YARGITAY KARARI
DAİRE : 11. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2021/5741
KARAR NO : 2023/1249
KARAR TARİHİ : 02.03.2023
MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2018/1142 Esas, 2021/649 Karar
HÜKÜM : Yeniden esas hakkında hüküm kurulması
İLK DERECE MAHKEMESİ : İstanbul 8. Asliye Ticaret Mahkemesi
SAYISI : 2014/753 E., 2017/933 K.
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasında yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.
Kararın davalılar vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle;kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkili şirket ile davalılardan Buhari… A.Ş. arasındaki ticari ilişkiye konu iki ayrı akaryakıt istasyonu ve bu istasyonlara ilişkin olarak akdedilmiş muhtelif sözleşmeler bulunduğunu, Kumcular İstasyonu için 15 yıl süreli intifa hakkı tesis edildiğini ve bedelinin davalıya peşin ödendiğini, Sahil İstasyonu için 16 yıl süreli intifa hakkı tesis edildiğini, intifa bedelinin davalı şirket ile dava dışı şirkete hisseleri oranında peşin ödendiğini, davalı şirketle ticari ilişkilerinin teminatı olmak üzere Kumcular İstasyonu’nun bulunduğu taşınmaz üzerinde müvekkili lehine ipotek tesis edildiğini, bu taşınmazın daha sonra ipotek yükü ile birlikte diğer davalı tarafından satın alındığını, yine davalı Buhari … A.Ş. tarafından müvekkiline 5 adet çek ve toplam 2.190.000,00 TL bedelli 3 adet teminat mektubu verildiğini, taraflar arasındaki ilişki devam etmekte iken Rekabet Kurumunun kararı ile sözleşme sürelerine sınır getirildiğini, Kumcular İstasyonu için yeni bir 5 yıllık dönem için anlaşma sağlansa da davalının sürenin sonunu beklemeden sözleşmeyi feshettiği, fesihle birlikte müvekkiline olan akaryakıt borçlarını ödemediğini, Sahil İstasyonu için ise intifa süresinin Kurum kararı ile sona ermesinin ardından yeni bir 5 yıllık dönem için analaşma sağlanamadığını, 16 yıllık intifa bedeli olarak ödenen paradan kullanılmayan kısma tekabül eden 2.498.816,38 TL ile akaryakıt borcunun ödenmemesi sebebiyle 2.211.490,55 TL borç bulunduğunu, borcun ödenmemesi üzerine ipoteğin paraya çevrilmesi için başlatılan takibe davalılar tarafından itiraz edildiğini, tazmin olunan 3 adet teminat mektubu bedeli toplamı 2.190.000,00 TL’nin kullanılmayan intifa bedeli alacağından mahsup edildiğini, takibe konu edilen faturaların ise akaryakıt alım satımından kaynaklandığını, gerekçe göstererek itirazın iptali ile 2.238.024,58 TL alacağın takip talebindeki şartlarla tahsili için takibin devamına karar verilmesini, asıl alacağın %20’sinden aşağı olmamak üzere icra inkâr tazminatının davalılardan tahsilini talep etmiştir.
II. CEVAP
1.Davalı …. vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının her iki istasyon ile ilgili olmak üzere müvekkilinden herhangi bir alacağı bulunmadığını, müvekkilinin davacıya cari hesap borcu kalmadığını, davacının cari hesap ilişkisine dahil olmadığı halde kesmiş oldukları faturanın iade edildiğini ve altında yatan ilişkinin de red edildiğini, rekabet hukukunun dava ile alakası olmadığını, müvekkilinin 21-23.08.2013 tarihleri arasında akaryakıt borçlarını ödediğini belirterek haksız açılan davanın reddine, takibin iptâline, haksız takip yapan davacı aleyhine tazminata hükmedilmesine karar verilmesini istemiştir.
