Yargıtay Kararı 11. Hukuk Dairesi 2021/5152 E. 2023/2545 K. 27.04.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 11. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2021/5152
KARAR NO : 2023/2545
KARAR TARİHİ : 27.04.2023

MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2019/1382 Esas, 2021/490 Karar
HÜKÜM : Esastan ret
İLK DERECE MAHKEMESİ : İstanbul 6. Asliye Ticaret Mahkemesi
SAYISI : 2015/58 E.,2018/1234 K.

Taraflar arasındaki asıl ve birleşen itirazın iptali, karşı dava tazminat davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince asıl ve birleşen davanın kısmen kabulüne, karşı davanın reddine karar verilmiştir.

Kararın asıl davada davalı-karşı davacı -birleşen davanın davalıları vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı asıl davada davalı -karşı davacı -birleşen davanın davalıları vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda;

Dosya içeriğine göre hüküm altına alınan ve temyize konu edilen toplam miktar asıl davada 25.251,28 TL, birleşen davada 25.604,96 TL, 25.525,35 TL olup Bölge Adliye Mahkemesinin karar tarihi itibari ile kesinlik sınırı olan 78.630,00 TL’nin altında kaldığı anlaşılmakla; asıl davada davalı-birleşen davada davalılar vekilinin temyiz dilekçesinin miktardan reddine karar vermek gerekmiştir.

Karşı davacı vekilinin temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA
1.Asıl davada davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkili banka ile davalı arasında genel kredi sözleşmesi akdedildiğini, davalı şirketin kredi sözleşmesine istinaden kredi kullandığını ancak borcunu ödenmediğini davalı aleyhine icra takibi başlatıldığını itiraz üzerine takibin durduğunu ileri sürerek davalının itirazının iptaline, takibin devamına ve icra inkâr tazminatına karar verilmesini talep etmiştir.

2,Birleşen davada davacı vekili dava dilekçesinde; dava dışı Aktaş Akıncı Tekstil A.Ş.’nin müvekkili banka ile genel kredi sözleşmesi imzaladığını davalıların akdedilen genel kredi sözleşmesinde müşterek borçlu mütesel kefil olduklarını ,kredi borcunun ödenmemesi üzerine davalılar aleyhine icra takibi başlatıldığını itiraz üzerine takibni durduğunu ileri sürerek davalıların itirazlarının iptaline, takibin devamına ve icra inkâr tazminatına karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP
1.Davalı -karşı davacı vekili cevap- karşı dava dilekçesinde; müvekkilinin davalı bankanın müşterisi olduğunu, kredi ilişkisine teminat olarak toplam 422.000,00 TL bedelli on adet çekin ciro edilerek verildiğini ancak bankanın bu süreçte kredi ilişkisine karşılık yeni çekler verilmesinin istediğini müvekkilinin daha önce verdiği çeklerin ve kıymetli evrakların tarafına iade edilmesi halinde yeni çek verebileceğini veya mevcut krediye karşılık gelecek kadar çekin elde tutulmasını kalan kısmın kendilerine iade edilmesinin talep edildiğini, talebin kabul görmemesi ve taraflar arasında çekişme çıkması üzerine müvekkilinin kredi borcuna karşılık yeni çeklerini verdiğini ve bunları davalının tahsil ettiğini, ancak davacı müvekkil şirketin ilk vermiş olduğu ve karşılığı olmadığı söylenen teminat çeklerinin müvekkili şirkete iade etmediğini ve tahsili için yasal yollara da başvurmadığını, çekleri iade etmeyerek müvekkili şirketin yasal yolla tahsil etme olanağını engellediğini ve müvekkilinin zarara uğramasına neden olduğunu davanın haksız ve kötü niyetli olduğunu, karşı dava yönünden davalı elinde bulunan teminat çeklerinin iade edilmemesi nedeniyle müvekkili şirketin maddi zarara uğradığını ileri savunarak asıl davanın reddine karşı dava yönünde fazlaya ilişkin hakları saklı tutulması kaydıyla şimdilik 10.000,00 TL maddi zararın tazminine, müvekkili şirkete ait olan on adet çekin davalıdan alınarak müvekkiline iadesine karar verilmesini istemiştir.

