Yargıtay Kararı 11. Hukuk Dairesi 2021/4806 E. 2022/9042 K. 14.12.2022 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 11. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2021/4806
KARAR NO : 2022/9042
KARAR TARİHİ : 14.12.2022

MAHKEMESİ : BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 9. HUKUK DAİRESİ

Taraflar arasında görülen davada Adana 3. Asliye Ticaret Mahkemesince verilen 15.11.2018 tarih ve 2017/1825 E- 2018/1028 K. sayılı kararın davacılar vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf istemlerinin esastan reddine dair Adana Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi’nce verilen 08.12.2020 tarih ve 2019/526 E- 2020/1179 K. sayılı kararın Yargıtay’ca incelenmesi davacılar vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçelerinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçeler, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, taraflar arasında herhangi bir taşınmaz alım-satım konusunda bir anlaşma olmadığını, davalı …’in savcılığa yapmış olduğu şikayetindeki bu iddialarının asılsız olduğunu, nitekim haklarında kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verildiğini, davacılardan …’ın bu soruşturma aşamasında kendisinin davalı ile arasında herhangi bir taşınmaz alım-satım ilişkisi olmadığını, davalıdan faizle 35.000,00 TL para aldığını, karşılığında da takibe konu 100,000,00 TL bedelli senedi diğer müvekkilleri ile imzalayarak davalıya vermek zorunda kaldıklarını ancak daha sonra aldığı bu 35.000,00 TL’yi fazlasıyla ödediğini beyan ettiğini, aynı zamanda davalı hakkında tefecilik ve tehdit suçundan şikayette bulunduğunu, Adana 14. Asliye Ceza Mahkemesinin 2016/191 Esas, 2016/666 Karar sayılı ilamı ile davalının tehdit suçundan mahkumiyetine karar verildiğini belirterek davalı tarafından icraya konulmuş olan 02.10.2014 tanzim 02.11.2014 vade tarihli ve 100.000,00 TL bedelli bonodan dolayı müvekkillerinin borçlu olmadığının tespiti ile bononun iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, taraflar arasında taşınmaz alım-satım konusunda anlaşıldığını, taşınmazı ellerinde bulunan ve sonradan sahte olduğu anlaşılan ve vekaleti göstererek müvekkiline satılmak istendiğini, satış bedeli olarak müvekkilinden 100.000,00 TL peşin para aldıklarını, söz konusu taşınmazın devrini alabilmek için tapuya gittiklerinde tapu memurunun davacı …’ın bu vekaletname ile satış yapma yetkisinin bulunmadığını taraflara söylediğini ve satış işleminin gerçekleşmediğini, tapuda satış işlemlerin gerçekleştirilememesi nedeni ile müvekkilinin vermiş olduğu peşin parayı istediği ancak davacıların paranın bankada olduğunu diğer gün vereceklerini söylediklerini ve buna istinaden senet imzalayarak müvekkiline verdiklerini, ödenen peşin paranın geri iade edilmemesi nedeni ile müvekkilinin öncelikle Adana Cumhuriyet Başsavcılığına suç duyurusunda bulunduğunu, ardından da senedi icraya koyduğunu savunarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece, yapılan yargılama, toplanan deliller ve tüm dosya kapsamına göre, açılan menfi tespit davasında ispat yükünün davacı tarafta bulunduğu, senede karşı her türlü iddianın ispatının ancak ve ancak kesin deliller ile ortaya konulabileceği, davalı tarafın senedin ödenen paranın iadesi amacı ile alındığına ilişkin savunmasının senedin bedel kaydına bağlanması olduğu, talil niteliği taşamadığı ve ispat yükünün davalı tarafa geçmediği ceza dosyalarının içeriğinde davacıların borçlu olmadığına ilişkin davalı tarafından mahkeme için veya mahkeme dışı ikrar şeklinde nitelendirilebilecek bir beyanın bulunmadığı, davacılar tarafından dava dilekçesinde yemine dayanıldığı halde yargılama esnasında bu delile başvurmadığından davacıların davasını ispatlayamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, kararı davacılar vekili istinaf etmiştir.
İstinaf mahkemesince, İlk Derece Mahkemesi kararının usul ve yasaya uygun olduğu, istinaf nedenlerinin yerinde olmadığı gerekçesiyle davacılar vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiş, kararı davacılar vekili temyiz etmiştir.
Yapılan yargılama ve saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kuralları gözetildiğinde İlk Derece Mahkemesi’nce verilen kararda bir isabetsizlik olmadığının anlaşılmasına göre yapılan istinaf başvurusunun HMK’nın 353/b-1 maddesi uyarınca Bölge Adliye Mahkemesi’nce esastan reddine ilişkin kararın usul ve yasaya uygun olduğu kanısına varıldığından Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davacılar vekilinin temyiz isteminin reddi ile Bölge Adliye Mahkemesi’nce verilen kararın HMK’nın 370/1. maddesi uyarınca ONANMASINA, HMK’nın 372. maddesi uyarınca işlem yapılmak üzere dava dosyasının İlk Derece Mahkemesi’ne, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesi’ne gönderilmesine, aşağıda yazılı bakiye 21,40 TL temyiz ilam harcının temyiz eden davacılardan alınmasına, 14.12.2022 tarihinde kesin olarak oybirliğiyle karar verildi.