YARGITAY KARARI
DAİRE : 11. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2021/6423
KARAR NO : 2023/876
KARAR TARİHİ : 15.02.2023
MAHKEMESİ : … Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi
HÜKÜM : Kısmen kabul
Taraflar arasındaki alacak davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.
Kararın davalılar vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı, davacı vekilince Yargıtayca duruşmalı olarak ve davalılar vekilince duruşmasız olarak temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçelerinin kabulüne, dava konusu meblağ 117.960,00 TL’nin altında bulunduğundan 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin ikinci fıkrası gereğince duruşma isteğinin reddine karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkili şirket ile davalı … İnş. Tic. ve San. Ltd. Şti. arasında 12.07.2011 tarihinde 5 yıllık akaryakıt bayilik sözleşmesi ve 04.07.2011 tarihli protokolün akdedildiğini, akdedilen bayilik sözleşmesi gereğince davalının … B Caddesi, Çevreyolu Üzeri, … Kavşağı, … adresinde şirketten yıllık 1.000 m3 ürün alma taahhüdü ile müvekkilinin 5 yıl süreyle kesintisiz bayiliğini yapmayı kabul ve taahhüt ettiğini, diğer davalı …’ün ise müvekkili şirket ile müşterek borçlu, müteselsil kefalet taahhütnamesi akdederek davalı bayinin bayilik sözleşmesinden kaynaklı müvekkiline olan borçlarından 600.000,00 TL’ye kadar müşterek borçlu, müteselsil kefil sıfatıyla sorumlu olmayı kabul ettiğini, müvekkili şirketin protokolün anılı maddeleri ve bayilik sözleşmesi gereği bayinin verdiği yıllık 1.000 m3 ürün alma taahhüdüne güvenerek davalı bayinin istasyonuna büyük yatırımlar yaptığını, bu kapsamda otomasyon sistemini kurup kurumsal kimlik giydirimi yaptığını ve 250.000,00 TL satış destek primi verdiğini, müvekkili şirketin yaptığı tüm yatırımlara karşılık davalı bayi tarafından bayilik ilişkisi devam ederken bayiliği sonlandırma eğiliminde bulunulduğunu, 06.02.2014 tarihinde müvekkili firmaya gönderdiği yazılı beyanda sözleşmeyi feshedecek olursa ödeyeceği miktarın sorulduğunu, davalı bayinin bayiliğin bulunduğu istasyon arazisini üçüncü kişilere devretmek istediğini beyan ettiğini, bayinin bu kötü niyetli girişimleri üzerine müvekkili şirket tarafından davalı bayi aleyhine satış destek priminin iadesi ve kâr mahrumiyeti talepli Malatya 3. Asliye Hukuk Mahkemesinde 2016/1173 E. sayılı alacak davası ikame edildiğini, sözleşmenin akit tarihinden dava tarihine kadar olan dönem için kâr mahrumiyeti alacaklarının 190.040,98 TL olarak hesaplandığını ve bu rapor doğrultusunda karara çıktığını, mezkur dava devam ederken davalı bayinin bayiliğe konu istasyonun bulunduğu taşınmazı ve istasyonunu üçüncü kişilere devrettiğini ve 28.12.2015 tarihinde müvekkili ile bayilik ilişkisini sonlandırdığını, davalı ile müvekkili arasında akdolunan bayilik sözleşmesinin 27/c maddesi gereğince sözleşmenin haksız fesih nedeniyle bayinin müvekkili şirkete sözleşmenin bakiye kalan süresi için mahrum kaldığı kârı ödemeyi kabul ettiğini, davalı bayinin sözleşmeyi haksız feshederek müvekkilini zarara uğrattığını ileri sürerek fazlaya ilişkin haklarının saklı kalması kaydıyla kâr mahrumiyeti alacaklarının şimdilik 5.000,00 TL’sinin 28.12.2015’den itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte tahsilini talep etmiş, 21.01.2020 tarihli ıslah dilekçesi ile de talebini 136.775,12 TL’ye yükseltmiştir.
