Yargıtay Kararı 11. Hukuk Dairesi 2021/6510 E. 2023/1548 K. 14.03.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 11. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2021/6510
KARAR NO : 2023/1548
KARAR TARİHİ : 14.03.2023

MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2018/3440 Esas, 2021/1215 Karar
HÜKÜM : Esastan ret
İLK DERECE MAHKEMESİ : Tekirdağ 3. Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2015/407 E., 2017/196 K.

Taraflar arasındaki menfi tespit davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.

Kararın davalı … vekili ile davalı … vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince davalı … vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine, davalı … vekilinin istinaf başvurusunun yapılmamış sayılmasına karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı … vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; davacı müvekkilinin Vizon Tekstil Sanayi Dayanıklı Tüketim Malları Ticaret İthalat ve İhracat Anonim Şirketi’nin % 15 hissesini 750.000,00 TL bedel karşılığında tüm aktif ve pasifleri ile birlikte 12.07.2011 tarihli hisse devir sözleşmesi ile davalı …’nın babası…’dan satın aldığını, yapılan hisse devir sözleşmesinin pay defterine işlendiğini, noterlikçe tasdik edilerek 20.07.2011 tarihli Türkiye Ticaret Sicil Gazetesinde yayımlandığını, 31.03.2015 tarihinde Vizon Tekstil Sanayi Dayanıklı Tüketim Malları Ticaret İthalat ve İhracat Anonim Şirketi’nin feshine, olmadığı taktirde müvekkilin şirket ortaklığından çıkarılmasına karar verilmesi için Tekirdağ 1. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2015/128 E. sayılı dosyasıyla dava açtıklarını, bu davanın açılmasını takiben de daha önce 16.11.2006 tarihinde davacı tarafından 17893 yevmiye sayısı ile verilen ancak daha sonra 09.10.2014 tarihindeki azilnameyle hiçbir hükmü kalmayan vekaletnameye istinaden, aynı zamanda Vizon Tekstil Sanayi Dayanıklı Tüketim Malları Ticaret İthalat ve İhracat Anonim Şirketi’nin yönetim kurulu başkanı olan… tarafından davacı müvekkili adına lehtarı … olan düzenleme tarihleri tarafımızca verilen vekalet azledildikten sonra düzenlenen 31.03.2015 tarihinden sonra olmasına rağmen daha eski keşide tarihleri yazılarak 25.12.2014 keşide tarihli 145.122,00 TL meblağlı, 03.01.2015 keşide tarihli 146.793,00 meblağlı, 09.01.2015 keşide tarihli 147.467,00 TL meblağlı, 17.01.2015 keşide tarihli 145.621,00 TL meblağlı, 20.01.2015 keşide tarihli 145.035,00 TL meblağlı, 25.01.2015 keşide tarihli 141.372,00 TL meblağlı, 30.01.2015 keşide tarihli 149.430,00 TL meblağlı çekler keşide edildiğini, Tekirdağ 1. Asliye Hukuk Mahkemesinde dava açılmasından sonra yine, bu davanın sonucunda davacı müvekkili payına isabet eden oranda ödeme yapılmasına engel olmak için, bu şirketin yönetim kurulu başkanı… tarafından yukarıda tarih ve meblağları belirtilen ve gerçek hiçbir borç ilişkisine dayanmadan düzenlenen bu çeklerin davalı … tarafından icra takibine konulduğunu, dava dışı… azledilmiş olmasına, bu durumun kendisi tarafından da biliniyor olmasına, müvekkili adına yukarıda belirtilen miktarlarda borç alınarak çekler düzenlemesini gerektirir bir durum olmamasına, üstelik karşılığında müvekkiline verilen herhangi bir para olmamasına rağmen lehtarı …’in şu anki hamili … olan çekleri düzenlediğini, davalı …’nın tamamen kötü niyetli bir şekilde hareket ederek, davacı müvekkili zarara uğratmak maksadıyla, hamili olduğu bedelsiz çeklerle davacı müvekkili hakkında icra takibi başlattığını, müvekkilinin şu anda herhangi bir geliri bulunmadığını, hissedar olduğu şirketten tarafına tek kuruş dahi ödeme yapılmadığını, müvekkilinin mevcut ekonomik durumuyla yargılama harç ve giderlerini karşılamasının mümkün olmadığını ileri sürerek alacaklı- davalılar hakkında hukuki ve cezai her türlü şikayet ve dava hakları saklı kalmak kaydı ile öncelikle müvekkilinin adli müzaheretten yararlandırılarak harç ve giderlerden muaf tutulmasına, müvekkili Özden Birgül’ün davalı …’ya yada …’e Tekirdağ İcra Müdürlüğünün 2015/5904 E. sayılı dosyasıyla başlatılan icra takibinde belirtilen 1.186.499,99 TL tutarında bir borcunun bulunmadığının tespitine, icra takibine konu edilen 7 adet çekin iptaline, davalıların kötü niyetli hareket etmesi nedeniyle %20’den aşağı olmamak üzere tazminata mahkum edilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP
1.Davalı … vekili cevap dilekçesinde; davacının, müvekkilinin babası… ile yaşadığını, bu birliktelikten bir çocukları olduğunu, daha sonra davacının başka birisiyle yaşamaya başladığını, bu birliktelik sırasında…’nın davacı şirketteki hisselerinden bir kısmını bedelsiz olarak verdiğini, satmadığını, takibe konulan çeklerle ilgili olarak çekin bir ödeme vasıtası olduğunu, müvekkilinin ilgili çekleri şirketin nakit ihtiyacından dolayı verdiği nakitler karşılığında aldığını, şirketin taşınmaz mal varlığı çok olan ancak nakit yönden sıkışık olan bir şirket olduğunu, takibe konu çekler şirketin borçlarından dolayı veya davacının şirketteki hisseleri alırken vermesi gereken bedel karşılığı düzenlenmiş olduğunu düşündüklerini, fakirlik iddiası ile ilgili olarak 750.000,00 TL’lik hisseyi satın aldığını iddia eden kişinin fakirlik iddiasının inandırıcı olmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.