2.Birleşen davada davalılar vekili cevap dilekçesinde ;hem dava dışı ve asıl borçlu konumundaki Aktaş Akıncı Tekstil A.Ş. aleyhine başlatılan takip hem kefil konumunda bulunan müvekkilleri aleyhine başlatılan takiplerin tahsilde mükerrerlik sonucunu doğurduğunu, davacı banka ile dava dışı asıl borçlu şirket arasında derdest dava bulunduğunu savunarak dosyanın aynı alacak borç ilişkisinden dolayı İstanbul 6. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2015/58 E. sayılı doyası ile birleştirilmesine, haksız ve kötüniyetli davanın reddini istemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davacı banka ile davalı asıl borçlu Aktaş Akıncı Tekstil A.Ş. arasında bağıtlanan 19.07.2012 tarihli, 5.000.000,00 TL limitli ve bila tarihli 1.250.000,00 TL limitli, Genel Kredi Sözleşmeleri uyarnıca; adı geçen şirkete kredi kullandırılmış ve teminat olarak 422.000,00 TL’lik 10 adet çek alındığını, kredinin ödenmemesi üzerine hesabın 30.06.2014 tarihinde kat edilerek ihtarname keşide edildiği ve davalı asıl borçlunun 07.07.2014 tarihinde temerrüde düştüğünün tespit edildiği, takip tarihi itibarıyla davacı bankanın asıl borçlu şirketten toplam 25.251,28 TL alacaklı bulunduğu ve asıl alacak tutarı olan 15.837,17 TL’sine takip tarihinden itibaren %100 oranında temerrüt faizi yürütülebileceğinin tespit edildiği, kredinin teminat olarak alınan 10 adet toplam 422.000,00 TL’lik çeklerden 4 adedi toplam 102.000,00 TL olarak tahsil edildiği ve kredi borcundan düşüldüğü, kalan 6 adet çekin ise bankaya ibraz tarihlerinde karşılığı bulunmadığından tahsil edilemediği, zamanaşımı süresinde banka tarafından takip veya dava hakkının kullanılmadığı ve çeklerin davalı asıl borçluya iade edilmediklerinin çekişmesiz olduğu, bilirkişi raporunda bu çeklerin zamanında iade veya tahsil edilmesi halinde borcun fazlasıyla kapatılacağı, bu nedenle karşı davacının toplam 404.961,34 TL tutarında zarara uğramış olduğunun hesaplandığı, davacı banka vekili TMK 950 maddesinde belirtilen hapis hakkının kullanıldığını, varsayıma dayalı olarak zarar hesabının yapılamayacağını, çeklerdeki zamanaşımı süresinin 3 yıl olduğunu ileri sürdüğü, bağıtlandığı çekişmesiz bulunan Genel Kredi Sözleşmesinin 12.3 maddesinde davacı bankanın temlik aldğı ticari senetleri tahsile koyup koymamakta senet borçlularına müracatta serbest olduğu, bu yetkileri kullanıp kullanmamaktan dolayı müşteriye karşı hiçbir sorumluluğunun bulunmadığının belirtildiği, davacı bankanın ödenmeyen kredi borcundan dolayı karşılıksız çıktığı çekişmesiz bulunan 6 adet çekle ilgili olarak hapis hakkını kullanabileceği, bunları kredi müşterisi olan karşı davacı … Akın Tekstil A.Ş’ne iade etmekte yükümlü olmadığı gibi, çekte imzası bulunan borçlular hakkında yasal takip veya dava hakkı kullanmak zorunda olmadığı, bu konuda karşı davacıya karşı sözleşmesel bir yükümlülüğünün bulunmadığı varsayıma dayalı karşı davacı zararının kesin ve inandırıcı delillerle kanıtlanamadığndan karşı davanın reddine karar verilmesi gerektiği, ek bilirkişi raporuna göre; davacı bankanın asıl borçlu şirkete kullandığı krediden dolayı müşterek borçlu, müteselsil kefil sıfatıyla birleşen davalılardan talepte bulunabileceği, takip tarihi itibarıyla davalı kefil Tekspo Tekstil Ltd. Şti’nin toplam 25.604,96 TL diğer davalı kefiller …, … ve …’nın ise toplam 25.525,35 TL’den sorumlu oldukları, hesaplanan asıl alacak tutarı üzerinden %100 oranında temerrüt faizi yürütülebileceğinin belirlendiği, her ne kadar kefil davalıların toplam borç tutarının asıl