Yargıtay Kararı 11. Hukuk Dairesi 2021/6419 E. 2023/818 K. 13.02.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 11. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2021/6419
KARAR NO : 2023/818
KARAR TARİHİ : 13.02.2023

MAHKEMESİ : …Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi
HÜKÜM : Ret

Taraflar arasındaki genel kurul kararlarının iptali davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddine karar verilmiştir.

Kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle genel kurul kararlarının bir kısmı yönünden dava şartı yokluğu nedeniyle reddine, diğer genel kurul kararları yönünden ise davanın reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; davalı şirketin 12.10.2017 tarihinde yapılan 2016 yılına ait olağan genel kurul toplantısında gündemin 4, 5, 6, 7 ve 8 inci maddelerinde alınmış olan kararların iptalinin gerektiğini, 4 üncü maddede alınan karar 2016 yılı finansal tablolara ilişkin olup görüşme sırasında müvekkili tarafından özel denetçi tayini talep edildiğini, müvekkilinin özel denetçi talebinin usule aykırı olarak reddedildiğini, bu karar ile şirketin usulsüz işlemlerinin ortaya çıkmasının engellendiğini, 5 inci madde yönetim kurulu üyelerinin ibrasına ilişkin olup kararın bilançonun gerçeği yansıtmaması ve şirket hesaplarındaki usulsüzlükler nedeniyle geçersiz olduğunu, 6 ncı madde kâr dağıtımına ilişkin olup yapılan usulsüzlükler nedeniyle iptalinin gerektiğini, 7 nci maddede müvekkilinin yönetim kurulu üyeliğinin reddedildiğini, müvekkilinin kasıtlı olarak şirket yönetiminden uzak tutulmaya çalışıldığını, yönetim kurulu üyelerinin huzur hakkına ilişkin olan 8 inci maddenin ise haksız ve hukuka aykırı olduğunu ileri sürerek 4, 6, 7 ve 8 inci maddelerde alınan kararların kanuna ve dürüstlük kuralına aykırı olması nedeniyle 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun (6102 sayılı Kanun) 445 ve 446 ncı maddeleri uyarınca iptaline, gündemin 5 inci maddesinin geçersizliğinin tespitine, bu mümkün olmadığı takdirde ise iptaline karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde; davacının genel kurula katılarak eleştiri düzeyinde kalan beyanlarda bulunduğunu, görüşmelerde aksi görüşler bildirdiği kararlara açık bir şekilde muhalif olmadığını, oylama öncesi yapılan görüşme sırasında alınacak karara esas olması muhtemel bir öneriye karşı olunduğunun belirtilmesi veya açıklayıcı mahiyette yazılı belge sunulmasının karara muhalif olduğu anlamını taşımayacağını, bu nedenle iptal davası açma şartlarının oluşmadığını ayrıca ileri sürülen iptal sebeplerinin mesnetsiz olduğunu, şirketin gerçekleştirdiği yatırım tutarı konusunda davacıya bilgi verildiğini, genel kurulun %10 oranında kâr dağıtım kararının şirket mali yapısına uygun olduğunu, yönetim kurulunun ibra kararının usule uygun alındığını, yönetim kurulu üyelerinin kanuna ve ana sözleşmeye uygun olarak seçildiğini, yönetim kurulu üyeleri için belirlenen huzur haklarının kanuna ve ana sözleşmeye uygun olduğunu. 6102 sayılı Kanun gereği toplantıya katılsın ya da katılmasın, yönetim kurulu üyeleri arasında farklı tutarlar üzerinden huzur hakkı verilebileceğini, yönetim kurulu üyeleri adına farklı tutarlarda belirlenmiş huzur hakkı bedellerine davacı tarafından yapılan itirazın yasal dayanağının bulunmadığını savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile dava konusu tüm bu maddelerin oylanması sırasında davacının sadece olumsuz oy kullandığı, muhalefet şerhini tutanağa geçirtmediği, sadece 4 numaralı gündem maddesi görüşülür iken bilgi alma hakkını ve şirket iş ve işlemlerinin denetlenmesi için özel denetçi atanmasını talep ettiğini bildirdiği, her ne kadar davacı tarafından 5 inci maddenin geçersizliğinin tespitine karar verilmesi talep edilmiş olup genel kurul kararının butlanla batıl olduğunu ileri sürmek için toplantıda muhalefet şerhi konulması zorunlu değil ise de 5 inci madde iptale tabi kararlardan olup batıl kararlardan olmadığı, davacının genel kurul toplantısında bizzat hazır olduğu, iptalini istediği maddeler yönünden olumsuz oy kullanmasına rağmen ilgili maddelere dair muhalefet şerhini tutanağa geçirmediği, davacının 6102 sayılı Kanun’un 437 ve 438 inci madde kapsamında bilgi alma ve inceleme hakkı ve özel denetim isteme hakkının alınan kararlara muhalefet olmadığı gerekçesiyle davanın dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; müvekkilinin davalı şirketin olağan genel kuruluna katılarak alınan kararlara olumsuz oy kullanarak muhalif kaldığını, kaldı ki alınan kararların batıl olması halinde muhalefet şerhinin tutanağa geçirilip geçirilmediğinin bir öneminin bulunmadığını, alınan kararların batıl olup olmadığı değerlendirilmeden karar verildiğini, 4 üncü maddede alınan kararın 6102 sayılı Kanun’un 447 nci maddesindeki kanundan kaynaklanan vazgeçilmez