2. Davalı … vekili cevap dilekçesinde; kendisine husumet yöneltilemeyeceğini, ilgili dosyanın alacaklısı veya borçlusu olmadığını, aleyhine açılmış bu davayı kabul etmediğini, davacının eşi… ile uzun yıllardır tanıştıklarını, … Bey’in pek çok şirketten oluşan bir grup şirketin başkanı ve en önemli ortağı olduğunu, çok malvarlığı olduğunu, ancak 20-30 yıl önce şirketler kurulurken dahi hep nakit sıkışıklığı olduğunu, kendisinin maddi durumunun iyi olduğunu, bu nedenle kendisinden ödünç olarak nakit para aldığını ve daha sonra ödediğini, eski alınanların çoğunun belgesiz olduğunu, uzun zamandır süren ekonomik kriz nedeniyle son zamanlarda alınan nakitlerde geri dönüş sağlayamadığını, bundan rahatsız olduğunu ve karşılığında davaya konu çekleri verdiğini, çeklerin ödeme günü yaklaştığında ise … Bey’in kendisini arayarak şirket olarak bunu ödeyemeyeceklerini, hesapların müsait olmadığını söylediğini, sonra …’nın bunları kendisine haricen ödediğini, kendisinin çekleri ciro edip kendisine verdiğini, sonraki gelişmeleri bilmediğini savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davaya konu çeklerin dava dışı… tarafından davacı adına düzenlendiği ve verildiği, anılan dava dışı kişinin, davaya konu çekleri davacının kendisine verdiği vekaletnameye istinaden davacı adına düzenlediği, davacının, dava dışı…’ya vermiş olduğu vekillik görevinden Lüleburgaz 2. Noterliğinin 09.10.2014 tarihli azilname ile azlettiği, durumun kendisine 16.10.2014 tarihinde tebliğ olunduğu, davacı ile davalılar arasında herhangi bir ticari ilişkinin sözkonusu olmadığı, tarafların herhangi bir ticari iş ile uğraşılarının da olmadığı, takibe ve davaya konu çeklerin 7 adet olup, bir aylık süre içindeki farklı tarihlere bağlanmış çekler olduğu, çekte keşide tarihi olarak yazılı bulunan yere bir tarih yazılmakla beraber çekin sağ alt tarafına da ayrıca ve keşide tarihinden farklı ve daha önceki bir tarih olmak üzere tarih atıldığı, çeklerin en eski keşide tarihli olanının 25.12.2014 tarihi olup diğerlerinin bu tarihten sonraki bir tarihe ait olduğu, tüm çeklerde çeklerin sağ alt tarafına 01.09.2014 tarihinin yazıldığı, takibe konu çeklerin sayısının, çek bedelleri, keşide tarihleri, çeklerde olması gerekenden ayrı olarak tarih atılması sözkonusu olmayan kısmına tarih atılması ve bu tarihin azilnamenin düzenlendiği ve tebliğ edildiği tarihten önceki bir tarih oluşu, davalıların kendi beyanları ile kabul ettikleri üzere, takip alacaklısının çekleri davacı adına keşide eden dava dışı kişinin oğlu oluşu, diğerinin önceden beri tanıdığı ve aralarında hukuku olan kişi oluşu, lehtar olarak bulunan davalının çekleri dava dışı vekil olarak işlem yapan kişinin oğluna çekleri ciro etmesi, davalıların cevap dilekçesindeki kabul ve