YARGITAY KARARI
DAİRE : 11. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2021/6370
KARAR NO : 2023/803
KARAR TARİHİ : 13.02.2023
MAHKEMESİ : … Bölge Adliye Mahkemesi 21. Hukuk Dairesi
HÜKÜM : Esastan ret
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.
Kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; davacı banka ile dava dışı Özel Batman … Sağlık Hizmetleri A.Ş. arasında imzalanan kredi sözleşmelerini davalıların müşterek borçlu ve müteselsil kefil sıfatıyla imzaladıklarını, ödemeler vadesinde yapılmayınca çekilen ihtarnamenin de cevapsız kalması üzerine asıl borçlu hakkında ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla, davalı kefiller hakkında da tahsilde tekerrür olmamak kaydıyla Ankara 28. İcra Müdürlüğünün 2015/11538 E. sayılı dosyasıyla ilâmsız icra yoluyla başlattıkları takibe davalıların itirazının haksız olduğunu belirterek itirazın iptaline ve icra inkâr tazminatına karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalılar vekili cevap dilekçesinde; borçluların ikâmetgahı Batman olduğundan icra dairesinin yetkisine itirazlarının olduğunu, ipoteklerin değerinin alacak miktarına yettiğini, bu yol tüketilmeden yeni bir haciz yoluna gidilmesinin yasaya aykırı olduğunu, derdestlik itirazlarının olduğunu, davacı ile dava dışı asıl borçlu şirket arasında imzalanan genel kredi sözleşmesinin 28.04.2010, 11.11.2010 ve 23.02.2012 tarihlerinde yenilendiğini, yenilenen sözleşmelerdeki imzaların müvekkillerine ait olmadığını, müvekkillerinin davacı banka ile dava dışı şirket arasında düzenlenen 29.01.2009 tarihli sözleşmeye kefil olduklarını, faiz oranının fahiş olduğunu savunarak davanın reddine ve kötü niyet tazminatına karar verilmesini istemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davacı banka ile dava dışı asıl borçlu şirket arasında imzalanan sözleşmeler gereği dava dışı şirkete 6.500.00,00 TL limitli yatırım kredisi, 650.000,00 TL limitli işletme kredisi kullandırıldığı, 28.04.2010 tarihinde ve 11.11.2010 tarihinde borç erteleme sözleşmeleri ile 23.02.2012 tarihinde ek sözleşmeler düzenlendiği, toplam kefalet miktarının 13.910.361,01 TL olduğu, 28.04.2010, 11.11.2010 ve 23.02.2010 tarihli sözleşmelerin borcun veya sözleşmenin yenilenmesi olarak nitelendirilemeyeceği, banka alacaklarının yeni ödeme planına bağlanmasına ilişkin olduğu, diğer davalıların verdiği vekâletle kredi sözleşmelerinin verilen imza yetkisi çerçevesinde … tarafından imzalandığı, hesap kat ihtarının tebliğine göre temerrüdün 10.02.2013 tarihinde oluştuğu, kredi limitinin borç miktarının üzerinde olduğu, asıl borçlu hakkında ipotekli takibe geçilmesinin kefiller yönünden tahsilde tekerrür olmamak koşuluyla ilamsız takibe geçilmesine engel olmayacağı, bu talep kapsamında derdestliğin söz konusu olmayacağı, dosyada alınan denetime ve hüküm kurmaya elverişli bilirkişi raporunda belirlenen faiz oranının, hesaplamaların dosyaya sunulan sözleşme ve tebliğler kapsamında yerinde olduğu, ancak bilirkişi raporunda faiz hesabında yıl bölümü hesabı yapılırken yıl bazının 365 yerine 360 gün olarak hesaplandığı, ancak ek rapor alınmasına gerek olmadığından Mahkemece hesap yapıldığı belirtilerek davanın kısmen kabulüne, davalıların Ankara 28. İcra Müdürlüğünün 2015/11538 E. sayılı dosyasında itirazının 10.257.741,56 TL asıl alacak, 5.443.741,29 TL işlemiş faiz+BSMV, 951,14 TL noter masrafı olmak üzere toplam 15.702.433,99 TL için iptaline, takibin bu miktar üzerinden devamına, asıl alacağa takip tarihinden itibaren yıllık %20 ve bankanın kısa vadeli TL kredilere uyguladığı değişken faiz oranlarının iki katında faiz ve faize BSMV işletilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine, hükmolunan meblağın %20’si oranında hesaplanan 3.140.486,80 TL icra inkar tazminatının davalılardan alınarak davacıya verilmesine, davalıların tazminat taleplerinin reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili ve davalılar vekilince istinaf başvurusunda bulunulmuş olup davalı tarafça istinaf başvurusu sırasında gerekli harç yatırılmadığından İlk Derece Mahkemesince davalıların istinaf talebinin yapılmamış sayılmasına karar verilmiştir.
