Yargıtay Kararı 11. Hukuk Dairesi 2021/4199 E. 2022/8492 K. 30.11.2022 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 11. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2021/4199
KARAR NO : 2022/8492
KARAR TARİHİ : 30.11.2022

MAHKEMESİ : BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 16. HUKUK DAİRESİ

Taraflar arasında görülen davada İstanbul 2.Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 21.11.2017 tarih ve 2016/194 E- 2017/335 K. sayılı kararın davalı tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf isteminin esastan reddine dair İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi’nce verilen 02.04.2021 tarih ve 2018/1827 E- 2021/702 K. sayılı kararın Yargıtay’ca incelenmesi davalı tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçeler, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili; “NIKE” markasının TPMK nezdinde müvekkili şirket adına tescilli olduğunu, davalının Kayseri’de ayakkabı imalatı ve ticareti yaptığını, davacının şikayeti üzerine Kayseri 3. Sulh Ceza Hakimliği’nin 2015/2886 D.iş sayılı dosyasından verilen arama ve elkoyma kararına istinaden yapılan aramada, müvekkil markalarının taklit ürünler üzerinde kullanıldığının tespit edildiğini, davalı hakkında 556 sayılı KHK m.61/A-l maddesine muhalefet nedeniyle ceza davası açılmış olduğunu ve davanın davalının mahkumiyeti ile sonuçlandığını, davalının dağıtıcı olması nedeniyle satılan NIKE markalı taklit ürünlerin sayısının tespit edilenden de fazla olabileceğini ileri sürerek müvekkilin marka hakkına tecavüzün tespiti, men’i, ref’i ile 2.000,00 TL maddi ve 50.000,00 TL manevi tazminatın tahsiline karar verilmesini talep etmiş, 03.10.2017 tarihli ıslah dilekçesi ile maddi tazminat talebini 33.520,20 TL’ye yükseltmiştir.
Davalı, davaya cevap vermemiştir.
İlk derece mahkemesince, iddia, savunma, bilirkişi raporu ve dosya kapsamına göre; “NIKE” markasının 25. sınıfta “ayakkabı” emtiası için davacı adına tescil edilmiş olduğu, Kayseri 3. Sulh Ceza Hakimliği’nin 2015/2886 D.iş sayılı dosyasından verilen arama ve elkoyma kararına istinaden 19.11.2015 tarihinde davalının işyerinde yapılan aramada davacı adına tescilli olan “NIKE” markasının taklit edilmek suretiyle kullanıldığının tespit edildiği, davalının markasal kullanımını haklı kılacak bir delil dosyaya ibraz edemediği, davalının kusurlu olduğu gerekçesiyle, davanın kabulü ile davalının, davacıya ait marka hakkına tecavüzünün tespitine, durdurulmasına ve önlenmesine, Nıke ibareli ürünlere el konularak imhasına, imalata yönelik makinaların zaptına dair talebin reddine, 33.520,20 TL maddi tazminatın ve 10.000.- TL manevi tazminatın dava tarihinden itibaren yürütülecek yasal faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine ve hükmün ilanına karar verilmiştir.
