YARGITAY KARARI
DAİRE : 11. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2021/6482
KARAR NO : 2023/1363
KARAR TARİHİ : 07.03.2023
MAHKEMESİ : … Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi
HÜKÜM : Esastan ret
Taraflar arasındaki ortaklar genel kurul kararının iptali, tasarrufun iptali, alacak ve manevi tazminat davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Kararın davacı vekili ve davalı Birel Şerbetçi vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince taraf vekillerinin istinaf başvurularının esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; davacının, davalı şirketin 09.05.2011 tarihinden itibaren %25 oranında ortağı olduğunu, davacının ortağı olduğu tarihte özel sağlık hizmeti ve rehabilitasyon merkezi işlettiğini, davalı …’nin söz konusu işletmeyi açmaya, kapamaya, devir etmeye yetkilendirildiğini, kararın altında davacıya ait olduğu görünün imzanın sahte, bu belgeye dayanarak yapılan işletme devrinin de yok hükmünde olduğunu, sahte imzayla devralınan işletmenin sonradan işletme devir senediyle ortaklardan yalnızca birinin imzasıyla devralındığını, şirkete ait olan işletmenin devredildiğini, davacının şirketten gelecek olan gelirden mahrum kaldığını, davacı ve ailesinin ayrı illerde ikamet etmesinin ilave masrafa ve ailesinden uzak kalması nedeniyle manevi ızdıraba sebep olduğunu ileri sürerek davalı şirket ortaklar kurulu karar defterinde davacının adına sahte imzayla oluşturulan 08.06.2011 tarihli ve 21 sayılı yok hükmündeki kararın iptaline, davalılardan … tarafından yapılan Elele Özel Eğitim- Özel Sağlık Hizmetleri ve Rehabilitasyon Merkezinin kendisine devrine ilişkin tasarruf sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 107 nci maddesi kapsamında bilahare yapılacak talep doğrultusunda her bir gelirinin işletme hesabına girildiği tarihten itibaren işleyecek avans faiziyle birlikte davalılardan alınarak davacıya ödenmesine, 10.000,00 TL manevi tazminatın davalılardan alınarak davacıya ödenmesine karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
1.Davalı … vekili cevap dilekçesinde; davalı şirketin hiçbir zaman kendisine devredilmediğini, şirketin açık durumda olduğunu, sahte imza ile oluşturulmuş bir kararın bulunmadığını, davalı şirketin kurucu müdürü olup istifa ettiğini, şirket hesaplarıyla ilgisinin bulunmadığını, belirtilen tarihler arasında şirket muhasebesine dış muhasebe ofisi ile birlikte davacınnın baktığını, davalının kurucu müdür olarak olarak yalnızca eğitim ve personel maaşları ile ilgili işlere baktığını, davacının davalı şirketin ortağı olduğundan şirketin aşırı borçlarından dolayı bu borçlardan kurtulmak için değişik şekilde bahaneler arayarak kaçtığını ve aleyhine davalar açtığını, davalının kendisine ait olan şirketinde çalışmaya devam etmekte olup davalı şirketin bütün borçlarını ödemeye devam ettiğini belirterek davacının bu borçları şirket ortağı olarak payına düşen parayı bir önce vermesini istemiştir.
