Yargıtay Kararı 11. Hukuk Dairesi 2021/6451 E. 2023/1776 K. 22.03.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 11. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2021/6451
KARAR NO : 2023/1776
KARAR TARİHİ : 22.03.2023

MAHKEMESİ : İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2019/474 Esas, 2021/662 Karar
İLK DERECE MAHKEMESİ : Uşak 2. Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2008/412 E., 2018/369 K.
I. BİRLEŞEN DAVA
MAHKEMESİ : Uşak 1. Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2008/420 E.
II. BİRLEŞEN DAVA
MAHKEMESİ : Uşak 2. Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2010/52 E.
HÜKÜM : Asıl davanın kabulü, 2008/420 E. sayılı birleşen davanın kısmen kabulü, 2010/52 E. sayılı birleşen davanın reddi

Taraflar arasındaki asıl dava menfi tespit, birleşen 2008/420 E. sayılı dava zarar ve yoksun kalınan kâr, birleşen 2020/52 E. sayılı dava değer kaybı istemine ilişkin olup yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince asıl davanın kabulüne, birleşen 2008/420 E. sayılı davanın kısmen kabulüne, birleşen 2020/52 E. sayılı davanın reddine karar verilmiştir.

Kararın davacılar vekili ve davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle asıl davanın kabulü, 2008/420 E. sayılı birleşen davanın kısmen kabulü, 2010/52 E. sayılı birleşen davanın reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı, Yargıtayca duruşma istemli olarak davalı vekili, duruşma istemi olmaksızın davacılar vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildi. Duruşma için belirlenen 21.03.2023 günü başkaca gelen olmadığı yoklama ile anlaşılıp, hazır bulunan Temlik alan … vekili Av. … ile Av……. ve davalı …Ş. vekili Av. …. dinlenildikten sonra duruşmalı işlerin yoğunluğu ve süre darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması ileriye bırakıldı. Tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip, gereği düşünüldü.

I. DAVA
1.Davacılar vekili dava dilekçesinde; davalıya borçlarının bulunmadığını, takibe konu bononun sonradan doldurulmuş olabileceğini, kullanılan kredi için fazlasıyla ipotek verildiğini, davalı tarafında ihtiyati haciz kararı alınmış ise de itiraz üzerine kaldırıldığını ileri sürerek Uşak 1. İcra Müdürlüğünün 2018/2116 E. sayılı takip dosyasının dayanağı olan bonodan ötürü borçlu olmadıklarının tespiti ile takibin iptaline ve % 40 kötü niyet tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir.

2.Birleşen Uşak 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2008/420 E. sayılı dava dosyasında davacılar vekili; banka tarafından kullanılan kredinin teminat olarak verilen bononun 5 milyon TL dolarak doldurulup haksız olarak ihtiyati haciz kararı alınması ve uygulanması nedeniyle uğradıkları zararların fazlaya ilişkin hakları saklı tutularak şimdilik 1.000.000.00 TL’sinin davalıdan tazminat olarak tahsilini talep etmiş, 22.11.2012 tarihli ıslah dilekçesiyle talebini arttırarak toplam 6.400.000 TL’nin tahsiline karar verilmesini talep etmiş, 30.01.2018 tarihinde ıslah harcını yatırmıştır.

3.Birleşen Uşak 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2010/52 E. sayılı dava dosyasında davacılar vekili; davalı bankanın almış olduğu ihtiyati haciz kararını icra takibine koyduğunu ve bu dosyada müvekkili şirketin araçlarının trafik kayıtlarına yakalanma şerhli haciz konulduğunu, bu araçların adliyede otoparka çekildiğini bu nedenle araçlarda değer kaybı meydana geldiğini ileri sürerek şimdilik 8.000,00 TL’nin davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP
1.Davalı vekili cevap dilekçesinde; takibin 176.517,82 TL üzerinden başlatıldığını, 5.000.000,00 TL üzerinden takip başlatılmadığını, borçlu şirketler için giderilen hacizlerin semeresiz kaldığını, davacıların açmış oldukları çeşitli davalar sebebi ile tahsilatın geciktiğini, borçlu davacı şirket ile banka arasında 3.000.000,00 TL limitli 24.08.2007 tarihli genel kredi sözleşmesi bulunduğunu, diğer borçluların da aynı limitle müteselsil kefil olduklarını, bu sözleşmenin teminatı olarak kambiyo senedi verdiklerini, alacak rehinle teminat altına alınmış olsa dahi kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile takip yapılabileceğini savunarak davanın reddine ve %40 inkar tazminatın karar verilmesini istemiştir.

