Yargıtay Kararı 11. Hukuk Dairesi 2021/3808 E. 2022/6614 K. 04.10.2022 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 11. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2021/3808
KARAR NO : 2022/6614
KARAR TARİHİ : 04.10.2022

MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ

Taraflar arasında görülen davada … 2. Asliye Hukuk Mahkemesi’nce bozmaya uyularak verilen 16.03.2021 tarih ve 2017/443 E. – 2021/85 K. sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçeler, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, davalının müvekkili şirketin … Şubesi’nde ticari vekil olarak faaliyet gösterdiğini, yapılan denetimlerde davalının kasa açığı verdiğini, 26/02/2010 tarihinde şubede yapılan son kasa kontrolünde 28.111,65 TL nakit parayı zimmetine geçirdiği ve müşteri borcundan mahsup edilmek üzere alınan… Kurumu A.Ş.’ye ait … çek nolu 13.500.- TL miktarlı karşılıksız çıkan çek tutarı ile birlikte toplam müvekkili şirketin 41.611.- TL zarara uğradığını, davalıya 41.156,72 TL’nin müvekkili şirketin banka hesabına yatırılması için ihtarname gönderildiğini, bu meblağın yatırılmaması nedeniyle ilamsız takip başlattıklarını, takibe davalı tarafından haksız olarak itiraz edildiğini ileri sürerek, itirazın iptaline ve icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davalı vekili, müvekkilinin şahsi ödemeleri için nakit kullanmadığını, eski tarihli tahsilatı gecikmiş olan faturaların sistemde tahsil gösterilmesinden kaynaklanan açık miktarlarının kasa kontrollerinde tespit edildiğini, acentalığı döneminde kendisine nakit para verilmediğini, acentenin ihtiyaçları için davacı Şirket’in sözlü onayı alınarak harcama yapıldığını savunarak davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, bozma ilamına uyularak yapılan yargılama ve benimsenen bilirkişi raporu doğrultusunda, davacı yanın dosya kapsamındaki deliller itibariyle davalıdan alacaklı olduğunu ispatlayamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.
1- Dava, itirazın iptali istemine ilişkindir. Davalının 26.02.2010 tarihine kadar davacı şirketin … şubesinin ticari vekili olarak görev yaptığı uyuşmazlık konusu değildir. Davacı, davalının görev yaptığı dönemde tahsil ettiği bir takım fatura bedellerini ve bir adet çeki bedelini şirkete aktarmayıp zimmetine geçirdiği iddia etmiştir. Bu hususta davacı yanca 6 adet tutanak düzenlenmiş olup, bu tutanakların ilk dördüne davalı da imza atmış ve tespit edilen kasa açığını kabul etmiştir. Ancak dosya kapsamından ve takip talebine ekli belgelerden, davacının belirtilen 4 adet tutanağa dayalı olarak alacak talebinde bulunmadığı, alacağın davalının imzası bulunmayan 25.02.2010 ve 13.03.2010 tarihli tutanaklara dayandırıldığı, davalının kabulünde olan kasa açığının ise dönem içerisinde mahsuplaşmayla kapatıldığı anlaşılmaktadır.
Yapılan açıklamalardan anlaşılacağı üzere, taraflar arasındaki uyuşmazlık, 25.02.2010 ve 13.03.2010 tarihli tutanaklarda belirtildiği şekilde davalının tahsil ettiği fatura ve 1 adet çekin bedelini zimmetine geçirip geçirmediği noktasında toplanmaktadır. Mahkemece, bozma ilamına uyularak davanın reddine karar verilmiş ise de, bozma ilamının gereklerine tam olarak riayet edilmediği anlaşılmaktadır. Zira, bozma ilamında, davacının belirtilen iddiasını ispat zımmında borçlu olan firmalara müzekkere yazılarak çek ve faturalar karşılığında davalıya herhangi bir ödeme yapılıp yapılmadığının sorulmasını talep ettiği, mahkemece talep edildiği şekilde araştırma yapılmadan karar verilmesinin doğru olmadığı belirtilmiş, bunun yanında, davacının davalının ticari vekillikten kaynaklanan alacağını mahsup ederek talepte bulunduğu, mahsubun davalının gerçek alacak miktarı belirlenerek doğru şekilde yapılıp yapılmadığının da araştırılması gerektiği ifade edilmiştir. Mahkemece, dava konusu çeki davacıya ciro eden “Doğu İş Tesktil” isimli firmaya müzekkere yazılarak belirtilen hususta bilgi istenilmişse de adı geçen firma tarafından müzekkereye cevap verilmemiş, adı geçene yeniden müzekkere yazılmamıştır. Bunun yanında, mahkemece, davalının ticari vekillikten kaynaklı alacağı olup olmadığının davacı nezdinde araştırılması gerektiği gözden kaçırılarak, bu hususun yazılan müzekkerelerle müşteriler nezdinde araştırıldığı da görülmektedir. Bunun yanında, davalı hakkında davaya konu çeki sahte olarak düzenlendiğinden bahisle ceza davası açılmış, Diyarbakır 3. Ağır Ceza Mahkemesinin 2016/75 Esas sayılı dosyası üzerinden yapılan yargılama sonucunda davalı resmi belgede sahtecilik suçundan mahkum olmuş, karar Yargıtay’ca onanmak suretiyle kesinleşmiştir.
Bu itibarla, mahkemece davaya konu çekin sahte olarak düzenlediğinin sabit olduğu gözetilerek, söz konusu çekin kasa açığını kapatmak için kullanılıp kullanılmadığının tespit edilmesi ve uyulan bozma ilamının gereklerine uygun olarak araştırma ve inceleme yapıldıktan sonra hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken eksik incelemeye dayalı olarak karar verilmesi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
2- Bozma sebep ve şekline göre, davacı vekilinin sair temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün davacı yararına BOZULMASINA, 2 numaralı bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin sair temyiz itirazlarının incelenmesine YER OLMADIĞINA, ödediği peşin temyiz harcının isteği halinde temyiz eden davacıya iadesine, 04/10/2022 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.