Yargıtay Kararı 11. Hukuk Dairesi 2021/4620 E. 2023/1074 K. 23.02.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 11. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2021/4620
KARAR NO : 2023/1074
KARAR TARİHİ : 23.02.2023

MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi
HÜKÜM : Kısmen kabul

Taraflar arasındaki tazminat davasının bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonunda Mahkemece davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

Mahkeme kararı, duruşma istemli olarak taraf vekillerince temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildi. Duruşma için belirlenen 24.01.2023 günü başkaca gelen olmadığı yoklama ile anlaşılıp hazır bulunan davacı vekili Avukat … ve davalı vekilleri Avukat …, Avukat … dinlenildikten sonra duruşmalı işlerin yoğunluğu ve süre darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması ileriye bırakıldı. Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip, gereği düşünüldü.

I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; 06.02.2008 tarihinde Pendik-İstanbul Limanı’ndan, İtalya-Trieste Limanı’na hareket eden davalıya ait UN ADRİYATİK isimli gemide Hırvatistan açıklarında yangın çıktığını, gemi ile birlikte yüklü vaziyette olan dorse ve çekicilerin tamamının yanarak zayi olduğunu, Venedik Liman Müdürlüğüne bağlı Sahil Güvenlik Birimi tarafından tutulan raporda yangın söndürme sisteminde vanaların açıldığını; ancak yangın bombası çalışmadığından yağmurlama sisteminin çalışmadığının tespit edildiğini, geminin yüke, denize ve seyre elverişsizliği nedeni ile oluşan risk ve neticesindeki zararda donatanın mutlak sorumluluk halinin mevcut olduğunu, geminin seyrü sefer sırasında olağan deniz tehlikelerine karşı koyma yeteneğini azaltan fiziksel kusurların geminin denize elverişli olmadığını göstereceğini, Türk Ticaret Kanunu’nun da yangın ve neticesindeki zararın geminin başlangıçtaki denize, yola ve yüke elverişsizliğine dayalı olması halinde taşıyanın açıkça kusurlu ve sorumlu olacağının düzenlendiğini, her ne kadar bu halde kusur unsurunu gemi adamlarının özen kusuru ve taşıyanın şahsi kusuru olarak ayırmak mümkün olsa da sorumluluğun tayini açısından bir fark bulunmayacağını belirterek çıkan yangında 11 araç karşılığı 220.000 euro, navlun bedeli karşılığı 25.557 euro ve 11 aracın olay tarihinden talep tarihine dek geçen sürede kar kaybı olarak 82.500 euro olmak üzere toplam 328.057 euro zarar bulunduğunu fazlaya dair haklar saklı kalmak üzere 328.057 euro zarar bedelinin karşılığı olan 641.351,435 TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde; müvekkiline ait geminin varma limanına ulaşmasına üç saat kala ana güvertede başlayan yangının 10-15 dakikalık bir süre içinde tüm gemiyi sardığını, geminin yüklerle birlikte yanarak zayi olduğunu, taşıyanın şahsi kusurundan kaynaklanmayan yangından ileri gelen zararlardan mutlak surette sorumsuz olduğunu, yangının gemi adamlarının kusurundan kaynaklansa dahi taşıyanın yangından ileri gelen zararlardan sorumlu tutulamayacağını, taşıyanın sorumluluktan kurtulabilmesi için ateşli veya alevli yangın olmasının yeterli olduğunu, başlangıçtaki bir elverişsizlikten kaynaklanmayan yangından müvekkilinin sorumlu tutulmasının mümkün olmadığını, geminin yola elverişlilik belgesinin bulunduğunu, gemide planlı bakım sistemine göre acil durum yangın pompası, yangın pompası ve sprey pompasının haftada bir test edildiğini, bir problem bulunmadığını, yangının ana güvertede başladığını, bu bölgede TIR ve kamyonların bulunduğunu, bunlarda ise dizel yakıt gibi yanıcı maddelerin bulunduğunu, Venedik Sahil Koruma Teknik İdare Bölümünün yangının bilinmeyen nedenle güvertede geminin sol tarafında bulunan ağır vasıtadan çıktığının ve kısa sürede yayıldığının belirtildiğini, dizel jeneratörlerinin makine dairesine duman dolması nedeni ile stop etmesiyle elektriğin kesildiğini, acil durum jeneratörlerinin devreye giremediğini, sistemin yeniden manuel olarak çalıştırılması gerektiğini; ancak mürettabatın çalıştıracak durumda olmadığından çalıştırılamadığını, davacı yanın araçların maliki mi yoksa işleteni mi olduğunu kanıtlamaması durumunda bu araçların ziyaı sebebiyle herhangi bir tazminat talep haklarının olmadığını, dava miktarının fahiş olduğunu savunarak 6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun (6762 sayılı Kanun) 1062 nci maddesinin ikinci fıkrası gereğince yangın zararlarından taşıyanın mutlak sorumsuzluğu nedeniyle haksız davanın reddine, savunmalarının kabul görmemesi halinde sınırlama fonu tesis edilmesine, sınırlama fonunun uygulanmaması halinde müvekkilinin gemi ve navlun ile sınırlı sorumlu olduğunun kabulü ile alacaklarının bu miktardan orantısal olarak tahsil etmesi yönünde karar verilmesini istemiştir.

