Yargıtay Kararı 11. Hukuk Dairesi 2021/3529 E. 2022/7567 K. 31.10.2022 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 11. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2021/3529
KARAR NO : 2022/7567
KARAR TARİHİ : 31.10.2022

MAHKEMESİ : KAYSERİ BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 6. HUKUK DAİRESİ

Taraflar arasında görülen davada Kozaklı Asliye Hukuk Mahkemesince verilen 12.11.2020 tarih ve 2019/44 E- 2020/109 K. sayılı kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf isteminin esastan reddine dair Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi’nce verilen 25.02.2021 tarih ve 2021/61 E- 2021/380 K. sayılı kararın Yargıtay’ca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçeler, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, davalı tarafından davacıya yönelik 15.07.2018 vade tarihli 13.714.-Euro bedelli bononun tahsili amacıyla Kozaklı İcra Müdürlüğü’nün 2018/201 esas sayılı dosyasıyla kambiyo senedine özgü takip başlatıldığını, tarafların yakın akraba olması dolayısıyla, uyuşmazlığın aralarında çözülmesi ihtimaline dayanılarak ödeme emrine itiraz edilmediğini, ancak çözüme ulaşılamadığını, bonoya dayalı borcun davacının borcu olmadığını, davalının bacanağı ve aynı zamanda dava dışı Yapı-Sel İnş. Tur. San. Tic. A.Ş.’nin ortağı olan … ‘in bu şirket adına yaptığı borç ilişkisine dayalı bir borç olduğunu, davacının da bu şirketin yönetim kurulu başkanı olan Kemal Yüksel’in oğlu olduğunu, şirket ortakları ve ortakların şirketle olan bir çok davasının bulunduğunu, yine Kozaklı Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2018/14 esas sayılı davasında da tanık olarak dinlenen davalının beyanıyla da iddialarının ispatlandığını, bunun davalının mahkeme içi ikrarı olduğunu belirterek bonodan ve Kozaklı İcra Müdürlüğü’nün 2018/201 esas sayılı icra takip dosyasından dolayı sorumluluğunun bulunmadığına ve %20 tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, davacının iddialarını yazılı delillerle ispatlayamadığını, icra dosyasına verdiği beyanında borcunu ödeyeceğini belirterek borcunu kabul ettiğini, Kozaklı Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2018/14 esas sayılı davada tanık olarak verilen ifadede dava konusu bonoya ilişkin bir açıklama yapılmadığını, borcun davacının şahsi borcu olduğunu belirterek davanın reddi ve %20 tazminata hükmedilmesini istemiştir.
İlk derece mahkemesince, Takibe konu yapılan senedin (bononun) metninden bedelsiz olduğu anlaşılamadığı gibi, davacı bu iddiasını yasal olarak ispatlayacak yazılı bir delil dosyaya sunmadığı, dinlenilen tanık beyanlarının dava değeri ve niteliği itibariyle ispata yeterli olmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Karar, davacı vekili tarafından istinaf edilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesince, kararın usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşıldığından davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b,1. maddesi gereğince esastan reddine karar verilmiştir.
Karar, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Yapılan yargılama ve saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kuralları gözetildiğinde İlk Derece Mahkemesince verilen kararda bir isabetsizlik olmadığının anlaşılmasına göre yapılan istinaf başvurusunun HMK’nın 353/b-1 maddesi uyarınca Bölge Adliye Mahkemesince esastan reddine ilişkin kararın usul ve yasaya uygun olduğu kanısına varıldığından Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz isteminin reddi ile Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın HMK’nın 370/1. maddesi uyarınca ONANMASINA, HMK’nın 372. maddesi uyarınca işlem yapılmak üzere dava dosyasının İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, aşağıda yazılı bakiye 21,40 TL temyiz ilam harcının temyiz eden davacıdan alınmasına, 31/10/2022 tarihinde kesin olarak oyçokluğuyla karar verildi.

KARŞI OY

Dava tarihinde yürürlükte bulunan 7155 sayılı Yasa’nın 20. maddesi ile değişik 6102 sayılı TTK 5/A maddesinde, ticari davalardan, konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olmasının dava şartı olduğu,
Dava şartlarının sayıldığı 6100 sayılı HMK 114/2 maddesinde diğer kanunlarda yer alan dava şartlarına ilişkin hükümlerin saklı tutulduğu,
6100 sayılı HMK 115/2 maddesinde, mahkemenin dava şartı noksanlığını tespit etmesi durumunda davanın usulden reddine karar vereceği, düzenlenmiştir.
Dava, icra takibine konu bono nedeniyle İİK 72. maddesine dayalı menfi tespit istemine ilişkindir.
Menfi tespit davasının konusu TTK 5/A maddesinde ifade edildiği şekilde para alacağına ilişkindir.
Maddede düzenlenen alacak ve tazminat talepleri davanın konusu olup, davanın niteliği (çeşidi)ne ilişkin değildir.
Maddede düzenlenen alacak ve tazminat taleplerinin, salt alacak ve tazminat davası olarak kabulü maddenin konuluş amacına aykırı olduğu gibi lafzına da aykırıdır.
Menfi tespit davasının konusunun, para alacağına ilişkin olması nedeniyle TTK 5/A maddesi gereğince zorunlu arabuluculuğa tabi olduğundan, HMK 115 ve 6325 sayılı Yasa’nın 18/A-2 maddesi uyarınca dava şartı yokluğundan davanın usulden reddine karar verilmek üzere Bölge Adliye Mahkemesi kararının re’sen bozulmasına karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde davacı vekilinin temyiz isteminin reddi ile kararın onanması isabetli olmamıştır.Açıklanan nedenle çoğunluk görüşüne karşıyım.