Karara karşı davalı tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
Bölge Adliye Mahkemesi’nce; davalı adresinde yapılan aramada 120 çift siyah renkli NIKE marka ve logolu tamamlanmış ayakkabı, NIKE ibareli ayakkabı arkasına yapıştırılan 592 adet yan mamul, Air yazılı 1071 adet beyaz renkli ayakkabı tabanı, 2100 adet NIKE logolu yapıştırma yan mamul, 2120 adet NIKE marka ve logolu mastra tabir edilen keçe,400 adet siyah renkli NIKE markalı saya (tabansız yan mamul), 100 adet farklı renklerde NIKE logolu ayakkabı iç etiketi, 2 adet siyah renkli NIKE logolu demir baskı kalıbı, 747 adet NIKE FREE ibareli turuncu renkte karton etiket tespit edildiği, ceza dosyası kapsamına göre davalının “Özen Ayakkabıcılık Outlet” isimli işyerinde ayakkabı imalatı yaptığı, davalının ürünlerin taklit olduğunu bilmediğine yönelik savunmasının samimi olmadığı, davacının 556 sayılı KHK 66/a maddesi uyarınca tazminat tercihini kullandığı, davalının ticari defter ve kayıtları incelenerek dosya kapsamındaki delillerle birlikte değerlendirilerek tazminat hesabı yapılması gerekiyorsa da, bilirkişi raporunun davalıya HMK 281.md. uyarınca meşruhatla birlikte tebliğ edildiği, davalının rapora itiraz etmediği, aradan uzunca bir süre geçtikten sonra 21.11.2017 tarihli duruşmada, bilirkişi incelemesinin eksik yapıldığını beyan ettiği, süresinden sonra rapora itiraz edilmesinin sonuç doğurmayacağı gerekçesiyle davalının istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
Kararı, davalı temyiz etmiştir.
Yapılan yargılama ve saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kuralları gözetildiğinde İlk Derece Mahkemesince verilen kararda bir isabetsizlik olmadığının anlaşılmasına, davalı işyerinde ele geçirilen mamul ve yan mamullerin miktarları dikkate alındığında mahkemece hükmedilen maddi tazminatın TBK 50/2. maddesi uyarınca uygun bulunmasına göre yapılan istinaf başvurusunun HMK’nın 353/b-1 maddesi uyarınca Bölge Adliye Mahkemesince esastan reddine ilişkin kararın usul ve yasaya uygun olduğu kanısına varıldığından Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davalının temyiz isteminin reddi ile Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın HMK’nın 370/1. maddesi uyarınca ONANMASINA, HMK’nın 372. maddesi uyarınca işlem yapılmak üzere dava dosyasının İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, aşağıda yazılı bakiye 2.229,65 TL temyiz ilam harcının temyiz eden davalıdan alınmasına, 30.11.2022 tarihinde kesin olarak oy çokluğu ile karar verildi.

KARŞI OY

Uyuşmazlık, Bölge Adliye Mahkemesince davalının istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi, bu kararında temyiz incelemesi sonucunda onanması durumunda Bölge Adliye Mahkemesince hükmedilecek istinaf red harcı ile Yargıtayca hükmedilecek onama harcının maktu mu yoksa nisbi mi olacağına ilişkindir.
T.C. Anayasası’nın 73/3 maddesinde “Vergi, resim, harç vb. mali yükümlülüklerin Kanunla konulacağı, değiştirileceği veya kaldırılacağı”,
492 sayılı Harçlar Yasası’nın 2. maddesinde “Yargı işlemlerinden bu kanuna bağlı (1) sayılı tarifede yazılı olanların yargı harçlarına tabi olacağı”,
(1) sayılı Tarifenin III karar ve ilam harcı başlıklı 1/a madddesinde “Konusu belli bir değerle ilgili bulunan davalarda esas hakkında karar verilmesi halinde hüküm altına alınan anlaşmazlık konusu değer üzerinden binde 68.31 oranında nisbi harç alınacağı”,
1/e maddesinde “yukarıdaki nisbetlerin Bölge Adliye Mahkemeleri, Bölge İdare Mahkemeleri, Danıştay, ve Yargıtay’ın tasdik veya işin esasını hüküm altına aldığı kararları içinde aynen uygulanacağı”
2.a maddesinde de “1. fıkra dışında kalan davalarla, taraf teşkiline imkan bulunmayan davalarda verilen esas hakkındaki kararlarla, davanın reddi kararı ve icra tetkik merciilerinin 1. fıkra dışında kalan kararlarında” maktu harç alınacağı düzenlenmiştir.
