Yargıtay Kararı 11. Hukuk Dairesi 2021/5232 E. 2023/64 K. 09.01.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 11. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2021/5232
KARAR NO : 2023/64
KARAR TARİHİ : 09.01.2023

MAHKEMESİ : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2019/1076 Esas, 2021/297 Karar
DAVA TARİHİ : 03.10.2017
HÜKÜM : Esastan ret
İLK DERECE MAHKEMESİ : Ankara 2. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2017/351 E., 2019/167 K.

Taraflar arasındaki marka hükümsüzlüğü davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

Kararın davacı vekili ve davalı TPMK vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı TPMK vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkili adına tescilli 2015/01571 ve 2016/23270 sayılı “…” asıl unsurlu markaların olduğunu, davalı gerçek kişinin ise 2016/09862 sayılı “…” ibareli marka başvurusunda bulunduğunu, müvekkilince bu başvuruya yapılan itirazın önce davalı Kurumun Markalar Dairesi Başkanlığı sonrasında ise Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Kurulu (YİDK) tarafından reddedildiğini, dava konusu başvuru ile müvekkili markaları arasında iltibasa yol açacak düzeyde benzerlik olduğunu, ayrıca başvurunun kötü niyetli olarak yapıldığını, müvekkilinin … markasını ilk kez kullanarak markaya ayırt edici nitelik kazandırdığını ve marka üzerindeki öncelik hakkının müvekkiline ait olduğunu, davalının müvekkili markalarının tanınmışlığından yararlanmayı amaçladığını ileri sürerek 2017-M-6482 sayılı YİDK kararının iptaline ve tescil edilmiş ise dava konusu markanın hükümsüzlüğüne ve sicilden terkinine karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP
1.Davalı TPMK vekili cevap dilekçesinde; Kurum kararının usul ve yasaya uygun olduğunu, dava konusu başvuru ile davacının itirazına mesnet markanın kapsamlarındaki hizmetler farklı olduğundan markalar arasında iltibasa yol açacak düzeyde benzerlik bulunmadığını savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

2.Davalı …, davaya cevap vermemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davalıya ait 2016/09862 sayılı ‘…’ ibareli marka başvurusu ile davacıya ait “…” esas unsurlu markanın benzer olduğu, markalar arasında, dava konusu markanın başvurulduğu 37. sınıfta bulunan ‘Kara araçları servis istasyonu hizmetleri (bakım, tamir ve akaryakıt dolumu). Deniz araçlarının bakımı ve tamiri hizmetleri; gemi inşaatı hizmetleri. Hava taşıtlarının bakım ve tamiri hizmetleri’ emtiası yönünden benzerlik bulunduğu, bu emtialar yönünden iltibas ihtimalinin olduğu, davacı markasının tanınmış olduğuna dair yeterli bilgi ve belge sunulmadığından dava konusu markanın davacı markalarının tanınmışlığından haksız yarar sağlayacağı iddiasının ispat edilemediği, dava konusu başvurunun kötü niyetle yapıldığı iddiasının da ispat edilemediği, iştigal alanlarının farklı olması nedeniyle davacının ticari unvanına dayalı hakkı nedeniyle dava konusu markanın tesciline bir engel olmadığı gerekçeleriyle davanın kısmen kabulüne, TPMK YİDK’nın 03.08.2017 tarihli ve 2017-M-6482 sayılı kararının dava konusu markanın başvurulduğu 37. sınıfta bulunan “kara araçları servis istasyonu hizmetleri, (bakım, tamir ve akaryakıt dolumu). Deniz araçlarının bakımı ve tamiri hizmetleri, gemi inşaatı hizmetleri. Hava taşıtlarının bakım ve tamiri hizmetleri” bakımından iptaline, davaya konu marka tescil edilmediğinden hükümsüzlük ve terkin konusunda karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili ve davalı TPMK vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri
1.Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; davalı başvuran şirketin kötü niyetinin dosya kapsamı ile sabit olup bu nedenle davanın tamamen kabulüne karar verilmesinin gerektiğini, zira marka ticareti yapmak amacıyla dava konusu başvuruyu yaptığını, Mahkemece bu yöndeki delillerinin incelenmediğini ve bilirkişi raporuna itirazlarının giderilmediğini, müvekkilinin markasının tanınmış marka olduğunu ve marka üzerinde üstün hak sahibi bulunduğunu, kötü niyetli başvuru için markanın tanınmış olmasına dahi gerek olmadığını belirterek İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasını ve davanın tamamen kabulüne karar verilmesini istemiştir.

2.Davalı TPMK vekili istinaf dilekçesinde özetle; dava konusu başvuru kapsamında bırakılan hizmetlerle davacı markasının kapsamındaki hizmetler arasında benzerlik bulunmadığını, bu nedenle bu hizmetler yönünden 556 sayılı Markaların Korunması Hakkında Kanun Hükmünde Kararname’nin (556 sayılı KHK) 8 inci maddesinin birinci fıkrasının (b) bendi koşullarının oluşmadığını belirterek İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasını ve davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile “…” ibareli başvuru ile davacının itirazına mesnet 2015/01571 sayılı “…” ibareli marka arasında, başvuru kapsamında yer alan 37. sınıftaki “kara araçları servis istasyonu hizmetleri, (bakım, tamir ve akaryakıt dolumu). Deniz araçlarının bakımı ve tamiri hizmetleri, gemi inşaatı hizmetleri. Hava taşıtlarının bakım ve tamiri hizmetleri” yönünden 556 sayılı KHK’nın 8 inci maddesinin birinci fıkrasının (b) bendi anlamında ortalama alıcılar nezdinde görsel, işitsel ve anlamsal olarak bıraktıkları genel izlenim itibariyle ilişkilendirilme ihtimalini de içerecek şekilde iltibas tehlikesinin bulunduğu, bunun dışında kalan hizmetler yönünden ise iltibas tehlikesinin bulunmadığı, davacı markasının tanınmış olduğunun dosya kapsamındaki delillerle ispat edilemediği, öte yandan başvurunun kötü niyetli olarak yapıldığının da kanıtlanamadığı, Mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle davacı vekilinin ve davalı TPMK vekilinin istinaf başvurularının esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı TPMK vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri
Davalı TPMK vekili temyiz dilekçesinde özetle; 556 sayılı KHK’nın 8 inci maddesinin birinci fıkrasının (b) bendi uyarınca tescil engeli için markaların, kapsadıkları mal/hizmetlerin benzer olması ve iltibas yaratması şartlarının birlikte gerçekleşmesi gerektiğini, benzer mal ve hizmetler bakımından bunların hitap ettiği tüketici kesiminin özelliklerinin dikkate alınması gerektiğini, davacı başvurusunda yer alan hizmetler ile davalı markasının eşya listesinde yer alan hizmetlerin benzer ihtiyaçları gidermediklerini, dağıtım kanalları ve satış yerlerinin aynı olmadığını, ikame imkanlarının bulunmadığını, tamamlayıcı niteliklerinin bulunmadığını, davalı … davacı markasını bu farklı sınıf ve mallar üzerinde gören tüketicilerin, markalar arasında veya marka sahibi işletmeler arasında bir bağlantı kuramadığını belirterek Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmesini istemiştir.

C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dava, davalı … başvurusuna yapılan itirazın davalı Kurum tarafından reddi üzerine açılan marka hükümsüzlük istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk
1.6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.

2.556 sayılı KHK’nın 8 inci maddesinin birinci fıkrasının (b) bendi.

3. Değerlendirme
1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun’un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davalı TPMK vekilince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun’un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,09.01.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.