III. MAHKEME KARARLARI, BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Mahkemece Verilen İlk Karar
Mahkemece 27.01.2011 tarih, 2008/151 E. ve 2011/20 K. sayılı kararı ile geminin ana güvertesinde nedeni tespit edilemeyen tır araçlarının birinde yangın çıktığı, gemide SOLAS kuralları gereği bulunması gereken tüm sertifika ve teçhizatın tam olarak bulunduğu, personelin de eğitimli görülmesine rağmen yangına yapılan tüm müdahalelerin başarısız kaldığı, olayda 6762 sayılı Kanun’un 1019 uncu maddesinin ikinci fıkrasının uygulama yeri olmadığı, 6762 sayılı Kanun’un 1062 nci maddesinin ikinci fıkrası gereğince davalının mutlak sorumsuzluğu nazara alınarak, gerek gemi adamlarının teknik kusuru, gerekse idari kusuru nedeniyle davalının sorumlu olmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, karar davacı vekilince temyiz edilmiştir.

B. Birinci Bozma Kararı
Dairemizin 18.07.2011 tarih, 2011/6376 E. ve 2011/9220 K. sayılı kararıyla davacının bilirkişi raporuna yaptığı ciddi itirazlarını karşılamak üzere bilirkişi heyetinden ek rapor ya da yeni bir bilirkişi heyeti oluşturularak, davacı tarafın iddialarının tek tek incelenmek suretiyle Yargıtay denetimine elverişli bilirkişi raporu alınması gereğine işaret edilerek bozulmuştur.

C. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Mahkemenin 19.12.2013 tarih, 2011/411 E. ve 2013/331 K. sayılı kararı ile dava konusu gemide çıkan yangının sebebinin tespit edilemediği, bilirkişilerin ayrı ayrı geminin teknik unsurlarının, yangına ilişkin tüm donanımının kurallara uygun olduğunu dile getirmiş olmasına rağmen yola elverişliliğin hukuki bir kavram olduğu, ispatının yolculuğun başlangıcında var olan belgelerle sınırlı olmayacağı, dava konusu gemi ro ro gemisi olup yükünün yakıt dolu araçlar olması nedeniyle yangın riski en üst seviyede bulunduğundan alınacak tedbirlerin de en üst düzeyde olması gerektiği, 6762 sayılı Kanun’un 817 nci maddesinin ikinci fıkrasında belirtildiği üzere geminin denize elverişli olması gerektiği gibi yakıtı, yükleme hali ve gemi adamlarının da yeterli olması gerektiği, mürettebat beyanlarından yangınla mücadelede basiretsizlik gösterdiklerinin anlaşıldığı, mürettebatın görevini dağılıma uygun yerine getirip getirmediğini gösterir röle cetvelinin elde edilemediği, yangında hasar almayan makina dairesinde olması gereken makine defterinin de bulunmadığı, yangında yaşanan paniğin yangının büyüklüğü, birden başlaması veya insani zaaflarla (can korkusu vs.) izah edilemeyeceği, geminin uluslararası yeterlilik belgeleri tam ise de 6762 sayılı Kanun’un 1019 uncu maddesinin ikinci fıkrası ve 1062 nci maddesinin ikinci fıkrasındaki kurtuluş beyinesinden yararlanmak konusundaki ispat külfetinin taşıyana ait olduğu, taşıyanın ilgili makamlardan alınan belgeleri sunmuş olmasının birer karine teşkil etmediği, bu sebeple dava konusu UND Adriyatik gemisinin yola elverişli olmadığının kabulü gerektiği, Londra Konvansiyonu’nun ilgili maddeleri uyarınca davalının sorumluluğunun sınırlı olacağı, davalının gemi adamlarının yetersizliğinin, yangına karşı mücadeledeki başarısızlığının, başlangıçtaki elverişsizliğinin zamanında keşfedilememesinin sebeplerini izah edememiş olduğu, kendisinin ve fiillerinden sorumlu olduğu kişilerin bir kusuru olmadığını ispat edemediği, davalı donatan/taşıyanın zararı tazmine yükümlü olduğu, 6762 sayılı Kanun’un 1072 nci maddesi uyarınca 25.557 euro navlun talebinin reddi gerektiği, davacının kâr kaybını kanıtlayamadığından bu kalem yönünden tazminat isteminin de reddi gerektiği gerekçesi ile davanın kısmen kabulü ile 430.144,00 TL’nin faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmiş, karar taraf vekillerince temyiz edilmiştir.

D. İkinci Bozma Kararı
Dairemizin 27.03.2015 tarih, 2014/7243 E. ve 2015/4347 K. sayılı kararıyla dosya içinde mevcut raporların teknik bilirkişileri tespitlerinde dava konusu geminin yapısı, teknik donanımı, yangın algılama ve söndürme donanımı bakımından ulusal ve uluslararası normlara uygun olduğunun bildirildiği yine aynı raporlarda gemi adamlarının yangına müdahalede yetersiz kalıp kalmadıkları konusu değerlendirilirken dava konusu UN ADRİYATİK gemisi gemi adamlarının gemide çıkabilecek yangın konusunda eğitildikleri, tatbikatlarını yaptıkları, bu konuda gerekli ve yeterli belgelere sahip oldukları belirtildikten sonra gemi personelinin yangının çok hızlı ve kısa bir süre içerisinde yayılması ve büyümesi sonucu yangına müdahalede yetersiz kalmasının “yangın”ın denizde karşılaşılabilecek en tehlikeli olay olarak kabul edilip bu tür olaylarda kusur izafe edilirken hadisenin nispiliği kavramı göz önüne alınarak değerlendirmek gerektiği, gemi adamlarının eğitildikleri ve tatbikatını yaptıkları şekilde tamamen insani duygular ile ani gelişen bu olağanüstü duruma müdahalede yetersiz kalmalarının geminin yolculuğun başında yola elverişsizliği sonucunu doğurmayacağının belirlendiği, tüm bu hususlar nazara alınmadan teknik uzmanlık gerektiren somut uyuşmazlıkta hukukçu bilirkişilerden alınan rapora itibar edilerek davalıya ait geminin, yolculuğun başında yola elverişli bulunmadığı kabul edilerek davanın kısmen kabulüne karar verilmesi doğru görülmemiş, karar davalı yararına bozulmuştur. Bununla birlikte davacı tarafın navlun bedelinin iadesi talebinin konişmentoda yer alan kayıtlar da dahil iddia ve savunmalar tam olarak değerlendirilmeksizin salt kanun madde numarası belirtilerek gerekçesiz şekilde reddedilmiş olması davacı yararına bozma sebebi yapılmış olup tarafların sair temyiz itirazları incelenmemiştir.

