Yargıtay Kararı 11. Hukuk Dairesi 2021/4185 E. 2023/387 K. 19.01.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 11. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2021/4185
KARAR NO : 2023/387
KARAR TARİHİ : 19.01.2023

MAHKEMESİ : … Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi
HÜKÜM : Kısmen kabul, pasif husumet yokluğundan ret

Taraflar arasındaki sözleşmenin ikrah sebebiyle geçersizliğinin tespiti ve buna bağlı olarak tanzim edilen bonoların iptali, icra takibinde temlikin geçersizliğinin tespiti ve takibin iptali davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.

Kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle davalı şirket yönünden davanın pasif husumet yokluğu nedeniyle reddine, davalı … yönünden davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı, Yargıtayca duruşma istemli olarak taraf vekilleri tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildi. Duruşma için belirlenen 17.01.2023 günü başkaca gelen olmadığı yoklama ile anlaşılıp hazır bulunan davacı vekili Avukat … ile davalı … ve vekili Avukat … dinlenildikten sonra duruşmalı işlerin yoğunluğu ve süre darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması ileriye bırakıldı. Tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip, gereği düşünüldü.

I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin hissedar olduğu davalı şirket ile dava dışı şirketlerin hisselerinin davalıya devri konusunda yapılan sözleşme gereğince davalı …’ın edimlerini yerine getirmeyerek müvekkilini zor durumda bırakarak haciz baskısı altında kendisini ikinci bir sözleşme yapmaya zorladığını, bu sözleşme gereği iki adet bono aldığını, sözleşmenin ikrah sebebiyle bonoların ise geçersiz sözleşmeye istinaden verilmiş olmaları sebebiyle geçersiz olduğunu, sözleşmenin geçerli kabul edilmesi halinde ise müvekkilinin hak ediş alacakları ile borcu ödediğini ayrıca dava dışı banka tarafından müvekkili aleyhine başlatılan icra takibindeki borcun ödenmesinin davalı …’ın sözleşmesel sorumluluğu olduğunu ve borcu ödedikten sonra dosyanın kapatılması gerekmesine rağmen davalının alacağı temlik aldığını ileri sürerek temlikin geçersiz olduğunun tespiti ve icra takibinin iptali ile bakiye hak ediş alacağı ve kar payı alacağının tahsilini talep etmiştir.

