YARGITAY KARARI
DAİRE : 11. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2021/6397
KARAR NO : 2023/1052
KARAR TARİHİ : 22.02.2023
MAHKEMESİ : … Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi
HÜKÜM : Ret
Taraflar arasındaki Ticaret Sicil Memuru kararına itiraz davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.
Kararın davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin 25.11.2019 tarihli ve 630 sayılı yönetim kurulu kararı ile şirketin 4 numaralı iç yönergesini kabul ettiğini, bu yönergede 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun (6102 sayılı Kanun) 367 nci maddesine göre yönetim kurulunun görev devri yaptığı pozisyonların görevlerinin düzenlendiğini, bu karardan sonra 25.11.2019 tarihli ve 631 sayılı yönetim kurulu kararı alınarak bu iç yönergede imza yetkilileri ile imza yetkisi olmayıp iç yönergede görev tanımları yapılan şube müdürü vs. pozisyondaki kişilerin, yani ticari vekillerin atandığını; ancak davalının, imza yetkisi olmayan ticari vekillere ilişkin 6 ncı maddenin tescil ve ilan talebini reddettiğini, davacı şirketin daha önce de imza yetkisi vermeden yönetim devri yaptığına dair kararlar aldığını ve bu kararların tescil ve ilan edildiğini, yönetim kurulu kararı ile hem imza yetkilisi hem de imza yetkisi verilmeyen vekillerin atandığını, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanun’un (6098 sayılı Kanun) 551 inci maddesinde ve 6102 sayılı Kanun’un 371 inci maddesinin yedinci fıkrasında ticari vekilin, imza yetkisine sahip olmayan kişi olduğunun açıkça belirtildiğini, imza yetkisi olan kişinin zaten ticari vekil değil, ticari temsilci olduğunu, sicilin kararının hukuka aykırılığının açıkça belli olduğunu belirterek Ticaret Sicil Müdürlüğünün 31.12.2019 tarihli kararının iptali ile kararın tescil ve ilanına karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı davaya cevap vermemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile 6102 sayılı Kanun’un 371 inci maddesinin yedinci fıkrasında, yönetim kurulunun yukarıda belirtilen temsilciler dışında temsile yetkili olmayan yönetim kurulu üyelerinin veya şirkete hizmet akdi ile bağlı olanları sınırlı yetkiye sahip ticari vekil veya diğer tacir yardımcıları olarak atayabileceğinin düzenlendiği, bu şekilde atanacak olanların görev ve yetkilerinin hazırlanacak iç yönergede açıkça belirleneceği, bu fıkra uyarınca yetkilendirilen ticari vekil veya diğer tacir yardımcılarının ticaret siciline tescil ve ilan edileceğinin düzenlendiği, 6098 sayılı Kanun’un 551 inci maddesinde ticari vekilin bir ticari işletmenin sahibi tarafından işletmesini yönetmek veya işletmesinin bazı işlerini yürütmek için yetkilendirdiği kişi olarak belirtildiği, yasal düzenlemelerde, atanan ticari vekillere temsil yetkisi veya açık imza yetkisi verilmesi gerektiğine dair bir şartın bulunmadığı, İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğünün tescil talebinin reddine dair ret gerekçesinin ise 6102 sayılı Kanun’un 371 inci maddesinin yedinci fıkrası ve 6098 sayılı Kanun’un 551 inci madde hükümlerine göre yerinde olmadığı gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; davalının 6102 sayılı Kanun’un 32 nci maddesi hükmü çerçevesinde işlem yaptığını, 6102 sayılı Kanun’un 370 ve 371 inci maddeleri çerçevesinde, anonim şirketlerde temsil yetkisinin kural olarak yönetim kuruluna ait olduğunu, temsil yetkisinin de şirket adına “imza yetkisini” kapsamasının, anılan hükmün lafzı hem de temsilin doğası gereği olduğunu, anonim şirketlerde tescile tabi yetkililerin, temsil yetkisini sınırlı ya da sınırsız biçimde haiz bulunan yetkililer olduğunu, 6102 sayılı Kanun uyarınca sınırlı temsille donatılmış yetkililer dışındakilerin tescil edilemeyeceğini, 6098 sayılı Kanun uyarınca yetkilendirilmiş ve 6102 sayılı Kanun’a göre şirketi temsil yetkisi bulunmayan kişilerin tescilinin mümkün olmadığını, dava konusu olayda tescili istenen yetkililerin 6098 sayılı Kanun kapsamında ticari vekil olduğu, şirketi sınırlı da olsa temsil yetkisini haiz olmadığı için mevzuata uygun biçimde tescil edilmediğini, temsil yetkisini taşımayan, şirketin iç işleyişinde görevli