Yargıtay Kararı 11. Hukuk Dairesi 2021/6198 E. 2023/701 K. 08.02.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 11. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2021/6198
KARAR NO : 2023/701
KARAR TARİHİ : 08.02.2023

MAHKEMESİ : …Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi
HÜKÜM : Esastan ret

Taraflar arasındaki itirazın iptali davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

Kararın taraf vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı, Yargıtayca duruşma istemli olarak davalı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne, dava konusu meblağ 117.960,00 TL’nin altında bulunduğundan 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin ikinci fıkrası gereğince duruşma isteğinin reddine karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkili şirketin davalının tersanesinde gemi tamiri ve yenileme işlemi için aracılık yapması (komisyon bedeli karşılığında) için vaki sözlü anlaşma sonucunda yabancı bandıralı M/V Universal Challenger adlı geminin Tuzla’daki tersaneye yönlendirilerek bunun karşılığında davalı şirket adına 25.10.2011 tarihli ve 86.848,77 TL tutarında fatura kesildiğini, gönderilen açık faturayı alan davalı şirketin ticari defterlerine borç olarak kaydederek fatura içeriğini kabul ettiğini, ancak aradan yirmi yedi aya yakın bir süre geçmesine rağmen borç ödenmediğinden davalı şirkete gönderilen ihtarname ile fatura tutarının ödenmesinin ihtar edildiğini, bu ihtar üzerine davalı tarafından düzenlenen iade faturası ile faturanın tekrar davalıya gönderildiğini, alacak için İstanbul Anadolu 1.İcra Müdürlüğünün 2014/7413 E. sayılı dosyası ile takip başlatıldığını, davalı tarafından İstanbul Anadolu 1.Asliye Ticaret Mahkemesinin 2014/923 E. sayılı dosyasında açılan menfi tespit davasında, davalının borçlu olduğu kabul edilerek davanın reddine karar verildiğini ileri sürerek davalının itirazının iptali ile %20 oranında icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde; müvekkili tarafından açılan menfi tespit davasında verilen karar kesinleşmediğinden söz konusu davanın bekletici mesele yapılması gerektiğini, davacı söz konusu geminin acentesi olduğundan, geminin bakım ve onarımının yapıldığı tersaneden komisyon ücreti istemesinin mümkün olmadığını, davacının isteyebileceği acentelik ücretinin muhatabının ise gemi sahipleri olduğunu, menfi tespit davasında bilirkişi raporu ile davacının, geminin müvekkilinin tersanesinde tamirinin yapılmasına aracılık yaptığının kanıtlanamadığının tespit edildiğini, davacının yaptığı hizmet, gemi sahiplerini temsilen geminin bakım onarımının yapılması için geminin tersaneye getirilmesinden ibaret olup bu hizmetin de acentelik hizmeti olması nedeniyle ücreti ödemesi gereken hukuki sorumlunun da gemi sahipleri olduğunu savunarak davanın reddi ile davacı aleyhine takip miktarının %20’sinden az olmamak üzere kötü niyet tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini istemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davacı tarafından komisyon bedeli alacağına dayalı olarak İstanbul Anadolu 1.İcra Müdürlüğünün 2014/7413 E. sayılı takip dosyası ile takip başlatıldığı, davalı tarafından takibe konu komisyon bedelinden sorumlu olmadığı iddiasıyla menfi tespit davası açıldığı, açılan davanın, taraflar arasında 15.08.2011 tarihli komisyon bedeli içerikli faturanın 18.08.2011 tarihinde ödenmesi nedeniyle komisyon ilişkisinin varlığı kabul edilerek taraflar arasında yapılan sözlü anlaşma uyarınca faturanın gönderildiği, tamir ve bakım hizmetinin yerine getirilmediği iddiasıyla fatura iade edilmiş ise de, aracılık yapılan geminin bakım ve tamir hizmetlerinden faydalandığının ödeme belgeleriyle ispat edildiği ve komisyon hizmeti verildiğinin tespit edildiği gerekçesiyle reddine karar verildiği ve kararın kesinleştiği, davalı tarafından itirazın iptali davasının bir yıllık hak düşürücü süre içinde açılmadığı iddia edilmiş ise de, 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun (2004 sayılı Kanun) 67 nci maddesinin birinci fıkrası uyarınca hak düşürücü süre itirazın tebliğ tarihinden itibaren işleyeceğinden ve itiraz tebliğ edilmediğinden, davanın süresinde olduğu, İstanbul Anadolu 1.Asliye Ticaret Mahkemesinin 2014/923 E. ve 2016/24 K. sayılı kararındaki kesinleşen tespitler uyarınca, davacının komisyon hizmeti verdiği, takibin haklı olduğu, davacı tarafından davalıya gönderilen iadeli taahhütlü mektupla 7 günlük süre verildiği, mektubun davalıya 14.03.2014 tarihinde tebliğ edildiği, 7 günlük sürenin 21.03.2014 dolduğu ve davalının bu tarihte temerrüde düştüğü, bu tarihten takip tarihine kadar işlemiş faizin 510,24 TL olduğu davalının fazlaya ilişkin faize yönelik yaptığı itirazın haklı olduğu, alacağın likit olması nedeniyle icra inkar tazminatı talebinin haklı olduğu gerekçesi ile davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili ve davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri
1. Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun (6102 sayılı Kanun) 21 inci maddesi uyarınca faturaya 8 günlük süre içerisinde itiraz edilmemişse içeriğinin kabul edilmiş sayılacağını, bu hüküm gereğince faiz başlangıç tarihinin 03.11.2011 olduğunu, faizin başlangıç tarihinde hata yapılmasının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek kararın kaldırılarak 27.870,10 TL faizin davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.

2. Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Mahkemece hak düşürücü süre itirazlarının dikkate alınmadığını, müvekkili tarafından açılan menfi tespit davasında borca itiraz dilekçesinin dava dilekçesiyle birlikte davacıya 12.05.2014 tarihinde tebliğ edildiğini, dolayısıyla davacının bu tarihte itirazdan haberdar olduğunu, bu nedenle davanın 1 yıllık hak düşürücü süre içerisinde açılmadığını, müvekkili ile davacı arasında sözlü veya yazılı bir hukuki ilişki bulunmadığını, faturanın da müvekkili tarafından iade edildiğini, geminin bakım ve onarımının yapılmasının komisyon ücreti alacağı doğduğunu göstermediğini, geminin bakımına davacı tarafından aracılık edilmediğini belirterek davanın reddi ile kötü niyet tazminatına hükmedilmesini istemiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davalı vekilinin istinaf başvurusu yönünden, somut olayda icra takibinde itiraz dilekçesinin icra dairesi tarafından davacı alacaklıya tebliğ edilmediği, davalı tarafından açılan menfi tespit davasında ise dilekçenin alacaklıya tebliğ edildiği ileri sürülmüşse de, tebligat içeriğinde dava dilekçesi ve tensip zaptı bulunduğu, bu nedenle açılan itirazın iptali davasının yasal sürede açılmış olduğu, ayrıca dava ve takibe dayanak davacı faturasına yasal süresinde itiraz edilmemiş olmakla, fatura içeriğinin kesinleştiği, bu kapsamda davalı tarafından uzun süre sonra düzenlenen iade faturasının sonuca etkisinin bulunmadığı, faturanın davalının ticari defterlerine de kaydedilmiş olduğu, kaldı ki davacı tarafından davalıya komisyonculuk hizmeti verildiği hususunun, davacının davalı tarafından bakım ve onarımı gerçekleştirilen gemiye yedek parça teslimine ilişkin kayıtlar, gemi donatanı tarafından davalıya yapılan ödemelere ilişkin kayıtlar ve geminin davalı tersanesine getirilmesi için verilen römorkörlük ve kılavuzluk hizmetine ilişkin belge ile de kanıtlanmış olduğu, aynı fatura ve takibe yönelik olarak davalı borçlu tarafından açılan menfi tespit davasında da davacı tarafından davalıya faturaya dayanak hizmetin verildiği hususunun kabul edilerek davanın reddine karar verilmiş olduğu ve bu kararın Yargıtay denetiminden geçerek kesinleştiğinden hizmetin verildiği hususunun kesin hüküm niteliğindeki ilam ile de tespit edilmiş olduğu, bu durumda davacının komisyon alacağının bulunduğu sabit olmakla, davalı vekilinin istinaf sebeplerinin yerinde olmadığı, davacı vekilinin istinaf başvurusu yönünden ise, somut olayda faturaya dayalı alacak yönünden, davacı tarafından keşide edilen ihtarnamenin davalıya 14.03.2014 tarihinde tebliğ edildiği ve davalıya ödeme için yedi gün süre tanındığı, Mahkemece süre sonu olan 21.03.2014 tarihi esas alınarak işlemiş faize hükmedilmesinde isabetsizlik bulunmadığı, bu nedenle davacı vekilinin temerrüdün faturaya itiraz süresi sonunda gerçekleştiği yönündeki istinaf sebebinin yerinde olmadığı gerekçesiyle davacı ve davalı vekillerinin istinaf başvurularının esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri
