YARGITAY KARARI
DAİRE : 11. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2021/401
KARAR NO : 2022/4386
KARAR TARİHİ : 02.06.2022
MAHKEMESİ : BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 14. HUKUK DAİRESİ
Taraflar arasında görülen davada İstanbul 10. Asliye Ticaret Mahkemesince verilen 02.11.2017 tarih ve 2015/1 E. – 2017/1316 K. sayılı kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf isteminin esastan reddine dair İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi’nce verilen 12.11.2020 tarih ve 2019/191 E. – 2020/1179 K. sayılı kararın Yargıtay’ca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçeler, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, taraflar arasında düzenlenen 11.09.2012 tarihli üç yıl süreli bayilik sözleşmesi ile müvekkilinin davalıya ait suları satmaya başladığını, buna rağmen 28.09.2013 tarihinde müvekkilinin, başka bir bayi ile su almaya gittiğinde müvekkili ile diğer bayiye su verilmediğini, müvekkilinin fabrikadan kovularak bir daha içeri alınmaması konusunda güvenlik görevlilerine talimat verildiğini, davalının herhangi bir bildirim yapmaksızın su verme yükümlülüğünü ihlal ettiğini, başka markalara ait su satılmaması halinde su verilebileceğinin bildirilmesi üzerine 21.11.2013 tarihli … 25. Noterliğinden taahhütname verilmesine rağmen su verilmediğini, devam eden 6 ay boyunca müvekkilinin değişik bahanelerle oyalanarak taleplerinin geri çevrildiğini, bunun üzerine keşide edilen 11.03.2014 tarihli ihtar ile sözleşmeye aykırılık giderilmezse sözleşmenin feshedileceğinin belirtildiğini, sözleşmenin 9/2 maddesi gereğince 30.000 USD cezai şartın ödenmesi gerektiğini, bunun yanı sıra müvekkilinin sözleşmenin 3 yıl süreyle geçerli olacağına inanarak yatırım yaptığını, davalının edimini yerine getirmemesi nedeniyle müvekkilinin sözleşmeyi haklı nedenle feshettiğini ileri sürerek, 30.000,00 USD (kur: 2,1248-TL) karşılığı 63.744,00 TL cezai şart alacağının sözleşmede belirlenen avans faizinin iki katı oranındaki faizi ile birlikte, fesih nedeniyle oluşan zararın şimdilik 1.000,00-TL’sinin yasal faizi ile davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, taraflar arasındaki sözleşmenin davacının ihtarnamesi ile feshedildiğini, davacının sözleşmeye aykırı eylemlerine rağmen müvekkilince sözleşmenin feshedilmediğini, davacının, kendisine ürün teslim edilmediğine ilişkin hiçbir kanıt sunmadığını, 26.09.2013 tarihinde davacıya 378 adet ürün teslim edildiğini, ortalama satış miktarı dikkate alındığında davacının sadece iki gün sonra 28.09.2013 tarihinde su talep ettiğine ilişkin iddiasının hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, davacının da bu tarihten itibaren hiçbir sipariş talebi bulunmadığı gibi fabrikaya da gelmediğini, fesih ihtarı tarihi olan 11.03.2014 tarihine kadar 5 ay 13 gün boyunca herhangi bir talepte bulunmadığını, bayilik sözleşmesinin feshi için bir kerelik talebin karşılanmamasının yeterli olmadığını, kaldı ki belirtilen tarihte de davacının hiçbir talebinin bulunmadığını, davacının başka firmalara ait ürünleri sattığını, müvekkilinin davacıya ürün satışını durdurmadığını, davacının tüm taleplerinin karşılandığını, sözleşmeyle asgari alım miktarının belirlendiğini, başka markalara ait suları satan davacının eylemlerinin sözleşmeye aykırı olduğunu, cezai şart koşulları oluşmadığı gibi cezai şartı aşan bir zararının da bulunmadığını, davacının başka firmaların ürünlerini satarak ticaretini devam ettirdiğini savunarak, davanın reddini talep etmiştir.
Mahkemece iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, davacının aralarında akdedilen sözleşmenin 5.18 maddesi uyarınca davalı şirketten aylık 3000 adet su almayı taahhüt etmiş olduğu halde bu sayının 11/09/2012 tarihinden hemen sonraki Eylül, Ekim, Kasım ve Aralık ayları itibariyle taahhüt miktarına yaklaşmakla birlikte gelecek aylarda giderek azalan bir sürece girildiği, davacı tarafça her ne kadar kendilerine davalı firma tarafından 28.09.2013 tarihinde su almaya gittiklerinde su verilmediği, işyerinden kovuldukları ifade edilmiş ise de bu iddianın yerinde görülmediği, ticari defter ve kayıtlar üzerinde yapılan inceleme dahilinde davacıya iki gün öncesinde 26.09.2013 tarihinde damacana memba suyu ve cam galon su olmak üzere toplamda 378 adet su verildiğinin sabit olduğu, sözleşmenin davacı tarafından haksız olarak feshedildiği, sözleşme uyarınca cezai şart ve sair munzam zarar talebinin yerinde olmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, hükme karşı davacı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
Bölge Adliye Mahkemesince, istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
Karar, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Yapılan yargılama ve saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kuralları gözetildiğinde İlk Derece Mahkemesince verilen kararda bir isabetsizlik olmadığının anlaşılmasına göre yapılan istinaf başvurusunun HMK’nın 353/b-1 maddesi uyarınca Bölge Adliye Mahkemesince esastan reddine ilişkin kararın usul ve yasaya uygun olduğu kanısına varıldığından Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarda açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz isteminin reddi ile Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın HMK’nın 370/1. maddesi uyarınca ONANMASINA, HMK’nın 372. maddesi uyarınca işlem yapılmak üzere dava dosyasının İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, aşağıda yazılı bakiye 26,30 TL temyiz ilam harcının temyiz eden davacıdan alınmasına, 02/06/2022 tarihinde kesin olarak oybirliğiyle karar verildi.