YARGITAY KARARI
DAİRE : 11. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2021/5582
KARAR NO : 2022/9433
KARAR TARİHİ : 26.12.2022
MAHKEMESİ : BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 11. HUKUK DAİRESİ
Taraflar arasında görülen davada Gaziantep 3. Asliye Hukuk Mahkemesince verilen 14.05.2019 tarih ve 2018/143 E- 2019/146 K. sayılı kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf isteminin esastan reddine dair Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi’nce verilen 27.05.2021 tarih ve 2019/1753 E- 2021/908 K. sayılı kararın Yargıtay’ca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçeler, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, LAVALINA/GOLD markasının 2016/76353 numara ile müvekkili adına 09/03/2017 tarihinde TPMK nezdinde tescil edildiğini, markanın tescil edilen biçimini de içeren tasarımının 2017/00755 numarası ile 02/02/2017 tarihinde tescil edildiğini, davalı şirketin “ROYAL LAYALİNE” isimli markayı 2006/62039 numarası ile 01/12/2007 tarihinde tescil ettirdiğini, tasarımını da 2014/01976 numarasıyla 14/03/2014 tarihinde tescil ettirdiğini, dava dışı Zein Brother & Co şirketinin de “LAYALİNA” markasını 2002/04234 numarayla 09/04/2002 tarihinde tescil ettirdiğini, davalının dava dışı şirketin markası ile tasarımını iltibas ederek ayniyle kullandığını müvekkilinin JBLAYALİNE ve “LAYALINA TEA” ibareli markalarına yönelik tescil taleplerinin dava dışı şirketin bahse konu markaları mesnet gösterilerek TPE tarafından reddedildiğini, davalının dava dışı şirketin LAYALİNA markasını iltibas ederek kullanmakla haksız rekabet etmek suretiyle haksız menfaat sağladığını, davalının markasını tescil ettirdiği hali ile değil de dava dışı şirketin markası algısı yaratarak kullandığını, davalının markasında yer alan ROYAL ibaresini perdeleyerek LAYALİNA ibaresini öne çıkararak kullandığını, davalının markasını tescil ettirdiği şekilde kullanması halinde markalar arasında bir karışıklığın olmayacağını ancak davalının markasını tescil ettirdiği şekilde kullanmamasının müvekkilinin kazancında eksilmeye sebebiyet verdiğini, bu durumun müvekkilinin marka hakkına tecavüz ve haksız rekabet oluşturduğunu ileri sürerek davalının kötüniyetli olarak tescil ettirdiği ve kullanmaya devam ettiği ROYAL LAYALİNE markasının hükümsüzlüğüne, sicilden terkinine, davalının markasını tescil ettirdiği şekilde kullanmayarak davacının marka hakına tecavüz ettiğinin ve bu eylemin haksız rekabet oluşturduğunun tespitine, önlenmesine, sonuçlarının ortadan kaldırılmasına, tescil edildiği şekle aykırı olarak üretilen malların, yayın, reklam, broşür ve afişlerin ve sair evrakın kullanılmasının önlenmesine ve imhasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, müvekkiline ait “ROYAL LAYALİNE” markasının 2006/6239 tescil numarası ile, 5, 29 ve 30. sınıflarda tescil edildiğini, 10 yıldan fazla süredir kesintisiz ve
yoğun bir şekilde kullanıldığını, markanın kullanıldığı çay kutularının da 2011/02423 ve 2014/01976 tescil numarasıyla tescil edildiğini, davacının müvekkiliyle aynı sektörde faaliyet gösteren bir tacir olup müvekkilinin tanınırlığından faydalanmak amacı ile tescil başvurusunda bulunduğunu, müvekkiline ait tasarım tescilinin birebir aynısını kullandığını, “LAVALINA GOLD” markasının tescili için yaptığı tescil başvurusuna itiraz süresi kaçırıldığından markanın hükümsüzlüğü için aynı mahkemede 2017/479 esasında görülen davanın derdest olduğunu, dava dilekçesinde davacının Zein Brother & CO markası ile ilgili iddialarını kabul etmediklerini, ayrıca bu şirket aleyhine de SMK’nın 9. maddesine dayalı olarak kullanmama nedenine dayalı olarak marka iptali davası açtıklarını, marka tescilinden doğan hakların SMK’nın 7/2. maddesi uyarınca münhasıran marka sahibine ait olduğunu, 2001/042234 tescil sayılı markanın sahibinin davacı olmadığını, bu sebeple sahip olmadığı bir markaya dayanarak markanın hükümsüzlüğü davası açma hakkının olmadığını, davacının taraf sıfatının haiz olmadığını, davanın usulden reddi gerektiğini savunarak davanın reddini istemiştir.