II. CEVAP
Davalılar vekili cevap dilekçesinde; iptali istenen sözleşme, bono, icra takibi ve temlik işleminin tarafının davalı … olduğunu, bu hukuki işlemlerle ilgili taleplerin davalı şirkete yöneltilemeyeceğini, icra takibi yapılmasının ikrah olarak kabul edilemeyeceğini, sözleşmede açıkça hisse devir bedelinin tamamen ödendiği ve bu bedelden ayrı olarak davacının davalı …’a 1.000.000,00 Amerikan doları borcu olduğu hususuna yer verildiğini, yıllık kardan %15, hasta başına net kardan %50 hakediş uygulamasının 07.11.2006 tarihli sözleşmenin imzalanması ile ortadan kalktığını savunarak davanın reddini talep etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile ispatlanamayan davanın reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF:
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; taraflar arasında akdedilen sözleşme gereği davalının hiçbir edimini yerine getirmediğini, icra takibinde davalının yapması gereken ödemeleri kasten yapmayarak, müvekkili üzerindeki korku ve baskı ile ilk sözleşmeye ilaveten cezai şart maddelerinin de bulunduğu ikinci bir sözleşme akdettiğini, davalının icra dosyasına yaptığı ödemenin davalının şirket hisselerine karşılık ödemesi gereken bedel olduğunu, 07.11.2006 tarihli sözleşmenin irade sakatlığına rağmen geçerli olduğu kabul edilse bile müvekkilinin borcunun hakediş bedelleri ile ödenmiş olduğunu, 07.11.2006 tarihli sözleşme ikrah altında imzalandığından, buna dayalı olarak alınan bonoların da yok hükmünde olduğunu, sözleşmede belirtilen cezai şartın da hem bu yönüyle hem de işçi işveren ilişkisinde tek taraflı olarak işçi aleyhine düzenlenmiş olması nedeniyle geçersiz olduğunu, davalının ödediği icra borcu ile dosyayı kapatması gerekirken ödediği bedeli sözleşmeye aykırı olarak temlik aldığını, sözleşmede belirlenen kar payı ve hakediş bedellerine ilişkin olarak müvekkiline ödeme yapılmadığını, bu bakımdan bilirkişi raporunun hatalı yorum ve eksik hesaplamaya dayandığını, bilirkişilerce müvekkiline ödenecek ücretin hak edişe dahil edildiğini; ancak bunun sözleşmeye aykırı olduğunu, hak edişin bizzat müvekkilinin baktığı hastalar üzerinden davalılara kazandırdığı gelir üzerinden hesaplanması gerekirken bu konudaki delillerin incelenmediğini, müvekkilinin verdiği hizmet ile elde edilen hak edişlerin borcunu fazlasıyla karşıladığını, taraflar arasında İş Mahkemesinde görülen davada verilen kararın kesinleştiğini, müvekkilinin iş akdini feshinin haklı nedene dayandığı ve üzerine düşen edimleri yerine getirdiği hususlarının kabulünün gerektiğini, hükme esas alınan bilirkişi raporu eksik inceleme ve hatalı değerlendirmeyle tanzim edildiğinden rapora yönelik itirazları dikkate alınmadan karar verilmesinin usul ve kanuna aykırı olduğunu ileri sürerek kararın kaldırılarak davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davalı şirketin her iki sözleşmede de taraf olmadığı, ilk sözleşmenin imza tarihi olan 29.11.2005 tarihi itibariyle davalının, henüz davalı şirket ortağı olmadığı, bu nedenle şirket adına da sözleşme yapmasının mümkün olmadığı, 07.11.2006 tarihli sözleşmede ise şirketi taahhüt altına sokan bir düzenleme bulunmadığı, davalı şirkete husumet yöneltilmesinin mümkün olmadığı, davalı …yönünden ise taraflar arasındaki sözleşme bakımından ikrah koşullarının mevcut olmadığı, sözleşme hükümleri gereğince davacının borç ikrarında bulunduğu, sözleşme gereğince verilen bonoların da ikrah nedeniyle geçersiz kabul edilemeyeceği, 500.000,00 dolar bedelli bono davacının sözleşmede kabul ettiği borcun teminatı olarak verilmekle borcun henüz ödenmemiş olması nedeniyle geçersizliğinin ileri sürülemeyeceği, 07.11.2006 tarihli sözleşmede davalının, davacının bankaya olan borcunu ödediği ve alacağı temlik aldığının açıkça yazılı olduğu, davacının 07.11.2006 tarihli sözleşmedeki açık kabulü doğrultusunda, davacının borçlusu olduğu davalının temlik aldığı icra takibine ve 500.000,00 dolar bedelli bonoya yönelik borçlu olunmadığının tespiti ile temlik işleminin iptali isteminin reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmadığı; ancak 1.000.00,00 dolarlık bono yönünden ise kesinleşen İş Mahkemesi kararı ile sözleşmenin davacının ücret alacaklarının ödenmemesi üzerine davacı tarafından haklı olarak feshedildiği tespit edilmiş olup bu tespit dikkate alındığında artık davacının 5 yıl süre ile çalışmamasının davalı işverenden kaynaklanan bir sebeple mümkün olmadığı anlaşıldığından söz konusu cezai şarttan ve bunun teminatı olarak verilmiş olan bonodan davacının sorumlu tutulamayacağı gözetilmeksizin, bu bonoya dayalı istem yönünden davanın kabulü gerekirken reddine karar verilmesinin doğru olmadığı, davacının talep edebileceği %15’lik tutar açıkça kar payı olup şirket geçmiş yıllardan ötürü kar elde edemediğinden davacının sözleşme gereğince davalıdan kar payı alacağı talep etmesinin mümkün olmadığı, davacının hakediş alacağının 25.433,17 dolar olarak tespit edildiği; ancak protokoldeki hüküm gereği, davacıya ödenmesi gereken aylık 10.000,00 dolar ücretin, davacının tespit edilen bu hak edişinden mahsubunun gerektiği, davacıya ödendiği ikrar edilen ve İş Mahkemesince hüküm altına alınan bakiye ücret alacağının mahsubu sonucunda, davacının bakiye hakediş alacağının bulunmadığı, hak edişleri ile borcun ödendiği iddiasının doğru olmadığı gerekçesiyle davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, Mahkeme kararının kaldırılmasına, davalı Veni Vidi Özel Göz Sağlığı Hizmetleri A.Ş. aleyhine açılan davanın pasif husumet yokluğu nedeniyle reddine, davalı … aleyhine açılan davanın kısmen kabulüne, keşidecisi …, lehdarı … olan 07.11.2006 tanzim, 07.11.2011 vade tarihli, 1.000.000,00 dolar bedelli senetten dolayı davacının davalıya borçlu olmadığının tespitine, fazlaya ilişkin bütün taleplerin reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri
1. Davacı vekili temyiz dilekçesinde özetle; reddedilen kısma ilişkin istinaf sebeplerini tekrar ederek temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Davalı vekili temyiz dilekçesinde özetle; davacının hangi koşulda cezai şart ödemeyeceğinin sözleşmenin 5 inci maddesinde kararlaştırıldığını, somut olayda bu koşulun gerçekleşmediğini, iş davasının işbu dava ile ilgisinin bulunmadığını belirterek temyiz isteminde bulunmuştur.