E. Mahkemece Verilen Direnme Kararı
Mahkemenin 27.04.2016 tarih 2016/94 E. 2016/189 K. sayılı kararı ile gemi adamları ile ilgili düzenlenen yeterlilik belgeleri yani sertifikaların davalı donatanın gemi adamlarını seçmede ve denetlemede kusursuz olduğuna yalnızca karine teşkil edeceği, 6762 sayılı Kanun’un 1062 nci maddesinin birinci fıkrasına göre tazminat talebinde bulunanın donatanın kusurlu olduğunu ispatlamak hakkına sahip olduğu, UN ADRİYATİK gemisinde 25-30 dakika içerisinde geminin yanması ile sonuçlanan yangın olayına gemi kaptanı tarafından yangının öğrenilmesinden itibaren 15-16 dakika sonra müdahale edilmeye başlanılması, kaptanın yangın mahalline giderken yangın elbisesi giymemesi, maske takmaması ve yanında bir mürettebat bulundurması, gemideki yangının söndürülmesinde hızlı sonuç verecek bir sistem olan yağmurlama sistemi bulunduğu halde ilk etapta da bu yola başvurulmadığı, hortumla yangına müdahale sürecinde de hortumdan ilk etapta gelen dumanın suyun tazyike kavuşmasından sonra kesileceği öngörülemeyerek bu yolla da yangınla mücadeleden vazgeçilmediği tüm bu hususların Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin bozma ilamında işaret edildiği şekilde “…gemi adamlarının tamamen insani duygular ile ani gelişen olağanüstü duruma müdahalede yetersiz kalmaları…” olarak değerlendirilemeyeceği, aksine başta ikinci kaptan olmak üzere gemi adamlarının yeterli bilgi ve tecrübeye sahip olmamaları, buna bağlı olarak da yangına en hızlı şekilde ve en doğru yöntemle müdahale edememeleri nedeni ile meydana gelen zararda davalı donatan-taşıyanın şahsi- ticari kusurlu olduğu, 6762 sayılı Kanun’un 1062 nci maddesinin ikinci fıkrasındaki sorumsuzluk hükmünden faydalanamayacağı, dolayısıyla da davacının zararından sorumlu olduğu, dava konusu taşımaya ilişkin konşimentonun ön yüzünde “Freıght Collect Shıp And/Or Cargo Lost Or Not Lost” kaydının yer aldığı, sözkonusu ibarenin Türkçe karşılığının “gemi ve/veya yük zayi olsa da navlun ödenecektir” şeklinde olup konşimentonun arka yüzünde de bu hususun ayrıntılı şekilde açıklandığı, 6762 sayılı Kanun’un 1072 inci maddesine göre yükün zayi olması halinde navlunun ödenmeyeceği, peşin ödenmiş ise iadesinin emredici bir hüküm olmayıp aksi yönde mukavele düzenlenmesi mümkün olduğu gerekçesi ile Mahkemenin 19.12.2013 tarihli kararında direnilmesine karar verilmiştir.

F.Hukuk Genel Kurulu Kararı
Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 25.10.2018 tarih, 2018/11-624 E. ve 2018/1566 K. sayılı ilâmı ile bilirkişi raporları arasındaki geminin teknik donanımının yolculuğun başında denize ve yola elverişli olup olmadığı hususundaki çelişkinin yeniden bilirkişi raporu alınması suretiyle giderilmesi ile davalı taşıyan-donatanın gemi adamlarının kusurlarından dolayı sorumlu olup olamayacağının yeniden değerlendirilmesi ile direnme kararının değişik gerekçe ile bozulmasına kurul çoğunluğu tarafından karar verilmiştir.

