Yargıtay Kararı 11. Hukuk Dairesi 2021/5153 E. 2023/2239 K. 11.04.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 11. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2021/5153
KARAR NO : 2023/2239
KARAR TARİHİ : 11.04.2023

MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2019/1352 Esas, 2021/522 Karar
HÜKÜM : Esastan ret
İLK DERECE MAHKEMESİ : İstanbul Anadolu 2. Asliye Ticaret Mahkemesi
SAYISI : 2014/1603 E., 2019/416 K.

Taraflar arasındaki tazminat davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.

Kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; Sermaye Piyasası Kurulunun (SPK) davalı şirkete ilişkin 2008 – 2011 yıllarına yönelik yaptığı inceleme sonucu aldığı kararları davacı şirkete bildirdiğini, buna göre Gökten Madencilik Kimya İnşaat Nakliyat Sanayi Ticaret Limited Şirketi haricinde Ferizli – Sakarya bölgesinde faaliyet gösteren diğer demir cevheri firmalarının düşük fiyat teklifleri dikkate alınmayarak 2008 -2011 döneminde demir cevherinin münhasıran Gökten Madencilikten temin edilmesi sebebiyle Nuh Çimento’nun kârının veya mal varlığının faiz hariç 4.538.424,00 TL tutarında azalmasında sorumluluğu bulunan şirketin Yönetim Kurulu Başkanı ve Genel Koordinatörü … hakkında işlem yapılması için 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun (5237 sayılı Kanun) 279 uncu maddesi uyarınca Cumhuriyet Savcılığına suç duyurusunda bulunulmasına, şirket yönetiminin suç teşkil eden eylemler hakkında bilgilendirilmesine ve şirketin uğramış olduğu 4.538.424,00 TL tutarındaki zararının kanuni faizi ile birlikte tazmin edilmesi için gerekli adımların atılmasına ve bu adımlar hakkında SPK’ya bilgi verilmesinin istenmesine, 2011 yılı sonrasında Gökten Madencilikten demir cevheri alımına devam edilmesi suretiyle varsa şirket zararının şirket tarafından ayrıca hesaplanmasına ve hesaplanacak zararın kanuni faizi ile birlikte tazmini için gerekli adımların atılmasına ve bu adımlar hakkında SPK’ya bilgi verilmesinin istenmesine, ayrıca piyasa fiyatlarından daha yüksek fiyatlar ile demir cevheri alımı yapılmaması konusunda gerekli tedbirlerin alınması hususunda şirketin bilgilendirilmesine, şirket tarafından bir ay içinde Kurul kararının gereğinin yerine getirilmemesi durumunda konunun tekrar SPK karar organına sunulmasına ilişkin kararların alındığını, bu karar doğrultusunda davalı …’na keşide edilen ihtarnamenin sonuçsuz kaldığını ileri sürerek ileride belirlendiği zaman artırılmak üzere belirsiz alacağın asgari 4.538.424,00 TL’si tutarındaki kısmının 2008 yılı mali yılı başından …’nun görevden ayrıldığı 06.03.2013 tarihine kadar gerçekleştirilen her bir demir cevheri alım işleminden itibaren hesaplanacak yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde, davacı şirketin delil olarak sadece SPK kararına ve bu karara temel teşkil eden denetleme raporuna dayandığını, müvekkilinin yönetim kurulu başkanlığı yaptığı dönemde demir cevheri alımı konusundaki kararları tek başına almadığını, kararların ilgili birimlerin görüşü alınarak yönetim kurulu tarafından alındığını, demir cevherine ilişkin bu alım politikaları sebebiyle davacı şirketin zarar etmediğini, aksine kâr ettiğini, müvekkilinin de içinde bulunduğu yönetim kurulu üyelerinin 2009, 2010, 2011, 2012 ve 2013 yılları için genel kurul tarafından ibra edildiğini, her halükârda dava konusu taleplerin zamanaşımına uğradığını, tazminat talebine ilişkin 2008 – 2012 yılları arasındaki demir cevheri alımına ait tüm bilgi ve belgelerin davacı şirketin elinde bulunduğunu, dolayısıyla davacı şirketin bir zarar varsa bunu hesaplamasının mümkün olduğunu, belirsiz alacak davası açmada davacı şirketin hukuki yararının bulunmadığını, dava şartının oluşmadığını, demir cevheri alımına ilişkin işlemlerin davacı şirketin 2009, 2010, 2011, 2012 ve 2013 yıllarına ait genel kurullarda görüşülüp tartışıldığını, müvekkilinin de dahil olduğu yönetim kurulunun ibra edildiğini, SPK’nın genel kurulun yerine geçerek hareket edemeyeceğini, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının 2014/131850 nolu dosyası üzerinden başlatılan soruşturmanın bu davanın konusu ile aynı olduğunu, bu soruşturmanın bekletici mesele yapılması gerektiğini, davacı şirket tarafından satın alınan demir cevheri ile fiyat teklifi yapılan demir cevherinin kalitesinin aynı olmadığını, bu hususun raporda dikkate alınmadığını, SPK raporunda diğer firmaların satış fiyatları karşılaştırılırken sadece nakliye masraflarının dikkate alındığını, diğer unsurların göz ardı edildiğini, bütün maliyet kalemlerinin nazara alınarak demir cevherinin Gökten Madencilikten temin edildiğini, SPK tarafından yapılan incelemede teklif veren firmanın beyanına dayanılarak kapasitesinin var olduğunun kabul edildiğini, oysa bu firmaların böyle bir demir cevheri tedarik kapasitelerinin olmadığını, müvekkilinin Nuh Çimento’dan ayrılmasından sonra mevcut yönetimin demir cevherini daha yüksek bir fiyatla Gökten Madencilikten tedarik ettiğini ve bunun şirket açısından en avantajlı politika olduğunu savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla davalının 2008 – 2011 yılları arasında davalı şirketin yönetim kurulu başkanı ve genel koordinatörü iken 06.03.2013 tarihinde görevinden istifa ettiği, davacı şirketin öz kaynaklarının sürekli artış kaydettiği, çimento üretimi yapan davacı şirketin demir cevheri tedarik ettiğini, demir cevherini Gökten Madencilik Kimya İnşaat Nakliyat

