Değerlendirme
1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun’un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup asıl davada davacı vekilince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler asıl davaya yönelik kararın asıl davada davacı yönünden kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

3.Asıl davada davacı-birleşen davada davalı vekilinin birleşen davaya yönelik temyiz itirazlarının incelenmesinde, birleşen davada birleşen dava davacısının temyiz itirazı olmadığından temyiz edenin sıfatına göre birleşen davanın reddi kararı davanın, Anayasa Mahkemesinin 09.04.2014 tarihli kararı ile 556 sayılı KHK’nın hükümsüzlük hallerini düzenleyen 42 inci maddesinin birinci fıkrasının (c) bendinin iptaline, karar tarihinden sonra 06.01.2017 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren Anayasa Mahkemesi’nin 14.12.2016 tarihli 2016/148 E. ve 2016/189 K. sayılı kararı ile de 556 sayılı KHK’nın 14 üncü maddesinin iptaline karar verilmiş olmasına göre konusu kalmadığından karar verilmesine yer olmadığına şeklinde düzeltilemeyecek ise de, birleşen dava davalısının aslında konusuz kalan birleşen davada haksız olarak dava açılmasına sebebiyet verdiğinden lehine vekâlet ücretine hükmedilmemesi doğru olmakla birleşen davada davalı vekilince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1.Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun’un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ASIL DAVA YÖNÜNDEN ONANMASINA,

2. Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun’un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca BİRLEŞEN DAVA YÖNÜNDEN ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz eden asıl davada davacı-birleşen davada davalıya yükletilmesine,

Peşin alınan temyiz karar harcının istek hâlinde davacı-birleşen dava davalısına iadesine,

Dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine, bozma kararının bir örneğinin kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, 08.03.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.