Yargıtay Kararı 11. Hukuk Dairesi 2021/3690 E. 2022/9361 K. 22.12.2022 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 11. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2021/3690
KARAR NO : 2022/9361
KARAR TARİHİ : 22.12.2022

MAHKEMESİ : …BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 16. HUKUK DAİRESİ

Taraflar arasında görülen davada İstanbul Anadolu 1. Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 22.02.2018 tarih ve 2017/398 E. – 2018/44 K. sayılı kararın davacı Vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf isteminin esastan reddine dair İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi’nce verilen 25.03.2021 tarih ve 2018/1752 E.- 2021/626 K. sayılı kararın duruşmalı olarak Yargıtay’ca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, 6100 sayılı Kanun’un 369. maddesi gereğince miktar veya değer söz konusu olmaksızın duruşmalı olarak incelenmesi gereken dava ve işlerin dışında bulunduğundan duruşma isteğinin reddiyle dava dosyası için Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçeler, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, müvekkili şirketin akaryakıt istasyonlarına servis hizmetleri, yakıt dolum tesisleri gibi alanlarda faaliyet gösterdiğini, davalı şirkete ait 2011 03687 sayılı çoklu tasarımın (3) no’lu tasarımın harcı alem olduğunu, teknik fonksiyonun gerçekleştirilmesi bakımından seçenek özgürlüğü bırakmayan bir tasarım olduğunu, davalı şirket ile müvekkilinin ilgili tasarım hakkında ihtilaf halinde olduğunu, TPMK nezdinde tescilli 2011 03687 – 3 no’lu tasarımın müvekkili tarafından müşterilere sunulduğu gerekçesi ile delil tespiti yaptırıldığını, söz konusu tespitin kötü niyetli olduğunu, müvekkilinin ticari faaliyetlerine zarar verme çabası taşıdığını, akaryakıt pompası sektöründe yerli üretim yapan firma sayısının sınırlı olduğunu, uzun yıllardır dava konusu modeli üretmekte olan müvekkilinin bu faaliyetinin davalı şirket tarafından bilinmemesinin hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, söz konusu tasarım ile müvekkilinin ürünü arasında birebir benzerlik olmadığını, söz konusu tasarım bakımından akaryakıt sektöründe seçenek özgürlüğü bulunmadığını, davaya konu tasarımın yenilik ve ayırt edicilik vasıflarını taşımadığını, piyasada bulunan sair akaryakıt dağıtıcılar ile ayniyet derecesinde benzer olduğunu, davalının
davaya konu tasarımın tescilinde kötü niyetli olduğunu, müvekkili şirketin davaya konu ürünlerini uzun yıllardan bu yana ürettiğini, piyasada talep gören ürünler haline getirdiğini, maddi yatırımlarda bulunduğunu, davalı şirketin TPMK nezdinde koruma altında bulunan akaryakıt dağıtıcı tasarımı bulunmazken tasarımı tescil ettirmesinin kötü niyetli olduğunu belirterek davalının 2011 03687 sayılı çoklu tasarımının 3. tasarım açısından hükümsüzlüğüne karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili; Arman Tasarım ve Ürün Geliştirme Hizmetleri Tic. Ltd. Şti. ile akaryakıt pompası tasarlamak ve tescil ettirmek için Tasarım Hizmet Sözleşmesi imzaladığını, tasarımcının davaya konu tasarımı tasarladığını, müvekkili şirkete devretmek üzere koruma altına almak için öncelikle kendi adına tescil ettirdiğini, müvekkili şirketin 2011 yılı katalogunda tasarımın yer aldığını, üretim İçin müşterilerinin hizmetine sunulduğunu, 22 Nisan 2016 tarihinde tasarımcı Arman Tasarım Ltd. Şti.’nin tasarımı müvekkili şirkete devrettiğini, davalının müvekkili şirkete ait olduğunun bildiği tasarımı kötü niyetli, hukuka aykırı olarak Truva adı altında ürettiğini, ürettirdiğini, sattığını ve satmaya devam ettiğini, davacının hükümsüzlük iddiasının somut deliller ile ispatlanmadığını, tescil