G- Mahkemece Hukuk Genel Kurulu Kararına Uyularak Verilen Karar
Mahkemece 17.03.2021 tarih, 2019/211 E. ve 2021/140 K. sayılı kararı ile UN ADRİYATİK gemisinin ISM şirketi tarafından verilen olası yangına müdahale talimlerinde yapılanın, yangına önce hortum ile müdahale şayet bu yolla yangın söndürülemez ise yağmurlama sisteminin çalıştırılması şeklinde olduğu, gemi adamlarının da aldıkları bu eğitime uygun şekilde gemideki yangına öncelikle hortum döşeme suretiyle su püskürterek söndürmeye çalıştıkları; ancak bunda başarılı olunamaması üzerine daha sonra yağmurlama (Sprinker) sistemini devreye sokarak yangına müdahale etmek istedikleri, gemi adamlarının yağmurlama sistemini kullanmakta geç kaldıkları, gemi adamlarının yolculuk sırasında karşılaşılabilecek deniz tehlikelerinden olan yangına karşı etkili ve doğru müdahale edebilecek talim ve eğitimleri almadıkları, bu konuda SOLAS kurallarının ISM hükümlerinin yerine getirilmediği, gemi kaptanı tarafından yangının öğrenilmesinden itibaren 15-16 dakika sonra müdahale edilmeye başlanıldığı, kaptanın yangın mahalline giderken yangın elbisesi giymediği, maske takmadığı ve bu durumun dumana maruziyeti artırarak müdahaleyi yetersiz kıldığı, yanında yetersiz sayıda (bir kişi) mürettebat bulundurduğu, gemideki yangının söndürülmesinde hızlı sonuç verecek bir sistem olan yağmurlama sistemi bulunduğu halde bunun çalıştırılamadığı ve ilk etapta da bu yola başvurulmadığı, hortumla yangına müdahale sürecinde de hortumdan ilk etapta gelen dumanın suyun tazyike kavuşmasından sonra kesileceği öngörülemeyerek bu yolla da yangınla mücadeleden vazgeçildiği, gemi adamları ile ilgili yapılan bu tespitlerin geminin başlangıçtaki yola elverişsizliği ile ilgili olduğundan 6762 sayılı Kanun’un 1062 nci maddesinin ikinci fıkrası gereğince taşıyanın kişisel kusuru olarak kabul edilmesi gerektiği, yine UN ADRİYATİK gemisinin ISM yöneticisi olan şirket hukuki açıdan taşıyanın yardımcısı konumunda olduğundan bu şirketin geminin yola elverişsizliğine neden olan kusurlu davranışının da davalı taşıyanın kişisel kusuru sayılması gerektiği, saptanan elverişsizlik hali ile yangın sonucunda ortaya çıkan zarar arasında illiyet bağının bulunduğu, yangında zayi olan 11 adet dorse ve çekicinin bedelini tazmin etme yükümlülüğünün doğduğu, bu bedelin 430.144,00 TL olduğu, davacının kar kaybı zararını ispatlayamadığı, konişmentoda yer alan ” Freıght Collect Shıp And/ Or Cargo Lost Or Not Lost” ( gemi ve veya yük zayi olsa dahi navlun ödenecektir) kaydına göre davacının ödediği navlunu geri isteyemeyeceği gerekçesi ile davanın Londra Konvansiyonu hükümleri uyarınca hesaplanan sınırlı sorumluluk hükümleri uyarınca kısmen kabulüne karar verilmiştir.

IV. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri
1.Davacı vekili temyiz dilekçesinde özetle; davalı donatan-taşıyanın hasardan sorumlu olduğuna Mahkemece isabetli şekilde karar verildiğini; ancak Londra Konvansiyonu hükümlerine göre sorumluluğun sınırlandırılması şartlarının oluşmadığını kaldı ki sınırlı sorumluluk hükümleri uygulansa dahi Mahkemece faizin yanlış hesaplandığını ileri sürerek kararın usul ve kanuna aykırı kısımlarının bozulmasını istemiştir.

