Yargıtay Kararı 11. Hukuk Dairesi 2021/4565 E. 2022/8725 K. 06.12.2022 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 11. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2021/4565
KARAR NO : 2022/8725
KARAR TARİHİ : 06.12.2022

MAHKEMESİ : BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 9. HUKUK DAİRESİ

Taraflar arasında görülen davada Mersin 2. Asliye Ticaret Mahkemesince verilen 13.03.2019 tarih ve 2017/517 E. – 2019/175 K. sayılı kararın davalı-karşı davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf isteminin kabulüne dair Adana Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi’nce verilen 31.12.2020 tarih ve 2019/895 E. – 2020/1272 K. sayılı kararın Yargıtay’ca incelenmesi davalı-karşı davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçeler, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı-karşı davalı vekili, müvekkili şirket tarafından 2015 yılından itibaren davalı şirkete çuval satımı yapıldığını, son olarak 20/04/2017 tarihli fatura ile satış işlemi gerçekleştirildiğini, davalı şirket tarafından düzenlenen 08/06/2017 tarihli iki adet iade faturası bedellerinin düşülmesinden sonra son borç bakiyesinin 55.911,92 TL olduğunu, borcun ödenmemesi üzerine müvekkilinin alacağının tahsili amacı ile davalı aleyhine ilamsız icra takibi başlatıldığını, davalının icra takibine haksız olarak itiraz ettiğini ileri sürerek itirazın iptali ile davalı borçlunun %20 icra inkar tazminatına mahkum edilmesini talep etmiş, karşı dava da ise, davaya konu e-faturanın icra takibinden sonra elektronik sistem üzerinden müvekkiline gönderildiğini, faturaya yasal süre içinde ihtarname ile itiraz edildiğini, davalı-karşı davacının müvekkiline iade ettiği çuvalların 11/04/2017, 18/04/2017 ve 20/04/2017 tarihli faturalara konu çuvallar olduğunu ancak yansıma zarar olarak talep edilen gemi demuraj tarihinin 31/08/2016, yükleme gecikmesinin ise 07/01/2017-07/03/2017 tarihleri arasında olduğunun belirtildiğini, dolayısıyla demuraj ve yükleme gecikmelerinin 07/03/2017 tarihinden önceki tarihlere yönelik olduğundan iade faturalarına konu çuvallar nedeniyle söz konusu zararın oluşmayacağının görüldüğünü, iadesi kabul edilenler dışında davalı tarafından müvekkiline ne malın ayıplı olduğu ne de teslimde gecikme olduğuna dair ihtarname keşide edilmediğini, yine taraflar arasında ne mal teslimini süreye bağlayan ne de çuvalların standart üretim dışında özel olarak üretilmesine yönelik bir sipariş sözleşmesinin de olmadığını, faturada geçen yeniden dolum/paketleme bedeli tutarının iade edilen çuvalların tamamının kullanıldığı manasına geldiğini, bu bedelin iade edilen çuvalların tamamının yeniden doldurulduğu kabul edilse dahi fahiş olduğunu, oysa ki gramajda hata varsa bunun en geç birkaç çuval kullanımından sonra tespit edilmesi gerektiğini, dikiş yerlerinde patlama varsa bunun da en geç birkaç çuval kullanımından sonra tespitinin gerektiğini, davalı işçilerinin bunları fark etmemesinin hayatın olağan akışına aykırı olduğunu ve hayali bir gider olduğunu savunarak karşı davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Davalı-karşı davacı vekili, müvekkili şirketin davacıya bir borcu olmayıp bilakis alacaklı olduğunu, bu nedenle takibe itiraz edildiğini savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiş, karşı dava yönünden ise, taraflar arasında çuval alım satımına ilişkin süregelen ticari ilişki olduğunu, müvekkilinin Birleşmiş Milletler Dünya Gıda Programı (WFP) kapsamında ihracatlar gerçekleştirdiğini ve bu yüklemelere ilişkin çuvalları davacıdan temin ettiğini, WFP programı çerçevesinde yapılan gecikmelere ağır cezalar uygulandığını, bu hususun tüm piyasaca bilindiği gibi davacı tarafından da bilindiğini, davacı şirketin müvekkili tarafından geç teslimat, çuvalların istenilen gramajda olmaması, patlak vermesi, yırtılması, baskı hataları ve diğer tüm eksiklikler hususunda telefon görüşmesi ve mailler ile uyarıldığını, en son 8 Nisan 2017 tarihli mail ile geç teslimden dolayı ve çuvalların istenilen vasıflara uymamasından dolayı gemi ve karayolu yüklemelerinde gecikmeler yaşandığı, bu nedenle WFP’ye ceza ödemek zorunda kalındığı, uğranılan zarar ziyan ve gecikmelerden kaynaklı tüm masrafların davacıya yansıtılacağının ihtar edildiğini, aynı zamanda bu şekilde olan çuvalların ayrıldığı ve