B. İstinaf Sebepleri
1.Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Mahkeme kararında belirlenen banka asıl alacağı ve uygulanan faizin hatalı olduğunu, karara esas alınan bilirkişi raporunda davacı banka faiz oranlarından daha düşük miktarlar üzerinden hesap yapılarak asıl alacağın ve işlemiş faiz tutarının çok düşük tespit edildiğini, Ankara 6. İcra Hukuk Mahkemesinin 13.10.2016 tarihli ve 2016/420 E., 2016/699 K. sayılı kararının asıl alacak yönünden kesin hüküm olarak dikkate alınması gerektiğini, borç miktarının banka tarafından banka defter ve kayıtlarına uygun doğru hesaplandığını, taraflar arasında imzalanan 17.04.2008 tarihli ve 10075 yevmiye numaralı kredi sözleşmesinin özel hükümlerinin 7.1. maddesinde faiz oranının değişken ve banka orta vadeli yatırım kredileri faiz oranı olduğunun belirtildiğini, yine 7.2. maddesine göre bankanın faiz oranlarını tek taraflı olarak artırmaya ve dilediği faiz oranını uygulamaya yetkili olduğunu, müşterinin bunu kabul ettiğini ve itirazda bulunmayacağının yazıldığını, sözleşmenin genel hükümlerine ilişkin 6.5. maddesine göre bankanın müşteriye ihbarda bulunmaksızın faiz nispeti ile temerrüt faizi oranını değiştirmek hususunda tam yetkiye sahip olduğuna dair düzenlemenin taraflarca kabul edildiğini, bankanın vadesi geçen kredilere en yüksek faiz oranının %100 fazlasını uygulama hakkının olduğunu, takip taleplerinde asıl alacağa takip tarihinden itibaren %25 faiz uygulaması talep edildiği hâlde Mahkeme kararında %20 olarak hesaplanmasının hatalı olduğunu, kararda toplam kefalet limitinin 13.910.361,01 TL olarak belirtildiğini, bu tutarın hesap kat tarihi itibariyle kefillerin sorumlu olduğu miktarın üstünde olup dava konusu uyuşmazlık yönünden yeterli ise de müşterek borçlu müteselsil kefillerin kefalet limiti daha yüksek olup ilave sözleşme ve miktarlar dikkate alınmayarak eksik tespit yapıldığını belirterek aleyhlerine olan kısımlar yönünden İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasını istemiştir.
2.Davalılar vekili istinaf yoluna başvurmuşsa da, muhtıraya rağmen istinaf kanun yolu için gerekli nisbi harç yatırılmadığından İlk Derece Mahkemesince istinaf talebinin yapılmamış sayılmasına karar verilmiş olup mezkûr karar da istinaf edilmediğinden Bölge Adliye Mahkemesince davalı istinafı ile ilgili herhangi bir değerlendirme yapılmamıştır.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile İlk Derece Mahkemesince hükme esas alınan bilirkişi raporunda belirlenen faiz oranı ve hesaplamaların, davacı bankaca takip konusu kredi cinsinden kredilere uygulanan fiili faiz oranının daha yüksek olduğuna dair dosyaya herhangi delil sunulmadığı da gözetildiğinde, Mahkemece faiz hesabında yıl bölümü hesabı yapılırken yıl bazının 365 gün olarak kabul edilerek hesaplama yapılmasında ve borç miktarının taraflar arasındaki sözleşmelerdeki hükümler nazara alınarak alacak miktarının tespit edilmesinde bir isabetsizlik görülmediği gerekçesiyle davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacı vekili temyiz dilekçesinde özetle; banka asıl alacağı ve birikmiş faiz alacağının eksik hesaplandığını, takip tarihi ile belirlenen faiz oranının doğru olmadığını, ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla başlatılan takiple ilgili icra hukuk mahkemesinde açılan davada tespit edilen ve Yargıtay incelemesinden geçen kararda belirlenen asıl alacak miktarının dikkate alınmadığını, İstinaf Mahkemesince faiz oranının daha yüksek olduğuna dair dosyada delil bulunmadığı tespitinin doğru olmadığını, bankaca uygulanan faiz oranları dosyaya sunulduğu hâlde bilirkişi tarafından daha düşük oranların esas alındığını, raporun 26. sayfasında hatalı gün hesabı yapıldığını, talep edilen faiz oranlarının taraflar arasında imzalanan sözleşmelerde yer alan düzenlemelere göre belirlendiğini, davacı bankanın tek taraflı olarak faiz oranlarını artırmaya ve dilediği faiz oranını uygulamaya yetkili olduğunu, asıl alacak için istenilen faiz oranı %25 olduğu hâlde %20’ye hükmedilmesinin doğru olmadığını belirterek İstinaf Mahkemesi kararının bozulmasını istemiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dava, genel kredi sözleşmesinden kaynaklanan alacağın tahsili için başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1.6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.
2.2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun 67 nci maddesi.
3. Değerlendirme
1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun’un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davacı vekilince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun’un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Davacı harçtan muaf olduğundan harç alınmasına yer olmadığına,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
13.02.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.