Yargıtay Kararı 11. Hukuk Dairesi 2021/4936 E. 2023/740 K. 09.02.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 11. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2021/4936
KARAR NO : 2023/740
KARAR TARİHİ : 09.02.2023

MAHKEMESİ : …Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi
HÜKÜM : Temyiz talebinin reddi

Taraflar arasındaki menfi tespit davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın dava şartı yokluğu ve derdestlik nedeniyle reddine karar verilmiştir.

Kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılarak yeniden yargılama yapılıp esasla ilgili hüküm kurulması için dosyanın İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiş, Bölge Adliye Mahkemesinin bu kararına karşı davalı vekili tarafından temyiz isteminde bulunulmuş ise de Bölge Adliye Mahkemesince 28.04.2021 tarihli ek karar ile temyiz isteminin kararın kesin olması nedeniyle reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesinin asıl ve ek kararı, duruşma istemli olarak davalı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildi. Duruşma için belirlenen 07.02.2023 günü tebliğata rağmen gelen olmadığı yoklama ile anlaşıldı, duruşmalı işlerin yoğunluğu ve süre darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması ileriye bırakıldı. Tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip, gereği düşünüldü.

I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkili ile davalının, dava dışı şirketin dava dışı bankadan kullandığı kredi sözleşmesine müteselsil kefil olduklarını, kredi borcunun ödenmemesi üzerine banka tarafından asıl borçlu ve kefiller hakkında takip başlatıldığını, asıl borçlu şirket tarafından kısmi ödeme yapıldığını, davalının haciz tehdidi altında bakiye borcu ödeyerek alacağı sözleşme ile temlik aldığını, kredi borcunun teminatını teşkil eden ipoteğin paraya çevrildiğini ve davalının gerek müvekkilinden gerekse asıl borçludan hiçbir hak ve alacağı kalmadığını, davalının 6108 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 587 nci maddesi hükmü ve takipte alacaklı-borçlu sıfatlarının birleşmesi sebebiyle takibin iptaline karar verilmesi gerektiğini, aynı talepler ile Uşak 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2019/491 E., 2019/745 K. sayılı dosyasında borçlu olmadıklarının tespiti ve takibin iptali istemi ile dava açıldığını, bu davanın zorunlu arabuluculuk başvurusu yapılmadığından bahisle dava şartı yokluğundan reddine karar verildiğini ileri sürerek icra takip dosyasında borçlu olmadıklarının tespiti ile takibin iptaline, icra dosyasındaki paranın davacıya iadesine, %20’den aşağı olmamak üzere kötüniyet tazminatına karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde; tarafları ve konusu aynı olan Uşak 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2019/491 E. sayılı derdest dava dosyası bulunduğunu, davalının borçtan sorumlu olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davalının derdestlik itirazı üzerine incelenen Uşak 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2019/491 E. sayılı dosyasında tarafların ve dava konusunun aynı olduğu, anılan Mahkemece verilen kararın 28.09.2020 tarihinde kesinleştiği, huzurdaki davanın açıldığı tarih itibarıyla derdest olduğu gerekçesiyle davalının derdestlik itirazının kabulü ile davanın dava şartı yokluğundan reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; derdestliğe konu Mahkeme kararının, kendilerine 04.01.2020 tarihinde tebliğ edildiğini, taraflarca istinaf başvurusu yapılmadığından müvekkili yönünden 18.01.2020 tarihinde kesinleştiğini, verilen vekalet ücretinin de hatalı olduğunu belirterek kararın kaldırılmasını istemiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile arabuluculuk anlaşmazlık tutanağı derdestlik itirazına konu davada dava şartı olarak kullanılamaz ise de yeni açılan davada kullanılmasına bir engel olmadığı, başka bir ifadeyle dava açıldıktan sonra başvurulan bir arabuluculuk tutanağının o davada değil; ancak ondan sonra açılacak olan davada kullanmasının mümkün olduğu, usulden reddedilen dava sonrasında arabuluculuğa gidilmesi için kararın kesinleşmesinin beklenmesine gerek olmadığı, kaldı ki karar tarihinde derdestliğe konu dosyanın kesinleştiği ve derdestlik durumu ortadan kalktığı gibi davanın derdestlikten reddedilmesinin usul ekonomisine de aykırı olduğu, bu sebeple Mahkemece davanın esasına girilip hukuki değerlendirme yapılması ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerektiğinden davacı vekilinin istinaf isteminin kabulü ile kararın 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının (a) bendinin 6 ncı alt bendi gereğince kaldırılmasına, yeniden yargılama yapılıp talebin esası ile ilgili hüküm kurulması için dosyanın İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine kesin olarak karar vermiş, davalı vekilinin bu karara ilişkin olarak yaptığı temyiz başvurusu ise kararın kesin olduğu gerekçesi ile 28.04.2021 tarihli ek karar ile reddedilmiştir.

