Yargıtay Kararı 11. Hukuk Dairesi 2021/6468 E. 2023/1054 K. 22.02.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 11. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2021/6468
KARAR NO : 2023/1054
KARAR TARİHİ : 22.02.2023

MAHKEMESİ : … Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi
HÜKÜM : Esastan ret

Taraflar arasındaki itirazın iptali davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.

Kararın davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilince başlatılan ilamsız takibe borçlunun itiraz ederek takibin durmasına sebebiyet verdiğini, müvekkili tarafından ibraz edilen muhasebe kayıtlarında görüleceği üzere 13 parti faturalı mal satımı gerçekleştirildiğini, fatura bedellerinin 433.246,60 TL iken davalının bu borcun 221.718,00 TL’sini 9 parça çeşitli tarihli çekler ve 4 parti ön alım karşılığını kredi kartı ile 56.400,00 TL olarak ödeme yaparak borcunu 155.128,60 TL’ye düşürdüğünü, davalı tarafından daha önce davacıya verilen ibraname belgesinde 155.128,60 TL borcu olduğunu ikrar ve kabul ettiğini, davalının kötü niyetli olduğunu ileri sürerek davalının haksız itirazının iptaline, haksız itiraz sebebiyle icra inkar tazminatına hükmedilmesini, yargılama gideri ve vekalet ücretinin karşı tarafa tahmilini talep etmiştir.

II. CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde; ibraname altındaki imzanın müvekkiline ait olmadığını, bu hususta savcılığa suç duyurusunda bulunduklarını, dava dilekçesindeki faturaların başka bir takibin konusu olduğunu, mal alıcıya teslim edilmediğinden muacceliyet şartının oluşmadığını, ödemezlik definde bulunduklarını savunarak davanın reddini istemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davalının imzasının bulunduğu 03.08.2017 tarihli ”Sulh-İbra Sözleşmesi” başlıklı belgede ikrar ettiği borç miktarı olan 155.128,60 TL’nin takip konusu tutarla aynı olduğu, bilirkişi raporunda davacının ticari defter kayıtlarında 155.128,60 TL alacağının bulunduğunun belirtildiği, davalı tarafça borcun ödendiğine ilişkin herhangi bir belge ibraz edilmediği gerekçesiyle davanın kabulüne, itirazın iptaline, takip tutarı olan 155.128,60 TL’nin %20’si olan 31.025,72 TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri
Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; ibranamedeki vadeye göre borcun muaccel olmadan dava konusu takibin başlatıldığını, davacı tarafından ibraname tarihinden sonra ikame edilen davalarda, söz konusu ibranameye dayanılmadığını, ibranamede 26.920,00 TL’lik bonodaki senede de davacı tarafından itiraz edildiğini, 03.08.2017 tarihli ibranameden sonra davacı tarafından ikame edilen diğer davalarda bu ibranameye dayanılmadığını ve hatta bu ibranamede, davalı tarafından ibra edildiği ileri sürülen kambiyo senedindeki imzaya da davacı tarafından itiraz edildiğini, 10.04.2018 tarihli beyan dilekçesinde hile ile elde edilen ibranamedeki imzanın boş kağıda mı yoksa dolu kağıda mı atıldığının tespitinin talep edildiğini: ancak bu talebinin değerlendirilmediğini, ispata muhtaç ilk hususun alacağın varlığı olduğunu, bu hususun da davacı tarafından kesin delille ispat edilmesi gerektiğini, ancak Mahkemenin ispat yüküne ilişkin hatalı değerlendirmede bulunduğunu, ispat yükünün, neden davalı tarafta olduğunun gerekçesinin ise açıklanmadığını, davacının alacağından söz edilebilmesi için, temel borç ilişkisini ve malı davalıya teslim ettiğini ispat etmesi gerektiğini, üstelik davalının, ödemezlik def’ini de ileri sürdüğünü, bu durumda alacağın varlığına ilişkin olarak ispat yükü kendisinde olan davacının, öncelikle teslim olgusunu ispat etmesi gerektiğini, malı teslim ettiğini ispat yükünün faturayı düzenleyenin üzerinde olduğunu, fatura düzenleyenin faturasını ticari defterine kaydetmiş olması alacağın ispatı için yeterli olmadığını, temel borç ilişkisinin ve kendi edimini ifa ettiğinin de ispatının gerektiğini beyan ederek İlk Derece mahkemesi kararının kaldırılmasını istemiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davalının kendi imzaladığı 03.07.2107 tarihli Sulh İbra Sözleşmesinde “… Çek ödendiğinde davacıya 155.128,60-TL borcunun kalacağını, bu muaccel borcu kabul ettiğini ve ödeyeceğini ” belirttiği, borcun 03.07.2017 tarihi itibariyle muaccel olduğunun kabulü gerekeceği ancak söz konusu belgede davacının imzası bulunmadığı, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanun’un (6098 sayılı Kanun) 117 nci maddesinin birinci fıkrası uyarınca vade tarafların birlikte veya sözleşmede saklı tutulan bir hakka dayanarak taraflardan biri tarafından usulüne uygun bir bildirimde bulunmak suretiyle belirlenebilecek hukuki bir işlem olduğu, buna göre davacının imzasının bulunmadığı “bu borcu …’a 15.10.2017 tarihinden önce tamamıyla yatıracağım” şeklindeki davalı beyanın tek başına vade olarak kabulünün mümkün olmadığı, takibe konu alacağın takip tarihi itibariyle muaccel olduğu, takibin usulüne uygun olduğu, İlk Derece Mahkemesi kararının usul, yasa ve dosya kapsamına uygun olduğu, mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve yasaya aykırı bir isabetsizliğin bulunmadığı gerekçesiyle davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri
Davalı vekili temyiz dilekçesinde özetle; 03.07.2107 tarihli sözleşmede davacının imzasının bulunmamasının ifa süresinin taraflarca kararlaştırılmadığı anlamına gelmeyeceğini, davalının davacı hakkında suç duyurusunda bulunduğunu ve bu soruşturma da davacının 03.07.2107 tarihli sözleşmesinin davacı vekili tarafından düzenlendiğinin kabul edildiğini, tekrara düşmemek için istinaf sebeplerinde belirtilen diğer nedenlerle kararın bozulmasını istemiştir.