2.Davalı şirket, davaya cevap vermemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile belge inceleme uzmanından alınan rapora göre, dava konusu karardaki davacı adına atılı imzanın davacıya ait olmayıp sahte olarak atıldığının tespit edildiği, davacıya ait imzanın sahteliği nedeniyle bu paya ilişkin kullanılan olumsuz oyun geçersiz kabul edilmesi gerektiği, genel kurul kararı alınması için, esas sermayenin yarısından fazlasının olumlu oy kullanmasının gerektiği, davacının şirketteki payının %25 olduğu, geriye kalan ve kararda olumlu oy kullanan ortakların oy oranlarının %75 olup sermaye çoğunluğunun sağlandığı, bu nedenle davalı …’nin kurucu temsilci atanmasına ilişkin 08.06.2011 tarihli ve 21 sayılı Ortaklar Kurulu Kararının geçerli olduğu, işletmenin devir tarihinde yürürlükte olan 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun 179 uncu maddesine göre, işletmenin tüm aktif ve pasifleriyle birlikte devredilmesinin gerektiği, iptali istenen işletme hakkı devir senedinde, işletmenin aktifleriyle birlikte …’ye devredilerek işletmenin borçlarının şirket üzerinde bırakıldığı, işletme hakkının devrine ilişkin tasarrufun içerik ve yetki bakımından geçersiz olduğu, davacı tarafından mahrum kalınan işletme gelirlerinin tahsili talep edilmiş ise de kâr payı dağıtılmasına karar verme yetkisinin şirket genel kurulunun devredilemez yetkilerinden olup şirket kâr payının alacak hakkına dönüşmesi için kâr payının dağıtılmasına ilişkin bir genel kurul kararı alınmış olmasının gerektiği, mahkemece genel kurulun yerine geçmek suretiyle karar alınamayacağı, bu nedenle mahrum kalınan işletme gelirine yönelik talebin reddi gerektiği, dava konusu işletmenin devri sonucu işletme gelirinden mahrum kalınmasının manevi zararı doğuran eylemlerden olmadığı, şirket aleyhine olan eylem nedeniyle davacının manevi tazminat talep etmesinin mümkün olmadığı gerekçesiyle davanın kısmen kabul ve kısmen reddi ile davalı şirket tarafından alınmış 08.06.2011 tarihli ve 21 sayılı ortaklar kurulu kararının iptaline yönelik davanın reddine, davalı şirket temsilcisi …ile davalı … arasında düzenlenen Adana 1. Noterliğine ait 05.06.2012 tarihli ve 12275 yevmiye nolu işletme hakkı devir senediyle yapılan tasarrufun iptaline, mahrum kalınan işletme gelirine yönelik olarak açılan davanın husumet nedeniyle reddine, manevi tazminat talebinin reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili ve davalı … vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
1.Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; dava konusu ortaklar kurulu kararının yok hükmünde olduğunu, karar altına davacı adına atılan imzanın sahtecilikle atılmış olduğunu, davalı … ile …arasında yapılan tasarrufun batıl olduğunu, davacının mahrum kalınan işletme gelirinin tahsiline yönelik talebi husumet nedeniyle reddedilmiş ise de gerekçesinin anlaşılamadığını, husumetin dava şartı olup davanın esasına girilmeden önce ve resen gözetilmesi gerektiğini, karar tarihi göz önüne alındığında dört yıllık yargılama sürecinde mahkemece davacının mahrum kaldığı işletme gelirinin hesaplanması için dosyanın iki kez bilirkişiye teslim edilerek iki ayrı bilirkişi raporun tanzim edildiğini, davacı yönünden husumet olmadığı düşünülüyor idiyse mahkemenin usul ekonomisini gözeterek bu konuda bilirkişi raporun aldırılmaması gerektiğini, yargılamanın bilirkişi incelemesi sürecinden dolayı uzun sürdüğünü belirterek kararın kaldırılmasını istemiştir.