II.CEVAP
Davalılar vekili cevap dilekçesinde; müvekkili şirketin davacı tarafa yapması gereken ödemelerin tamamını eksiksiz olarak yaptığını, davacıya herhangi bir bakiyesinin bulunmadığını, davacı tarafından müvekkili şirket aleyhine açılmış Malatya 3.Asliye Hukuk Mahkemesinin 2016/1173 E., 2018/409 K. sayılı dosyasıyla yargılama yapıldığını ve dosyanın istinaf incelemesinde olduğunu, davacının sözleşmenin haksız fesih nedeniyle kalan dönemi için kâr mahrumiyeti davasını açamayacağını ileri sürerek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile taraflar arasında imzalanmış olan beş yıllık akaryakıt bayilik sözleşmesi kapsamında yıllık 1.000 m3 ürün alma taahhüdü ile beş yıl süre kesintisiz bayilik yapılacağının kabul edildiği, protokolün 1 inci maddesinde bu taahhüt ortaya konmakla 8 inci maddesi uyarınca sözleşmenin devamı süresince davalı şirketin taahhüdün altında kalması durumunda, davacı şirketin kârının eksik kalan kısmını ödemeyi taahhüt ettiği, bu doğrultuda Yargıtay 19. Hukuk Dairesinin 2014/12755 E., 2015/9842 K. sayılı ilamı uyarınca yeni bir bayilik oluşturulması için makul süre olan altı ay için kâr mahrumiyeti alacağının oluştuğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalılar vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davalılar vekili istinaf dilekçesinde özetle; İlk Derece Mahkemesi kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu, taleple bağlılık ilkesini ihlal etmek suretiyle davacının talebinden fazlasına hükmettiğini, davacı 28.12.2015 tarihinden itibaren kâr mahrumiyeti alacağı talep etmesine rağmen 12.07.2014- 28.12.2015 tarihleri arasındaki döneme ait kâr mahrumiyeti olarak 52.434,13 TL ve 28.12.2015-28.06.2015 tarihleri arasındaki döneme ait kâr mahrumiyetinin ise 84.340,99 TL olduğu yönünde hüküm tesis edildiğini, ayrıca davacı tarafın bir başka firmayla sözleşme yapabilecek durumda olup herhangi bir kâr mahrumiyetinin söz konusu olmadığını, davacının herhangi bir zarara uğramadığını, kaldı ki fesihten bir sene önce davacıya bildirim yapıldığını ileri sürerek İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılması ve davanın reddine karar verilmesi talebiyle istinaf başvurusunda bulunmuştur.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile sözleşmenin yürürlükte olduğu 05.03.2014 – 28.12.2015 tarihleri arasındaki dönem için kâr mahrumiyeti alacağı talebi yönünden, ifaya ekli ceza koşulu niteliğinde olduğu, davacı tarafın çekince koymadan ifayı (ödemeyi) kabul ettiği ve sözleşmeden doğan edimlerini ifa etmeye (ürün satmaya) devam ettiği, dava tarihi itibariyle taraflar arasındaki sözleşme yürürlükte bulunduğundan davacı yanca davalıya sözleşmenin ilk iki yılı için eksik beyaz ürün alımı yapmasından ötürü herhangi bir ihtarname gönderilmediği, bu hususun tacir olan davalı bayide kâr mahrumiyetine ilişkin davacı yanca tazminat istenilmeyeceğine dair haklı bir güven oluşturduğu gerekçesiyle bu talebin reddi gerektiği, diğer yandan sözleşmenin feshedildiği tarihten sözleşme süresinin sonuna kadar olan 28.12.2015 – 12.07.2016 tarihleri arasındaki dönem yönünden ise, sözleşmenin ne şekilde feshedildiği hususunda bir bilgi ve belge bulunmamakla birlikte sözleşmenin 28.05.2015 tarihinde feshedildiğinin her iki tarafın da kabulünde olduğu, sözleşmenin haklı nedenle feshedildiği iddia ve ispat olunamadığına göre yerleşik Yargıtay içtihatları doğrultusunda davacının aynı bölgede benzer bir bayilik kurabilmesi için gerekli makul süre için kâr mahrumiyeti talebinde bulunabileceği, bu sürenin bilirkişi raporu ile altı ay olarak belirlendiğinden bu süre için hesaplanan kâr mahrumiyeti yönünden davanın kabulüne karar verilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmadığı, dolayısıyla davanın tamamen kabulüne karar verilmesi doğru olmamışsa da bu yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılamayı gerektirmediğinden, davalı vekilinin istinaf başvurusunun bu sebeple kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararı kaldırılarak ve yeniden hüküm kurularak davanın kısmen kabulü ile 84.340,99 TL’nin 28.12.2015 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine ve fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