C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, dava Ürgüp İcra Müdürlüğünün 2017/539 E. sayılı dosyasında davalı hakkında 155.128,60 TL bedelli faturalara dayalı olarak başlatılan takibe yapılan itirazın haklı olup olmadığı hususu ile itirazın iptali istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk
2004 sayılı İcra ve İflas Kanun’un (2004 sayılı Kanun) 67 nci maddesi, 6102 sayılı Kanun’un 21 inci maddesi.

3. Değerlendirme
Dava, faturalardan kaynaklanan alacağın tahsili talebi ile başlatılan takibe itiraz edilmesi üzerine açılan itirazın iptali davasıdır.

Davacı dava dilekçesinde, davacının davalıya 376.846,60 TL fatura düzenlediğini davalı tarafından 221.718,00 TL ödeme yapıldığını, takibi 155.128,60 TL üzerinden başlattığı ve 03.08.2017 tarihli ”Sulh-İbra Sözleşmesi” başlıklı belge ile de davalının ikrar ettiği borç miktarı olan 155.128,60 TL’nin takip konusu tutarla aynı olduğunu iddia ederek davayı açmıştır. Davalının cevap dilekçesinde, takibe konu faturalardaki malların kendisine teslim edilmediğini bu nedenle satış bedelinin muaccel olmadığını belirttiği görülmüştür. İlk Derece Mahkemesince davanın kısmen kabulüne kısmen reddine karar verilmiş, İstinaf Mahkemesince ise davalı istinaf talebinin esastan reddine karar verilmiştir. Dava dilekçesinde dayanılan 03.08.2017 tarihli sulh ibra sözleşmesi isimli belgede davalı, belgede belirtilen çek ödemesi sonrası 155.128,60 TL borcunun kalacağını, bu borcu …’a 15.10.2017 tarihinden önce tamamıyla yatıracağını beyan etmiştir. Davacı dava dilekçesinde bu belgeye dayandığına göre davalı beyanının davacı tarafından vade olarak kabul edildiği anlaşılmaktadır. Buna göre 05.10.2017 tarihli takibin davacı tarafından kabul edilen vadeden önce başlatıldığından davalının muacceliyet itirazı yerinde görülerek karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir.

VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1.Temyiz olunan, İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının ORTADAN KALDIRILMASINA,

2.İlk Derece Mahkemesi kararının BOZULMASINA,

Bozma sebebine göre davalı vekilinin diğer temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına,

Peşin alınan temyiz karar harcının istek hâlinde davalıya iadesine,

Dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine, bozma kararının bir örneğinin kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

22.02.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.