YARGITAY KARARI
DAİRE : 11. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2021/6282
KARAR NO : 2023/1192
KARAR TARİHİ : 28.02.2023
MAHKEMESİ : …. Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi
HÜKÜM : Esastan Ret
Taraflar arasındaki Türk Patent ve Marka Kurumu (TPMK), Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Kurulu (YİDK) kararının iptali ve markanın hükümsüzlüğü davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Kararın taraf vekillerince istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı TPMK vekili ve davalı şirket vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
1.Davacı vekili asıl dava dilekçesinde; müvekkilinin 1988 yılında kurulduğunu, 1991 yılında Çağrı Turizm Seyahat Acentesini devraldığını, bu acentenin unvanının “haremeyn” olarak değiştirilmesi için yaptıkları müracata, Kültür ve Turizm Bakanlığınca onay verilmediğini, Ritaç İnş. Gıda Tarım Ürünleri Turizm San. ve Tic. Ltd. Şti.’nin öncelik hakkı müvekkiline ait olan ve müvekkilinin ticaret unvanını oluşturan bu ibarenin kötü niyetle adına marka olarak tescili için 2015/16116 sayılı “şekil+HARAMEYN Turizm” ibareli başvuruda bulunduğunu, müvekkilinin başvuruya itirazının davalı YİDK’nın 2016-M-9757 sayılı kararı ile reddedildiğini ileri sürerek YİDK kararının iptalini ve markanın hükümsüzlüğüne karar verilmesini talep etmiştir.
2.Davacı vekili birleşen dava dilekçesinde; davalı şirketin Kültür Bakanlığı nezdinde “HARAMEYN Tur Turizm Seyahat Acentesi”ni tescil ettirdiğini, müvekkilinin açtığı idari davada davalının aldığı ismin Bölge İdare Mahkemesince iptal edildiğini, Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından davalıya isim değişikliğinin gerçekleştirilmesi için yazı gönderildiğini ileri sürerek YİDK kararının iptalini, müvekkilinin eskiden beri kullandığı HAREMEYN adıyla iltibasa mahal vereceği açık olan HARAMEYN markasının sicilden terkinine karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
1.Davalı TPMK vekili asıl davaya cevap dilekçesinde; Kurum kararının usul ve yasaya uygun olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.
2.Davalı şirket vekili birleşen davaya cevap dilekçesinde; davacının acentesinin “ÇAĞRI Turizm Seyahat Acentesı” olduğunu, davacının eskiye dayalı kullanım hakkı iddiasının hakkaniyete aykırı bulunduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davacı tarafın 05.12.1988 tarihinde “Haremeyn Turizm ve Dış Ticaret Ltd. Şti. (eski unvanı Çağrı Seyahat Acentası)” şeklinde İstanbul Ticaret Odasına kayıtlı olduğu, davalının başvurusu olan “şekil+HARAMEYN TURİZM” ibaresinin, başvuru tarihinden önce, davacı tarafından Türkiye’de marka olarak kullanılıp belli bir ayırt edicilik, bilinirlik kazandırıldığı hususunun kanıtlanamadığı, dolayısıyla 556 sayılı Markaların Korunması Hakkında Kanun Hükmünde Kararname’nin (556 sayılı KHK) 8 inci maddesinin üçüncü fıkrasındaki koşulların davacı yararına oluşmadığı; ancak anılan ibarenin davalının başvuru tarihinden önce davacı tarafından Türkiye’de 39 uncu sınıftaki “kara, deniz ve hava taşımacılığı hizmetleri ve kara, deniz ve hava taşıtlarının kiralanması hizmetleri, tur düzenleme, seyahat için yer ayarlama, seyahat ile ilgili bilet sağlama, kurye hizmetleri. Araba parkları hizmetleri, garaj kiralama hizmetleri. Tekne barındırma hizmetleri. Mallarının depolanması, paketlenmesi ve sandıklanması hizmetleri.” yönünden, “Haremeyn Turizm ve Dış Ticaret Ltd. Şti.” adı altında, asli unsuru “HAREMEYN” olacak şekilde tescilli ticaret unvanı olarak kullanıldığı ve davacının “HAREMEYN” ibareli ticaret unvanı ile davalının “HARAMEYN” ibareli markasının asli, baskın ve ayırtedici unsurları iltibas yaratacak derecede benzer olduğundan, bu kısımlar açısından 556 sayılı KHK’nın 8 inci maddesinin beşinci fıkrasındaki koşulların davacı yararına oluştuğu gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne, YİDK’nın 2016-M-9757 sayılı kararının dava konusu 2015/16116 sayılı markanın kapsamında yer alan 39 uncu sınıfta yukarıda belirtilen mal ve hizmetler yönünden iptaline, bu hizmetler yönünden markanın sicilden terkinine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
1.Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; müvekkilinin, davalı şirketin “HarAmeyn” unvanının tescilinin geri alınması için Bakanlığa yaptığı başvurunun reddedilmesi üzerine açılan davada Ankara Bölge İdare Mahkemesi 12. İdari Dava Dairesinin 2017/1609 E., 2018/122 K. sayılı kararı ile Bakanlığın red işleminin iptal edildiğini, davalı şirketin “HARAMEYN” unvanını turizm sektöründe fiilen kullanma imkan ve ihtimali kalmadığından unvanın davalı şirket adına marka olarak da tescil edilemeyeceğini, müvekkilinin 30 yılı aşkın süredir “HarEmeyn” ibaresine “kullanım sonucu ayırt edici nitelik” kazandırdığını ileri sürerek İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılarak davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.
