YARGITAY KARARI
DAİRE : 11. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2021/47
KARAR NO : 2022/4008
KARAR TARİHİ : 25.05.2022
MAHKEMESİ : BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 21. HUKUK DAİRESİ
Taraflar arasında görülen davada Bartın 1. Asliye Hukuk Mahkemesince verilen 26.06.2018 tarih ve 2015/291 E- 2018/425 K. sayılı kararın taraf vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf istemlerinin kısmen kabulüne dair Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21. Hukuk Dairesi’nce verilen 26.10.2020 tarih ve 2018/2050 E- 2020/1070 K. sayılı kararın Yargıtay’ca incelenmesi davalı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçeler, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili; müvekkilinin taşınmazı üzerinde davalı banka lehine ipotek tesis edildiğini, 10/02/2011 tarihinde davalı bankaya gönderilen ihtarname ile dava dışı asıl borçluya bu tarihten sonra kredi kullandırılmaması hususunun bildirildiğini, ipoteğin kaldırılması talebi üzerine davalı bankanın dava dışı asıl borçlunun 2013 yılı kredi kartı borçları nedeniyle bu talebi reddettiğini ileri sürerek müvekkilinin taşınmazı üzerindeki ipoteğin kaldırılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiş, yargılama aşamasında dava dilekçesini davalı bankaya 15.900,85 TL borçlu olduğunun tespiti ile bu kısmın bankaya ödenmek suretiyle ipoteğin fekki yönünde davanın kabulüne karar verilmesi yönünde ıslah etmiştir.
Davalı vekili; dava konusu ipoteğin müvekkilinin her türlü sebepten doğmuş ve doğacak borçlarının teminatı olduğunu, dava dışı asıl borçlunun borçlarının ödenmediğini savunarak davanın reddini istemiştir.
İlk derece mahkemesince, iddia, savunma, bilirkişi raporu ve dosya kapsamına göre; yargılama aşamasında alınan bilirkişi raporu ile tespit edilen alacak miktarının tevdii mahalli tayin kararı doğrultusunda davalı bankanın Bartın Şubesine yatırıldığı, davacının davalı bankaya borcunun kalmadığı gerekçesiyle davanın kabulüne, davacının taşınmazı üzerindeki ipoteğin kaldırılmasına karar verilmiştir.
Karara karşı taraf vekilleri tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
Bölge Adliye Mahkemesi’nce; yargılama aşamasında alınan bilirkişi raporuyla davalının dava tarihi itibarıyla dava dışı asıl borçludan kredi kartı alacak miktarının tespit edildiği, mahkemece davacının talebi de gözetilerek bilirkişi raporu ile tespit edilen bu bedelin depo edilmesi yönünde davacı tarafa verilen süre içerisinde davacının bedeli tevdi mahalli tayini kararı doğrultusunda davalı banka şubesine depo ettiği, ancak banka kayıtları üzerinde yapılan inceleme ile en son alınan rapor tarihi itibarıyla davalı bankanın alacaklı olduğu miktarın tespit edilmesi gerektiğinden istinaf aşamasında tekrar bilirkişi raporu alındığı, davalı bankanın rapor tarihi olan 20/10/2017 tarihi itibarıyla 15.026,15 TL asıl, 8.640,72 TL işlemiş faiz, 432,03 TL BSMV olmak üzere toplam 24.098,80 TL alacağı bulunduğu, eksik yatırıldığı tespit edilen bakiye 8.198,05 TL’nin davacı yana verilen süre doğrultusunda tevdi mahalli tayin kararı ile tespit edilen davalı banka şubesine depo edildiği, böylece davalı bankanın ipotek ile teminat altına alınan toplam 24.098,80 TL’nin davacı ipotek maliki tarafından depo edilmek suretiyle karşılandığı, davalının ise vekalet ücretine yönelik istinaf talebinin haklı olduğu gerekçesiyle taraf vekillerinin istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile, yerel mahkeme kararının kaldırılmasına,davanın kabulüne, davacı … adına kayıtlı taşınmaz üzerindeki ipoteğin kaldırılmasına karar verilmiştir.
Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir.
1- Dava, ipoteğin fekki talebine ilişkindir.
Bölge Adliye Mahkemesince, İlk Derece Mahkemesi kararı kaldırılarak yeniden davanın kabulüne karar verildiği ve hüküm fıkrasının B-3. bendinde “davalı banka harçtan muaf olduğundan harç alınmasına yer olmadığına” ve C-2. bendinde de “davalı banka harçtan muaf olup istinaf aşamasında yatırdığı 121,30- TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının talebi halinde davalıya iadesine” karar verildiği anlaşılmıştır.
Harç kamu düzenine ilişkin olup, bu hususun mahkemelerce re’sen gözetilmesi gerekir. Kamu düzeni, aleyhe bozma yasağının istisnalarındandır.
6219 sayılı Türkiye Vakıflar Bankası Türk Anonim Ortaklığı Kanunu’na 696 sayılı KHK ile eklenen geçici 5. maddesi gereğince; sermayesindeki kamu payı % 50’nin altına düşünceye kadar, kredi alacaklarının tahsili amacıyla “banka tarafından açılmış veya açılacak dava veya takiplerde” 492 sayılı Harçlar Kanunu’nun 2’nci, 23’üncü ve 29’uncu maddeleri gereğince harçtan muaftır. Oysa eldeki davada Vakıfbank davalı olup, davacı sıfatı bulunmamaktadır. Bu hale göre banka tarafından kredi alacaklarının tahsili amacıyla açılmış veya açılacak dava ve takip bulunmadığından davalı bankanın sözü geçen kanun hükmündeki muafiyetten yararlanamayacağı gözetilmeden Bölge Adliye Mahkemesince hüküm fıkrasında davalı bankanın harçtan muaf olduğu yönünde hüküm kurulması yerinde görülmemiş Bölge Adliye Mahkemesi kararının bu yönden re’sen bozulması gerekmiştir.
2-Bozma sebep ve şekline göre davalı vekilinin temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle, Bölge Adliye Mahkemesi kararının re’sen BOZULMASINA, (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, HMK’nın 373/2. maddesi uyarınca dava dosyasının Bölge Adliye Mahkemesi’ne gönderilmesine, alınmadığı anlaşılan 10.246,50 TL temyiz ilam harcı ile 397,80 TL temyiz başvuru harcının temyiz eden davalı bankadan alınmasına, 25/05/2022 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.