2.Davalı …. vekili cevap dilekçesinde özetle; takibe konu tüm faturaların diğer davalı tarafından ödendiğini, takibe başlamış olan tarih itibariyle davacının takibe koyduğu akaryakıt faturalarından kaynaklanan bir alacağının kalmadığını, faturanın davacıya iade edildiğini, davacı nezdindeki cari hesap ekstresinde yer almasının hukuki bir temelinin bulunmadığını, söz konusu faturaya dayanan alacak iddiasının yargılamayı gerektirdiğini, böyle bir cari alacağın olup olmadığının yargılama sonucunda ortaya çıkacağını, davacının beş yıldan fazla süreli sözleşmenin erken sona ermesi nedeniyle kalan süre için yapılan takibin ayrı bir yargılamanın konusu olup eldeki davanın konusu olmadığını belirterek davanın reddine, kötü niyet tazminatının davacıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davacı yanın nakde tahvil ettiği teminat mektubu bedellerini davalı Buhari A.Ş.’nin fatura borçlarına mahsup ettiği, teminat mektuplarının sözleşme ile kararlaştırılan veriliş amacı gözetilerek davacının mahsup işleminin yerinde olduğu, takip tarihine göre davacı tarafın asıl alacak miktarının 2.197.291,82 TL olduğu, 3.650.000,00 TL bedelli ipotek akit tablosundaki faize ilişkin kararlaştırma da dikkate alınarak işlemiş faiz talep miktarı ve faiz oranının da yerinde olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalılar vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
1. Davalı …. vekili istinaf dilekçesinde özetle; müvekkilin ödemelerinin intifa hakkının kullanılmayan süresine mahsubunun mümkün olmadığını, teminat mektubunun paraya çevrilmesi ile elde edilen bedelin neye istinaden intifa bedeline mahsup edildiği gerekçelendirilmeden karar verildiğini belirterek kararı istinaf etmiştir.
2. Davalı …. vekili istinaf dilekçesinde özetle; kullanılmayan intifa süresine ilişkin alacak ayrı bir davanın konusu olmasına rağmen davacı tarafından yapılan tahsilatın bu alacağa mahsup edilerek bakiye cari hesap alacağı talep edildiğini, davalı Buhari A.Ş.’nin ödemelerini cari hesap borçlarına ilişkin olarak yapmasına rağmen davacı tarafından ödemenin ihtilâflı bakiye intifa bedeli alacağına mahsup edildiğini, esasen takibe konu cari hesap borcunun ödenmiş olduğunu, icra inkâr tazminatına hükmedilmesinin hukuka aykırı olduğunu belirterek kararı istinaf etmiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davacı vekilinin yargılama sürecinde takip tarihinden önce 21.08.2013 tarihinde tahsil edilen üç adet teminat mektubu tutarı 2.190.000,00 TL’nin, Sahil İstasyonu için 16 yıllık intifa bedeli olarak peşinen ödenen 2.900.000,00 usd+kdv’nin, sözleşmelerin geçersiz kalması nedeniyle intifa bedelinin karşılıksız kalan süresi için mahsup edildiğini belirttiği, bakiye döneme ilişkin intifa bedeli alacağına ilişkin İstanbul 3. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2014/293 E., 2017/ 260 K. sayılı kararının istinaf incelemesi sonucu kullanılmayan kısma ilişkin intifa bedelinin iadesine ilişkin alacak talebinin reddine karar verilmesi gerektiğinden bahisle kaldırılarak bakiye intifa süresine isabet eden intifa bedelinin tahsiline ilişkin alacak talebinin reddine karar verildiğini ve bu kararın Yargıtay denetiminden geçerek kesinleştiğini, bu kararla davacının bakiye dönem için intifa bedeli alacağının bulunmadığının sabit hale geldiğini, bu nedenle davacı tarafından nakte çevrilen üç adet teminat mektubu tutarı 2.190.000,00 TL’nin akaryakıt alımına ilişkin takip konusu alacaktan düşülmesi gerektiği gerekçesiyle davalılar vekillerinin istinaf başvurusunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesinin istinafa konu kararının kaldırılarak davanın esası hakkında yeniden hüküm kurulmasına, bu doğrultuda davanın her iki davalı yönünden reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacı vekili temyiz dilekçesinde özetle; Bölge Adliye Mahkemesince dava konusu ile aralarında hiçbir hukuki bağ bulunmayan bir başka dosyanın esas gösterilerek davanın reddine karar verildiğini, intifa hakkının Rekabet Kurumu’nun idari düzenleyici işlemi nedeniyle süresinden önce zaruretten fek edildiğini, davalı şirketin 16 yıllık intifa bedelini peşin almış iken kullanılmayan 11 yılın bedelini geri ödemek gibi bir yükümlülüğü ve borcu yokmuş gibi davranmasının hakkaniyete ve hukuka aykırı olduğu, mücbir sebeple (Rekabet Kurumu kararı) kullanılamayan intifa bedelinin tahsili için düzenlenen fatura tarihinin 26.12.2012, teminat mektuplarının tazmin tarihinin 21.08.2013, zorunlu olarak intifanın terkininin talep edilme tarihinin ise 18.08.2014 olduğunu, Bölge Adliye Mahkemesi kararında intifa hakkının terkin tarihinin sehven 18.08.2011 olarak değerlendirildiğini ve sanki intifa hakkı terkin edildikten sonra teminat mektupları tazmin edilmiş gibi düşünülerek hatalı şekilde hüküm kurulduğunu, oysa teminat mektuplarının terkin işleminden daha önceki bir tarihte tazmin edildiğini, dolayısıyla bedelsiz terkin gibi bir durumun söz konusu olmadığını, bedeli peşin ödenen ancak kullanılamamış olan 11 yıllık döneme ilişkin bedel için müvekkilinin açık veya zımni feragatinin bulunmadığını, zaten 26.12.2012 tarihli fatura ile de bu bedeli tahsil etme iradesini ortaya koyduğunu, feragatin açık, kayıtsız ve şartsız olması gerektiğini, müvekkilinin, bayinin doğmuş ve doğacak tüm borçları için verilen teminat mektubunu, bayinin dilediği borcuna mahsup edebilme iradesine sahip olduğunu ve peşin ödenip mücbir sebeple kullanılamayan 11 yıllık intifa bedeli alacağından mahsup ettiğini, intifa hakkının tapudan terkin edilmesinin, bu haktan kaynaklanan alacağı talep etme hakkını ortadan kaldırmayacağını, haktan feragat olmadığını, Bölge Adliye Mahkemesi kararının hakkâniyete uygun ve hukuki olmadığını, ticari teamüllerle de bağdaşmadığını, davalı şirketin sebepsiz zenginleşmesine cevaz veren bir karar olduğunu, belirterek kararın bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dava, itirazın iptali istemine ilişkindir. Uyuşmazlık, banka teminat mektubunun nakde çevrilmesi üzerine mahsup işleminin hangi borçtan yapılacağı noktasında toplanmaktadır.
2. İlgili Hukuk
2004 sayılı İcra İflas Kanunu’nun (2004 sayılı Kanun) 67 inci maddesi, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun (6098 sayılı Kanun) 101,102 inci maddeleri
3. Değerlendirme
1.Davacı ile davalı Buhari A.Ş. arasında İstanbul ve Tekirdağ’da bulunan iki ayrı akaryakıt istasyonuna ilişkin bayilik sözleşmesi ve protokoller kapsamında ticari ilişki bulunduğu, Tekirdağ Sahil İstasyonu için 17.08.2007 tarihinde istasyonunun bulunduğu taşınmaz üzerine 16 yıllığına intifa hakkı tesisi karşılığında davalı Buhari A.Ş. ile dava dışı Koza Ltd. Şti.’ne hisseleri oranında 2.900.000 usd +kdv ödendiği, taşınmaz üzerine davacı lehine birinci derecede 3.600.000 TL bedelli ipotek tesis edildiği, taşınmazın ipotekle yükümlü olarak diğer davalı …. tarafından satın alındığı, yine söz konusu ticari ilişki kapsamında davalı Buhari A.Ş. tarafından davacıya toplam 2.190.000,00 TL tutarlı üç adet teminat mektubu verildiği, Rekabet Kurumunun 12.03.2009 tarihli kararı uyarınca Tekirdağ’daki istasyon yönünden intifa hakkının sona erip sözleşmenin uzatılmadığı, İstanbul Kumcular İstasyonu için 13.03.2016 tarihine kadar yeni beş yıllık dönem için anlaşılmış olmasına rağmen davalı Buhari Ltd. Şti. tarafından sürenin bitmesi beklenmeksizin 19.08.2013 tarihinde sözleşmenin feshedildiği, üç adet teminat mektubu bedeli 2.190.000,00 TL’nin davacı tarafından 21.08.2013 tarihinde nakde çevrilerek bedellerinin tahsil edildiği anlaşılmıştır.