2.Davalı TPMK vekili istinaf dilekçesinde özetle; tarafların markaları arasında benzerlik bulunmadığını, 556 sayılı KHK’nın 8 inci maddesinin beşinci fıkrası koşullarının davacı yararına oluşmadığını ileri sürerek İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
3.Davalı şirket vekili istinaf dilekçesinde özetle; mahkemece 556 sayılı KHK’nın 8 inci maddesinin üçüncü fıkrası çerçevesinde davacının iddiasını ispatlayamadığı tespit edildiği halde, davanın kısmen kabulüne karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu ayrıca müvekkili şirket tarafından 9014 belge numaralı (A) grubu seyahat acentesi işletme belgesiyle faaliyet göstermek üzere “HARAMEYN Tur Turizm Seyehat Acentesi”nin, Kültür ve Turizm Bakanlığınca 1618 sayılı Seyahat Acentaları ve Seyahat Acentaları Birliği Kanunu’nun (1618 sayılı Kanun) başta 5 inci maddesi olmak üzere ilgili kanun hükümlerine uygun bir şekilde 2015 yılında tescil edildiğini, 1618 sayılı Kanun’un 5 inci maddesinde “Mevcut bir seyahat acentasının herhangi bir sicil dairesinde daha önce tescil edilmiş unvanı başka bir seyahat acentası tarafından alınamaz. Bu unvan, başka bir seyahat acentası tarafından iltibasa yol açacak nitelik belirten kelimeler veya yeni bir isim katılarak benzetme yapmak suretiyle dahi kullanılamaz. Turizm Müessesesi Belgesini haiz tesis isimleri için de yukardaki fıkra hükümleri uygulanır.” şeklinde bir düzenleme yer aldığını, söz konusu Kanunda, Bakanlık tarafından yeni acente unvanı verilmesi esnasında, acente işletme belge sahibi şirket isimlerinin göz önünde bulundurulmasına ilişkin herhangi bir düzenlemenin mevcut olmadığını, davacının seyahat acentesinin “ÇAĞRI TURİZM SEYAHAT ACENTESİ” olduğunu, 1618 sayılı Kanun’un 19 uncu maddesinin “Seyahat acentaları gerçeğe aykırı ve yanıltıcı tanıtma ve reklam yapamazlar.” hükmü uyarınca, Bakanlıktan “Çağrı Turizm Seyahat Acentesi” unvanını alan davacı şirketin, anılan unvan dışında başka bir unvan kullanmasının mümkün olmadığını, hukuken kullanılması mümkün olmayan unvan nedeni ile işbu davada hak iddia edilmesinin de mümkün olmadığını, davacının unvanı ile müvekkili şirketin markası arasında iltibas yaratacak derecede benzerlik olmadığını ileri sürerek İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davacı tarafça “HARAMEYN” ibaresinin, davalının 25.02.2015 başvuru tarihinden önce marka olarak kullanılıp belli bir ayırt edicilik, bilinirlik kazandırıldığını ispata elverişli hiçbir delilin sunulmadığı, sunulan ilan ve broşürlerin de tarih içermediği, Mahkemece davacının 556 sayılı KHK’nın 8 inci maddesinin üçüncü fıkrasındaki koşulların oluştuğunu kanıtlayamadığının kabul edilmesinde bir isabetsizlik bulunmadığı, buna karşılık davacının 05.12.1988 tarihinden itibaren “HAREMEYN” asıl unsurlu ticaret unvanı ile anasözleşmesinin “amaç ve konu” başlıklı 3 üncü maddesinde belirtilen hizmetlerde faaliyet gösterdiğini ve ticaret unvanını fiilen kullandığını ispatladığı, bu durumda 556 sayılı KHK’nın 8 inci maddesinin beşinci fıkrası uyarınca davalı tarafın anılan ibare ile ayırt edilemeyecek derecede benzer nitelikteki “HARAMEYN” ibaresinin marka olarak kullanılmasının yasaklanabileceği, davacının ticaret unvanını fiilen kullandığı hizmetlerin, davalının başvurusunun kapsamında bulunan 39 uncu sınıftaki hangi hizmetlerle benzer olduğunun, mahkemece görüşüne başvurulan ve aralarında sektör uzmanı bilirkişilerin de bulunduğu heyetçe inceleme yaptırılmak suretiyle tespit ettirildiği, emtia değerlendirmesinin Dairelerince de uygun görüldüğü, 1618 sayılı Kanun kapsamında idari yargıda görülen uyuşmazlıkların işbu davanın konusunu oluşturan uyuşmazlık ile bir ilgisinin bulunmadığı gerekçesiyle taraf vekillerinin istinaf başvurularının esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı TPMK vekili ve davalı şirket vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
1.Davalı TPMK vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinaf dilekçesindeki sebepleri tekrar ederek Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasını istemiştir.
2.Davalı şirket vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinaf dilekçesindeki sebepleri tekrar ederek Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasını istemiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, YİDK kararının iptali ve markanın hükümsüzlüğü istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri, 556 sayılı KHK’nın 8 inci maddesinin üçüncü fıkrası ve beşinci fıkrası, 1618 sayılı Kanun’un 5 inci maddesi.
3. Değerlendirme
1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun’un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve yasaya uygun olup davalı TPMK vekili ve davalı şirket vekilince temyiz dilekçelerinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun’un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz eden davalılara yükletilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
28.02.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.