borçlunun borcunu aştığı anlaşılmakta ise de; bu durumun keşide edilen ihtarname giderindeki farktan kaynaklandığı, kredi alacağına ilişkin olarak bir fazlalığın söz konusu olmadığı, dava ve birleşen dava yönünden tahsilde tekerrür olmamak üzere davalıların itirazlarının belirlenen tutarlar üzerinden iptali gerektiği, karşı davanın ise reddine karar verilmesi gerektiği, davacı alacağı likit nitelikte olup, davalının ve birleşen davalıların itirazında haksız bulunduğu anlaşıldığından 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun 67 nci maddesinin ikinci fıkrası gereğince; tahsilde tekerrür olmamak üzere takdiren tespit edilen miktarın % 20’si oranında icra inkar tazminatı ile sorumlu tutulmaları gerektiği, davalı tarafça kötü niyet tazminatı isteminde bulunulmuş ise de; reddedilen miktar yönünden davacının takibinde haksız olmakla birlikte kötü niyetli olduğu kanıtlanamadığından istemin reddine karar verilmesi gerektiği gerekçesiyle asıl davanın kısmen kabulüne karşı davanın reddine birleşen davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde asıl davada davalı- karşı davacı -birleşen davanın davalıları vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri
Asıl davada davalı- karşı davacı -birleşen davanın davalıları vekili istinaf dilekçesinde özetle; yerel mahkeme kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu, yerel mahkeme tarafından müvekkili şirketin taraf olduğu genel kredi sözleşmesinin 12,3 maddesinin uygulama alanı bulacağından bahisle hükme esas alınarak karşı davanın reddine karar verilmesi gerektiği yönündeki kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu, bahsedilen maddenin hem sözleşme içeriğinde bulunmaması nedeniyle müvekkillerini bağlamadığını hem de madde içeriği müvekkili durumunu karşılamadığından uygulama alanı bulunmadığını, müvekkili tarafından davacı/karşı davalıya verilen çek ve senetlerin ödeme aracı olduğu ve borçtan düşülmesi gerektiği yargı kararları ile de açıkça belirtildiğini, dolayısıyla davacı/karşı davalı tarafın elinde bulunan ve müvekkile iade edilmeyen ticari senetlerin ödeme aracı olduğunu müvekkilinin borcundan düşülmesi gerektiğini, davacı/karşı davalının elinde bulunan ticari senetlere ilişkin işlem yapmamasının müvekkillerini değil davacı/karşı davalıyı bağladığını, müvekkilinin ticari senetlerle yaptığı ödemelerin kredi borcunu fazlasıyla kapattığını, davacı/karşı davalıdan alacaklı konuma geçtiğini ileri sürerek kararın kaldırılmasını asıl, birleşen davanın reddini karşı davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile taraflar arasında, asıl dava davalısı/karşı davacı şirketin borçlu, birleşen dava davalıların müteselsil kefil oldukları 19.07.2012 tarihli 5.000.000 TL bedelli ve bila tarihli 1.250.000 TL bedelli genel kredi sözleşmelerinin imzalandığı, asıl borçluya kredi sözleşmeleri gereğince kredi kullandırıldığı, kredinin teminatı olarak toplam 422.000 TL bedelli on adet çekin alındığı, kredi borcunun ödenmemesi üzerine kredi hesabının 30.06.2014 tarihinde kat edilerek kat ihtarnamesi tebliğ edildiği, takip tarihi itibarıyla asıl borçlu şirketin 25.251,28 TL borçlu olduğu, teminat olarak verilen çeklerden 102.000 TL bedelli 4 adedinin tahsil edilerek kredi borcundan mahsup edildiği, kalan 6 adet çekin ise bankaya ibrazında karşılığının bulunmadığının şerh edildiği, karşılığı bulunmayan çeklerin davalı asıl borçlu şirketin talebine rağmen davacı bankaca iade edilmediği ve çekler hakkında takibi konusunda yasal işlem başlatılmadığı çekişme konusu