Yargıtay Kararı 11. Hukuk Dairesi 2021/6449 E. 2023/1784 K. 23.03.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 11. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2021/6449
KARAR NO : 2023/1784
KARAR TARİHİ : 23.03.2023

MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2019/1523 Esas, 2021/874 Karar
DAVA TARİHİ : 25.04.2018
HÜKÜM : Esastan ret
İLK DERECE MAHKEMESİ : İstanbul 12. Asliye Ticaret Mahkemesi
SAYISI : 2016/1255 E., 2019/139 K.

Taraflar arasındaki itirazın iptali davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

Kararın davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.

Mahkeme kararı, Yargıtayca duruşma istemli olarak davalı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildi. Duruşma için belirlenen 21.03.2023 günü hazır bulunan davacı vekili Av. … ile davalı vekili Av. … dinlenildikten sonra duruşmalı işlerin yoğunluğu ve süre darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması ileriye bırakıldı. Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip, gereği düşünüldü.

I. DAVA
1. Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkili şirket tarafından LPG dolumu yapılan üçüncü kişiye ait tankerin karıştığı kazada çok sayıda kişinin hayatını kaybettiğini, ölenlerin yakınları tarafından maddi ve manevi tazminat talepli davalar açıldığını, müvekkili tarafından yapılan ödemelerin üçüncü şahıs mali mesuliyet ve tehlikeli maddeler zorunlu sorumluluk sigortacısı olan davalıdan talep edildiğini ancak davalı tarafından müvekkilinin kusuru ile sınırlı ödeme yapıldığını, oysa üçüncü şahıs mali mesuliyet poliçesinin tehlikeli maddeler zorunlu mali sorumluluk poliçesinin tamamlayıcısı olduğunu ve kusura bakılmaksızın ödeme yapılması gerektiğini ileri sürerek bakiye kısmın tahsili için başlatılan icra takibine vaki itirazın iptalini ve haksız itiraz sebebiyle %20’den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep etmiştir.

2. Davacı vekili cevaba cevap dilekçesinde; davalının, üçüncü şahıs mali sorumluluk sigorta poliçesi kapsamında müvekkili şirkete karşı müvekkiline kazada izafe edilen %25 kusur oranına göre değil, poliçede belirtilmiş olan teminatlar dahilinde ve herhangi bir kusur oranına bağlı olmaksızın sorumluluğu bulunduğunu beyan etmiştir.

II. CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde; tehlikeli maddeler zorunlu sorumluluk sigorta poliçesinin davaya konu talebi teminat altına almadığını, ilgili poliçenin tarife ve talimatları dikkate alındığında üretim, depolama ile taşıma işinin ayrı ayrı değerlendirildiğini, kazaya karışan aracın davacıya ait olmadığını, bu araca ait tehlikeli maddeler zorunlu sorumluluk poliçesi tespit edilemediğini, zorunlu sorumluluk sigorta poliçesinin de taşıma işini kapsamadığını, sadece üretim ve depolama tesislerine yönelik olarak düzenlendiğini, müvekkili sigorta şirketinin davacının nihai sorumlu olduğu miktar ile sınırlı olarak sorumlu olduğunu ve ödeme yapıldığını, alacağın likit olmadığını savunarak davanın reddini ve haksız ve kötü niyetli icra takibi nedeniyle %20’den aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatına hükmedilmesini istemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davacının cevaba cevap dilekçesi ile davasını üçüncü şahıs mali mesuliyet sigorta poliçesine dayandırdığı, kazanın bu poliçe teminat süresi içinde ve teminat kapsamında kaldığı, kesinleşen mahkeme kararları ile bunun sabit olduğu, davalının ödeme yaptığı, dava dışı tazminat alacaklılarına karşı tarafların ve diğer sorumluların müteselsil sorumlu oldukları ve müteselsil sorumluların iç ilişkide birbirinin kusuru ve ödeme miktarı üzerinden rücu imkanı varken davacının davalı olmadan diğer dava dışı sorumlularla birlikte muhatap olduğu davalarda müteselsil sorumluluk çerçevesinde verilen kesinleşmiş kararlar gereği icra tehdidi altında ödeme yaptığı ve davacının sigortacısına karşı poliçeden kaynaklı rücuen alacak talebinde bulunduğu, davacı müteselsil sorumluluk hükümleri uyarınca tazminat ödemiş olduğundan davalının, sigortalıya halefen sigortalısı davacıya ödeme yapması sonrasında kendisinin dava dışı diğer sorumlulara, müteselsil sorumlu olanların her birine iç ilişkide gözetilmesi gereken kusurları oranında rücu etme hakkının bulunduğu, bu hakkını davacıya ödeme yaptıktan sonra kullanabileceği gerekçesiyle davanın kısmen kabulü ile davalının icra dosyasındaki 3.533.099,32 TL asıl, 89.652,39 TL işlemiş faiz olmak üzere 3.622.751,71 TL’ye ilişkin itirazın iptali ile bu kısma ilişkin takibin aynı şartlarla devamına, takdiren %20 oranında hesaplanan 724.550,34 TL inkâr tazminatının davalıdan tahsiline, reddedilen kısım yönünden şartları oluşmadığından davalı tarafın kötü niyet tazminatı talebinin reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri
Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; 6102 sayılı Kanun’un 1473 üncü maddesinin yine madde hükmü gereğince sözleşmede aksine hüküm olmaması halinde uygulanacağını ancak özel şartlarda sigortalıya terettüp edecek mali ve hukuki sorumluluğun teminat altına alındığını, müteselsil sorumluluğun yalnızca davacının zarar görenlere karşı sorumluluğu hususunda söz konusu olabileceğini, davacının husumeti diğer haksız fiil sorumlularına yöneltmesi gerektiğini, bilirkişi raporunun uzman kişilerce hazırlanmadığını ve dayanaktan yoksun olduğunu, alacağın likit olmadığını, icra inkar tazminatına hükmedilemeyeceğini, uyuşmazlığın haksız fiilden kaynaklandığını ve uygulanacak faizin yasal faiz olması gerektiğini belirterek kararı istinaf etmiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile üçüncü kişinin zararını kesinleşmiş mahkeme kararına göre müteselsilen ödeyen davacının, ödediği tazminatı ve fer’ilerini poliçe limiti dahilinde davalıdan isteyebileceği ve davalının da ödedikten sonra kusur oranları nisbetinde diğer sorumlulara yönelebileceği, davacının müteselsil sorumluluk kapsamında ödemek durumunda kaldığı tüm tazminatın sigorta poliçesi şartları ve muafiyet hükümleri ile poliçe limitleri gözetildiğinde davalı tarafından karşılanması gerektiği, buna göre mahkemece davacının olaydaki kusur oranı dikkate alınmadan verilen kararın usul ve yasaya uygun olduğu, davalının sigortalının kusur oranına tekabül eden miktardan daha fazla sorumlu olmadığına yönelik istinaf sebebinin yerinde olmadığı, alacağın likit olduğu, mahkeme ilamlarının konusunun ticari taşıma olduğu ve hükmedilen tazminatta ticari faizle birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsile karar verildiği, buna göre davacı tarafça ödeme yapıldığından tarafların tacir olduğu da gözetilerek avans faizi talep edilmesinin yerinde bulunduğu, bilirkişi raporunun hukuki değerlendirilmesinin mahkemeye ait olduğu gerekçesiyle davalının istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri
Davalı vekili temyiz dilekçesinde özetle; 6102 sayılı Kanun’un 1473 üncü maddesinin yine madde hükmü gereğince sözleşmede aksine hüküm olmaması halinde uygulanacağını ancak özel şartlarda sigortalıya terettüp edecek mali ve hukuki sorumluluğun teminat altına alındığını, müteselsil sorumluluğun yalnızca davacının zarar görenlere karşı sorumluluğu hususunda söz konusu olabileceğini, davacının husumeti diğer haksız fiil sorumlularına yöneltmesi gerektiğini, kesinleşen kararlarda müvekkilinin taraf olmadığını, bu nedenle yeniden kusur değerlendirmesi yapılabileceğini, bu kararların müvekkilini bağlamayacağını, mükerrer tazminata hükmedildiğini, manevi tazminatın teminat kapsamı dışında olduğunu, tehlikeli maddeler zorunlu sorumluluk sigortası hükümlerinin uygulanamayacağını, bilirkişi raporunun uzman kişilerce hazırlanmadığını, çelişkili ve denetime elverişsiz olduğunu, alacağın likit olmadığını, icra inkar tazminatına hükmedilemeyeceğini, uyuşmazlığın haksız fiilden kaynaklandığını, uygulanacak faizin yasal faiz olması gerektiğini belirterek resen dikkate alınması gereken sebeplerle kararın bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dava itirazın iptali istemine ilişkindir. Uyuşmazlık, davalının poliçe gereği sorumlu olduğu miktarın sigortalının kusur oranına tekabül eden kısımla sınırlı olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk
2004 sayılı İcra İflas Kanunu (2004 sayılı Kanun) 67 nci madde

2. İlgili Hukuk
1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.

2.2004 sayılı İcra İflas Kanunu (2004 sayılı Kanun) 67 nci madde

3. Değerlendirme
1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun’un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve yasaya uygun olup davalı vekilince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun’un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Takdir olunan 8.400,00 TL duruşma vekâlet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

23.03.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.