2.Birleşen Uşak 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2008/420 E. sayılı dava dosyasında davalı vekili cevap dilekçesinde; davacıların daha önce açılan aynı senetle ilgili menfi tespit davalarının bulunduğunu, tahsilde tekerrür olmamak kaydıyla başlatılan tüm takiplerin 5 milyon TL üzerinden değil 176.517,82 TL için başlatıldığını, davacı şirketin ihtiyati haiz kararında önce ticarette sıkıntıya düştüğünü, şirket dışındaki diğer davalıların iş bu davayı açmakta hukuki ehliyetlerinin bulunmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.

3.Birleşen Uşak 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2010/52 E. sayılı dava dosyasında davalı vekili cevap dilekçesinde; aynı kredi alacağıyla ilgili olarak önceki tarihli açılan davalar sebebi ile derdestlik itirazında bulunmuş, şirketin sadece müvekkili bankaya değil bir çok bankaya borçlarının olduğunu, satılan aracın da ihale yoluyla satıldığını, iş bu davanın açılmasının mümkün olmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile asıl davada davacıların menfi tespit davasının kabulü ile, Uşak 1. İcra Müdürlüğünün 2008/2116 E. sayılı icra takibine dayanak 24.08.2007 tanzim tarihli, 18.03.2008 vade tarihli 5.000.000,00 TL bedelli senet nedeniyle davacıların davalıya borçlu olmadığının tespitine, Uşak İcra Hukuk Mahkemesinin 2008/177 E. 2009/207 K. sayılı kararı ile takibin iptaline karar verildiğinden bu hususta yeniden karar verilmesine yer olmadığına, davacıların %40 tazminat talebinin reddine, birleşen Uşak 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2008/420 E. sayılı dosyasında davacıların davasının kısmen kabulü ile, 369,30 TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacılara verilmesine, fazlaya ilişkin taleplerin reddine, birleşen Uşak 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2010/52 E. sayılı dosyasında davacıların davasının reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri
1. Davacılar vekili istinaf dilekçesinde özetle; zararın tespiti için alınan bilirkişi raporlarının isim benzerliği olan dava dışı şirketin bilgileri değerlendirilerek hazırlandığını ve bu raporların dosyaya uygun düşmediğini, müvekkili şirketin 10 adet aracının banka tarafından haciz konulduğunu ve bunların ticarette kullanılan araç olduğunu, haciz konulmayan diğer araçların ise binek aracı olduğunu, bu şekildeki hacizler dolayısıyla araçlara el konulduğunu, pazarlamacılık faaliyeti gösteren şirketin faaliyetine sürdüremez hale geldiğini, bu haksız haciz dolayısıyla uğranılan zararın tanzim edilmesini gerektiğini, yüklü miktarda koyulan hacizlerden sonra diğer bankaların da haciz koyduğunu ve zararın daha da arttığını ileri sürerek, kararın kaldırılmasını talep etmiştir.

2. Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; kabul edilen miktarın yerinde olmadığını, eksik iade diye gösterilen rakamın icra dairesince kesilen harçlar olduğunu ileri sürerek aleyhlerine verilen hükmün ortadan kaldırılmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile asıl dava dosyası yönünden davacıların istinaf isteminin esastan reddine, birleşen Uşak 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2010/52 E. sayılı dosyası yönünden davacıların istinaflarının esastan reddine, birleşen Uşak 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2008/420 E. sayılı dosyası yönünden davacı şirketin istinaf başvurusunun kabulü ile istinafa konu Uşak 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 12.06.2018 tarih, 2008/412 E. 2018/369 K. sayılı kararının kaldırılmasına, davalı vekilinin istinaf başvurusunun kesinlik sınırı dolayısıyla reddine, yeniden hüküm kurularak; asıl davada davacıların menfi tespit davasınınkabulü ile Uşak 1. İcra Müdürlüğünün 2008/2116 E. sayılı icra takibine dayanak 24.08.2007 tanzim tarihli, 18.03.2008 vade tarihli 5.000.000,00 TL bedelli senet nedeniyle davacıların davalıya borçlu olmadığının tespitine, Uşak İcra Hukuk Mahkemesinin 2008/177 E. 2009/207 K. sayılı kararı ile takibin iptaline karar verildiğinden, bu hususta yeniden karar verilmesine yer olmadığına, davacıların %40 tazminat talebinin reddine; birleşen Uşak 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2010/52 E. sayılı dosyası ile ilgili olarak davacıların davasının reddine; birleşen Uşak 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2008/420 esas sayılı dosyası yönünden, davacı şirketin (temlik alan) davasının kısmen kabulü ile 1.530.096,85 TL ve 369,30 TL tazminat alacağından, alacağın 100.000,00 TL’sine ve 369,30 TL’sine dava tarihinden itibaren 1.430.096,00 TL’sine ıslah tarihi olan 22.11.2012 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacı şirkete verilmesine, gerçek kişi davacıların tazminat taleplerinin zarar ispatlanamadığından reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri
1.Davacılar vekili temyiz dilekçesinde özetle; asıl davada kötü niyet tazminatına hükmedilmesi gerektiğini, birleşen 2010/52 E. sayılı dosyada haczedilen ve çürümeye terk edilen araçlar nedeniyle değer kaybından kaynaklı zararları olduğunu, birleşen 2008/420 E. Sayılı dosyada zararlarının daha fazla olduğunu, gerçek kişilerin de zarara uğradığını, araçlarının haczedilip satıldığını, faiz başlangıcının zarar tarihi olması gerektiğini ileri sürerek kararın kaldırılmasını istemiştir.