iade edilmek üzere bekletildiğinin de bildirildiğini, müvekkili şirket tarafından davacı firmaya 08/06/2017 tarihli iki adet e-fatura düzenlendiğini ve 5.000 adet ve 48.487 adet çuvalın davacıya iade edildiğini ve davacı tarafından çuvalların teslim alındığını, müvekkili tarafından çuval iadesi gerçekleştirildikten sonra taraflar arasındaki süregelen ticari ilişki çerçevesinde ihtarlarda da belirtildiği şekilde uğradığı zararın tamamının hesaplanıp bu zararın davacıya yansıtıldığını, yansıma zararlar için davacıya 19/07/2017 tarihli toplam 37.980,14.USD meblağlı fatura tanzim edildiğini, ancak davacının Noter ihtarı ile faturayı kabul etmediğini bildirdiğini, davacının çuvalları geç teslim etmesi ve uygun nitelikte çuval teslim etmemesi nedeniyle yaşanan gecikmelerden dolayı WFP’nin zararı müvekkiline yansıttığını, davacının bu yansıma zararlardan sorumlu olduğunu ayrıca yırtılan, patlayan gramaj eksikliği ve fazlalığı sebebiyle boşaltılıp tekrar paketleme işlemi için yapılan işçilik istife alınma ve paketleme gibi zararlardan da davacının sorumlu olduğunu ileri sürerek karşı davalarının kabulü ile 37.980,14 USD alacağın fiili ödeme tarihindeki T.C. Merkez Bankası Efektif Satış kuru üzerinden karşı davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
İlk derece mahkemesi, iddia, savunma, toplanan deliller ve tüm dosya kapsamına göre, davacı-karşı davalının kendi defter kayıtlarına göre 55.911,91 TL alacağı olduğu, karşı davacı-davalının kendi defterleri üzerinde yapılan incelemede ise, davacı-karşı davalı ….’ne 55.660,97 TL borçlu olduğunun anlaşıldığı, davalı-karşı davacı tarafça karşı taraf adına kesilen 134.388,93 TL’lik yansıtma faturasının içeriğinde belirtilen gemi demuraj, yükleme gecikme tarihlerinin çuval iade faturalarının düzenlendiği tarihten önceki dönemleri kapsaması, sipariş tekfil formlarına göre alıcının belirlediği tarih, ölçü ve standartların dışındaki çuvalların iade edileceği belirtildiği ancak iadelerden kaynaklanacak zarar ve masrafların satıcıya yansıtılacağının belirtilmemiş olması nedenlerinden ötürü, davalı-karşı davacı şirketin düzenlemiş olduğu yansıtma faturası bedelini davacı-karşı davalı şirketten talep edemeyeceği, davalı-karşı davacı tarafından düzenlenen 19/07/2017 tarihli yansıtma faturasının icra takibinin başladığı tarih olan 13/07/2017 tarihinden sonra düzenlendiğinden karşı davanın reddi gerektiği, defter kayıtlarına göre davalı-karşı davacının, davacı şirkete 55.660,97 TL alacak tutarında borçlu olduğu gerekçesiyle asıl davanın kısmen kabulüne, karşı davanın reddine, taleplerin açık ve belirlenebilir olduğu gerekçesiyle davacı lehine takibe konu kabul edilen miktar oranına göre icra inkar tazminatına karar verilmiştir.
Karar, davalı-karşı davacı vekili tarafından istinaf edilmiştir.
İstinaf Mahkemesince iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, davacının davalıdan takip tarihi itibari ile çuval satımından kaynaklı 55.660,97 TL alacağı bulunduğu, İlk Derece Mahkemesi’nce asıl davanın kısmen kabulüne karar verilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön görülmediğinden davalı-karşı davacı vekilinin asıl davaya yönelik istinaf başvurusunun yerinde görülmediği, karşı davaya yönelik istinaf istemine gelince , taraflar arasında ayrı bir satış sözleşmesi bulunmayıp her iki tarafın da kabulünde olan 3 adet sipariş teklif & teyit formlarının bulunduğu, sipariş teklifi ve teyit formlarında gecikme ya da ayıplı mal satışı durumunda taraflara ilave bir yükümlülük yüklenilmediği, karşı davacı tarafından davalı satıcıya düzenlenen iade faturalarının açıklama kısmında 11/04/2017, 18/04/2017 ve 20/04/2017 tarihli faturalara istinaden düzenlendiğinin belirtildiği, alıcı karşı davacı, satıcı karşı davalıdan 11/04/2017, 18/04/2017 ve 20/04/2017 tarihli faturalarla satın aldığı çuvallardan bir kısmının hatalı olduğunu belirterek 08/06/2017 tarihli 2 adet iade faturası düzenlediği ve iade faturalarında belirtilen miktarda çuvalın satıcıya iade ettiği, buna karşılık uğradığı zararlara ilişkin olarak düzenlediği 19/07/2017 tarihli faturadaki alacaklardan “demuraj yansıtmasının” 31/08/2016 tarihli gemi demuraj yansıtmasına, “gecikme yansıtmasının” ise 07/01/-07/03/2017 tarihli gecikme yansıtma bedeline ilişkin olduğu, bu hali ile karşı davada talep edilen demuraj