YARGITAY KARARI
DAİRE : 11. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2021/4275
KARAR NO : 2022/8316
KARAR TARİHİ : 24.11.2022
MAHKEMESİ : BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ
Taraflar arasında görülen davada Ankara 2. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 25.04.2019 tarih ve 2018/426 E. – 2019/221 K. sayılı kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf isteminin esastan reddine dair Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi’nce verilen 12.02.2021 tarih ve 2019/999 E. – 2021/160 K. sayılı kararın Yargıtay’ca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçeler, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, müvekkili şirketin “MACRO, MAKRO” esas unsurlu 1, 3, 5, 6, 8, 9, 16, 18, 20, 21, 22, 24, 28, 29, 30, 31, 32, 33, 34, 35, 36, 40, 41, 42, 43.sınıf ürün ve hizmetleri içeren markaların sahibi olduğunu, davalının 15.06.2017 tarihinde “MACROCONTROL” ibareli, 1, 5 ve 35.sınıftaki ürün ve hizmetleri içeren marka tescil başvurusunda bulunduğunu, 2017/55325 kod numarası verilen başvuruya müvekkilince iltibas, tanınmışlık, kötü niyet vakıalarına dayanılarak itiraz edildiğini, itirazlarının önce Markalar Dairesi ve nihai olarak YİDK tarafından reddedildiğini, kararın haksız ve hukuka aykırı olduğunu, müvekkili markalarının herkes tarafından bilindiğini, müvekkilinin “MACRO, MAKRO” ibareli markaları ile davalının MACROCONTROL ibareli markasının okunuşlarının da çok yakın olduğunu, görsel, sescil ve kavramsal olarak bıraktıkları umumi intibanın aynı bulunduğunu, başvurunun tescilinin müvekkilinin “MACRO, MAKRO” esas ve ayırt edici unsurlu markaları ile iltibasa sebebiyet vereceğini, davalının benzer marka tescil başvurusunda bulunmasının kötü niyetli olduğunu, emsal alınabilecek birçok kesinleşmiş mahkeme kararı bulunduğunu ileri sürerek, YİDK’in 2018-M-7949 sayılı kararının iptaline, davalı adına tescil edilen markanın hükümsüzlüğü ile sicilden terkinine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı … vekili, Kurum kararının usul ve yasaya uygun olduğunu, dava konusu başvuru ile davacının itirazına mesnet markalar arasında iltibasa yol açacak düzeyde benzerlik bulunmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
Davalı Şirket vekili, görsel, işitsel ve anlamsal olarak bıraktıkları umumi intiba bakımından “MACROCONTROL” ibareli müvekkili başvurusu ile davacının “MACRO, MAKRO” ibareli markaları arasında iltibasa yol açacak düzeyde bir benzerliğin bulunmadığını, “macro-makro” ibarelerinin geniş-büyük anlamları itibariyle her sektörde nitelik belirtmek için sıklıkla kullanılan ibareler olduklarını savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece yapılan yargılamaya, toplanan delillere ve benimsenen bilirkişi raporuna göre davacının markalarının MACRO, MAKRO esas unsurlu oldukları, anılan markaların özellikle perakende satış yahut mağazacılık hizmetinde kullanılarak ayırt edicilik kazandıkları, ancak bunun “büyük, geniş ve uzun” anlamları taşıyan sadece makro ibaresi itibariyle değil, bütün olarak gerçekleştiği, davacının “makro/macro” ibareli markalarıyla davalının “MACROCONTROL” ibareli başvurusu arasında biçim, düzenleme ve tertip tarzı itibariyle görsel, sescil ve anlamsal olarak ortalama tüketicileri iltibasa düşürecek derecede bir benzerlik bulunmadığı, zira “Makro” veya “Macro” ibaresinin ayırt ediciliğinin olmadığı, ancak yanına getirilecek başka sözcük ve şekillerle birlikte markasal anlamda ayırt edicilik kazanabileceği, başvuru konusu işaret ile davacı markaları arasında işletmesel bağlantılandırmayı tesis eden herhangi bir unsurun da bulunmadığı, tescilli bir marka ile iltibas yaratmayan işaretin marka tescil başvurusunda bulunmanın kötüniyetli bir yaklaşım olarak değerlendirilemeyeceği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, karara karşı davacı vekili istinaf talebinde bulunmuştur.
Bölge adliye mahkemesince, dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı, gerekçesiyle davacı vekilinin istinaf başvurusunun esas yönünden reddine karar verilmiştir.
Davacı vekili, kararı temyiz etmiştir.
Yapılan yargılama ve saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kuralları gözetildiğinde İlk Derece Mahkemesince verilen kararda bir isabetsizlik olmadığının anlaşılmasına göre yapılan istinaf başvurusunun HMK’nın 353/b-1 maddesi uyarınca Bölge Adliye Mahkemesince esastan reddine ilişkin kararın usul ve yasaya uygun olduğu kanısına varıldığından Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarda açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz isteminin reddi ile Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın HMK’nın 370/1. maddesi uyarınca ONANMASINA, HMK’nın 372. maddesi uyarınca işlem yapılmak üzere dava dosyasının İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, aşağıda yazılı bakiye 21,40 TL temyiz ilam harcının temyiz eden davacıdan alınmasına, 24/11/2022 tarihinde kesin olarak oybirliğiyle karar verildi.