Sanayi Ticaret Limited Şirketinden, tekliflere göre daha yüksek fiyatla temin ettiği iddiasıyla o dönemde şirkette yönetim kurulu başkanlığı yapan …’na karşı davanın açıldığı ancak davacı şirketin mevcut sermaye yapısına göre tek kişinin karar almasının mümkün gözükmediği, davalı … tek başına yetkili olmadığı, davacı şirketin satın alma depertmanının da olduğu, Gökten Madencilik’in makul bir kâr ile demir cevherini davacı şirkete sattığı, davacı şirketin de yüksek bir fiyatla satın almadığı, davalının istifa ederek ayrılmasından sonra da, davacı şirketin Gökten Madencilik’den demir cevheri satın almaya devam ettiği, fiyatta da bir düşmenin olmadığı, fiyatın tek başına bir gösterge olmadığı, yeterliliğin fiyattan önce geldiği, bunun için fiyatın yüksekliğine bile katlanabileceği, davacı ile Gökten Madencilik’in grup şirketlerinin birlikte ortak girişim olarak yaptığı işlerin bulunduğu, dolayısıyla demir cevheri alım – satımının haricinde de birlikteliklerinin olduğu, birbirleri ile ortaklık bazında ilişkisi olan firmaların, aralarında emsallerine göre düşük veya yüksek fiyattan mal alıp satımlarının vergi kanunlarına göre transfer fiyatlandırılması olarak addedildiği ve cezai yaptırımı olduğu, bunun tespitinin davacı şirketin hesaplarını tasdik eden yeminli mali müşavirin sorumluluğunda olduğu, dosyada böyle bir tespit yapıldığına dair bilgi ve belge bulunmadığı, dava konusu olay sebebiyle istanbul Anadolu 47. Asliye Ceza Mahkemesinde yargılanan davalı hakkında beraat kararı verildiği, davalının davacı … zarara uğrattığı iddiasının kanıtlanamadığı, davalının demir cevheri satın alımından ötürü davacı … zarara uğratmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; yerel mahkeme kararının hatalı olduğunu, bilirkişi raporunun teknik açıdan yanlış ve dikkatli özenin gösterilmeden hazırlandığını, mahkemenin gerekçesini bu rapora dayanarak hazırladığını, davaya konu alım işlemlerine ilişkin olarak alınmış yönetim kurulu kararı bulunmadığını, demir cevheri alımlarında davalının talimatlarının gerçekleştirildiğini, SPK denetleme raporunda davalının başka tedarikçiler ile görüşmeyi reddettiğini, alternatif fiyat ve tedarikçi araştırması yapmadığını, yüksek fiyatlardan alım yaptığını ortaya koyduğunu ancak yerel mahkemenin bunları göz ardı ettiğini, SPK tespitlerini değil davalının ve bilirkişinin somut dayanağı olmayan açıklamalarını kabul ettiğini, yerel mahkeme tarafından Gökten Madenciliğin satış fiyatının kendisi bakımından makul bir kâr içerdiği açıklamasını kabul ettiğini ve bunu gerekçe yaptığını, davalının görevde kaldığı süre içerisinde davacı şirketin tasdik yaptırmadığını, ilgili dönemde hesapları herhangi bir yeminli mali müşavir tarafından incelenmediğini, davalı hakkında beraat kararı verilmesinin, somut delillere rağmen kusursuzluğunun bir göstergesi olarak gerekçede kullanılmasının hukuka uygun olmadığını ayrıca beraat kararının kesinleşmediğini belirterek İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılarak davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla davalının 2008 yılından görevden ayrıldığı 06.03.2013 tarihine kadar şirket yönetim kurulu başkanı olarak davacı şirkette görev yaptığı, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun (6102 sayılı Kanun) 553 üncü maddesinde yöneticilerin, kanundan ve esas sözleşmeden doğan yükümlülüklerini kusurlarıyla ihlal ettikleri takdirde hem şirkete hem de pay sahiplerine ve şirket alacaklılarına karşı verdikleri zarardan sorumlu olduklarının belirtildiği, 558 inci maddesinde ibra kararının genel kurul kararıyla kaldırılamayacağı, 445 inci maddesi hükmünün saklı olduğu, şirket genel kurulunun sorumluluktan ibraya ilişkin kararının ibranın kapsadığı açıklanan maddi olaylara ilişkin olarak şirketin ve ibraya olumlu oy verenlerin dava hakkını ortadan kaldıracağı, davalının görev yaptığı dönemlere ilişkin olarak davacı şirket genel kurullarının toplandığı ve genel kurullarda alınan kararlar ile davalının da içinde bulunduğu yönetim kurullarının ibrasına karar verildiği,