2.Davalı vekili temyiz dilekçesinde özetle; menfi tespit davasında hukuki yarar olmadığını, takibin zaten iptaline karar verildiğini, ayrıca itirazın iptali davalarının kabul edildiğini, ihtiyati haczin hukuka uygun olduğunu, takibin ve icrai haczin borç tutarı kadar olduğunu, raporların varsayıma dayalı olduğunu, ihtiyati haciz kararı öncesi başka alacaklıların takip başlattıklarını, şirket zararının yıllardır bozulan finansal yapısıyla ilgili olduğunu, davalılardan Ayşe Özgül’ün vefat ettiğini, mirasçılarının davaya dahil edilmesi gerektiğini ileri sürerek kararın kaldırılmasını istemiştir.

C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, genel kredi sözleşmesi kapsamında davacıların takip konusu bono nedeniyle borçlu olup olmadığı, davalı banka tarafından alınan ihtiyati haciz kararının ve uygulanmasının hukuka aykırı olup olmadığı, icrai haciz nedeniyle davacıların zararının doğup doğmadığı ve miktarına ilişkindir.

2. İlgili Hukuk
2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu 72 nci maddesi, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 640 ıncı maddesi ve 701 inci maddesinin ikinci fıkrası, 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun 35 inci maddesinin birinci fıkrası ile 397 nci maddesinin birinci fıkrası.

3. Değerlendirme
İlk derece mahkemesince 12.06.2018 tarihinde verilen hüküm Bölge adliye mahkemesince 07.04.2021 tarihinde kaldırılarak yeniden hüküm kurulmuş ise de; davacılardan …’nun 20.08.2018 tarihinde vefat ettiği tespit edilmiştir. Açılan davanın yalnız öleni ilgilendiren bir dava olmadığı, mal varlığına ilişkin bir dava niteliğinde veya dava açılmakla malvarlığı niteliğine dönüşen bir dava bulunduğu hallerde ölen davacının mirasçılarına tebliği gerekir. Yani mirasçıları da ilgilendiren, daha açık bir anlatımla mirasçıların malvarlığı haklarını etkileyen davalar tarafın ölümü ile konusuz kalmaz. Bu davalara ölen tarafın mirasçıları tarafından devam edilir. Ancak müvekkilin sağlığında düzenlediği vekaletname ile yetkili kıldığı avukat, müvekkilinin dava açıldıktan sonra ölmesi halinde ölüm ile vekalet ilişkisi son bulacağından ölen kişi adına davaya devam edemez. Bu halde mahkemenin ölen müvekkilin mirasçılarını mirasçılık belgesi ile tespit ettirerek mirasçıları duruşmaya davet ettirmesi gerekir. Bu durumda, taraf teşkilinin sağlanması amacıyla davacı …’nun mirasçılarının davadan haberdar edilerek muvafakatların sağlanması veya terekeye temsilci atanması gerekirken, gereği yapılmadan yargılamaya devam edilmesi doğru görülmemiş, Bölge adliye mahkemesi kararının bozulması gerekmiştir.

VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının BOZULMASINA,

Bozma sebebine göre davacılar vekilinin tüm, davalı vekilinin diğer temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına,

Takdir olunan 8.400,00 TL duruşma vekâlet ücretinin davacılardan alınarak, asıl ve birleşen davada davalıya verilmesine,

Peşin alınan temyiz karar harcının istek halinde ilgililere iadesine,

Dosyanın kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

22.03.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.