2. Davalı … vekili istinaf dilekçesinde özetle; şirketin fiilen faaliyetine devam edip etmediği konusunda resmi kayıtlar araştırılmadan hüküm tesis edildiğini, bu nedenle gerekçeli kararın kabule yönelik kısmının bozulması gerektiğini, kabule yönelik işleme konu olan devir işleminin diğer bütün ortakların bilgisi dahiline gerçekleştirilen bir işlem olduğunu, bu durumu davacının da bilmesine rağmen davalıyı mağdur etmek adına bu davayı açtığını, davalının diğer davalı şirketin borçlarını da düzenli olarak ödediğini, halen ödenen borçların bulunduğunu belirterek kararın kaldırılmasını istemiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile iptali istenen ortaklar kurulu kararının 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 621 inci maddesinde düzenlenen önemli kararlardan olmadığı ve nitelikli çoğunluğun aranmadığı, davacı imzası olmasa bile toplantı ve karar sayısının sağlandığı bu nedenlerle iptal koşullarının oluştuğu, dava dışı ortak …’nin tek başına ortaklığı münferiden temsil yetkisi olmakla birlikte ortaklar kurulundan alınmış bir yetki olmaksızın işletmeyi devredemeyeceği ve iptal koşullarının bulunduğu, davalı şirketin limited şirket olduğu, kâr payı dağıtımına ilişkin düzenlemeye göre genel kurulun kâr payı hakkında karar verme yetkisine sahip olduğu, sadece kârın varlığının ortakların kâr payını talep etmesi bakımından yeterli bulunmadığı, genel kurul tarafından dağıtım kararı verilmedikçe kâr payının muaccel hale gelmeyeceği, davacının kişilik haklarına saldırı da olmadığı anlaşılarak davacının maddi ve manevi tazminat taleplerinin reddine ilişkin İlk Derece Mahkemesi kararınında usul ve yasaya uygun olduğu gerekçesiyle davacı vekili ve davalı vekilinin istinaf başvurularının esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacı vekili temyiz dilekçesinde özetle; davaya konu ortaklar kurulu kararın altındaki davacı adına atılan imzanın davacı tarafından atılmadığını, mahkemece alınan bilirkişi raporuyla da imzanın davacının eli ürünü olmadığının belirlendiğini, davacının ortağı olduğu şirketin esas sözleşmesinde genel kurulun ne şekilde toplanacağına dair bir hüküm olmadığını, bu nedenle toplantının davacıya en az 15 gün önceden bildirilmesi gerekirken bildirimde bulunulmadığını, davacının toplantının varlığından haberi dahi olmadığını, davacıya bildirimde bulunulmadan alınan genel kurul kararının yok hükmünde olup Yargıtay içtihatlarının da bu yönde olduğunu, dava konusu kararın yok hükmünde olduğunun tespitine karar verilmesi gerekirken talebin reddinin sahte imza ile oluşturulan ortaklar kurulu kararına geçerlilik tanımak anlamına gelmekle bunun hukuk ve iyi niyet kuralları ile bağdaşmayacağını belirterek kararın bozulmasını istemiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık; ortaklar kurulu kararının iptali, tasarrufun iptali, alacak ve manevi tazminat istemlerine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun (6762 sayılı Kanun) 536 ıncı maddesinin ikinci ve dördüncü fıkraları.
3. Değerlendirme
1. Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre davacı vekilinin aşağıdaki paragrafın kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
2. 6762 sayılı Kanun’ un 536 ncı maddesinin ikinci fıkrası gereğince ortak sayısı yirmi ve daha az olan şirketlerde ortakların yazılı beyanları ile karar alınabilir. Somut olayda davacının imzası sahte olduğu gibi toplantıya çağrının usulüne uygun olarak yapıldığı ileri sürülmemiş, böyle bir çağrının yapıldığına ilişkin dosyaya somut bir delilin de sunulmamış olması karşısında alınan kararın 6762 sayılı Kanun’un 536 ncı maddesinin dördüncü fıkrası gereğince yok hükmünde olduğunun anlaşılması karşısında ortaklar kurulu kararının yoklukla sakat olduğunun tespitine de karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde bu talebin reddi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1.Davacı vekilinin bozma kapsamı dışındaki temyiz itirazlarının REDDİNE,
2.Temyiz olunan, İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının ORTADAN KALDIRILMASINA,
3. İlk Derece Mahkemesi kararının BOZULMASINA,
Peşin alınan temyiz karar harcının istek hâlinde ilgiliye iadesine,
Dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine, bozma kararının bir örneğinin kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
07.03.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.