2.Davalı vekili temyiz dilekçesinde özetle; yangının nasıl başladığına ilişkin bir tespitin yapılamadığını, gemi adamlarının can korkusu ile yangına müdahalede yetersiz kalmalarının müvekkili davalı donatan-taşıyanın şahsi kusurundan kaynaklanmadığını, bu suretle müvekkilinin mutlak olarak sorumsuz olduğunu, gemi adamlarının aldıkları eğitime uygun şekilde yangına müdahale ettiklerini, geminin denize, yola ve yüke elverişli olduğuna dair evrakın tam olduğunu ve aksinin ispat edilemediğini, fon tesisi taleplerinin reddedilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, bu durumun müvekkili sorumluluk miktarını arttırdığını, Mahkemece faizin yanlış hesaplandığını ileri sürerek kararın bozulmasını istemiştir.

C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, davalıya ait UN ADRİYATİK isimli RORO gemisinde Hırvatistan açıklarında çıkan yangın sonucu, gemiye yüklenen davacıya ait dorse ve çekicilerin tamamının yanarak zayi olduğu iddiasına dayalı tazminat istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk
6762 sayılı Kanun’un 817 nci maddesi ikinci fıkrası, 1019 uncu maddesinin ikinci fıkrası, 1062 nci maddesinin ikinci fıkrası ve 1072 nci maddesi

3. Değerlendirme
1.Dosyadaki yazılara, Mahkemece uyulan bozma kararı gereğince hüküm verilmiş olmasına, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davacı vekilinin tüm, davalı vekilinin aşağıdaki bentler kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazları yerinde değildir.

2. İlk Derece Mahkemesince yukarıda açıklanan gerekçe ile dava konusu geminin yola elverişli olmadığı kabul edilerek sonuca gidilmiştir. 6762 sayılı Kanun’un 817 nci maddesinin birinci fıkrası denize elverişli gemiyi tanımlarken ikinci fıkrası “Denize elverişli olan gemi, teşkilatı, yükleme durumu, yakıtı, kumanyası, gemi adamlarının yeterliği ve sayısı bakımlarından yapacağı yolculuğun (Tamamıyla anormal tehlikeler hariç) tehlikelerine karşı koyabilmek için gerekli vasıfları haiz bulunduğu taktirde ‘Yola elverişli’ sayılacaktır.” hükmüne haizdir. Aynı zamanda Kanun’un 1019 uncu maddesi de taşıyanın, yükle ilgili olanlara karşı geminin denize, yola veya yüke elverişli olmamasından doğan zararlardan sorumlu olacağını düzenlemiş ve devamla “… meğer ki; tedbirli bir taşıyanın sarf etmekle mükellef olduğu dikkat ve ihtimam gösterilmekle beraber eksikliği yolculuğun başlangıcına kadar keşfe imkan bulunmamış olsun.” demek suretiyle taşıyanın hangi hallerde sorumluluktan kurtulacağını da düzenlemiştir. O halde somut uyuşmazlıkta her iki kanun maddesi birlikte değerlendirilerek gemi adamlarının sayısal ve nitelik olarak yeterliliği bakımından geminin yola elverişli olup olmadığı ve buradan varılacak sonuç ile taşıyanın mutlak sorumluluğuna gidilip gidilemeyeceği tartışma konusudur. Bir başka deyişle Mahkeme kabulü ve tarafların iddia, savunmaları dikkate alındığında gemi adamlarının yangına eğitimli- talimli olup olmadıkları, buna rağmen müdahalede, mücadelede yetersiz kalmalarının taşıyanın mutlak sorumluluğunu gerektiren bir “yola elverişsizlik” sonucunu doğurup doğurmadığı uyuşmazlık noktasıdır.

