Yargıtay Kararı 11. Hukuk Dairesi 2021/4847 E. 2023/2377 K. 24.04.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 11. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2021/4847
KARAR NO : 2023/2377
KARAR TARİHİ : 24.04.2023

MAHKEMESİ : Adana Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2019/638 Esas, 2020/1261 Karar
HÜKÜM : Kısmen kabul
İLK DERECE MAHKEMESİ : Mersin 1. Asliye Ticaret Mahkemesi
SAYISI : 2016/20 E., 2018/731 K.
BİRLEŞEN DAVA :Mersin 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2010/190 E.

Taraflar arasındaki kanuni rehin hakkının tespiti ve tazminat davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince asıl ve birleşen davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

Kararın asıl ve birleşen davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince asıl ve birleşen davalı başvurunun esastan reddine kamu düzenine ayıkırılık nedeniyle ilk derece mahkeme kararının kaldırılarak asıl ve birleşen davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı, Yargıtayca duruşma istemli olarak asıl ve birleşen davada davalı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildi. Duruşma için belirlenen 07.02.2023 günü başkaca gelen olmadığı yoklama ile anlaşılıp hazır bulunan davalı vekili Av. Selcan Kocak dinlenildikten sonra duruşmalı işlerin yoğunluğu ve süre darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması ileriye bırakıldı. Tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip, gereği düşünüldü.

I. DAVA
Davacı vekili asıl dava dilekçesinde: müvekkilinin Libya Devletinden aldığı ihale uyarınca Libya pazarı için özel küçük boy ekmek yapımında kullanılmak amacıyla hazırlanmış unları 29.07.2009 tarih ve 52/2009 sayılı şartnameye uygun olarak unların çuvala konulduğu tarihi içeren ve üzeri Arapça yazılı beheri 50 kg. polipropilen ve pamuk çuvallı buğday ununun içine Mersin Limanından Libya- Benghazi Limanına taşınmak üzere 08.09.2009 tarihinde Zelek Star gemisine yüklendiği; yüklemenin akabinde 08.09.2009 tarihli temiz konişmento tanzim edilerek yükün gemiye temiz ve sağlam olarak yüklendiğinin kaptan tarafından teyit edildiği; malın satış bedelinin 862.875,00 Euro olduğu; çarter parti uyarınca tahliyenin taşıyanın yükümlülüğünde olduğu;

