Yargıtay Kararı 11. Hukuk Dairesi 2021/5985 E. 2023/901 K. 16.02.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 11. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2021/5985
KARAR NO : 2023/901
KARAR TARİHİ : 16.02.2023

MAHKEMESİ : …Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi

Taraflar arasındaki itirazın iptali davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.

Kararın davalılar vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalılar vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; dava dışı şirket ile finansal kiralama sözleşmesi imzalandığını, davalıların finansal kiralama sözleşmeleri akdedildiği dönemde borçluların doğmuş ve doğacak borçlarına karşılık 130.000,00 TL bedelli ipotek tesis edildiğini, şirketin kira bedellerini ödemediğini ve davalılar aleyhine ipoteğin paraya çevrilmesine ilişkin icra takibi başlatıldığını, borçluların haksız yere itiraz ederek takibi durdurduklarını, kötü niyetli olduklarını belirterek itirazın iptaline ve takibin devamına, takip konusu alacağın %20’sinden az olmamak üzere davalılar aleyhine icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP
Davalılar vekili cevap dilekçesinde; müvekkillerinin, davacı ile finansal kiralama işlemi yapan TDS Tetik Döküm Sanayi ve Ticaret A.Ş.’nin kurucuları olduğunu, Garanti Finansal Kiralama A.Ş. ile yapılan 1850- 1851- 1915- 1916- 2201 numaralı finansal kiralama sözleşmelerinde işbu davaya konu icra takibindeki taşınmazların ipotek olarak verildiğini, şirket yatırımını tam manası ile sonuçlandıramadan müvekkillerinin hisselerini satmak zorunda kaldığını, müvekkillerinin TDS Tetik Döküm Sanayi ve Ticaret A.Ş.’de bulunan hisselerinin %90’ını Aksaray Holding A.Ş.’ye sattıklarını, daha sonra Garanti Finansal Kiralama A.Ş.’nin sözleşme borçlarının ödenmemesi sebebiyle 1851-1915-1916-2201 numaralı finansal kiralama sözleşmelerini feshettiğini, bu işlemden sonra davalılardan hisseler devralan Aksaray Holding A.Ş. ile davacı arasında 28.02.2000 tarihinde yeni bir protokol imzalandığını, yapılan o protokole göre Garanti Finansal Kiralama A.Ş. ile TDS Tetik Döküm Sanayi ve Ticaret A.Ş. arasında daha önce akdedilmiş olan davaya konu sözleşmelerin hukuka uygun bir şekilde feshedildiğini, feshedilen sözleşmeler nedeniyle davacının müvekkillerden alacak talebinde bulunmasının hukuka uygun olmadığını, davanın husumet yönünden reddi gerektiğini belirterek davanın reddine, davacı aleyhine alacağın %20’sinden az olmamak üzere kötü niyet tazminatına hükmedilmesini talep etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davacının TDS Tetik Döküm San. ve Tic. A.Ş. ile imzaladığı finansal kiralama sözleşmesi uyarınca TDS Tetik Döküm San. ve Tic. A.Ş.’nin kira borçlarını ödemediği, davacı şirketin incelenen ticari defter dökümlerinde TDS Tetik Döküm San. ve Tic. A.Ş. ile akdetmiş olduğu finansal kiralama sözleşmelerinden dolayı toplam 76.393,54 USD kira, 40.190,15 USD gecikme faizi olmak üzere toplam 116.583,69 USD (288.602,92 TL) alacaklı olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalılar vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri
Davalılar vekili istinaf dilekçesinde özetle; davacının sözde alacağına konu ettiği alacak konusu azami meblağ ipoteği ve şahsi sorumluluk içermeyen ayni teminat konulu bir alacak olduğunu, bu husus kök ve ek raporda yer almışken mahkemenin bunu dikkate almadan karar verdiğini, her iki müvekkilinin de alacağa konu sözleşmeye taraf olmadığını, finansal kiralama sözleşmelerinin feshedildiğini ve tamamının 05.06.2000 tarihli sözleşme ile tadil edildiğini, tadil sözleşmesinin taraflarının Garanti Finansal Kiralama A.Ş. ve Aksaray Holding A.Ş., TDS Tetik Döküm A.Ş. olduğunu, müvekkillerinin bu sözleşmede şahsen sorumlulukları bulunmadığını, Aksaray Holding A.Ş. ile Garanti Finansal Kiralama A.Ş. arasında 28.02.2000 tarihli bir protokol imzalandığını, bu protokol ile TDS Tetkik A.Ş.’nin borçlarının Aksaray Holding A.Ş.’nin kefaleti ile ödeneceğinin kararlaştırıldığını, müvekkillerinin bu sözleşmede yer almadığını, kabul anlamına gelmemekle birlikte takibe konu ipotek alacağının zamanaşımına uğradığını, alacağın tadil tarihinin 28.02.2000 olduğunu, takibin ise 17 yıl sonra yapıldığını, davanın reddi ile müvekkilleri lehine %20 tazminata karar verilmesi gerekirken davanın kabulüne karar verilmesinin hatalı olduğunu belirterek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 864 üncü maddesinde yer alan “rehnin tapu kütüğüne tescil edilmesinden sonra, teminatını sağladığı alacak için zamanaşımı işlemez” şeklindeki açık düzenleme karşısında davalıların zamanaşımına ilişkin istinaf isteminin yerinde görülmediği, dava konusu ipoteğin paraya çevrilmesi yolu ile takipte asıl borçlu ile birlikte ipotek borçluları arasında zorunlu dava arkadaşlığı olduğundan, ipotek borçlusu olan davalılara takip yöneltilmesi yerinde olup davalılar vekilinin husumete ilişkin istinaf isteminin yerinde olmadığı, dosyada mevcut ipotek resmi senet örneğine göre ipotek üst sınır ipoteği niteliğinde olup dava dışı asıl borçlunun finansal kiralama sözleşmelerine konu doğmuş ve doğacak borçlarının teminatı amacı ile verildiği, 28.02.2000 tarihli protokolde Aksaray Holding A.Ş.’nin kefaleti altında borçlu TDS Tetik .. A.Ş.’nin bakiye borcu ödemesinin kararlaştırılmasının davalıların ipoteğe dayalı sorumluluğunu kaldırmayacağı, 05.06.2000 tarihli tadil sözleşmesinin 1 inci maddesinde açıkça belirtildiği üzere tadil sözleşmesi ile sadece ödeme planında değişiklik yapıldığı, feshedilen sözleşmenin yeniden yürürlüğe koyulduğu, bu durumda tadil sözleşmesinin de davalıların sorumluluğunu ortadan kaldırdığından söz edilemeyeceği, dosyada mevcut kök ve ek bilirkişi raporuna göre borcun ipotek limitinin üstünde olduğu, davacı tarafça ipotek limiti ile sınırlı takip başlatıldığı dikkate alındığında İlk Derece Mahkemesinin davanın kabulüne ilişkin kararının yerinde görüldüğü gerekçesi ile davalılar vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalılar vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri
Davalılar vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinaf dilekçesinde ileri sürülen gerekçeleri tekrar ederek Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozularak ortadan kaldırılması ve davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla yapılan ilamsız takibe, ipotekli taşınmaz maliklerinin itirazının iptaline ilişkindir.

