YARGITAY KARARI
DAİRE : 11. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2021/4490
KARAR NO : 2022/8567
KARAR TARİHİ : 01.12.2022
MAHKEMESİ :TİCARET MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki dava sonucu mahkemece verilen 25.09.2013 gün ve 2012/69 E.-2013/240 K. sayılı hükmün (kapatılan) Yargıtay 19. Hukuk Dairesi’nce 03.03.2014 gün ve 2014/587 E.-2014/4195 K. sayılı ilamla bozulması üzerine yukarıda tarih ve sayısı belirtilen direnme kararı davalı vekili tarafından temyiz edilmekle, HGK’nın 2017/(19)11-940 Esas 2021/236 Karar sayı ve 09.03.2021 tarihli kararı ile direnme kararı olmayıp, bozmaya eylemli uyma sonucu verilen yeni hüküm niteliğinde olduğu gerekçesiyle davalı tarafın temyiz itirazları incelenmek üzere dosya Dairemize gönderilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçeler, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, müvekkili ile davalı arasında 01.02.2001 tarihli akaryakıt alım satımına ilişkin bayilik sözleşmesi imzalandığını, bayilik sözleşmesine ek olarak 01.02.2001 tarihli prim protokolü imzalandığını, prim protokolüne göre, müvekkili şirketin bir yıl içinde satın almayı taahhüt ettiği 4000 metreküp beyaz ürünü satın aldığı takdirde, 4000 metreküpe kadar almış olduğu her bir metreküp beyaz akaryakıt için 3 USD ve bu miktarın üzeri için 7 USD, 8 tonun üzerinde gerçekleşen her bir madeni yağ alımı için 100 USD prim almaya hak kazanacak olduğunu, ancak davalının sözleşmeden kaynaklanan borcunu yerine getirmediğini, 2010 yılı prim alacağı için 23.367,17 TL prime hak kazandığını, 31.12.2011 tarihli faturayı düzenlediğini faturanın ödenmemesi üzerine İstanbul 37. İcra Dairesi’nin 2012-3506 Esas sayılı dosyasında takip yaptıklarını, davalının takibe itiraz ettiğini itirazın iptalini ve %40 tazminata hükmedilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili, taraflar arasında halihazır devam eden bir sözleşme bulunmadığını, 31.12.2011 tarihli faturaya ilişkin bir borçları olmadığını, faturanın iade edildiğini, ortada herhangi bir likit ve hesaplanabilir bir alacak olmadığını, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece davanın kabulüne ilişkin verilen kararın bozulması üzerine, primin ürün olarak verileceğine ilişkin Sözleşmenin 4.maddesini değerlendirilmek için bozulmuş ise de gerekçeli kararının içeriğinde ve tüm dosya kapsamında taraflar arasındaki ilişkinin 31.10.2010 tarihi itibariyle sonlanmış olduğu yazılı olup, bayilik ilişkisi sona erdiğinden ürün alımı yapılamayacağından sözleşmede de prim bedeli yazılı bulunduğundan, davacının bayiliği sona ermiş olması nedeniyle ve sözleşme süresi içerisinde ürün olarak verilme imkanı kalmadığından takibin açılış tarihi de 03.02.2012 tarihi olduğu ticari ilişkinin sonlanmış bulunduğundan bu hükmün üzerinde durulmasının bir gerekliliği bulunmadığından primin ürün olarak verileceğine ilişkin hükmün uygulanması imkansız hale geldiği dikkate alınmadan verilen bir bozma kararı olduğundan bozma ilamına uyulmayarak direnme kararı verilmiştir.
Kararı davalı vekili temyiz etmiştir.
Hukuk Genel Kurulunca, mahkemece prim protokolün 4. paragrafı değerlendirilmek suretiyle ve Özel Daire bozma kararının gereğini yerine getirecek şekilde hüküm kurulduğu, bu itibarla, mahkemece verilen kararın usul hukuku anlamında gerçek bir direnme kararı olmayıp, bozmaya eylemli uyma sonucu verilen yeni hüküm niteliğinde olduğu gerekçesiyle dosyanın Dairemize gönderilmesine karar verilmiştir.
Dosyadaki yazılara, mahkemece uyulan bozma kararı gereğince hüküm verilmiş olmasına ve delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davalı vekilinin bütün temyiz itirazları yerinde değildir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerden dolayı, davalı vekilinin bütün temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı bakiye 797,16 TL temyiz ilam harcının temyiz eden davalıdan alınmasına, 01/12/2022 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.