dolaylı kabul ve anlatımları gözetilerek davaya konu çeklerin dava dışı… ile davalıların danışıklı olarak ve dava dışı kişinin vekalet görevi sözkonusu değil iken davacı adına düzenlendiği, vekillik ilişkisinin devam ettiği dönemde imzalandığı görüntüsü vermek için çeklerin üzerine sağ alt tarafa ikinci bir tarihin atıldığı, esas alınması gereken tarihin çekte keşide tarihi olarak gösterilen yerdeki tarih olacağı, davacının, davalı lehtara ve cirantaya herhangi bir borcunun sözkonusu olmadığı, vekalet ilişkisi bittikten sonra dava dışı kişi tarafından düzenlenen ve davalılar arasında danışıklı olarak ciro gören ve davalı tarafından davacı aleyhine takibe konulan çekler olduğu, ayrıca kötü niyetli bir şekilde takibe konu edildiği gerekçesiyle davanın kabulü ile Tekirdağ 1. İcra Müdürlüğünün 2015/5904 E. sayılı dosyasına konu alacak nedeniyle davacının davalılara herhangi bir borcunun bulunmadığının tespitine, anılan dosyadaki takibe dayanak 25.12.2014 keşide tarihli 49.530 euro meblağlı, 03.01.2015 keşide tarihli 50.100 euro meblağlı, 09.01.2015 keşide tarihli 50.330 Euro meblağlı, 17.01.2015 keşide tarihli 49.700 euro meblağlı, 20.01.2015 keşide tarihli 49.500,00 TL meblağlı, 25.01.2015 keşide tarihli 48.250,00 TL meblağlı, 30.01.2015 keşide tarihli 51.000 euro meblağlı çeklerin iptaline, 237.299,99 TL tazminatın davalılardan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalılar vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri
1.Davalı … vekili istinaf dilekçesinde özetle; çekin bir ödeme vasıtası olduğunu,mücerretlik ilkesi gereği çeklerin ciro yolu ile kendisine geçtiğini ve ilk lehtar nedeniyle olumsuz bir durum söz konusu olmasının davalıya yansıtılamayacağını, senede karşı senetle ispat kuralı gereği tanık dinlenemeyeceğini, tanıklardan birinin borçlunun avukatı, birinin de eşi olduğunu, başka dosyalara sunulan ses kayıtlarının bu dosyada da mevcut olduğunu, davacı borçlunun haciz konulan şirket hisselerini bila bedel aldığını, bunların hakkı olduğunu söylemekte olduğunu, izinsiz kaydedilen bu ses kayıtlarının dahi davacının haksız olduğunu gösterdiğini, müvekkilinin iyi niyetli ciranta olduğunu, çeki borçludan bizzat almadığını, ciro yolu ile iktisap ettiğini, lehtarın kötü niyetli olup olmadığı tartışılabilirse de müvekkili aleyhine kötü niyet tazminatına hükmedilmesinin hatalı olduğunu, Tekirdağ İcra Hukuk Mahkemesinin 2015/279 E. sayılı dosyası ile takibin iptali davasının açıldığını, yerel mahkemenin takibi iptal ettiğini, karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulduğunu, bu dosyanın kesinleşmesi halinde davanın konusu kalmayacağından bekletici mesele yapılması gerektiğini belirterek İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasını istemiştir.