nitelikteki hakları sınırlandıran veya ortadan kaldıran kararlardan olduğunu ileri sürerek İlk Derece Mahkemesinin kararının kaldırılarak davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davacının bizzat katıldığı 12.10.2017 tarihli olağan genel kurul toplantısında alınan 4 numaralı karar 2016 yılı hesap dönemine ilişkin finansal tabloların okunması, müzakeresi ve onaylanmasına ilişkin olup davacının oylama öncesi söz alarak bilgi alma hakkını ileri sürerek özel denetçi atanmasını talep ettiği; ancak davacının muhalefet şerhinin bulunmadığı, 5 numaralı karar yönetim kurulu üyelerinin ibrasına ilişkin olup davacının muhalefet şerhinin bulunmadığı, 6 numaralı karar 2016 yılına ait kârın ortaklara dağıtımına ilişkin olup davacının yukarıdaki sorularının cevaplanmasını talep ettiği; ancak muhalefet şerhinin bulunmadığı, 7 numaralı karar yönetim kurulu üyelerinin seçimine ilişkin olup davacının üyelik talebinin oy çokluğuyla reddedildiği, davacının söz alarak yukarıda belirttiği hususlara ilişkin haklarını saklı tuttuğu; ancak davacının bu karara katılarak olumlu oy kullandığı, 8 numaralı karar ise yönetim kurulu üyelerinin huzur haklarının tespitine ilişkin olup davacının her üyenin aynı bedeli alması gerektiğini ifade ettiği; ancak davacının bu karara yönelik de muhalefet şerhinin bulunmadığı, bu kapsamda davalı şirket genel kurulunda alınan ve dava konusu olan 4 numaralı kararda davacının muhalefet şerhinin bulunmadığı, 5 numaralı kararda davacının muhalefet şerhi bulunmadığı gibi yönetim kurulu üyelerinin ibrasına ilişkin oyalamada yönetim kurulu üyelerinin oy kullanmadığının da anlaşılmasına göre oy nisabına ilişkin bir eksiklik ve bu nedenle butlan koşullarının bulunmadığı, 6 numaralı kararda davacının muhalefet şerhinin bulunmadığı, 7 numaralı kararda davacının olumlu oy kullanması nedeniyle dava şartı mevcut olmadığı gibi kararda kanun ve ana sözleşme hükümlerine de bir aykırılık bulunmadığı, 8 numaralı kararda ise davacının muhalefet şerhi bulunmadığından dava konusu 4, 6, ve 8 numaralı kararlar yönünden dava şartı yokluğu nedeniyle, 5 ve 7 numaralı kararlar yönünden ise butlan ve iptal koşulları mevcut olmadığından davanın reddi gerekirken, tüm kararlar yönünden davanın dava şartı yokluğu nedeniyle reddine karar verilmesinin yerinde olmadığı gerekçesiyle davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına, davanın 12.10.2017 tarihli genel kurulda alınan 4, 6, ve 8 numaralı kararlar yönünden dava şartı yokluğu nedeniyle, 5 ve 7 numaralı kararlar yönünden ise butlan ve iptal koşulları mevcut olmadığından reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri
Davacı vekili temyiz dilekçesinde özetle; genel kurulun 5 inci maddesinde oylaması yapılan hususun yönetim kurulu üyelerinin ibrasına ilişkin olduğunu, ibra oylamasında oydan yoksunluğun 6102 sayılı Kanun’un 436 ncı maddesine dayandığını ve emredici nitelikte olduğunu, bu nedenle müvekkilin muhalefet şerhi olsun ya da olmasın dava dilekçesinde bu yönde yapılan itirazların ve iptal sebeplerinin Mahkemece incelenmesi ve ibra oylaması için gerekli nisabın sağlanıp sağlanamadığı hususlarının araştırılması gerektiğini, muhalefet şerhi bulunmadığından bahisle davanın reddine ilişkin gerekçenin doğru olmadığını, muhasebe ilkelerine ve vergi mevzuatına aykırı, gerçek durumu yansıtmayan bir bilanço söz konusu olduğundan işbu bilanço ve sair finansal tablolara istinaden alınan ibra kararının mutlak butlanla batıl olduğunu, her ne kadar oy çokluğu ile yönetim kurulu üyelerinin ibrasına karar verilmiş ise de söz konusu karar bilançoların gerçeği yansıtmaması ve davalı şirket hesaplarında yapılan usulsüzlükler nedeniyle geçersiz olduğunu, gündemin 4 üncü maddesinin sondan bir paragraf öncesi incelendiğinde …’ın karara şerh düştüğünü, karar aleyhine oy kullanan pay sahibinin kim olduğu açıkça toplantı tutanağından anlaşıldığı durumlarda ayrıca karara muhalif olunduğunun yazılmasının gerekmediğini, bilirkişi incelemesi yaptırılmadığını ileri sürerek Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasını istemiştir.

C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dava, genel kurul kararlarının iptali istemine ilişkin olup uyuşmazlık genel kurul kararlarının iptali koşullarının bulunup bulunmadığı ve davacının usulüne uygun muhalefet şerhinin olup olmadığına ilişkindir.

2. İlgili Hukuk
1.6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri,

2.6102 sayılı Kanun’un 437,438, 445,446 ve 447 nci maddeleri.

3. Değerlendirme
1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun’un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve yasaya uygun olup davacı vekilince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun’un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

13.02.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.