Yargıtay Kararı 11. Hukuk Dairesi 2021/4208 E. 2022/8209 K. 23.11.2022 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 11. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2021/4208
KARAR NO : 2022/8209
KARAR TARİHİ : 23.11.2022

MAHKEMESİ : BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ16. HUKUK DAİRESİ

Taraflar arasında görülen davada İstanbul 2.Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 29.12.2017 tarih ve 2016/172 E. – 2017/425 K. sayılı kararın davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf isteminin kabulüne dair İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi’nce verilen 01.04.2021 tarih ve 2018/1688 E. – 2021/684 K. sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçeler, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, müvekkilinin yıllardır emek vererek tanınmış hale getirdiği “TESORI D’ORIENTE” markasını tescil ettirmek için TPMK’ya 30.06.2015 tarihinde başvurduğunu ancak davalıya ait 2014/107474 sayılı “TESORI D’ORIENTE” ibareli marka gerekçe gösterilerek başvurunun reddedildiğini, müvekkilince yapılan itirazınsa kabul edilmediğini, müvekkilinin bu markayı ilk olarak 1998 yılında ihdas ettiğini, ayrıca WIPO ve OHIM nezdinde tescil ettirdiğini, davalının ise bu markayı kötüniyetli olarak tescil ettirdiğini, tesadüfen bu ibarenin bulunamayacağını savunarak davalıya ait markanın hükümsüzlüğüne ve sicilden terkinine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, müvekkilinin “TESORI D’ORIENTE” markasının anlamının Doğu Hazineleri olduğunu, bu ibarenin aynı zamanda 2007 yılında basılmış bir kitabın adı olduğunu, bu isimde basılmış ve doğudaki hazineleri (baharat ve otlar) anlatan bir kitap olduğunu, müvekkilinin söz konusu kitabı gördüğünü ve bu ibarenin ilgisini çekmesi nedeniyle marka olarak tescil ettirdiğini, müvekkilinin de birçok ülkede satış yaptığını, davacının WIPO başvurusunda Türkiye’yi seçmediğini, davacının tanınmışlık iddiasına dayalı delillerin ise kendisi tarafından yapılan sayfa ve resimlerden ibaret olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.
İlk derece mahkemesince, iddia, savunma, bilirkişi raporu ve dosya kapsamına göre; dava konusu markadaki “TESORI D’ORIENTE” ibaresinde gerçek hak sahipliğinin davacı yana ait olduğu, davalının kötüniyetli olarak marka başvurusunda bulunduğu, 3.sınıfta yer alan tüm emtialar yönünden markanın hükümsüzlüğüne karar verilmesi gerektiği gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Karara karşı davalı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
Bölge Adliye Mahkemesi’nce; 556 sayılı KHK’nın 6.maddesi uyarınca, marka korumasının tescille elde edileceği ve tescil ve korumada ülkesellik prensibinin geçerli olduğu, ülkemizin de taraf olduğu Paris Sözleşmesi ve TRİPS hükümleri dahilindeki bir marka sahibinin Türkiye’de tescilli olmasa dahi ülkemizde ticari faaliyette bulunması koşuluyla öncelik ve fikri ve sınai haktan kaynaklanan üstün hak sahipliği iddiasına dayanmasının tanınmışlık halinde de üçüncü kişilerce gerçekleştirilen başvuruya itiraz ve tescil halinde de hükümsüzlük davası açma hakkının mevcut olduğu, somut olayda davacı tarafın OHIM ve WIPO nezdinde tecilli markaları bulunduğuna dair belgeler sunulmuş ise de, davacı markasının tanınmış marka olmadığının yargılama sırasında alınan bilirkişi raporundan anlaşıldığı, davacı tarafın, davalının marka başvurusundan önce Türkiye’de ticari faaliyeti nedeniyle üstün hak sahibi olduğu hususunun da kanıtlanamadığı, davacı markasının aynen tescil edilmesinin tek başına kötüniyetli tescili kanıtlamaya yeterli olmadığı, davacının davasını ispatlayamadığı gerekçesiyle davalı vekilinin istinaf talebinin kabulüne, yerel mahkeme kararının kaldırılmasına ve davanın reddine karar verilmiştir.
Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.
Dava, davalı adına tescilli markanın hükümsüzlüğü ve sicilden terkini talebine ilişkindir. Mahkemece, dava konusu markanın gerçek hak sahibinin davacı olduğu ve davalının kötüniyetli olarak marka başvurusunda bulunduğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiş, davalı vekilince istinaf yoluna başvurulması üzerine Bölge Adliye Mahkemesince davacı markasının Türkiye’de tanınmış marka olmadığı ve davacı markasının aynen tescil edilmesinin tek başına kötüniyetli tescili kanıtlamaya yeterli olmadığı gerekçesiyle mahkeme kararı kaldırılarak davanın reddine karar verilmiştir.
Davacı, dava konusu 2014/107474 sayılı “TESORI D’ORIENTE+şekil” markasının kötüniyetli olarak tescil olunduğu gerekçesiyle de hükümsüzlüğüne karar verilmesini istemiştir. HGK 16/07/2008 tarih 2008/11-501 Esas 2008/507 Karar sayılı kararı ve Dairemizin yerleşik uygulamaları itibariyle tescilde kötüniyet, 556 sayılı KHK’nın 35. maddesine göre bir itiraz sebebi olup, her ne kadar aynı KHK’nın 42. maddesi uyarınca bir hükümsüzlük nedeni olarak düzenlenmemiş ise de; TMK’nın 2. maddesi uyarınca hukuk düzeni kötüniyeti korumayacağından esasen genel ve temel kural niteliğindeki söz konusu TMK’nın 2. maddesinde düzenlenen bir hakkın açıkça kötüye kullanılmasının korunmayacağına ilişkin hükmün marka hükümsüzlük davalarında da dikkate alınması gerekir. Mahkemece görüşüne başvurulan bilirkişi heyetince, davacının 2002, 2003, 2008 yıllarında “TESORI D’ORIENTE+şekil” ibareli markasını OHIM ve WIPO nezdinde tescil ettirdiği, aynı alanda faaliyet gösteren davalının marka tescili esnasında davacı tarafın markasında kullanılan logonunda ibareler gibi aynen kullanıldığı, dolayısıyla davalının marka tescilinde kötüniyetli olduğuna dair görüş açıklanmış ve ilk derece mahkemesince de bu görüşten hareketle davanın kabulüne karar verilmiştir. Bölge Adliye Mahkemesince davacı markasının davalı tarafından aynen tescil edilmesinin tek başına kötüniyetli tescili kanıtlamadığı gerekçesi yerinde olmayıp, davalının marka tescilinde kötüniyetli olduğunun kabulü ile sonucuna göre karar verilmesi gerekirken davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiş ve bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarda açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz isteminin kabulü ile Bölge Adliye Mahkemesi kararının BOZULMASINA, HMK’nın 373/2. maddesi uyarınca dava dosyasının Bölge Adliye Mahkemesi’ne gönderilmesine, ödediği peşin temyiz harcının isteği halinde temyiz eden davacıya iadesine, 23.11.2022 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.