2.Davalı … vekili istinaf dilekçesinde özetle; müvekkilinin iş yaptığı, firmasında ortağı olan dava dışı…’ya verdiği elden ve havaleyle borçlar için dava konusu çekleri aldığını, meşru hamil olduğunu, mahkemede beyan edildiği üzere …’nın elden alınan bu paraların ödemesini yaptığını ve çekleri iade aldığını beyan ettiğini, gerekçeli kararın tebliğ olunduğu adresin eski adresi olduğunu, eski eşe yapılan tebligatın geçersiz olduğunu, firmaların kayıtlarına ilişkin yazışmaların kendilerine ulaşmadığını, inceleme gün yer veya inceleme yetkisi alınmadığını, gerekçede alacak ilişkisinin kalmadığının belirtildiğini, ticari ilişkinin her türlü fatura belge, ticaret sicil kaydı ile ispatlanabileceğini, ticaret sicil kayıtlarının belli olduğunu, mahkemenin incelenmeyen tebligatlara rağmen kötü niyet tazminatına hükmetmesinin hatalı olduğunu, ilamdan haricen bir gün önce haberdar olunduğunu, İlamda telefon görüşmesinin alacağa esas teşkil ettirildiğini, eski eşin şahitliği ile karar verildiğini, gerekçeyi kabul etmediklerini belirterek İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasını istemiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davalı … karara karşı istinaf kanun yoluna başvurmuş ise de, istinaf harcını yatırmayarak adli yardım talep ettiği, istinaf aşamasında adli yardım talebinin ve karara karşı itirazının reddedildiği, Bölge Adliye Mahkemesince davalıya eksik harcı ikmal etmesi için 1 haftalık kesin süre içerir usulüne uygun muhtıra çıkarıldığı, muhtıranın davalı vekiline 22.01.2019 tarihinde tebliğ edildiği, davalının 1 haftalık sürenin son günü 29.01.2019’dan sonra 30.01.2019’da istinaf harcını yatırdığından istinaf başvurusunun yapılmamış sayılmasına karar vermek gerektiği, davalı … vekilinin istinafı istemi yönünden; toplam 1.186.489,99 TL. üzerinden kambiyo senetlerine dayalı takip başlatıldığı, çeklerin hepsinin en alt sağ kısmında 01.09.2014 tarihinin yazılı olduğu, ödeme aracı olan çekte vadenin bulunmadığı, temsilci aracılığıyla çek düzenlenmesi mümkün ise de; temsilden azil durumunda çekin düzenlenme tarihi, temsil yetkisinin süresi içindeki bir güne tekabül etmesi durumunda çeklerin temsil edileni bağlayacağı, aksi takdirde çeklerden doğan sorumluluğun yetkisiz temsilciye ait olacağı, davacının, Lüleburgaz 2.Noterliği’nin 09.10.2014 tarihli azilnamesi ile…’yı vekaletten azlettiği, azilnamenin vekile 16.10.2014 tarihinde tebliğ edildiği, davaya konu çeklerin sağ üst tarih kısmındaki tarihlerin azilname tarihinden sonra olduğu, sağ alt kısmında ise azilnameden önceki tarih olan 01.09.2014 tarihinin yazılı olduğu, takibe konu çeklerdeki imzaların dava dışı…’ya ait olduğu, Tekirdağ İcra Hukuk Mahkemesi’nin 2015/279 E. sayılı dosyasının onanan kararında da yer aldığı üzere çeklerdeki düzenlenme tarihinin; sağ üst kısımdaki “Tarih” kısmında yer alan kısım olduğunun kabulünün gerektiği, bu durumda yetkisiz temsilci tarafından keşide edilen senetlerden davacının sorumlu tutulamayacağı, davalı takip alacaklısı …’nın, çeklerde imzası olan davacının eski eşinin (… Huba’nın) oğlu olduğu, davalıların eskiye dayalı tanışıklılarının olduğu, davalı takip alacaklısı …’nın takipte kötü niyetli olduğu dikkate alındığında İlk Derece Mahkemesinin davalı … yönünden davanın kabulü kararında ve kötü niyet tazminatına hükmetmesinde usul ve esas yönünden hukuka aykırılık görülmediği gerekçesiyle davalı … vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine, davalı … vekilinin istinaf başvurusunun ise yapılmamış sayılmasına karar verilmiştir.