Bölge Adliye Mahkemelerinde işin esasını hüküm altına aldığı kararlar, ilk derece mahkemesinin yerine geçerek verdiği ve icrai kabiliyeti söz konusu olan kararlardır. Bu kararlar ise, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak 6100 sayılı HMK 353/1-b-2,3 maddelerine göre davanın kabulü veya reddi yönünde verilen kararlardır. İlk Derece Mahkemesi Kararının İstinaf incelemesi sonucunda doğru bulunarak verilen “istinaf başvurusunun esastan reddi” kararı davanın esası hakkında verilen ve işin esasına bölge adliye mahkemesince girilip verilmiş ve icra edilecek bir karar değildir. İlk Derece mahkemesi kararı geçerliliğini sürdürmektedir. Bu itibarla konusu belli bir değere ilişkin davada, davalının istinaf başvurusunun reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararı 1 sayılı Tarifenin III-1-a maddesinde ifade edilen “esas hakkında” karar niteliğinde bulunmadığından Bölge Adliye mahkemesince nisbi değil, maktu karar ve ilam harcının alınması gerekmektedir.
Başvurunun esastan reddinde, aslında davanın esasına girilmemekte, ilk derece mahkemesi kararı doğru bulunduğundan dava hakkında ayrıca karar verilmemektedir. Kanun koyucunun buradaki “esastan” ifadesini, istinaf başvurusu sırasında dilekçeye, harca, süreye vb. şekli hususlara ilişkin bir eksiklik olmaması, istinaf sebeplerinin incelenerek ilk derece kararında usul veya esas yönünden hukuka aykırılık bulunmamasıdır. (Pekcanıtez- Usul- Medeni Usul Hukukun Sh. 2270 vd)
Keza İstinaf başvurusunun reddine ilişkin karar temyiz incelemesi olmadığı için onama kararı niteliğinde de değildir. (Pekcanıtez-Atalay-Özekes Sh. 583, Konuralp, Uluslararası Toplantı Sh. 260, Özekes-100 soruda İstinaf ve Temyiz sh. 99)
1) Sayılı Tarifenin III-1-e maddesi tasdik (onama) edilen kararlar için nisbi karar ve ilam harcı alınacağını düzenlemiş olduğundan Bölge Adliye Mahkemesinin kararı niteliğine göre nisbi karar ve ilam harcına hükmedilmesi mümkün olmayıp bu nedenle de maktu harç alınmalıdır.
Aksi düşüncenin kabulü T.C. Anayasası’nın 73/3 maddesindeki “Vergi, resim, harç ve benzeri mali yükümlülüklerin kanunla konulacağı, değiştirileceği veya kaldırılacağına” ilişkin temel hükme de aykırılık teşkil edecektir ki vergi ve harç yükümlülüğü konusunda kıyas veya yorum yoluyla yükümlülük getirilmesi mümkün değildir.
Somut uyuşmazlıkta, nisbi değere tabi bulunan davada, davanın kabulüne ilişkin ilk derece mahkemesi kararı aleyhinde davalı tarafça istinaf kanun yoluna başvurulmuş olup, Bölge Adliye Mahkemesince davalının istinaf başvurusunun esastan reddine ve nisbi karar ve ilam harcının davalıdan tahsiline karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı hükmedilen karar ve ilam harcı yönünden yukarıda açıklanan yasal düzenlemelere aykırılık teşkil etmektedir.
Diğer taraftan davalı, istinaf başvurusunun esastan reddi kararını temyiz etmiş olup, red kararının temyiz incelemesi sonucunda alınması gereken onama harcı (1) sayılı Tarifenin 2.a maddesi gereğince Bölge Adliye Mahkemesi Kararının, niteliğine göre maktu olmalıdır.
Bu halde, Bölge Adliye Mahkemesi kararındaki nisbi karar ve ilam harcının maktu karar ve ilam harcı olarak düzeltilmesi suretiyle HMK 370/1. maddesi gereğince kararın onanması, Daire onama ilamında da nisbi yerine maktu onama harcına hükmedilmesi gerekirken karar ve ilam harçları konusunda yanılgılı değerlendirme sonucu yazılı şekilde karar verilmesine ilişkin sayın çoğunluk görüşüne katılamıyorum.