yansıtması ve gecikme yansıtması zararlarının, iade edilen çuvallardan öncesine ait olduğu ve iade edilen çuvallarla bir ilgisinin olmadığı, her ne kadar karşı davacı vekili sözleşme süresince hatalı olan çuvalların ayrıldığını ve ilişkinin sona ermesi ile davalı satıcıya iade edildiğini belirtse de, bizzat müvekkili tarafından düzenlenen iade faturalarının açıklama kısmında açıkça 11/04/2017, 18/04/2017 ve 20/04/2017 tarihli faturalara istinaden düzenlendiğinin belirtilmesi karşısında karşı davacı vekilinin bu yöndeki savunmasına itibar edilmediği, bir an için hatalı olmaları sebebiyle iade edilen ve satıcı tarafından kabul edilen çuvalların ticari ilişkinin devamı süresince hatalı olmaları sebebiyle ayrılan çuvallar olduğu kabul edilse bile, bu kez de alıcı olan karşı davacının TTK’nın 23/1-c maddesine uygun süresi içinde yapılmış bir ihbarı olmadığından, satıcı karşı davalının faturada talep edilen demuraj yansıtması ve gecikme yansıtmasından sorumlu tutulamayacağı, öte yandan karşı davaya konu faturada, hizmet yansıtması adı altında 10.919,18.USD istenilmiş olup, bu zararın yırtılan, patlayan gramaj eksikliği ve fazlalığı sebebiyle boşaltılıp tekrar paketleme işlemi için yapılan işçilik, istife alınma ve paketleme gibi zararlardan kaynaklandığı iddia edilmiş ise de, alıcı karşı davacı bu miktarda zarara uğradığını ve zararın da davalı satıcıdan kaynaklandığını ispata yarar dosyaya somut delil sunulmadığı, iddianın soyut iddia niteliğinde kaldığından bu talep yönünden de karşı davanın reddine karar verilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön görülmediği, yine her ne kadar istinaf dilekçesinde eksik inceleme yapıldığı, davalı-karşı davacı şirket ile Birleşmiş Milletler Dünya Gıda Programı (WFP) arasındaki ticari ilişkinin ve adı geçen kurum tarafından kesilen ve daha sonra da müvekkilinin alacağından mahsup edilen cezaların irdelenmediği iddia edilmiş ise de, yukarıda da belirtildiği gibi satıcı karşı davalının, davalı karşı davacının WFP’ye ödemek zorunda kaldığı cezalardan sorumlu olabilmesi için zararın satıcının eylemlerinden kaynaklanması gerekli olup karşı davacı zararın karşı davalının eylemlerinden kaynaklandığını ispat edemediğinden, karşı davacı ile dava dışı WFP arasındaki ticari ilişkinin incelenmesinin uyuşmazlığın çözümüne bir katkısı bulunmadığından bu istinaf sebebi de yerinde görülmediği, her ne kadar ilk derece mahkemesince asıl davada alacağın likit olduğu gerekçesiyle davacı lehine icra inkar tazminatına hükmedilmiş ise de, taraflar arasındaki ilişkinin uzun yıllara dayalı olması, bir kısım çuvalların hatalı olması nedeniyle iade edilmesi, alacak miktarının ihtilaflı olup, miktarın bilirkişi raporuyla belirlenebilecek nitelikte olması karşısında alacağın likit olduğunun kabulü mümkün görünmediğinden davalı-karşı davacı vekilinin icra inkar tazminatına ilişkin istinaf sebebinin yerinde olduğu gerekçesiyle davalı-karşı davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına, asıl davanın kısmen kabulü ile Mersin 1. İcra Dairesi’nin 2017/9451 esas sayılı dosyasına davalı tarafından yapılan itirazın iptali ile takibin 55.660,97 TL asıl alacak üzerinden devamına, fazlaya ilişkin talebinin reddine, alacak yargılamayı gerektirip likit olmadığından davacı tarafın icra inkar tazminatı talebinin reddine, karşı davanın reddine karar verilmiştir.
Karar, davalı- karşı davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Yapılan yargılama ve saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kuralları gözetildiğinde İlk Derece Mahkemesince verilen kararda bir isabetsizlik olmadığının anlaşılmasına göre yapılan istinaf başvurusunun HMK’nın 353/b-1 maddesi uyarınca Bölge Adliye Mahkemesince esastan reddine ilişkin kararın usul ve yasaya uygun olduğu kanısına varıldığından Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarda açıklanan nedenlerle, davalı-karşı davacı vekilinin temyiz isteminin reddi ile Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın HMK’nın 370/1. maddesi uyarınca ONANMASINA, HMK’nın 372. maddesi uyarınca işlem yapılmak üzere dava dosyasının İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, aşağıda yazılı bakiye 2.872,60 TL temyiz ilam harcının temyiz eden davalı-karşı davacıdan alınmasına, 06/12/2022 tarihinde kesin olarak oybirliğiyle karar verildi.