söz konusu genel kurullarda alınan ibra kararlarının iptaline ilişkin herhangi bir dava açıldığına dair bir bilgi bulunmadığı gibi davacı tarafça da dava açıldığına ilişkin bir iddia ileri sürülmediği, genel kurullarda şirket bilançolarının görüşülüp şirket bilançoları ve faaliyet raporlarının onaylandığı, dosyada alınan bilirkişi raporları, SPK inceleme raporu, tanık beyanları dikkate alındığında, davacı şirketin çimento üretimi yaptığı, çimento üretiminde kullanılmak üzere demir cevheri tedarik ettiği, demir cevherinin çimento üretiminde olmazsa olmaz koşul olduğu, davacı şirketin yıllık çimento üretimi ve taahhütleri göz önüne alındığında talep edilen demir cevheri kapasitesi miktarı ile tedarik zamanı ve yer itibarıyla bunu karşılayacak tedarikçi şirket sayısının sınırlı olduğu, teklifte bulunan firmaların kapasitelerinin, tedarik edebilecekleri demir cevheri içeriğinin ve tedarik zincirinin önemli hususlar olup bu durumun araştırmasının şirket satın alma müdürlüğünce yürütüldüğü, davalının satın almada tek başına karar verici olduğunun ispatlanamadığı, yine bilirkişi raporlarına ve SPK inceleme raporu tespitlerine göre piyasada demir cevheri fiyatlarının değişken olduğu, içeriği ve tedarik miktarlarına göre fiyatın değiştiği, nakliye ve depolamanın da maliyete etki ettiği, tüm bu hususlar gözetildiğinde, salt fiyat açısından değerlendirme yapılarak şirketin zarara uğratıldığı sonucuna ulaşılamayacağı, fiyat kadar, şirketin talebinin istenen nitelikte ve zamanında karşılanması, bunun yeterince taahhüt altına alınmasının da önemli olduğu, şirketi zarara uğrattığından bahisle yöneticinin sorumluluğuna gidilebilmesi için yöneticinin kanun ve ana sözleşme ile kendisine yüklenilen görevlerini kusuru ile ihlâl etmesi, bunun sonucu olarak bir zararın doğması ve bunu davacının ispatlaması gerektiği, sadece üretim için gerekli olan ham maddenin alım fiyatı zararın tespiti için yeterli olmadığı, salt hammadde fiyatındaki farklılık tedarik firmasının seçiminde etkili olmadığı gibi bu hususun tek başına zararlandırıcı olay olarak değerlendirilemeyeceği, tedarik talebinde bulunan şirketin ihtiyaçları, bunun zamanında ve düzenli olarak karşılanması, tedarikçi firmanın tedarik kabiliyeti, tedarik sürecindeki ek maliyetlerin fiyat kadar önemli olduğu, sadece fiyata bakılarak daha düşük bedelle satın almamanın zararın oluşumuna sebep olmayacağı, davacının, davalının tek başına aldığı kararlarla şirketin daha yüksek fiyatla (uygun fiyata istenen nitelikte ve istenen miktarda, düzenli olarak) hammadde tedarik edilmesine neden olarak şirketin zarara uğratıldığını, bunun davalının kusuru ile gerçekleştiğini ispatlayamadığı, bu nedenle davacı istinaf sebeplerinin yerinde olmadığı, mahkeme kararında belirtilen gerekçede ve delillerin değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri
Davacı vekili temyiz dilekçesinde özetle; dosyada alınan bilirkişi raporunun yetersiz olduğunu, hiçbir teknik bilgi içermediğini, içlerinde hukukçu olmamasına rağmen hukuki değerlendirmeler yapıldığını, davacı şirketteki yönetim değişikliğinden sonra Gökten Madencilik’ten alımların durdurulması ve alımların ihale yöntemi ile yapılıyor olması ve herhangi bir kalite sorunu yaşanmıyor olmasının bilirkişi raporunda görmezden gelindiğini, rapora itirazlarına rağmen ikinci bir bilirkişi raporu alınmadığını, ibra işleminin sadece genel kurulun bilgisine sunulan işlemleri kapsadığını, somut olayda ibra kararının SPK’nın iki yılı bulan incelemesi sonucu tespit edebileceği zararı kapsamasının mümkün olmadığını, davaya konu demir cevheri alımına ilişkin yönetim kurulu kararları bulunmadığını, şirketin olağan işlerinden olduğunu bu yetkinin de davalıya ait olduğunu, yönetim yetkisi ile temsil yetkisinin farklı olduğunu, davalının şirketin olağan işleri konusunda tek yetkili olduğunu, istinaf mahkemesi kararında fiyat unsurunun zarar iddiası açısından tek gösterge olmadığı belirtilmişse de SPK raporunda fiyat dışındaki unsurların da dikkate alındığını, yerel mahkemenin davalının görev yaptığı dönemde yıl sonlarında kâr etmiş olmasından hareketle şirketin zarara uğramadığı gerekçesine yer verdiğini ancak bu

