Yargıtay Kararı 11. Hukuk Dairesi 2021/5738 E. 2023/241 K. 16.01.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 11. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2021/5738
KARAR NO : 2023/241
KARAR TARİHİ : 16.01.2023

MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi
SAYISI : 2020/331 Esas, 2021/127 Karar
DAVA TARİHİ : 07.05.2014
HÜKÜM : Ret

Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının bozma ilamına uyularak yapılan yargılaması sonucunda mahkemece davanın reddine karar verilmiştir.

Mahkeme kararı, davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkili şirketin eski ortağı ve şirket müdürü olan davalının şirket hesaplarında bulunan paraları kendi hesaplarına aktardığını, davalının tespit edilebilen haksız ve usulsüz aldığı paraların bir kısmının tahsil edilebilmesi için icra takibi yapıldığını, davalının itirazı üzerine takibin durduğunu ileri sürerek icra takibine yapılan itirazın iptali ile %20 icra inkar tazminatına karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde; davaya konu tüm alacak kalemlerinin zamanaşımına uğradığını, şirket adına yapılan bazı harcamaların ödemelerini müvekkilinin kendi kredi kartıyla ve nakit olarak yaptıktan sonra belge ve faturalar ile şirkete teslim edilip muhasebeleştirildiğini, 2010 yılı içerisinde ortaklar arasında yapılan ortaklıktan çıkmaya ilişkin protokol gereğince müvekkilinin ibra edildiğini savunarak davanın reddi ile %20 oranında kötü niyet tazminatına hükmedilmesini istemiştir.

III. MAHKEME KARARLARI, BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Mahkeme Kararı
Mahkemenin, 18.04.2018 tarih 2018/270 E., 2018/7552 K. sayılı kararı ile davanın kısmen kabulüne karar verilmiş, karar davalı vekilince temyiz edilmiştir.

B. Bozma Kararı
Dairemizin 04.02.2020 tarih, 2018/3833 E. ve 2020/897 K. sayılı kararıyla suç niteliğindeki davalı eylemleri için uzamış ceza zamanaşımı süresinin dolmamış bulunmasına göre davalı vekilinin diğer temyiz itirazlarının yerinde olmadığı, bilirkişi raporunda dosyadaki mevcut delillere göre değerlendirme yapıldığı ve davacının ticari defter ve kayıtlarını sunmadığından davalı tarafça yapılan harcamaların şirket için yapılıp yapılamadığının tespit edilemediği hususunun ifade edildiği, Mahkemece, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 220 nci maddesi uyarınca, davacı şirkete ticari defter ve belgelerini sunması için kesin mehil verilmesi, davacının defterlerini ibraz etmemesinin davacı aleyhine sonuç doğurmayacağının gözetilmesi ve neticesine göre bir karar verilmesi gerektiği gibi davacının sunduğu 30.07.2007 tarihli dekontta havale alıcısı davalı olmayıp 3. bir şahıs olduğu, bu hususta Mahkemece herhangi bir değerlendirme yapılmaksızın ve hangi gerekçelerle davalının sorumlu tutulduğu açıklanmaksızın işbu dekontta yazılı tutar yönünden de davanın kabulüne karar verilmesinin doğru olmadığı gerekçesiyle karar bozulmuştur.

C. Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Mahkemece yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davacı taraf vekilinin de hazır bulunduğu celsede, davacı şirkete ait ticari defter ve belgeleri hazır etmeleri için kesin süre verildiği, kesin süreye rağmen defter ve belgeler ibraz edilmediği taktirde davalının dava konusu edilen tutarların davacı şirket için harcandığına yönelik savunmalarını kabul etmiş sayılacaklarının ihtar edildiği, davacı tarafın dosya arasında bulunan 2007 yılı yevmiye defteri dışındaki diğer defterleri verilen kesin süreye rağmen ibraz etmediği, tacirin ticari defter ve belgelerine delil olarak dayanılması halinde bu delile dayanan tarafın tacir olmasa dahi ibraz yükümlülüğüne aykırı davranıldığında bu delile dayanan tarafın iddiasının ispatlanmış sayılacağı, davalı tarafın savunmaları kapsamında bu belgeleri saklama ve dosyaya ibraz yükümlülüğü bakımından Mahkemenin önceki kararında “bu ödemeler karşılığında şirket için yapılan harcama belgeleri dosyaya sunulmadığından” davalının savunmalarına itibar edilmeyeceği gerekçesinin açıklanması gerektiği, davalının ilgili dönemde şirket yöneticiliği yaptığı, dava konusu edilen havalelere ilişkin yapılan harcamaların belgelerini davacı şirketin defter ve kayıtlarına işlediği ve bu belgeleri eklemiş ise ayrıca bir de belgeleri kendi uhdesinde saklama ve bekletme yükümlülüğüne tabi tutmak ve davalıyı bu kapsamda savunmaları bakımından kötü niyetli saymanın mümkün olmadığı, bir şirket yöneticisinin yapılan masraf ve harcamaları kayıtlara işlemesi ve buna ilişkin belgeleri defter ve kayıtlara eklemesinin olması gereken ve beklenebilir bir sonuç olduğu, dolayısıyla davalının şirket için yaptığını iddia ettiği harcamaların belgelerini dosyaya ibraz edememiş ise de belgelerin davacı şirket kayıtlarında bulunduğu iddiası ile davacı defter ve belgelerine delil olarak dayanmasında hukuka ve 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 2 nci maddesine aykırı bir yön bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