3. Taşıyanın gemi adamlarının kusurlarından ne suretle sorumlu tutulacağı, bu husustaki karine ve ispat yükünün incelenmesine gelince, 6762 sayılı Kanun’un 1062 nci maddesinde zararın geminin sevkine veya başkaca teknik idaresine ait bir hareketin veya yangının neticesi olduğu takdirde taşıyanın yalnız kendi kusurundan mesul olduğu belirtilmiştir. Maddede belirtilen taşıyanın kendi kusuru kavramı ancak geminin başlangıçtaki elverişsizliği şeklinde ortaya çıkabilir. Örneğin geminin elektrik donanımının bozuk olduğunu bile bile taşıyanın gemiyi yeni bir sefere çıkarması şahsi kusurunun olduğuna delalettir. Bu bakımdan önemli olan nokta taşıyanın gemide mevcut olan eksikliği bilmesi ya da bilmesinin gerekmesidir. Dolayısıyla tedbirli bir taşıyanın normal şartlar altında bilemeyeceği bir kusurun yolculuk başlangıcında bulunması kendisinin sorumluluğunu gerektirmemektedir.

4. İddia, savunma, bilirkişi raporları, tanık beyanları ve tüm dosya kapsamı uyarınca dava konusu geminin yapısı, teknik donanımı, yangın algılama ve söndürme donanımı bakımından ulusal ve uluslararası normlara uygun olduğu, gemi adamlarının gemide çıkabilecek yangın konusunda eğitildikleri, tatbikatlarını yaptıkları, bu konuda gerekli ve yeterli belgelere sahip oldukları, yangın olayının denizde karşılaşılabilecek en tehlikeli olay olarak kabul edilmesi gerektiği, gemi personelinin yangının çok hızlı ve kısa bir süre içerisinde yayılması ve büyümesi sonucu yangına müdahalede yetersiz kalmasının can korkusu ve panik duygusu gibi tamamen insani sebeplerle geliştiği, bu durumun geminin yolculuğun başında yola elverişsizliği sonucunu doğurmayacağı ayrıca aynı yangın olayı nedeniyle yanan treylerle ilgili olarak görülüp sonuçlandırılan ve davalıyı sorumlu tutan Landshut Eyalet Mahkemesinin (2.Ticaret Mahkemesi) ve temyizi inceleyen Münih Eyalet Yüksek Mahkemesinin kararına karşı karar düzeltme istemini inceleyen Federal Eyalet Mahkemesinin 15.12.2011 tarih IZR 12/11 sayılı kararında da dava konusu gemide çıkan yangın riskinin, sadece açık denizdeki bir geminin başına gelebilecek bir riske dönüştüğü, taşıyıcının mallarda yangın sebebiyle meydana gelen zarar ve ziyadan, kendi kastı ve ihmali yoksa sorumlu olmayacağı, davalı taşıyıcının kasıt veya ihmali ile ilgili maddi delil bulunmadığı, bu sebeple taşıyıcının sorumluluktan kurtulabildiği, davalının karar düzeltme talebinin kabulü ile davanın tamamen reddedilmesi gerektiği sonucuna varıldığı da değerlendirildiğinde bir bütün olarak davalının meydana gelen zarardan sorumlu olmadığına karar vermek gerekirken davanın kısmen kabulüne karar verilmesi doğru görülmemiş kararın davalı yararına bozulması gerekmiştir.

V. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1.Davacı vekilin tüm, davalı vekilinin diğer temyiz itirazlarının REDDİNE,

2.Mahkeme kararının BOZULMASINA,

Takdir edilen 8.400,00 TL duruşma vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz eden davacıya yükletilmesine,

Peşin alınan temyiz karar harcının istek hâlinde davalıya iadesine,

Dosyanın Mahkemesine gönderilmesine,

23.02.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.