C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dava, taraflar arasındaki sözleşmenin ikrah sebebiyle geçersizliğinin tespiti ve buna bağlı olarak tanzim edilen bonoların iptali, icra takibinde temlikin geçersizliğinin tespiti ve takibin iptali istemine ilişkindir. Uyuşmazlık, taraflar arasındaki ikinci sözleşmenin ikrah sebebiyle geçersiz olup olmadığı, davalı şirkete husumet yöneltilip yöneltilemeyeceği, sözleşme gereği düzenlenen bonoların geçersiz olup olmadığı, icra takibinde temlikin hükmü, davacının hak ediş ve kar payı alacağı bulunup bulunmadığı noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk
6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 520 nci maddesi, 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun 29 uncu maddesi

3. Değerlendirme
1. Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre davalı vekilinin tüm, davacı vekilinin bozma kapsamı dışındaki diğer temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.

2. Taraflar arasında akdedilen 29.11.2005 tarihli sözleşmede davacı …’nın şirkette yapılan net kardan %15 kar alacağı kararlaştırılmış olup şirketin karı üzerinden hesaplanacak tutarın tahsiline karar verilmesi gerekirken şirketin yıllara göre kar zarar durumu değerlendirilerek, şirketin geçmiş yıllardan kayanaklı kar elde edemediği gerekçesiyle talebin reddi doğru olmamış, temyiz eden davacı vekilinin temyiz itirzlarının kabulü ile hükmün davacı yararına bozulması gerekmiştir.

V. KARAR
Açıklanan sebeple;
1. Davalı vekilinin tüm, davacı vekilinin bozma kapsamı dışındaki diğer temyiz itirazlarının REDDİNE,

2. Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının BOZULMASINA,

Takdir olunan 8.400,00 TL duruşma vekalet ücretinin davalı …’den alınarak davacıya verilmesine,

Peşin alınan temyiz harçlarının istekleri halinde temyiz eden ilgililere iadesine,

Dosyanın kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

19.01.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.