olmadığı, istinaf yönünden uyuşmazlık, kredi teminatı olarak temlik eden davacı bankaya verilen ve karşılığı çıkmayan, iade edilmeyen çeklerin karşı davacıya iadesi gerekip gerekmediği ile bu çeklerin asıl borçlu şirkete iade edilmemesi ve bankaca tahsili yönünde her hangi bir işlem yapılmaması nedeniyle karşı davacının zarara uğrayıp uğramadığı ve zarara uğramış ise bunun asıl ve birleşen dava davalıların borcundan mahsubu gerekip gerekmediği hususunda çıktığı, davacı banka, söz konusu çekleri, kredi borcunun ödenmemesi nedeniyle TMK 950. maddesi gereğince hapis hakkı kapsamında iade etmediklerini savunduğu, taraflar arasında imzalanan bila tarihli 1.250.000 TL bedelli genel kredi sözleşmesinin 12.3 maddesinde davacı bankanın temlik aldığı ticari senetleri tahsile koyup koymamakta senet borçlularına müracatta serbest olduğu, bu yetkileri kullanıp kullanmamaktan dolayı müşteriye karşı hiçbir sorumluluğunun bulunmadığının belirtildiği, yine taraflar arasında imzalanan 19.07.2012 tarihli 5.000.000 TL bedelli genel kredi sözleşmesinin 14.4 maddesinde ise “banka, kambiyo senetlerini ibraz veya protesto etmemesi veya gecikmesi, rucü hakkını kullanmaması yada gecikmesi hallerinde, kusuru bulunmak ve müşterinin bu nedenle keşideciden alacağını alamadığını yargı kararı ile tevsik etmesi kaydıyla sorumlu olacaktır.” düzenlemesinin yer aldığı, buna göre somut olayda, asıl dava davalısı borçlu şirket tarafından kredi borcunun teminatı olarak verilen ve karşılığı çıkmayan çekleri davacı bankanın, kredi borcunun ödenmemiş olması nedeniyle TMK’nın 950. maddesi hükmüne göre hapis hakkını kullanarak iade etmeyebileceği, genel kredi sözleşmesi hükümlerine göre bankanın temlik aldığı kambiyo senetlerini tahsile koyup koymamakta, senet borçlularına müracaatta serbest olmasına, karşı davacının söz konusu teminat olarak verilen çeklerin tahsili imkanının kalmadığını bu nedenle zarara uğradığını mahkeme kararı ile tevsik edememiş olmasına göre karşı davanın reddine karar verilmesinde usul ve yasaya aykırılık bulunmadığı, asıl dava davalı/karşı davacı ve birleşen dava davalılarının istinaf sebeplerinin yerinde olmadığı gerekçesiyle asıl davada davalı/karşı davada davacının birleşen davada davalıların istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde asıl davada davalı- karşı davacı -birleşen davanın davalıları vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri
Asıl davada davalı- karşı davacı -birleşen davanın davalıları vekili temyiz dilekçesinde özetle; bölge adliye mahkemesi kararının usul ve yasaya aykırı olup, kararının bozularak asıl ve birleşen davanın reddine, karşı davanın kabulüne karar verilmesini talep ettiklerini, istinaf mahkemesinin müvekkili şirket ile davalı banka arasında imzalanan genel kredi sözleşmesinin 12.3. maddesi gereğince almış olduğu senetleri tahsile koyup koymamakta serbest olduğu ,yine 19.07.2012 tarihli sözleşmenin 14.4.maddesine göre davalının krediye karşılık verilen senetleri ibraz veya tahsilde serbest olduğu, TMK’nın 950 nci maddesine göre hapis hakkı olduğu gerekçesiyle istinaf başvurularının reddedildiğini, ancak gözden kaçırılan hususun müvekkilinin davalıya borcunun (kat hesabına göre) 25.604,96 TL olduğunu, müvekkilinin davalıdan olan 6 adet çekinin toplamının ise 404.961,34 TL olduğunu, davalının hapis hakkının ancak alacağı tutar olan 25.604,34 TL için mümkün olabileceğini, davalının 25.604,34 TL alacağı müvekkilinin 404.961,96 TL çekini elinde tutmakta ve bunun tamamına hapis hakkı uyguladığını, bu