1.Davacı vekili temyiz dilekçesinde özetle;
a. Sözleşmenin ilk üç yılı için davalı yana yazılı çekincelerinin bildirildiğini, akabinde ise Malatya 3. Asliye Hukuk Mahkemesinde dava açıldığını, bilirkişilerce sadece defterler üzerinde inceleme yapılmış olup çekince kayıtlarının tespit edilmediğini, kaldı ki işbu dava konusu dönemler yönünden 05.03.2014 tarihinde ilk davanın açılması en büyük çekince olup bu husus göz ardı edilerek ilk davanın açıldığı 05.03.2014 ile bayiliğin feshedildiği 28.12.2015 dönemi yönünden kısmen red kararı verilmesinin hatalı olduğunu,
b.Her iki dava ile kâr mahrumiyeti talep edilen dönemlerin farklı olduğunu, ilk davanın davalının fesih çabaları ve mal kaçırma girişimleri nedeniyle açıldığını, davadan otuz beş gün sonra 10.04.2014 tarihinde istasyonun üçüncü kişiye satıldığını, bu durumun ise sözleşmenin 20 nci maddesine aykırı olduğunu ve müvekkilinin davalı bayisine güvenerek verdiği satış destek priminin de iadesi talebi ile açıldığını, sözleşme istasyonun devri ile zaten fiilen sona ermiş olup Bölge Adliye Mahkemesinin tespitlerinin hatalı olduğunu,
c.Müvekkilinin, davalı bayinin “fesih edersem ne kadar cezai şart ve kâr mahrumiyeti öderim?” talepli 06.02.2014 tarihli yazısına, 10.02.2014 tarihli yazısı ile çekincesini bildirdiğini ve 05.03.2014 tarihinde Malatya 3. Asliye Hukuk Mahkemesinde dava ikame ettiğini, bu durumda kısmen ret edilen talebine ait dönem yönünden esasen bir değil, iki adet çekince de bulunduğunu belirtilerek temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Davalı vekili temyiz dilekçesinde özetle;
a. Davacının, sözleşmenin fesih edileceğine dair bildirim yapıldıktan sonra başka bir bayi ile sözleşme yapmak için yaklaşık bir yılı varken ihmalkâr davrandığından kâr mahrumiyeti söz konusu olmadığını,
b. Makul süre olarak altı ayın çok uzun olduğunu, zira konum itibariyle başka bir firma ile çok hızlı yeni bir sözleşme yapılabileceğini,
c. Ayrıca her ne kadar sözleşme feshedildiği için fiili olarak bir gider olmasa da, sözleşme devam etseydi yapılacak giderler hesaptan mahsup edildikten sonra net karın hesap edilmesi gerektiğini belirtilerek temyiz isteminde bulunmuştur.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dava, taraflar arasındaki akaryakıt bayilik sözleşmesi ve sözleşmenin eki niteliğindeki protokol uyarınca, bayinin yıllık asgari ürün alımı taahhüdüne aykırı davrandığı iddiasına dayalı kâr mahrumiyetinin ve bayilik sözleşmesinin feshi nedeniyle kâr mahrumiyetinin tahsili istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Kanun’un 166 ncı maddesi.
3. Değerlendirme
1.Taraflar arasındaki sözleşmenin ilk iki yılı için kâr mahrumiyeti alacağı ve satış destek prim bedelinin iadesi istemine ilişkin Malatya 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2016/1173 E. sayılı dosyası ile görülen davada, İlk Derece Mahkemesince kâr mahrumiyeti talebinin kabulü ile satış destek prim iadesi talebinin reddine, Bölge Adliye Mahkemesince ise İlk Derece Mahkemesi kararı kaldırılarak ve yeniden hüküm kurularak davanın tümden reddine karar verilmiş olup dosyanın temyiz incelemesinde olduğu anlaşılmaktadır. Tarafları, hukuki sebebi aynı, ancak alacak dönemleri farklı olan ve aynı sözleşme ile protokol kapsamındaki işbu dava ile konusu aynı olan önceki açılan söz konusu dava, işbu davanın sonucunu etkileyeceğinden kesinleşmesinin beklenmesi gerekmektedir.
2.Ayrıca tarafları aynı ve birbirine benzer sebeplerden doğması ve biri hakkında verilecek hüküm diğerini de etkileyecek nitelikte bulunduğundan, önceki davada verilen karar bozulduğu taktirde işbu dava dosyası ile aralarındaki irtibat nedeniyle 6100 sayılı Kanun’un 166 ncı maddesi uyarınca her iki davanın birleştirilmesi hususunun gözetilmesi gerekmektedir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının BOZULMASINA,
Bozma sebebine göre taraf vekillerinin diğer temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına,
Peşin alınan temyiz karar harcının istekleri hâlinde taraflara iadesine,
Dosyanın kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
15.02.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.