tespitin hatalı olduğunu zira davacı şirketin satış hacminin yüksek olmasının, belirli bir girdinin olması gerekenden daha pahalıya alınarak şirketin bu işlemlere özel zarar ettirilmesi gerçeğini ortadan kaldırmayacağını, Gökten Madenciliğin satış fiyatının kendisi açısından makul kâr olduğu yönündeki tespitin de hatalı olduğu, adı geçen şirketin maliyetlerinin kaynağının kendi ilişkili şirketlerinden yaptığı alımlar olduğu ve demir cevherini daha düşük veya yüksek maliyetle üretmesinin alım satım emsallerine uygunluğunun göstergesi olmadığı, davacı şirket tam tasdik yaptırmakla mükellef olmadığından davalının görev yaptığı dönemde davacı şirketin hesaplarının herhangi bir mali müşavir tarafından incelenmediği dolayısıyla gerekçede hatalı değerlendirmelere yer verildiğini, ceza mahkemesince beraat kararı verilmişse de suç kastının olmamasının ortada ağır bir kusur olduğu gerçeğini değiştirmediğini belirtilerek istinaf mahkemesi kararının bozulmasını istemiştir.

C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dava, davacı şirketin zarara uğratıldığından bahisle şirket yöneticisi davalının sorumluluğuna dayalı tazminat davasıdır.

2. İlgili Hukuk
1.6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.

2.6102 sayılı Kanun’un 369 ve 553 üncü maddeleri.

3. Değerlendirme
1.Dava, anonim şirket yöneticisinin sorumluluğuna ilişkin olup İlk Derece Mahkemesince davacı şirketin zararının gerçekleşmediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, davacı vekilinin vaki istinaf başvurusu Bölge Adliye Mahkemesince esastan reddedilmiştir.

2.Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmiş olup İlk Derece Mahkemesince yapılan araştırma ve inceleme hüküm kurmaya yeterli değildir. İlk Derece Mahkemesince davacı şirketin dava dışı Gökten Madencilik Ltd. Şti.’nden demir cevherini aldığı dava konusu tarihler itibariyle aynı koşullarda (fiyat dışında) demir cevherinin davacı tarafından başka firma, kurum veya kuruluşlardan ne şekilde hangi fiyatla temin edilebileceği yönünde bir araştırma yapılmamıştır. Hükme esas alınan bilirkişi raporunda da bu hususta herhangi somut bir değerlendirmeye rastlanmamıştır. Bu durumda, Mahkemece yukarıda açıklanan şekilde araştırma yapılarak bu araştırma sonuçlarının dosyaya ithal edilmesinden sonra dosyanın çimento üretimi ve sermaye piyasası konusunda uzman bilirkişilerin de içinde bulunduğu yeni bir heyete tevdii ile tarafların iddia ve savunmaları ile davacı vekilinin 20.02.2019 tarihli, yüzeysel, hiçbir araştırma ve somut veriye dayanmayan bilirkişi raporuna vaki itirazı değerlendirilerek yeni bir rapor alınması ve bu suretle hasıl olacak sonuca göre karar verilmek üzere davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile kararın bozulması gerekmiştir.

VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1. Temyiz olunan, İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının ORTADAN KALDIRILMASINA,

3. İlk Derece Mahkemesi kararının BOZULMASINA,

Peşin alınan temyiz karar harcının istek halinde ilgiliye iadesine,

Dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine, bozma kararının bir örneğinin kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
11.04.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.