V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen asıl ve ek kararlarına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri
Davalı vekili asıl ve ek karara yönelik temyiz dilekçesinde özetle; kararın kesin olmadığını, derdestlik sebebiyle davanın reddine karar verilmesinin isabetli olduğunu belirterek öncelikle ek kararın bozularak kaldırılmasını ve derdestlik durumu nazara alınarak Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dava, menfi tespit istemine ilişkindir. Uyuşmazlık, Bölge Adliye Mahkemesi kararının kesin olup olmadığı, davada derdestlik durumunun bulunup bulunmadığı noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Kanun’un 114 üncü, 353 üncü ve 362 nci maddeleri

3. Değerlendirme
1.Bölge Adliye Mahkemesince, 16.03.2021 tarihli karara yönelik davalı vekilinin temyiz istemleri 28.04.2021 tarihli ek karar ile reddedilmiştir. Ancak İlk Derece Mahkemesince verilen karar 6100 sayılı Kanun’un 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının (a) bendinde yer alan kararlardan değildir. Bu nedenle davalı vekilinin ek karara yönelik temyiz isteminin kabulü ile ek kararın bozularak kaldırılmasına karar verilerek davalının temyiz isteminin incelenmesine geçilmiştir.

2.Dava şartları davanın açıldığı tarihe göre belirlenecek olup işbu dava açıldığı tarihte derdest bir dava bulunduğundan o dava hakkında verilen kararın eldeki davanın karar tarihinden önce kesinleşmiş olması, dava tarihine göre yapılacak dava şartları incelenmesini etkilemeyecek olup İlk Derece Mahkemesince davanın derdestlik sebebiyle reddine karar verilmesinde hukuka aykırılık bulunmamaktadır. Bu itibarla davalı vekilinin temyiz isteminin kabulü ile Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulması gerekmektedir.

V. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1.Bölge Adliye Mahkemesince verilen 28.04.2021 tarihli ek kararın BOZULARAK KALDIRILMASINA,

2.Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesinin 16.03.2021 tarihli kararının BOZULMASINA,

Peşin alınan temyiz karar harcının istek halinde ilgiliye iadesine,

Dosyanın kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

19.02.2023 tarihinde oy çokluğuyla karar verildi.

(Karşı Oy)

KARŞI OY

6100 sayılı HMK 353/1-a-6 maddesinde, Mahkemece uyuşmazlığın çözümünde etkili olabilecek önemli ölçüde delillerin toplanmamış veya değerlendirilmemiş olması ya da talebin önemli bir kısmı hakkında karar verilmemiş olması halinde ön inceleme sonunda dosyada eksiklik bulunmadığının anlaşılması durumunda Bölge Adliye Mahkemesince işin esası incelenmeden kararın kaldırılmasına ve davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye gönderilmesine duruşma yapmadan kesin olarak karar vereceği,

HMK 362/1-g maddesinde de, 353 üncü maddenin birinci fıkrası (a) bendi kapsamında verilen Bölge Adliye Mahkemesi kararları hakkında temyiz yoluna başvurulamayacağı düzenlenmiştir.

Somut uyuşmazlıkta, İlk Derece Mahkemesince dava tarihi itibariyle derdest dava bulunduğundan derdest dava nedeniyle dava şartı yokluğundan davanın reddine karar verilmiş,

Karar aleyhine, davacı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine Bölge Adliye Mahkemesinin temyize konu kararı ile derdestlik itirazına konu dosyanın ilk derece yargılaması sırasında, 28.09.2020 tarihinde kesinleştiği, İlk Derece Mahkemesince karar verilmeden HMK 115 maddesi gereğince dava şartı tamamlandığından İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına ve yeniden yargılama yapılıp hüküm kurulması için dosyanın İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı aleyhindeki davalı vekilince temyiz kanun yoluna başvurulmuş, Bölge Adliye Mahkemesinin 28.04.2021 tarihli temyiz incelemesine konu ek kararı ile asıl kararın kesin olduğu gerekçesiyle temyiz isteminin reddine karar verilmiştir.

Bu kez ek karar davalı vekilince temyiz edilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi asıl kararı, HMK 353/1-a-6 maddesine uygun ve HMK 362/1-g maddesi gereğince temyizi kabil bulunmamaktadır.

Bu itibarla temyiz isteminin reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi ek kararında usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmadığından, davalı vekilinin ek karara yönelik temyiz isteminin reddi ile ek kararın onanmasına karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde kararın bozulması doğru değildir.

Açıklanan nedenlerle sayın çoğunluk görüşüne karşıyım.