V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı … vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri
Davalı … vekili temyiz dilekçesinde; müvekkilinin davalıların şirketleri hariç şahıs, kuyumculuk ve tekstil firmalarından olan halen alacakları ve icra takiplerinin olduğunu, müvekkilinin hatasının kendisinden alınan paraya karşılık çekleri iadesinde Tekirdağ’da bir avukata vekalet vermesi, onun da aile içerisindeki bu husumete müvekkilini dahil etmesi olduğunu, müvekkilinin bu dava, takip ve aleyhe kararlardan zerre kadar menfaati olmadığı gibi aile içerisinde anlaşsalar bile binlerce liralık haciz ve vergi yargılama gideri sorumluluğunun doğduğunu, istinaf etmemiş sayılma kararı da pandemi sürecinde tekstil sektörünün iş yapamaması ve harca yetecek miktarı kredi çekerek kullanmasından kaynaklandığını belirterek kararın bozulmasına karar verilmesini istemiştir.

C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, icra takibine konu çekler nedeniyle borçlu olunmadığının tespiti ile takibin kötü niyetli yapıldığından kötü niyet tazminat istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri,

3. Değerlendirme
İlk Derece Mahkemesinin 22.06.2017 tarihli kararı ile ”davanın kabulüne, peşin harcın mahsubu ile bakiye 81.022,11TL nisbi karar ve ilam harcının davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline..” karar verilmiştir.

İlk Derece Mahkemesi kararı aleyhine davalılardan … tarafından nisbi oranda harç, davalı … tarafından da maktu harç yatırılmak suretiyle istinaf kanun yoluna başvurulmuş olup İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi’nin 18.09.2018 tarihli kararı ile ” davalı …’den eksik yatırdığı anlaşılan 20.226,55 TL harcın ikmal ettirilmesi, HMK 344. Maddesi uyarınca işlem yapılması” için dosyanın İlk Derece Mahkemesine geri çevrilmesine karar verilmiştir.

İlk Derece Mahkemesince bila tarihli muhtıra ile davalı …’e 20.226, 55 TL harcın ikmali için 6100 sayılı Kanun’un 344 üncü maddesi gereğince 27.10.2018 tarihinde tebligat yapılmış, adı geçen davalı vekilince yasal sürede 05.11.2018 tarihli dilekçe ile adli yardım talebinde bulunulmuştur.