Bingazi limanında yaklaşık 800 ton yük tahliye edildikten sonra malın alıcısı Libya şirketinin, tahliye edilen ve gemi ambarında bulunan yükler üzerinde çimento tozları bulunması sebebiyle gıda maddesi olan yükün Libya’ya girişine izin verilmediğini bidlirdiği; bu nedenle tahliye edilen 800 ton yükün tekrar gemiye yüklendiği; Libyaya özel olarak üretmiş bu malı başka pazarda satma ihtimali olmadığı; ihale şartnamesi uyarınca Libya’ya aynı mahiyette yükün gönderilmesi gerektiğinden malın elleçlenmek üzere tekrar mahrecine (Mersin Limanına) getirmek zorunda kalındığı; gemi Bingazi Limanındayken yapılan masraflar ile gemi Mersin limanına geri geldiğinde malın tahliyesi, depoya taşınması, Adana’daki fabrikaya götürülüp yeniden çuvallanması, tekrar Mersin’e getirilmesi masrafları ve navlun da dahil olmak üzere üzere;13.11.2009 tarihli tespit raporuna gör toplam zaarının 144.780,00 USD ve 30.461,78 Euro olduğu, birleşen dosyada ise; taşıyanın sorumluluğundan doğan ek 122.734,80,00 USD ve 930,00 Euro ile 231.177,12 TL zararın olduğunu belirterek tazminatın tahsilini ve TTK’nun 1235, 1236, 1237 ve 1061’inci madde hükümleri gereğince kanuni rehin hakkının tespit ve tanınmasına karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP
Davalı vekili asıl davaya cevap dilekçesinde; müvekkilinin gemisini taşıma sözleşmesi ile kiraladığını, sözleşmenin ana unsurları arasında navlun ve yükleme boşaltma limanları gibi yükleme/boşaltma sorumluluğunun, şartları ve masraflarının kime ait olacağının yazılı olduğunu, müvekkilinin yalnızca boşaltma limanında kıyı vinç ücretini üstlendiğini, taşıma sözleşmesine göre uyuşmazlıkların çözüm yeri ve uygulanacak hukuk yönünden tarafların anlaştıkları tahkim şartının mevcut olduğunu buna göre yetkili mahkemenin Londra mahkemeleri olduğunu, davacının aktif husumet ehliyetinin bulunmadığını, davacının ayrıca iddiasını ve zararlarını ispat edemediğini, davacının delillerinde taşıma sözleşmesinin bütününü sunmak yerine yalnızca kaptanın sorumluluğuna ilişkin kurala değindiğini, uyuşmazlığın sebebi iddianın deniz yoluyla yapılan taşımayla ilgili olduğundan taşıma sözleşmesinin bütününün incelenmesinin gerektiğini, öncelikle yükleme ve boşaltma masraflarının ve bu işlemlerin sorumlusunun yük ilgilileri olduğunu, navlun borçlusunun gidiş ve dönüş yolculuğu için davacı olduğunu, davacının dönüş navlun borcunun tamamını ve bu taşımalarda tahakkuk eden sürastarya borcu ile müvekkilinin alıkonma zararlarını ve fazladan ödemek zorunda kaldığı masrafları ödemediğini, bu nedenle Londra’da davacı aleyhine derdest dava açıldığını, müvekkilinin gemisinin denize, sefere ve yüke elverişli olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davalı M/V Zelek Star gemisinin donatanının Fulden Denizcilik Ticaret ve Sanayi A.Ş. olup navlun sözleşmesine onay vermesi nedeniyle taşıyan sıfatına sahip olduğu, Anmar Denizcilik Şirketinin ise Çarter sözleşmesi süresince acente statüsünün bulunduğu, davacı şirketin ise taşıtan ve gönderen sıfatına sahip olduğu, taşıyanın zararın tedbirli bir taşıyanın dikkat ve özeni ile dahi önüne geçilemeyecek bir sebepten ileri geldiğinin kanıtlanamadığı sürece sorumluluktan kurtulamayacağı, dava konusu olayda geminin ambarlarında son üç seferde dökme çimento taşındığı ve taşıma sonrası yeterli ve etkin şekilde temizlenmemesinden kaynaklı çimento atıklarından arındırılmadığı, gemi ambarlarının yükleme başlangıcında yükün muhafazaya elverişli olmadığından meydana gelen hasarın tedbirli bir taşıyanın dikkat ve özeni ile dahil önüne geçilemeyecek bir sebepten ileri geldiğinin kanıtlanamadığı, yüklemenin sonrasında 08.09.2009 tarihli temiz konşimento düzenlenerek yükün gemiye temiz ve sağlam olarak düzenlendiğinin anlaşıldığı, davalı donatanın TTK nun 1019 uncu maddesi uyarınca geminin başlangıçta yüke elverişsiz olmasından ileri gelen zararlardan sorumlu olduğu, 2009/667 D. İş dosyasında düzenlenen rapor ile, gemi ambar için ve kapaklarında çimento atıklarının bulunduğu, ambar temizliğinin yeterince yapılmadığı, yükün çimento atıklarından etkilenmemesi için ambar çevresine çekilen naylonların yükün muhafazasında yetersiz olduğunun tespit edildiği, bu kapsamda davalı donatanın meydana gelen zararlardan sorumlu olduğu, davacının alacağının gemi alacaklısı hakkı olup gemi alacaklısı hakkının imtiyazlı bir rehin hakkı olduğu, bu kapsamda davacı şirket lehine M/V Zelek Star gemisi üzerinde TTK 1321 inci maddesi uyarınca kanuni rehin hakkı tanınmasına ve tespitine karar verilmesi gerekçesiyle asıl ve birleşen davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde asıl ve birleşen davada davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri
Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; uyuşmazlığın tahkim yolu ile çözümlenmesi gerektiği, davacının aktif husumet ehliyetinin bulunmadığı, davacının zararının ticari defterler incelenmeden belirlendiğini, navlun ücretini alıcıdan tahsil eden davacının karar ile mükerrer tahsilat yaptığını belirterek kararın bozulmasını istemiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile konişmentoda tahkim şartı mevcut ve bu yönde itiraz olsa da dava konusu alacağın gemi alacaklısı hakkı verdiği, TTK’nın 1236 ncı maddesi uyarınca gemi üzerinde kanuni rehin hakkı tanınmasının talep edildiği, kanuni rehin hakkının gemiyi takip ettiği, gemi alacaklısı hakkının eşyanın bulunduğu yer hukukuna tabi bulunduğu, mahkemenin görevli ve yetkili olduğu, CİF veya CFR esaslı satış sözleşmelerinde emtianın yükleme limanında gemiye yüklenmesi ile her türlü sorumluluğun alıcıya geçeceği anlaşılmış olup somut dosyamızda dava konusu yükteki çimento artıkları nedeniyle alıcı tarafından kabul edilmeyerek iade edildiği anlaşılmakla, yükte meydana gelen hasara gönderici davacının katlandığı ve bu nedenle husumet ehliyetinin bulunduğu, davalı tarafından dava konusu yükün Libya ülkesine taşındığı, ambarındaki çimento artıkları nedeniyle yükün zarar gördüğü, bu nedenlerle alıcı tarafından kabul edilmeyerek iade edildiği anlaşılmış olup, davalı geminin yükün taşınmasından önce 3 sefer dökme çimento taşımasında kullanıldığı, davalının gemiyi başlangıçta sefere elverişli halde bulundurma borcunu ihlal ettiği, zarar miktarının bilirkişi raporu ile tespit edildiği, davalı vekilinin iddia ettiği şekilde fazladan navlun ücreti tahsil edilmediği, davalı donatanın davayı başından bu yana davayı takip ettiğinden başlıkta yanlış yazılımın etkili olmadığı, İlk derece mahkemesince hükme esas alınan bilirkişi raporunda birleşen dosya bakımından davacının zararının 221.358,17.TL olduğu halde ilk derece mahkemesince 231.177,22 TL üzerinden hüküm kurulduğu, ilk derece mahkemesince gerekçeli karar da bu çelişkinin açıklandığı anlaşılmış olup ayrıca 6100 sayılı HMK’nın 26/1 maddesi uyarınca hükme esas alınan bilirkişi raporuna göre davacının her iki dava dosyası bakımından toplam 13.986,50 EURO zararının bulunduğu, bu zararın 13.080,48 EURO bölümünün yükteki eksiklik ve ambalajlamadan kaynaklandığı, 906.02 EURO bölümünün sigortaya ilişkin olduğu, ilk derece mahkemesince birleşen dava dosyası bakımından yeniden sigorta nedeniyle uğranılan 906,00 EURO’nun hüküm altına alındığı, ancak asıl dava dosyası bakımından kabul edilmesi gereken EURO cinsindeki alacak miktarı 13.080,48 EURO iken fazladan alacağın hüküm altına alınmasının kamu düzenine aykırılık nedeniyle ilk derece mahkemesi kararının bu nedenlerle kaldırılması gerektiği gerekçesiyle davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir. İlk derece mahkeme kararının kaldırılarak yeniden esas hakkında asıl ve birleşen davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde asıl ve birleşen davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri
Asıl-birleşen davada davalı vekili temyiz dilekçesinde özetle;
1- Taraflar arasında imzalanan Navlun Sözleşmesi, “Gencon 94” formunda akdedilmiş olup dosyada mübrez Bilrikişi Raporunda da açıklandığı üzere bir yandan müşterek avarya diğer yandan tahkim ibaresi ile tarafların anlaşmazlıklarını Londra’da Tahkim yöntemiyle çözümlenmesine karar verilmiştir. MÖHUK Md. 29 “Eşyanın taşınmasına ilişkin sözleşmeler” başlıklı madde gereği, müvekkilimiz tarafından da navlun sözleşmesindeki “Tahkim ve Uygulanacak Hukuk” kuralına uygun olarak davacı aleyhine Londra’da 18.11.2009 tarihinde dava açılmış olup bu dava davacıya bildirilmiş ve davacı tarafından Londra’da avukat tayin edilerek işbu dava takip edilmiştir. Dolayısıyla davacı tarafın Türkiye’de işbu davayı ikame etmesi ile yetki oluşturma çabası içerisinde olduğu fakat bu talebin hukuka aykırı olduğunu,MÖHUK 47 nci madde uyarınca; Yetki şartı uyarınca işbu haksız davanın görülmesinde bir diğer yetkili mahkeme ise müvekkil Şirketin yönetim yerinin bulunduğu Malta Mahkemeleri olacağı, yetki anlaşması olmadığı halde bile HMK 6 ncı madde gereği davalı şirket yeri mahkemesinde davanın görüleceği,