VI. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri
Davacı vekili temyiz dilekçesinde özetle; bozma ilamına uyulmakla davacı lehine kazanılmış hak doğmasına rağmen kazanılmış hak yok sayılarak işlem yapıldığını, Mahkemece 6100 sayılı Kanun’un 220 nci maddesi uyarınca, davacı şirkete ticari defter ve belgelerini sunması için kesin mehil verilmesi, davacının defterini ibraz etmemesinin davacı aleyhine sonuç doğurmayacağının gözetilmesi ve neticesine göre karar verilmesi gerektiği şeklinde bozma yapıldığını, Mahkemece bozma ilamına uyulduktan sonra varsayım yapılarak kararın aksi yönünde ara karar oluşturulduğunu, bu durumun hukuki güvenirlilik ilkesi ile bağdaşmadığı, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun (6102 sayılı Kanun) 82 nci maddesinin beşinci fıkrasına göre ticari defterleri saklama süresinin 10 yıl olduğunu, yasal olarak saklama süresi geçmiş olan ticari defterlerin ibraz edilmemesi nedeni ile aleyhe hüküm kurulmasının usul ve kanuna aykırı olduğunu, dosyada bulunan banka dekontlarının genelinde açıklama kısmında borç ibaresi yazıldığını, bu miktarlar için borç verilen paranın iade edildiğini, borcun ifa edildiğini ispat külfetinin davalı üzerinde olduğunu, davalının borcun ifa edildiğini yazılı delille ispat edilmesi gerektiğini ileri sürerek kararın bozulmasını istemiştir.

C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, davacı limited şirketin eski müdürü olan davalının şirketi zarara uğrattığı iddiasına dayalı başlatılan icra takibine itirazın iptali istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk
6102 sayılı Kanun’un 618 inci maddesinin üçüncü fıkrasının (c) bendi, 644 yollamasıyla 553 üncü maddesi, 408 inci maddesinin birinci fıkrası, 479 uncu maddesinin üçüncü fıkrasının (a) bendi.

3. Değerlendirme
1. Dosyadaki yazılara, Mahkemece uyulan bozma kararı gereğince hüküm verilmiş olmasına, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davacı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazları yerinde değildir.

2.Mahkemece davalının davacı hesabından kendi banka hesabına aktardığı ve şirket için sarf ettiğini ispat edemediği 40.099,00 TL yönünden davanın kabulüne ve bu miktar yönünden davalının icra takibine vaki itirazının iptali ile takibin devamına ilişkin verilen kararın davalı tarafından temyizi üzerine Dairemizin 04.02.2020 tarihli kararı ile “davacı şirkete ticari defter ve belgelerini sunması için kesin mehil verilmesi, davacının defterlerini ibraz etmemesinin davacı aleyhine sonuç doğurmayacağının gözetilmesi ve neticesine göre bir karar verilmesi gerektiği gibi ayrıca davacının sunduğu 30.07.2007 tarihli dekontta havale alıcısı davalı olmayıp, 3. bir şahıs olduğu, bu hususta mahkemece bir değerlendirme yapılmadığı…” gerekçesiyle karar bozulmuş, Mahkemece bozma ilamına uyulmuştur.

Bozma sonrası davacı vekili defter ve kayıtlarını ibraz etmemiş, 30.07.2007 tarihli dekont konusu miktarın alacaklarından mahsup edilerek bakiye 38.599,00 TL yönünden davanın kabulünü istemiştir.

Mahkemece bozma ilamına uyulması nedeniyle ticari defter ve kayıtlarını ibraz etmeyen davacının aleyhine bu hususun gerekçe yapılarak davanın reddi doğru değildir.

Bu halde, davacının kabulünde olan 30.07.2007 tarihli dekont bedelinin 40.099,00 TL’den mahsup edilerek bakiyesi yönünden davanın kabulü ile davalının icra takibine vaki itirazının iptali ile takibin devamına, fazlaya ilişkin talep yönünden davanın reddine karar verilmesi gerekirken usuli kazanılmış hakların ihlali ile yazılı şekilde davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiş kararın bozulmasına karar vermek gerekmiştir.

V. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1.Davacı vekilinin diğer temyiz itirazlarının REDDİNE,

2. Mahkeme kararının BOZULMASINA,

Peşin alınan temyiz karar harcının istek hâlinde davacıya iadesine,

Dosyanın Mahkemesine gönderilmesine, 16.01.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.