Yargıtay Kararı 11. Hukuk Dairesi 2021/5480 E. 2023/346 K. 18.01.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 11. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2021/5480
KARAR NO : 2023/346
KARAR TARİHİ : 18.01.2023

MAHKEMESİ :… Bölge Adliye Mahkemesi 22. Hukuk Dairesi

Taraflar arasındaki alacak davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.

Kararın, taraf vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesi tarafından yapılan inceleme sonucunda; davacı vekilinin başvurusunun reddine, davalı vekilinin başvurusunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle davanın reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde, davalının müvekkili şirket ile arasındaki ticari ilişki nedeniyle 31.10.2011 tarihli 54.085,50 TL bedelli, 02.12.2011 tarihli 47.757,85 TL bedelli, 02.12.2011 tarihli 56.042,38 TL bedelli, 28.11.2011 tarihli 48.732,50 TL bedelli, 26.11.2011 tarihli 75.572,53 TL bedelli ve 30.11.2011 tarihli 48.732,50 TL bedelli faturalarda belirtilen miktarda ürün aldığını ancak ürünlerin bedelini ödemediğini, müvekkilinin davalı ile harici görüşmelerinin sonuç vermediğini, davalının müvekkiline …25. Noterliğinin 12.12.2011 tarihli ihtarnameyi keşide ettiğini, davalı söz konusu ihtarnamede 30.11.2011 tarihli 48.732,50 TL bedelli, 02.12.2011 tarihli 56.042,38 TL bedelli ve 02.12.2011 tarihli 47.757,85 TL bedelli faturalara itiraz ederek ürünleri teslim almadığını iddia ettiğini, diğer faturaların birim fiyatına ve teslim edilen ürünlere itiraz ettiğini, ilgili faturalara iade faturası düzenlediğini, müvekkilince Kayseri 7. Noterliğinin 22.12.2011 tarihli ihtarnamesi ile davalıya borcunu ödemesi konusunda 3 günlük süre verildiğini, davalının verilen sürede borcunu ödememesi üzerine …25. Noterliğinin 30.12.2011 tarihli ihtarın keşide edildiğini, müvekkili tarafından faturalarda yazılı ürünlerin davalıya kargo vasıtasıyla teslim edildiğini, ilgili kargo şirketinin teslim tutanakları ve defterlerin incelenmesi sonucu davalının kötü niyetli olduğunun anlaşılacağını ileri sürerek 288.595,15 TL alacağının temerrüt faizi ile tahsilini talep etmiştir.

II. CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde, davalı ile davacı arasında ticari ilişki olduğunu, uyuşmazlığın asıl sebebinin davacı ile oğlu arasındaki anlaşmazlık olduğunu, aldıkları ürünlerin ücretini kimi zaman peşin kimi zaman aldıktan en geç 2 hafta içerisinde davacı yahut oğluna ait hesaba yatırdıklarını, davacı tarafın dayandığı alacak konusu faturalara ilişkin itirazlarını …25. Noterliğinin 12.12.2011 tarihli ihtarnamesi ile bildirdiklerini, 30.11.2011 tarihli ve 02.12.2011 tarihli faturaları kabul etmediklerini, belirtilen faturalardaki ürünleri teslim almadıklarını, 28.11.2011 tarihli faturada belirtilen ürünlerin birim fiyatlarının kasıtlı olarak yüksek tutulduğunu, 26.11.2011 tarihli faturanın hem içerik hem de tutarı açısından yanlış olduğunu, 31.10.2011 tarihli faturaya ise bir itirazlarının olmadığını, bedelinin davacı tarafa ödendiğini, davacı ile davalı arasında bir sözleşmenin mevcut olmadığını, tarafların alacak verecek hesapları ile ilgili telefon ve internet üzerinden iletişim kurduklarını, müvekkilinin davacı firmaya borcunun bulunmadığını savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davacı tarafın ticari defterlerinde davalı adına düzenlenen toplam fatura tutarının 472.447,49 TL olduğu, davalının borçlu olmadığı tespit edilen fatura bedellerinin toplamı olan 152.532,73 TL mahsup edildiğinde geriye kalan davacı alacağının 319.914,76 TL olduğu, davalının toplam 424.669,04 TL ödeme yaptığı, ödeme miktarının davacının alacağından daha fazla olduğu, davacı vekilinin 20.12.2019 tarihli oturumda davalı tarafa yemin teklif etmeyeceklerini bildirdiği, davacının iddiasını ispatlayamadığı gerekçesi ile davanın reddine, davalılar lehine 2.725,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınıp davalılara ödenmesine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B.İstinaf Sebepleri
1.Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; dava konusu faturalar nedeniyle alacaklı olduğunu, teslim hususu yönünden en önemli delilleri olan kargo tutanakları istenmeden karar verildiğini, eksik inceleme yapıldığını, ilgili kayıtlar getirtildiğinde müvekkilinin ürünleri davalıya teslim ettiği, dolayısıyla 30.11.2011 tarihli 48.732,50 TL bedelli, 02.12.2011 tarihli 56.042,38 TL bedelli ve 02.12.2011 tarihli 47.757,85 TL bedelli faturalar yönünden de davalıdan alacaklı olduğunun anlaşılacağını, tarafların sunmuş olduğu delillerle bağlı olduklarının kabulü ile davalıya bilirkişinin teslim edildiğinin ispatlanamadığını belirttiği 3 faturanın ve ürünlerin teslim edildiğinin ve davalının dava değeri kadar müvekkiline borçlu olduğunun kabulü gerektiğini, alınan üç rapor arasında ciddi çelişkiler bulunduğunu, müvekkilin oğlu… Uzkülekçi’ye yapılan ödemelerin müvekkiline yapılmış gibi kabulünün hatalı olduğunu bildirmiştir.
2.Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; ilk kararda müvekkili lehine nispi 23.265,71 TL vekalet ücretine hükmedildiğini, kararın Bölge Adliye Mahkemesince kaldırılması üzerine davacının yemin deliline dayanmayacağını bildirmesi nedeniyle davanın reddine karar verildiğini, her ne kadar davanın reddi kararı doğruysa da Bölge Adliye Mahkemesinin kaldırma kararında vekalet ücretinin hatalı olduğuna dair bir tespit yokken nispi tutar yerine maktu tutar üzerinden karar verilmesinin hatalı olduğunu, dava değeri 288.595,15 TL olup Mahkemece davanın reddine karar verildiğinden karar tarihinde yürürlükte olan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi (AAÜT) gereğince müvekkili lehine vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiğini, yine vekalet ücretine dair 3 numaralı bentte dosyada tek bir davalı olmasına rağmen “davalılar” şeklinde hüküm kurulmasının hatalı olduğu bildirmiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile dava konusu altı faturadan itiraz edilen 30.11.2011 ve 02.12.2011 tarihli faturalardaki malları davalıya teslim ettiğini davacının ispat edemediği, bu iki faturadan davalının sorumlu olmayacağı, davacının banka hesabına 21 adet banka dekontu ile 177.489,34 TL davalı tarafça ödeme yapıldığı, ayrıca davacı ticari defterlerine işlenen ancak dekontu sunulmayan 31.03.2011 tarihli 6.363,00 TL ödeme ile birlikte toplam 183.852,34 TL ödeme belirlendiği, davalının ihbar olunan… …ye 22 adet dekont ile yaptığı 240.816,70 TL’lik ödemelerin ise başka bir nedenle yapıldığının iddia ve ispat edilemediği, ayrıca Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) yazısından… …nin 03.04.2007 ile 19.12.2011 tarihleri arasında davacının işyerinde çalıştığı, dava konusu faturalardan en sonuncusunun 02.12.2011 tarihli olduğu, bu faturaların düzenlendiği ve ödemelerin yapıldığı tarihte…’in davacının çalışanı olduğu, dolayısıyla bu şahsa yapılan ödemenin de düşülmesi gerektiği, buna göre davalının ödemeler toplamının 424.669,04 TL olduğu, davacının alacağının 319.914,76 TL olup mahsup edildiğinde davalı tarafça 104.754,28 TL fazla ödeme yapıldığı, davacı yanın yemin de teklif etmediği gerekçesiyle davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine, davacının davasını 288.595,15 TL değer üzerinden açtığı, davalı kendisini vekille temsil ettirdiğinden mahkemece ilk kararda davalı lehine 23.265,71 TL vekalet ücretine hükmedildiği de gözetilerek istinaf edenin sıfatına göre bu miktarda nispi vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken mahkemece 2.725,00 TL maktu vekalet ücretine hükmedilmesinin doğru olmadığı gerekçesiyle davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, İlk Derece Mahkemesi kararı düzeltilerek yeniden esas hakkında karar verilmesine, davanın reddi ile 23.265,71 TL vekalet ücretine hükmedilmesine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ
A.Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge adliye mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri
Davacı vekili temyiz dilekçesinde özelte; bilirkişilerce 31.10.2011 tarihli 54.085,50 TL, 26.11.2011 tarihli 75.572,53 TL ve 28.11.2011 tarihli 48.732,50 TL bedelli faturalar yönünden alacaklı olduklarının kabul edildiği; ancak diğer faturalara konu malların teslimi hususunda kargo şirketlerine yazı yazılmadığını, 13.11.2013 tarihli raporda 30.11.2011 tarih ve 272268 dışındaki faturaların davalıya teslim edildiğinin belirtildiği, davalının bu rapora itiraz etmediği ve dolayısıyla müktesep hak oluştuğunu, davalının kendisinin sunduğu ve yalnızca birim fiyatına itiraz ettiği ekran görüntülerine göre dahi 288.161,58 TL borçlu konumda olduğunu, bilirkişi raporları arasında çelişkiler mevcut olduğunu, ihbar olunana yapılan ödemelerin davacıya yapıldığı anlamına gelmeyeceğini, davalı yararına maktu vekalet ücreti verilmesi gerektiğini belirterek kararın bozulmasını istemiştir.

C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, faturalara konu mal bedelinden kaynaklanan alacağın tahsili istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk
1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.

2. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 23 üncü maddesi ile 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun 209 uncu maddesi ve devam hükümleri

3. Değerlendirme
1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun’un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve yasaya uygun olup davacı vekilince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun’un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

18.01.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.