İlk derece mahkemesince, tüm dosya kapsamına ve benimsenen bilirkişi raporuna göre, davacının, adına tescilli 2016/76353 sayılı “LAVALİNA GOLD” markasıyla davalı şirket adına 2006/ 62039 tescil numaralı ROYAL LAYALİNE markasının benzer olduğunu ileri sürerek hükümsüzlüğünü talep ettiği, 6769 sayılı SMK’nın 25/1 maddesinde, aynı Kanunun 5’inci veya 6’ncı maddesinde sayılan hâllerden birinin mevcut olması hâlinde mahkeme tarafından markanın hükümsüzlüğüne karar verileceğinin düzenlendiği, SMK’nın 6/1 maddesinde “Tescil başvurusu yapılan bir markanın, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile aynılığı ya da benzerliği ve kapsadığı mal veya hizmetlerin aynılığı ya da benzerliği nedeniyle, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile halk tarafından ilişkilendirilme ihtimali de dâhil karıştırılma ihtimali varsa itiraz üzerine başvuru reddedilir.”hükmüne yer verildiğini, somut olayda davalı adına tescilli 2006/62039 numaralı ROYAL LAYALİNE markasının davacı adına tescilli 2016/76353 sayılı LAVALİNA GOLD markasından yaklaşık 10 yıl önce tescil edildiği, davalının kullanımın önceye dayalı olduğu, bu haliyle markasının kullanımının davacının tescilli markasına tecavüz oluşturmadığı, davacının hükümsüzlük iddiasını ispatlayamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Karar, davacı vekili tarafından istinaf edilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesince, davalıya ait markanın başvurusunun 14/12/2006 tarihinde yapıldığı, davacının haksız rekabet ve markanın hükümsüzlüğü talepleri açısından huzurdaki davanın açılış tarihi 6769 sayılı KHK dönemine ait ise de, davalının tescil başvurusu tarihinde yürürlükte bulunan 556 sayılı KHK ve anılan KHK’nın uygulama Yönetmeliği hükümleri çerçevesinde davanın değerlendirilip sonuçlandırılması gerektiği, davacı adına kayıtlı “LAVALİNA GOLD” adlı markanın tescil başvurusunun 28/09/2016 tarihinde yapıldığı, 09/03/2017 tarihinde 30. sınıfta tescil edildiği, davalı adına “ROYAL LAYALİNE” adlı markanın 05.,29, 30. sınıftaki mal ve hizmetler bakımından 14/12/2006 tarihinde tescil başvurusunun yapıldığı, 11/12/2007 tarihinde TPE nezdinde davalı adına tescil edildiği, davalı tarafından davacı aleyhine Gaziantep 3. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin (Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi Sıfatıyla) 2017/479 esas sayılı dosyası ile markanın hükümsüzlüğü davasının açıldığı, mahkemece davanın kabulüne dair verilen kararın, davalı tarafça istinaf edilmesi sonucu, davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verildiği, dosyanın henüz kesinleşmediği, Yargıtay’ın yerleşik içtihatları uyarınca hukuken korunan bir marka ve bu markaya bağlı bir hakkın kullanımının söz konusu olduğu durumlarda haksız rekabet olgusunun oluşmasının mümkün olmadığı, davalının 556 sayılı KHK uyarınca hali hazırda tescilli bir markası olduğu ve bu markanın hükümsüzlüğüne karar
verilmediği sürece ortada hukuken korunan bir hak, bir markanın söz konusu olduğu, 556 sayılı KHK’nın 6. maddesi uyarınca marka sahibine sağlanan korumanın, kural olarak tescil koşuluna bağlandığı, bir markanın anılan KHK’ya tabi olabilmesi için, fiilen tescilin yeterli olduğu somut olayda davalının markasını tescilli olarak kullandığı, dolayısıyla davalının tescilli markasını kullanmasının, haksız rekabet oluşturmayacağı, davacının haksız rekabet iddiasının yerinde bulunmadığı, davacının haksız rekabete dayalı taleplerinin reddi gerektiği, 556 sayılı KHK’nın 42/1-b maddesinin yollamasıyla, KHK’nın 8/3 maddesi uyarınca, bir kimse markaya konu işaret üzerinde tescilden önce ve haksız rekabet sebebiyle bir başkasının o işareti kullanmasına karşı çıkabilecek ölçüde bir hak sahibi olmuşsa veya KHK’nın 8/5 maddesi uyarınca sınai mülkiyet hakkı sahibi olmuş ise, o işaretin marka başvurusuna itirazda bulunabileceği gibi, tescil edilmiş olsa bile markanın hükümsüzlüğünü talep edebileceği ancak böyle bir hükümsüzlük davası açabilmek için, markanın tescil başvurusundan önce, o işaretin kendisi tarafından uzun süredir, kesintisiz olarak kullanılması ve işarete belirli marufiyet/bilinirlik kazandırılması gerektiği, davacı vekili, davalıya ait markanın terkini talebini 556 sayılı KHK’nın 7/b maddesine dayandırdığına göre dosyaya sunulan deliller itibariyle davacının iddiasını ispat edemediği anlaşıldığından mahkemece davanın reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmadığı gerekçesiyle davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
Karar, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Yapılan yargılama ve saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kuralları gözetildiğinde İlk Derece Mahkemesince verilen kararda bir isabetsizlik olmadığının anlaşılmasına, davalının tescilli marka ve tasarımının bulunmasına, davalının dava dışı şirkete yanaştığı iddiasına dayanılarak ileri sürülen davacı taleplerinin ancak dava dışı şirket tarafından ileri sürebilecek olmasına, davacının bu davayı açmakta hukuki yararının olmamasına, mahkemece verilen red kararının sonucu itibarı ile doğru olmasına göre yapılan istinaf başvurusunun HMK’nın 353/b-1 maddesi uyarınca Bölge Adliye Mahkemesince esastan reddine ilişkin kararın usul ve yasaya uygun olduğu kanısına varıldığından Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarda açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz isteminin reddi ile Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın HMK’nın 370/1. maddesi uyarınca ONANMASINA, HMK’nın 372. maddesi uyarınca işlem yapılmak üzere dava dosyasının İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, aşağıda yazılı bakiye 21,40 TL temyiz ilam harcının temyiz eden davacıdan alınmasına, 26/12/2022 tarihinde kesin olarak oybirliğiyle karar verildi.