2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.

3. Değerlendirme
1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun’un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve yasaya uygun olup davalılar vekilince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun’un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz eden davalılara yükletilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
16.02.2023 tarihinde oy çokluğuyla karar verildi.

KARŞI OY

Uyuşmazlık, Bölge Adliye Mahkemesince davalının istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi, bu kararında temyiz incelemesi sonucunda onanması durumunda Bölge Adliye Mahkemesince hükmedilecek istinaf red harcı ile Yargıtayca hükmedilecek onama harcının maktu mu yoksa nisbi mi olacağına ilişkindir.

T.C. Anayasasının 73/3. maddesinde “Vergi, resim, harç vb. mali yükümlülüklerin Kanunla konulacağı, değiştirileceği veya kaldırılacağı”,

492 sayılı Harçlar Yasası’nın 2. maddesinde “Yargı işlemlerinden bu kanuna bağlı (1) sayılı tarifede yazılı olanların yargı harçlarına tabi olacağı”,

(1) sayılı Tarifenin III karar ve ilam harcı başlıklı 1/a madddesinde “Konusu belli bir değerle ilgili bulunan davalarda esas hakkında karar verilmesi halinde hüküm altına alınan anlaşmazlık konusu değer üzerinden binde 68.31 oranında nisbi harç alınacağı”,

1/e maddesinde “yukarıdaki nisbetlerin Bölge Adliye Mahkemeleri, Bölge İdare Mahkemeleri, Danıştay, ve Yargıtay’ın tasdik veya işin esasını hüküm altına aldığı kararları içinde aynen uygulanacağı”

2.a maddesinde de “1. fıkra dışında kalan davalarla, taraf teşkiline imkan bulunmayan davalarda verilen esas hakkındaki kararlarla, davanın reddi kararı ve icra tetkik merciilerinin 1. fıkra dışında kalan kararlarında” maktu harç alınacağı düzenlenmiştir.

