Yargıtay Kararı 11. Hukuk Dairesi 2021/5763 E. 2023/306 K. 17.01.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 11. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2021/5763
KARAR NO : 2023/306
KARAR TARİHİ : 17.01.2023

MAHKEMESİ : …Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi
HÜKÜM : Esastan ret

Taraflar arasındaki tazminat davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.

Kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; davacının maliki olduğu dava konusu taşınmaz üzerinde bulunan ipoteğin konusuz kalmasına rağmen davalı tarafından terkin edilmemesinden dolayı arsa üzerinde tasarruf yetkisi kısıtlanan davacının kar kaybına uğradığını, davacının iş hayatındaki itibarının zedelenerek elem ve üzüntü duymasına sebebiyet verildiğini, davacının uğramış olduğu bu mağduriyetin bir nebze olsun karşılanabilmesi için mahrum kalınan kâr kaybı ve manevi zararın giderilmesini talep etme zaruretlerinin doğduğunu ileri sürerek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla davacının şimdilik 15.000,00 TL yoksun kaldığı kâr kaybının ve 100.000,00 TL manevi zararın ticari ilişkinin sona erme tarihinden itibaren ticari faizi ile birlikte tazminine karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde; davacının maliki olduğu taşınmazda davalı şirket lehine 450.000,00 TL üst sınır ipoteği tesis edildiğini, davalının kötü niyetli olmadığını, ipotek nedeniyle kat karşılığı inşaat sözleşmesi yapılamadığına ilişkin hiçbir kanıt sunulmadığını, taşınmazın bulunduğu yerin yakınındaki taşınmazlar için sözleşmeler yapılmasının da bu taşınmaz için sözleşme imkânının kaçırıldığı anlamına gelmeyeceğini, davacının davadan önce ipoteğin terkinini talep etmeyip dava açarak ipoteğin terkininin istendiğini, taşınmazın akaryakıt istasyonu olarak kullanılması nedeniyle davacının kâr kaybına uğradığı iddiasının yersiz olduğunu, manevi tazminatın unsurlarının oluşmayıp davacının ipotek nedeniyle manevi zarara uğradığını ispatlayamadığını belirterek davanın reddini istemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davaya konu taşınmazın uygulama imar plan revizyonunun 28.11.2015 tarihinde kesinleştiği, imar revizyon çalışmalarının onaylanmasından önce davacının taşınmaz üzerinde yapılaşmaya yönelik herhangi bir tasarrufta bulunamayacağı, taşınmaz üzerindeki ipoteğin kaldırılmasına karar verildiği, 25.09.2015 tarihi itibariyle taşınmaz üzerinde yapılaşmaya yönelik herhangi bir işlem yapılamayacağı hususu ile davaya konu taşınmazın bulunduğu bölgede yapılaşmanın yeni başlaması ve yoğunlaşması sebebiyle taşınmaz üzerinde yapılacak yapıda arsa malikinin arsa payı oranının artacağı hususu da nazara alındığında ipoteğin geç kaldırılmasından dolayı maddi anlamda bir kaybı ve zararı olmadığı, davacının ipotek nedeni ile kişilik haklarının ihlal edildiği hususunu ispatlayamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; davacının Anayasal hakkı olan mülkiyet hakkının davalı tarafından yıllarca kısıtlandığını, tüm taleplere rağmen ipoteğin kaldırılmaması nedeniyle taşınmazın kullanılamadığını, davacının maddi ve manevi zararının oluşmadığının kabul edilemeyeceğini, bilirkişi raporundaki tespitlerin hatalı olduğunu, raporda imar revizyon çalışmasının 28.11.2015 tarihli meclis kararı ile sonlandırıldığı gerekçesi ile davacının zararının olmadığının iddia edildiğini oysa revizyon ile imar planı yapılan yer hakkında yeni işlem yapıldığını, bu durumda bilirkişi raporunun aksine imar planı revizyonu çalışmalarının onaylanmasından önce taşınmaz üzerinde yapılaşmaya yönelik herhangi bir tasarrufun olmayacağına ilişkin yorumun hatalı olduğunu, taşınmazın bulunduğu bölgenin çok büyük olması nedeniyle revizyonun nerede ve nasıl yapıldığı, revizyon çalışmasında davacının taşınmazının bulunup bulunmadığının rapordan anlaşılmadığını, on yıl süreyle ipoteğin terkin edilmemesi nedeniyle zararın oluşmadığının kabul edilemeyeceğini, yapılan işlemler nedeniyle davacının ticari itibarının zedelendiğini, İlk Derece Mahkemesinin istinafa konu kararının usul ve kanuna aykırı olduğunu belirterek kararın kaldırılmasına ve davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davacının ipoteğin geç kaldırılması nedeniyle dava ve cevaba cevap dilekçesinde ileri sürülen maddi vakıalar kapsamında maddi zararının bulunduğunu ve ipoteğin geç kaldırılması ile kişilik haklarının zarar gördüğünü kanıtlayamadığı gerekçesiyle davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri
Davacı vekili temyiz dilekçesinde özetle; hükme esas alınan bilirkişi raporunun çelişkiden arınmış bir rapor olmayıp bilirkişi raporunda asıl odaklanılması gerekenin ipoteğin ne kadar süre haksız olarak devam ettiği ve taşınmazın üzerinde bulunan ipotekten kaynaklı olarak oluşan zararın ne kadar olabileceği iken bu hususların raporda irdelenmediğini, bilirkişi raporuna yapılan itirazlarının değerlendirilmediğini, davacının taşınmaz üzerindeki ipoteği kaldırma mücadelesinin zarara uğradığının ispatı olduğunu, manevi tazminat talebi açısından Mahkeme gerekçesinin kabul edilemeyeceğini, davacının tacirlerin gözünde itibar kaybetmesinin davacıyı manevi olarak yıprattığını belirterek, kararın bozulmasını istemiştir.

C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, davalı ile dava dışı şirket arasındaki bayilik sözleşmesinin teminatı olarak davacıya ait taşınmaz üzerine tesis edilen ipoteğin, şartların oluşmasına rağmen kaldırılmaması nedeniyle ipotekli taşınmazın kullanılamamasından kaynaklanan maddi ve manevi zararların tahsili istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk
1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.

3. Değerlendirme
1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun’un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve yasaya uygun olup davacı vekilince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun’un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

17.01.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.