2. Davacı vekili yargılama sürecinde, üç adet teminat mektubu bedeli olan 2.190.000 TL’nin, Tekirdağ Sahil istasyonu için 16 yıllık intifa bedeli olarak peşin ödenen 2.900.000,00 usd + kdv’nin sözleşmenin geçersiz kalması nedeniyle karşılıksız kalan kısmına tekabül eden kısmından mahsup edildiğini belirtmiştir.
3. Davacının bakiye döneme ilişkin intifa bedeli alacağına ilişkin İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi’nin 2018/810 E. ve 2019/537 K. sayılı kararı ile “…Davacının, davalıdan, bakiye dönem için intifa bedeli talep hakkının bulunup bulunmadığının ortaya konulması gerekir. Kendilerine intifa bedeli ödenen davalının, davadan önce taşınmaz üzerindeki kuru mülkiyet haklarını Total Oil’e devrettiği, taşınmazın artık maliki olmadığı anlaşılmaktadır. Dosyada örneği bulunan 18.08.2011 tarihli tescil istem belgesinde, ‘…Yukarıdaki özellikleri belirtilen taşınmaz üzerindeki lehtarı olduğum intifa hakkının tamamından bedelsiz olarak, çıplak mülkiyeti adına terkinini talep ederim’ şeklinde davacı beyanı yer almaktadır. Davacı, bu beyanı ile intifaya yönelik haklarını saklı tutmamış olup, dava dışı çıplak mülkiyet sahibi Total Oil lehine intifa hakkını terkin ettirmiştir. Bu beyanı uyarınca davacı, bedelsiz intifa terkininden sonra, kalan süre yönünden herhangi bir talepte bulunamaz (Yargıtay 19.HD’nin 15/05/2018 tarih, 2016/19995 E. 2018/2720 K sayılı ilamı). Bu nedenle, davacının, intifa süresinden bakiye döneme isabet eden kısım için intifa bedelinin iadesine ilişkin alacak talebinin reddine karar verilmesi gerekirken, bu kaleme ilişkin alacak talebinin kabul edilmiş olması usul ve yasaya aykırı olmuştur.” gerekçesiyle bakiye intifa süresine isabet eden intifa bedelinin tahsiline ilişkin alacak talebinin reddine karar verilmiş; bu karar Dairemizin 17.03.2021 tarih, 2020/2981 E. ve 2021/2546 K. sayılı kararı ile onanarak kesinleşmiştir.
4.Bölge Adliye Mahkemesince yukarıda açıklanan ve kesinleşen karar doğrultusunda, davacının bakiye dönem için intifa bedeli alacağının bulunmadığının sabit olduğu, dolayısıyla banka teminat mektubuna ilişkin tahsilatın cari hesaptaki diğer alacaktan, yani işbu davaya konu açık hesap alacağından mahsubunun gerektiği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
5.Ancak, teminat mektubunun 21.08.2013 tarihinde nakde çevrildiği, intifanın 18.08.2014 tarihinde terkin edildiği, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi’nin 2018/810 E. ve 2019/537 K. sayılı dosyasında davacının, intifa bedelinin kullanılmayan kısmına tekabül eden alacağından, teminat bedellerinin mahsubu sonrası bakiye kısmı talep ettiği nazara alındığında, nakde çevrilmiş olan banka teminat mektubu bedelinin intifa bedelinin kullanılmayan kısmından mahsup edildiğinin kabulü gerekirken işbu davaya konu fatura alacağından düşülerek sonuca varılması doğru olmamış, hükmün temyiz eden davacı yararına bozulması gerekmiştir.
V. KARAR
Açıklanan sebeple;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının BOZULMASINA,Peşin alınan temyiz karar harcının istek hâlinde ilgiliye iadesine,
Dosyanın kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, 02.03.2023 tarihinde oy çokluğuyla karar verildi.
KARŞI OY
1. Dava, itirazın iptali ile İİT istemlerine ilişkindir.
2. Somut olayda, davalının verdiği üç adet teminat mektubunun ipoteğin terkini amacıyla verilmediği, Dairemizin 2020/2981 E. – 2021/2540 K. sayılı kararıyla sabit olup, paraya çevrilen teminat mektubu bedellerinin cari hesap alacağından mahsubunun doğru ve davanın reddine dair Bölge Adliye Mahkemesi kararının yerinde ve onanması gerektiğini düşündüğümden çoğunluk görüşüne katılmıyorum.