Yargıtay Kararı 11. Hukuk Dairesi 2021/4200 E. 2022/8252 K. 23.11.2022 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 11. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2021/4200
KARAR NO : 2022/8252
KARAR TARİHİ : 23.11.2022

MAHKEMESİ : BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 16. HUKUK DAİRESİ

Taraflar arasında görülen davada Bakırköy 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen 19.02.2018 tarih ve 2017/702 E.- 2018/130 K. sayılı kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf isteminin esastan reddine dair İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi’nce verilen 01.04.2021 tarih ve 2018/2126 E.- 2021/683 K. sayılı kararın Yargıtay’ca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçeler, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, müvekkilinin diş teknisyeni olduğunu, finansal kiralama sözleşmesiyle davalı şirketten protez diş kazma makinesi ve scannerin kiralanmasına ilişkin finansal kiralama sözleşmesi yaptığını, sözleşme uyarınca makinenin mülkiyetini kazanacağının kararlaştırıldığını, ancak kiralananın ayıplı çıktığını, bu sebeple işlerini yapamayarak zarara uğradığını, finansal kiralama şirketinden yetki alarak bu davayı açmak durumunda kaldıklarını, ayıplı makinenin davalıya iadesine, ödenen toplam 212.010,93 TL’nin davalıdan tahsiline, ayrıca müvekkilinin yoksun kaldığı kar bakımından şimdilik 10.000.- TL’nin davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, makinenin davacıya tesliminden itibaren 4 yılı aşkın süre geçtiğini, süresinde ayıp ihbarı yapılmadığını, ayrıca davacının da kabulünde olan 23.02.2015 tarihli protokol gereğince davacının müvekkiline karşı olan bütün davalardan feragat ettiğini ve tarafların birbirlerini kesin olarak ibra ettiğini, ayrıca davacının ödemelerini itirazsız biçimde yaptığını, malı kullandıktan sonra ayıplı olduğunu ileri sürmenin doğru olmadığını savunarak davanın reddini talep etmiştir.
Mahkemece yapılan yargılama,toplanan deliller ve tüm dosya kapsamına göre, davacı tarafça Adana 4.Asliye Hukuk Mahkemesi’nce yaptırılan tespit işlemi sonucunda alınan bilirkişi raporunda, makinenin ayıplı olduğu yolunda görüş bildirilmiş ise de, bu raporun 27.04.2015 tarihli olduğu, davacının tespit işleminden bir sene sonra 13.05.2016 tarihinde makinenin ayıplı olduğundan bahisle bedelin iadesi talebinde bulunduğunu, davacının bu makineyi 30.04.2012 tarihinden itibaren kullanmakta olduğunu, ihtarname tarihine kadar herhangi bir bildirimde bulunmadığı gibi bu hususta servis, tamirat kaydı vb sunmadığı, kaldı ki satın alma opsiyonunu kullanarak malın mülkiyetinin davacıya geçtiği, davacının ayıp ihbar sürelerine uymadığı gerekçeleriyle davanın reddine karar verilmiş, kararı davacı vekili istinaf etmiştir.
İstinaf mahkemesince, ilk derece mahkemesi kararının usul ve yasaya uygun olduğu, istinaf nedenlerinin yerinde olmadığı gerekçesiyle davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiş, kararı davacı vekili temyiz etmiştir.
Yapılan yargılama ve saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kuralları gözetildiğinde İlk Derece Mahkemesi’nce verilen kararda bir isabetsizlik olmadığının anlaşılmasına göre yapılan istinaf başvurusunun HMK’nın 353/b-1 maddesi uyarınca Bölge Adliye Mahkemesi’nce esastan reddine ilişkin kararın usul ve yasaya uygun olduğu kanısına varıldığından Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz isteminin reddi ile Bölge Adliye Mahkemesi’nce verilen kararın HMK’nın 370/1. maddesi uyarınca ONANMASINA, HMK’nın 372. maddesi uyarınca işlem yapılmak üzere dava dosyasının İlk Derece Mahkemesi’ne, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesi’ne gönderilmesine, aşağıda yazılı bakiye 21,40 TL temyiz ilam harcının temyiz eden davacıdan alınmasına, 23.11.2022 tarihinde kesin olarak oybirliğiyle karar verildi.