orantısızlığın ne sözleşme ne de hapis hakkı ile hukuken açıklanması ve kabul edilmesinin mümkün olmadığını, mahkemenin belirttiği sözleşme hükümleri ve Yasa maddesinin davalının alacağı olan 25.604.34 TL’nin üzerindeki tutar için geçerliliğe sahip olmadığını, müvekkilinin davalıya olan kredi borcunun müvekkili tarafından davacı- karşı davalıya verilen çek ve senetlerin ödeme aracı olduğu ve borçtan düşülmesi gerektiğinin Yargı kararları ile de belirtildiğini, müvekkilinin ticari senetlerle yaptığı ödemelerle kredi borcunu fazlasıyla kapattığını ve davacı- karşı davalıdan alacaklı konuma geçtiğinden bu kapsamda istinaf mahkemesinin karşı dava yönünden başvurunun reddine ilişkin kararının bozularak karşı davanın kabulüne karar verilmesini talep ettiklerini, davacı- karşı davalı tarafın elinde bulunan ve müvekkile iade edilmeyen ticari senetlerin ödeme aracı olduğunu ve müvekkilinin borcundan düşülmesi gerektiğini, davacı – karşı davalının elinde bulunan ticari senetlere ilişkin işlem yapmaması müvekkillerin değil davacı/karşı davalıyı bağladığını, Yargı kararları ile de açıkça belirtildiği üzere müvekkilin talep etmesine rağmen kendisine teslim edilmeyen ve zamanaşımına uğratılan ticari senetler yönünden müvekkilinin zararının oluşmasına neden olunmuş olup, oluşan zararın sonuçlarına davacı/karşı davalı kendisinin katlanacağını, müvekkili şirketin kredi borcunu bankaya teslim ettiği ticari senetlerle ödediği ve bankanın müvekkillere haksız takip yaptığı, karşılığı olmadığı iddia edilen ticari senetlerin talebe rağmen taraflarına teslim edilmemesi ve bankaca da işlem yapılmayarak takipsiz bırakılmak sureti ile müvekkillerin zarara uğratıldığını, sözleşmenin 12.3 maddesi gerekçe gösterilerek istinaf başvurusunun reddine ilişki kararın usul ve yasaya aykırılık teşkil ettiğini, dosyada mevcut sözleşmede dahi bulunmayan 12.3 maddesi esas alınarak dosya kapsamına ve emsal yargı kararlarına aykırı olarak karşı davamızın reddine ve bu karara karşı istinaf başvurumuzun da reddine karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olduğunu, istinaf mahkemesinin müvekkili Aktaş Akıncı tarafından kredi borcunun fazlasıyla kapatılmış olduğu ,davacı-karşı davalı tarafın müvekkillerden kredi sözleşmesi kapsamında alacağı bulunmadığı ve müvekkili Aktaş Akıncı’nın alacaklı olduğuna ilişkin yerel mahkeme dosyasına sunulan bilirkişi kök ve ek raporları ile Yargıtay kararlarının göz ardı edildiğini ,istinaf mahkemesince itirazlarının, bilirkişi raporlarının ve delillerin incelenmeden hukuka aykırı karar verdiğini ileri sürerek kararın bozulmasını istemiştir

C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Asıl ve birleşen dava itirazın iptali, karşı dava tazminat istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk
1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.

3. Değerlendirme
1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun’un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve yasaya uygun olup karşı davacı vekilinin temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
A. Asıl Davada Davalı -Birleşen Davada Davalılar Temyizi Yönünden
Asıl davada davalı -birleşen davada davalılar vekilinin temyiz dilekçesinin miktardan REDDİNE,

B. Karşı Davacı Temyizi Yönünden
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun’un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı peşin harcın istek halinde ilgiliye iadesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
27.04.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.