Bölge Adliye Mahkemelerinde işin esasını hüküm altına aldığı kararlar, ilk derece mahkemesinin yerine geçerek verdiği ve icrai kabiliyeti söz konusu olan kararlardır. Bu kararlar ise, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak 6100 sayılı HMK 353/1-b-2,3 maddelerine göre davanın kabulü veya reddi yönünde verilen kararlardır. İlk Derece Mahkemesi Kararının İstinaf incelemesi sonucunda doğru bulunarak verilen “istinaf başvurusunun esastan reddi” kararı davanın esası hakkında verilen ve işin esasına bölge adliye mahkemesince girilip verilmiş ve icra edilecek bir karar değildir. İlk Derece mahkemesi kararı geçerliliğini sürdürmektedir. Bu itibarla konusu belli bir değere ilişkin davada, davalının istinaf başvurusunun reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararı 1 sayılı Tarifenin III-1-a maddesinde ifade edilen “esas hakkında” karar niteliğinde bulunmadığından Bölge Adliye mahkemesince nisbi değil, maktu karar ve ilam harcının alınması gerekmektedir.

Başvurunun esastan reddinde, aslında davanın esasına girilmemekte, ilk derece mahkemesi kararı doğru bulunduğundan dava hakkında ayrıca karar verilmemektedir. Kanun koyucunun buradaki “esastan” ifadesini, istinaf başvurusu sırasında dilekçeye, harca, süreye vb. şekli hususlara ilişkin bir eksiklik olmaması, istinaf sebeplerinin incelenerek ilk derece kararında usul veya esas yönünden hukuka aykırılık bulunmamasıdır. (Pekcanıtez-Usul-Medeni Usul Hukukun Sh. 2270 vd)

Keza İstinaf başvurusunun reddine ilişkin karar temyiz incelemesi olmadığı için onama kararı niteliğinde de değildir. (Pekcanıtez-Atalay-Özekes Sh. 583, Konuralp, Uluslararası Toplantı Sh. 260, Özekes-100 soruda İstinaf ve Temyiz sh. 99)

1) Sayılı Tarifenin III-1-e maddesi tasdik (onama) edilen kararlar için nisbi karar ve ilam harcı alınacağını düzenlemiş olduğundan Bölge Adliye Mahkemesinin kararı niteliğine göre nisbi karar ve ilam harcına hükmedilmesi mümkün olmayıp bu nedenle de maktu harç alınmalıdır.

Aksi düşüncenin kabulü T.C. Anayasası’nın 73/3. maddesindeki “Vergi, resim, harç ve benzeri mali yükümlülüklerin kanunla konulacağı, değiştirileceği veya kaldırılacağına” ilişkin temel hükme de aykırılık teşkil edecektir ki vergi ve harç yükümlülüğü konusunda kıyas veya yorum yoluyla yükümlülük getirilmesi mümkün değildir.

Somut uyuşmazlıkta, nisbi değere tabi bulunan davada, davanın kabulüne ilişkin ilk derece mahkemesi kararı aleyhinde davalı tarafça istinaf kanun yoluna başvurulmuş olup, Bölge Adliye Mahkemesince davalının istinaf başvurusunun esastan reddine ve nisbi karar ve ilam harcının davalıdan tahsiline karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı hükmedilen karar ve ilam harcı yönünden yukarıda açıklanan yasal düzenlemelere aykırılık teşkil etmektedir.

Diğer taraftan davalı, istinaf başvurusunun esastan reddi kararını temyiz etmiş olup, red kararının temyiz incelemesi sonucunda alınması gereken onama harcı (1) sayılı Tarifenin 2.a maddesi gereğince Bölge Adliye Mahkemesi Kararının, niteliğine göre maktu olmalıdır.

Bu halde, Bölge Adliye Mahkemesi kararındaki nisbi karar ve ilam harcının maktu karar ve ilam harcı olarak düzeltilmesi suretiyle HMK 370/1. maddesi gereğince kararın onanması, Daire onama ilamında da nisbi yerine maktu onama harcına hükmedilmesi gerekirken karar ve ilam harçları konusunda yanılgılı değerlendirme sonucu yazılı şekilde karar verilmesine ilişkin sayın çoğunluk görüşüne katılamıyorum.