Davalı vekili tarafından temyiz dilekçesinde özetle; hak düşürücü süre itirazının Mahkemece dikkate alınmadığını, dava açma hakkı düşmesine rağmen davacının davası dinlenerek usul ve yasaya aykırı karar verildiğini, davanın usulden reddi gerektiğini, alacaklı olduğunu iddia eden davacı tarafın takibe konu edilen komisyon alacağı nedeniyle müvekkilinin borçlu olmadığının tespiti talepli açılan davada, dava dilekçesi içeriğinde icra takibine itiraz edildiği beyan edilmiş ve dava dilekçesi ekine ödeme emrine itiraz dilekçesi de konularak davacı şirkete 12.05.2014 tarihinde tebliğ edilmiş olduğunu, bu tarihten itibaren 1 yıllık hak düşürücü sürenin dolduğunu, ayrıca davacı şirketin cevap dilekçesinde itirazdan bahsederek itirazın kendilerine tebliğ olduğunu açıkça ikrar ettiğini, dolayısıyla davacı şirketin müvekkilinin icra takibine itiraz ettiğinden haberdar olduğunu, bu nedenle işbu davanın 1 yıllık hak düşürücü sürede açılmadığını, davacının dürüstlük kuralına aykırı davranarak hakkını kötüye kullandığını, kaldı ki usulü bir işlem olan tebligatın icra dairesince yapılmamış olmasının davacı lehine sonuç doğurmasının haksız ve hukuksuz olduğunu, davacının M/V Universal Challenger adlı donatanın acentesi olup gemiye verdiği hizmetin acentelik hizmeti olduğunu, acentelik ücretinin ise müvekkili şirket tarafından değil, donatan tarafından davacı şirkete ödenmesi gerektiğini, dolayısıyla müvekkili şirketin davacı alacaklıya herhangi bir borcu bulunmadığını, takibe konu faturada belirtilen komisyon alacağının hiç doğmadığını, taraflar arasında yazılı ve sözlü herhangi bir hukuki ilişki bulunmadığından faturanın iade edildiğini, davaya konu geminin bakım ve onarımının müvekkili şirkete ait tersanede yapılmış olmasının, davacı şirket lehine komisyonculuk alacağı doğduğunu göstermeyeceğini belirterek temyiz isteminde bulunmuştur.

C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dava, komisyon bedeli alacağına dayalı takibe yönelik itirazın iptali istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk
1.6100 sayılı Kanun’un 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri, 2004 sayılı Kanun’un 67 nci maddesi.

2.2004 sayılı Kanun’un 67 nci maddesi

3. Değerlendirme
1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun’un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davalı vekilince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun’un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

08.02.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.