kişilerin tescili hususu da mevzuatta düzenlenmediğinden dava konusu olayda tescil başvurusunun reddedilmesinin mevzuata uygun olduğunu, davanın açılmasına davalının neden olmadığını belirterek kararın kaldırılarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davacının tescil talebinin ticari vekil niteliğinde olduğu, imza ve şirketi temsil yetkisi bulunmayan ticari vekil atanmasına dair dava konusu yönetim kurulu kararının tescilinin red edilmesinde hukuka aykırılık bulunmadığı, davacı şirketin şube müdürü, kesimhane işletme müdürü, sorumlu yönetici, planlama ve lojistik müdürü, damızlık çiftlik müdürü gibi hem şirketin işyerlerini yöneten hem de şirketin bazı işlerini yürüten pozisyonlara yapılan atamaların tescil ve ilanının gerekmediği, şirket yönetim kurulu temsil yetkisinin devredilmeyip sadece yönetim devir edilecekse bu iç yönergenin tescil ve ilanının gerekmediği, davacı vekilinin daha evvel aynı konumdaki ticari vekillerin tescilinin yapıldığı iddasının tescil ve ilanı gerekmeyen bir hususta bir kez tescil yapılmasının devam eden zamanda da aynı hatalı işlemin sürdürülmesine gerekçe teşkil etmeyeceği nedenleriyle itirazın reddine karar verilmesi gerekirken itirazın kabulüne karar verilmesi doğru görülmediği gerekçesiyle davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, kararın kaldırılmasın, yeniden hüküm kurularak “Ticaret Sicil Müdürlüğü kararına yönelik itirazının reddine” karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacı vekili temyiz dilekçesinde özetle; 6102 sayılı Kanun’un 371 nci maddesinin yedinci fıkrasında düzenlenen tescile tabi ticari vekillerden kastedilenin, sınırlı imza yetkisine sahip olan kişilerin atanması olduğunu, imza yetkisi olmayan kişilerin ticari vekil olmadığını, tescil ve ilana tabi olmadığını, gerekçede hukuki düzenlemenin yanlış yorumlandığını, davacı şirketin daha önce de imza yetkisi vermeden yönetim devri yaptığına dair kararlar aldığını ve bu kararların tescil ve ilan edildiğini, yönetim kurulu kararı ile hem imza yetkilisi hem de imza yetkisi verilmeyen vekillerin atandığını, her iki atamanın da tescil ve ilana tabi olduğunu, 6102 sayılı Kanun’un 371 inci maddesinin yedinci fıkrası uyarınca tescile tabi olduğunu, 6102 sayılı Kanun’un 371 inci maddesinin birinci fıkrasında sınırsız temsil yetkisinin, üçüncü fıkrada temsil yetkisinin sınırlandırılmasının ve ticari vekilin düzenlendiğini, yedinci fıkrada ise “yukarıda belirtilen temsilciler dışında, temsile yetkili olmayan” kişilerin ticari vekil veya diğer tacir yardımcısı olarak atanabileceğinin belirtildiğini, yedinci fıkrada açıkça yukarıdaki fıkralarda düzenlenen sınırsız temsilci ve sınırlı temsilci dışında atanabileceğinin düzenlendiğini, fıkrada açıkça “temsile yetkili olmayan kişilerin ticari vekil olarak” atanabileceği söylendiği halde, Sicilin halen daha sınırlı da olsa temsil yetkisi olan kişilerin ticari vekil olduğu yorumuna dayanak bulmasının güç olduğunu, hem 6098 sayılı Kanun’un 55 inci maddesinde hem de 6102 sayılı Kanun’un 371 inci maddesinin yedinci fıkrasında ticari vekilin, imza yetkisine sahip olmayan kişi olduğunun açıkça belirtildiğini, imza yetkisi olan kişinin zaten ticari vekil değil, ticari temsilci olduğunu ileri sürerek kararın bozulmasını istemiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, imza yetkisi olmayan ticari vekillere ilişkin tescil ve ilanın mümkün olup olmadığı hususlarına ilişkindir. Dava, yönetim kurulu kararının tescili talebinin reddine dair karara 6102 sayılı Kanun’un 34 üncü maddesi uyarınca itiraza ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.
2 . 6102 sayılı Kanun’un 32, 34, 370 ve 371 inci maddeleri, Ticaret Sicil Yönetmeliği’nin 70 inci maddesi
3. Değerlendirme
1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun’un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve yasaya uygun olup davacı vekilince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun’un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz eden davacıya yükletilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
22.02.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.