başvurusuna 6 aylık süre içersinde itirazda bulunmayan davacının müvekkili şirkete karşı hükümsüzlük davası ikame etme hakkı bulunmadığını, bu sebeplerle açılan davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece yapılan yargılamaya, toplanan delillere ve benimsenen bilirkişi raporuna göre; akaryakıt pompa tasarımında teknik fonksiyonun gerçekleştirilmesi bakımından seçenek özgürlüğünün bulunup bulunmadığının değerlendirildiği, benzin pompası ürününün baza üstüne oturan tabanca alanı, ara yüz alanı ve servis alanı olmak üzere üç ana ögeden oluştuğu, bu ögelerin kapsamında tabancalar, tabanca yuvası, hortum, hortum yuvası, ICD paneli, tuş takımı, kilit, motor, güvenlik aparatları ve benzeri ögelerden oluştuğu, bu ögelerin akaryakıt tasarımında bulunması harcı alem olsa da ögeler ve alt ögelerin formlarının ebatlarının ürün üzerindeki yerlerinin birbirlerine göre ebat ve yerleşimlerinin durumu ile tasarımlarda farklılaşma sağlanarak farklı akaryakıt pompa tasarımları yapıldığı, raporda internet üzerinden alınan çeşitli akaryakıt pompası görsellerinin incelenmesi neticesinde de, benzin pompası ürününde bulunması zorunlu ögelerin yerleşim yerleri, birbirlerine göre konumlandırılması, ebatları, şekillerinin farklılaştırılarak ayırt edicilik kazandırıldığı, tasarımcının benzin pompası ürünü yönünden seçenek özgürlüğünün bulunduğu, tasarım tescil belgesi ile davacı tarafça sunulan belgeler incelendiğinde; davalının tasarımında tabanca alanının sağa doğru eğim yapması, yukarı doğru daralan bir form verilmesi, tabanca alanının arkasındaki birden fazla nişten oluşan kolonun varlığı, ürünün tuş takımı ara yüz alanının da tabanca gibi eğimli olarak konumlandırılması, servis depo alanının iki alt ögeden oluşması gibi özelliklerin davacı tasarımına ayırt edicilik kattığı, davacının yenilik giderici olarak sunduğu belgelerdeki tasarımlarından farklı olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, karara karşı davacı vekili istinaf talebinde bulunmuştur.
Bölge adliye mahkemesince, mahkemece alınan bilirkişi raporunun hükme elverişli ve dosyada mevcut delillere uygun olduğu, ilk derece mahkemesince davacı yanın rapora itirazlarının reddi ile davacı yanca sunulan uzman görüşü yerinde bulunmayarak 31.05.2017 Tarihli raporun hükme esas alınması yerinde olduğu, dava konusu benzin pompası tasarımını geliştirmek için tasarımcının seçenek özgürlüğü olduğu, davacı yanca sunulan emsallere göre davalının benzin pompası tasarımının başvuru tarihi olan 26.05.2011 itibarı ile yeni ve ayırt edici olduğu dikkate alındığında ilk derece mahkemesinin kararında usul ve esas yönünden hukuka aykırılık görülmediğinden davacı vekilinin istinaf isteminin HMK 353/1-b-1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmiştir.
Davacı vekili, kararı temyiz etmiştir.
Yapılan yargılama ve saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kuralları gözetildiğinde İlk Derece Mahkemesi’nce verilen kararda bir isabetsizlik olmadığının anlaşılmasına göre yapılan istinaf başvurusunun HMK’nın 353/b-1 maddesi uyarınca Bölge Adliye Mahkemesi’nce esastan reddine ilişkin kararın usul ve yasaya uygun olduğu kanısına varıldığından Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz isteminin reddi ile Bölge Adliye Mahkemesi’nce verilen kararın HMK’nın 370/1. maddesi uyarınca ONANMASINA, HMK’nın 372. maddesi uyarınca işlem yapılmak üzere dava dosyasının İlk Derece Mahkemesi’ne, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesi’ne gönderilmesine, aşağıda yazılı bakiye 21,40 TL temyiz ilam harcının temyiz eden davacıdan alınmasına, 22.12.2022 tarihinde kesin olarak oybirliğiyle karar verildi.