Bölge Adliye Mahkemesinin 23.11.2018 tarihli kararı ile adli yardım istemi ret edilmiş, kararın davalının vaki itirazı üzerine Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesinin 18.12.2018 tarihli kararı ile davalının itirazının reddine karar verilmiş, Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesinin 18.01.2019 tarihli muhtırası ile davalıya eksik 20.226,55 TL harç ikmal etmesi için 6100 sayılı Kanun’un 344 üncü maddesi gereğince muhtıra çıkarılmış, muhtıra davalı vekiline 22.01.2019 tarihinde tebliğ edilmiş, eksik peşin harç 30.01.2019 tarihinde davalı vekilince 6100 sayılı Kanun’un 344 üncü maddesinde düzenlenen 1 haftalık kesin süreden sonra yatırılmıştır.

Bölge Adliye Mahkemesince eksik nisbi harcın 6100 sayılı Kanun’un 344 üncü maddesinde düzenlenen 1 haftalık kesin süreden sonra yatırıldığı gerekçesiyle yazılı şeklide karar verilmiştir.

6100 sayılı Kanun’un 344 üncü maddesinde ” İstinaf dilekçesi verilirken, istinaf kanun yoluna başvuru için gerekli harçlar ve tebliğ giderleri de dâhil olmak üzere tüm giderler ödenir. Bunların hiç ödenmediği veya eksik ödenmiş olduğu sonradan anlaşılırsa, kararı veren mahkeme tarafından verilecek bir haftalık kesin süre içinde tamamlanması, aksi hâlde başvurudan vazgeçmiş sayılacağı hususu başvurana yazılı olarak bildirilir. Verilen kesin süre içinde harç ve giderler tamamlanmadığı takdirde, mahkeme başvurunun yapılmamış sayılmasına karar verir. Bu karara karşı istinaf yoluna başvurulması hâlinde, 346 ncı maddenin ikinci fıkrası hükmü kıyas yoluyla uygulanır” hükmü getirilmiştir.

Madde metninde açıkça ifade edildiği üzere istinaf dilekçesinde gerekli harçların yatırılmaması durumunda verilecek bir haftalık kesin sürenin kararı veren mahkemece (İlk Derece Mahkemesi) verilmesi, harcın süresinde yatırılmaması durumunda da aynı mahkeme tarafından başvurunun yapılmamış sayılmasına karar verilmesi, ancak; İlk Derece Mahkemesince bu yönde verilecek bir karar aleyhine istinaf kanun yoluna başvurulması mümkündür.

Somut uyuşmazlıkta , Bölge Adliye Mahkemesince, İlk Derece Mahkemesine 6100 sayılı Kanun’un 344 üncü maddesi ile tanınan yetkiye tecavüz edilerek çıkarılan 18.01.2019 tarihli muhtıra ve daha sonra bu muhtıraya dayanılarak verilen ”istinaf edilmemiş sayılma” kararının hukuken bir geçerliliği bulunmamaktadır. 6100 sayılı Kanun’un 344 üncü maddesine göre İlk Derece Mahkemesince davalıya çıkarılması gereken muhtıra Bölge Adliye Mahkemesince çıkarıldığından bu muhtıra sonuç doğurmayacak ve bunu esas alan Bölge Adliye Mahkemesi kararı doğru olmayacaktır. Bu halde davalı …’e 6100 sayılı Kanun’un 344 üncü maddesine uygun bir muhtıra tebliğ edilmediğinden 30.01.2019 tarihinde yatırılan eksik nisbi harcın süresinde yatırıldığının kabulü gerekir.

Davalı …’in istinaf kanun yolu başvurusunun usule uygun olması nedeniyle istinaf sebepleri incelenmek üzere Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasına karar vermek gerekmiştir.

VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının BOZULMASINA,

Bozma sebebine göre davalı … vekilinin diğer temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına,

Peşin alınan temyiz karar harcının istek hâlinde davalıya iadesine, Dosyanın kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

14.03.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.