2-Dava konusu alacağın gemi alacaklısı hakkı verdiği belirtilmiş olsa da esasen gemi alacak hakkının fer’i nitelikte olması yani gemi alacak hakkının tanınabilmesi için özellikle ve zorunlu olarak bulunması gereken “asıl alacak” unsuru somut olayda sabit değildir. Bölge Adliye Mahkemesi tarafından bu yönde gemi Alacaklısı hakkına ilişkin karar verilmesi ve buna dayanarak kanuni rehin hakkı tesis edilmesi yasa ve usule aykırıdır.

3-Yükleme limanı olan Mersin’de Davacı tarafından gemi ve ambarlar yüke uygun bulunmuş olup yükün alıcısı tarafından atanan denetçi raporu ile gemi ambarlarının uygunluğu davacı ile müştereken onaylandığı halde bu belge nazara alınmamıştır.

4-Somut uyuşmazlıkta davacı, zarar iddiası ile yükü CRF (Cost Freight) esasıyla Libya’daki alıcıya satmıştır. CRF esasına göre kurulan satış sözleşmelerinde yüke ilişkin hasar ve risk yükleme ile birlikte alıcıya geçtiği, CRF esasına göre kurulan satış sözleşmelerinde yüke ilişkin hasar ve risk yükleme ile birlikte alıcıya geçtiği, bu hususun uyuşmazlık tarihinde yürürlükte bulunan 6762 sayılı T.T.K. md.1143/f.1’de de belirtildiği, buna göre; “Sif, satılan nmalların geminin küpeştesini aştığı andan itibaren nefi ve hasarı alıcıya aittir.” hükmü uyarınca, bu sorumluluğun yükleme ile alıcıya geçmiş olduğundan davacının aktif husumet ehliyetinin bulunmadığı,

5-Yükün teslim alınmamasına dayanak olacak şekilde toz çimentonun yüke ne kadar zarar verdiği veya zarar vermediği hakkında laboratuvar verisi bulunmamakta olup yalnızca fiziki kontrol ile yük geri çevrilmiş, 13.11.2009 tarihli Bilirkişi Raporunda sadece ambarların üst kapaklarında çimento tozlarının bulunduğu, bunların ambarın üst kısmında bulunan yüke bulaşmış olduğu tespit edilmekle laboratuvar incelemesine giden unda çimento tozu gibi bir maddeye rastlanmadığı tespit edildiği ve davacı, alıcı adına ambarlara uygunluk raporu üzerine gemi yüklemeyi gerçekleştirdiğinin nazara alınmadığını, zira, yükün yalnızca küçük bir kısmına çimento tozu bulaşmış iken bütün yük telef olmuş halde karar verilmiş olup yükün telef olduğu iddiasına rağmen yüklerin neden imha edilmediği ve Kazım Genç gemisine yüklenerek geri getirildiğinin de aydınlatılması gerektiği,

6-Davacının dosya kapsamındaki zararını kanıtlamak amacıyla sunduğu alacak ve borçların usulüne göre defterlere işlenip işlenmediği incelenmemiş olup davacı tarafından da fatura veya herhangi bir ödeme belgesi sunulamadığı, davacı tarafından, Mersin-Bingazi gidiş navlunu olarak 66.000,00 USD, Bingazi-Mersin Dönüş Navlunu olarak 105.000,00 USD ve Mersin-Bingazi arası tekrar gidiş navlunu olarak ise 126.604,80 USD talep olunmakta olup üç navlun da birlikte istenmiştir. Ancak, bu bedel içerisinde alıcının ödediği navlun tutarı da tekrar talep edilmiş olup,Navlun Sözleşmesi Kısım 2 Kural 4.b uyarınca yükün zayi olması halinde dahi navlunun ödeneceği ve geri alınamayacağına dair hüküm bulunduğu savunarak kararın kaldırılarak bozulmasına karar verilmesini istemiştir.

C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık Uluslararası Deniz Yolu ile Taşıma Sözleşmesinden Kaynaklanan Kanuni Rehin Hakkının Tespiti ve Tanınması ve Tazminat istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk
1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.TTK’nun 1141’inci (Eski TTK madde 1019), 1236 ncı maddeleri

3. Değerlendirme
1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun’un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve yasaya uygun olup asıl ve birleşen davada davalı vekilince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR
Açıklanan sebeple;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun’un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

24.04.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.